Topluluk nasıl sağlam olacak?



Efesliler 4:7-16

Kilise nasıl sağlam olacak ?


Bu meselede 5 önemli nokta var :


1. Her imanlıda var fırsat kilisede hizmet etsin...(ayet 7-10)

2. Kilise içinde bazı kişilerin ayrı vazifeleri var.....(ayet 11)

3. Bunlar, öbürleri hizmet etmek için hazırlıyorlar(ayet 12)

4. Öyle oldu mu, kilise olgun olacak.....................(ayet 13)

5. Olgun kilisede herkes imanda büyüyecek.....(ayet 14-16)




A. Her imanlıda var fırsat kilisede hizmet etsin (ayet 7-10)

1. 'Her birimize... lütuf bağışlandı.' (ayet 7)

a. buradaki 'lütuf' (merhamet) sözü, kurtuluş zamanında aldığımız merhametten başka bir şeydir. Allahın bu merhameti, insanları günahtan kurtarmak için değil, ama onlara hizmet etmeye kuvvet vermek için verildi.

b. Levililer 25:55; Tesniye 11:13; İşaya 41:9 - Allahın halkı onun kulu olacaktı, sade ona hizmet edecekti. Bu kulluk da insanın kalbinde bir hizmet etme ruhu ve alışkanlığı yaratacaktı.

c. Rab İsa 'İnsanoğlu'dur: bize tam perfekt insan nasıl lazım olsun gösteriyor. Matta 20:28 - Hizmet edilmeye değil ancak hizmet ETMEYE geldi. Allahın insanlar için planladığı şey budur. En başta onu yapabilmek için insanın gücü yeterdi. Fakat günaha düşünce Adem ve Havva'nın bu gücü zayıflandı, kayboldu. Eskiden Allaha hizmet etmişken, artık Şeytana hizmet edecek-lerdi. Eskiden insana hizmet etmişken, artık 'Herkes bana hizmet etsin' diye düşünürlerdi. İnsan, o hizmet etme kuvvetini kaybedip Şeytanın eline verdi.

2. Bu hizmet etme kuvveti bize nasıl verildi ?

a. Rab İsa göğe yükselince, hem insanları günahtan kurtardı, hem de onları şeytanın elinden serbest etti. Serbest edince de onları korkudan serbest etti - İbraniler 2:15. Eskiden şeytana verdiğimiz hizmet için kullandığımız kuvvet, şimdi Rabbe ve başka insanlara hizmet etmek için serbest kaldı. (Luka 11:21-22'ye bakınız.)

b. ayet 8 - 'Tutsakları tutsak aldı. İnsanlara armağanlar verdi.'

Burada Pavlus bize İsa'yı muharebeden zaferli dönen bir gene-ral gibi anlatıyor. Aslında biz Allahınız, ama günahtan dolayı şeytana mahpus, 'tutsak' düştük, şimdi İsa o muharebeyi kazan-dıktan sonra biz gene eski efendimize döndük.

'Armağanlar verdi' - yengiyi kazanan bir general memleketine dönünce aldığı ganimet eşyaları ve kazandığı köleleri bir yürüyüş ('alay') içinde bütün halka gösterirdi. Çoğu zaman da ona bakan ve alkışlayan halka bahşiş verirdi. Rab İsa da ikisi yaptı : hem bizi kendisine hizmetçi yaptı, hem de bize bol bol bahşişler, yani 'darba'lar, verdi. (Bu bahşişler para, ev, rahatlık falan değil, başkalarına hizmet etmek için kuvvet demektir.)

3. Ne gibi armağanlar, 'darba'lar verildi ?

- cevap: başka kardeşin ihtiyacını karşılamak için ne hizmet gerekirse, Kutsal Ruh ona karşılık bir kuvvet veriyor, o da bir 'darba'dır.

a. İncil'de buna sade örnekler veriliyor:

- Romalılar 12:6-8 : peygamberlik, hizmet, öğretmek, öğüt (akıl) vermek, bağış (para) vermek, yönetmek (güdücülük), merhamet etmek

- 1.Korintliler 12:8-10 : bilgece söz, bilgiyle söz, iman, şifa vermek, mucizat yapmak, peygamberlik, ruhları fark etmek, dillerde konuşmak, dilleri tercüme etmek

b. çoğu zaman sade 1.Kor.'de geçen 'darba'ları önem veriliyor. Ama İncil bu armağanların arasında hiç bir ayrım yapmıyor.

- Nasıl oluyor da biz dillerde konuşan bir kardeşe 'evet, o ruhlandı' diyoruz, ama temizlik yaparak hizmet eden bir kardeşe önem vermiyoruz ('hizmet' - Rom 12:7) ?

- Herkes şifa verme gücünü arıyor, ama hastalara bakmak, onlara öyle merhamet göstermek (Rom. 12:8), onun bir 'darba' olduğunu hiç düşünmüyoruz.

- Çok kişi dua ediyor, Allah onlara peygamberlik işini versin, 'videnye' göstersin. Ama 'Rab, bana öğret ki, paramdan bahşiş yapayım.' (Rom 12:8) diye dua eden yok. (Pentikost gününden sonra Kutsal Ruh imanlılarda öyle çalışırdı ki, evleri, tarlaları satıp bu parayla Rabbin işini bitirirlerdi. Bulgaristan'da bunun tam tersi var: araba satacağımıza, 'Rabbin işi için' daha çok araba istiyoruz. Evimizi satacağımıza, 'Rabbin işi için' daha çok evler istiyoruz.)

c. İncil'de geçen 'darba'lar, ruhsal armağanlar, sade örneklerdir. Her zaman ondan başka armağanlar vardı. Mesela:

- Her imanlı dua etmesini bilir ve sürekli dua eder. Ama gene de bazı imanlılar dua etmeyi bir iş, bir görev olarak kabul etmişlerdir. Onlara saatlerce dua etmek ve gerekirse günlerce oruç tutmak kolay gelir.

- Rab için ilahi yazmak, çalgı çalmak önemli bir armağandır.

- Eski Kilise için en büyük 'darba' şu idi: şehit olmak (yani: Rab İsa'nın adı uğruna öldürülmek).

4. Önemli: herkes lazım bu fırsatı kullansın

- Sağlam kilisede herkes bu hizmet etme kuvveti, bu 'darba'ları, kullanıyor, ona kullanmak için fırsat veriliyor.

- değil sade vaiz konuşsun, ötekiler hıştınsın

- değil sade erkekler uğraşsın, yapsın, etsin, kadınlar kukla gibi dursun

- herkes ruhsal bir iş bulacak, o işi yerine getirecek. Açan Allahın sözü diyor ki, 'herkese (ruhsal) armağanlar, 'darba'lar verildi, biz o armağanları kullanmazsak, Allaha ayıp etmiş oluruz. İki önemli soru ortaya çıkıyor :

(1) Ben nasıl öğreneceğim, bende hangi ruhsal armağanlar var ?

(2) Öğrendikten sonra, ben o armağanları nasıl kullanacağım, bana onları kullanmasını kim öğretecek ?

B. Onun için : Kilise içinde bazı kişilerin ayrı vazifeleri var (ayet 11)

- Bunlar hepsi ruhsal işlerdir. Onun için İsa o kişileri kendisi seçiyor, Kutsal Ruh aracılığıyla insanlara bildiriyor.

- Bu vazifeler hepsi ayrı ayrıdır. Hepsi 'vaiz' ya da 'pastor' değildir. Aralarındaki farkını anlayalım.

1. Elçi

- (başka adlar : resul, apostol)

a. Bunların en büyük işi : İsa'nın dirilişine göz şahidi olmak. Elçilerin İşleri 1:21-22 - Yahuda'nın yerine Mattias seçtikleri zaman onu istediler

b. Rab İsa sırf bunun için Pavlus'a göründü. Pavlus böylece elçi olabildi - El.İşl. 26:16

c. Elçiler bütün dünyanın, bütün zamanın kilisesinin temeli olurlar. Gerçek bir kilise o elçilerin üstünde yapılmış olmalı, yoksa Allahtan değildir. - Efesliler 2:20. Yeni Yeruşalim'in temelinde onların adları yazılıyor - Esinleme 21:14

d. Bu anlamda bugün kimse elçi olamaz. Fakat elçiler şahitliklerini bir kitaba yazdılar, o da İncil, Yeni Ahit'tir. Her bir meseleyi ona bakarak karar vermemiz lazım. Böylece bugün de elçilere seslemiş oluruz.

2. Peygamber

a. peygamberlik iki taraflıdır:

(1) her imanlının kiliseden dışarıya, yani imansızlara karşı bir peygamberlik görevi vardır - Esinleme 19:10 - "Çünkü İsa'nın bildirisi, peygamberlik ruhunun özüdür.". Her kim İsa'dan şahitlik yaparsa, bir peygamber gibi Allahın sözünü anlatıyor, onu yayıyor.

(2) Fakat ondan başka kilisenin içinde de peygamberlik yapanlar vardır. Onlar Allahın istediğini imanlılara anlatırlar. Bu vazife herkese verilmedi, bu anlamda çok, çok az peygamberler vardır. Kilise içindeki peygamberler, elçilerin sözünden kıra çıkamazlar. Bugün peygamberler İncil'in sözlerine ters düşen bir şeyi anlatamaz. Hem de sadece İncil'deki sözleri tekrarlamazlar, İncil'de yazılmayan Allahın sözlerini bildirirler. Bunlar ancak çok önemli meseleler için konuşurlar.

b. Yeni Ahit'ten bir örnek : Agabus - El.İşl. 11:27-30

Bu adam Antakya'da iken önceden 'büyük kıtlık gelecek' diye haber verdi. Oradaki imanlılar bunun üzerine para toplayıp Yeruşalim'deki kardeşlere yardım ettiler. Öylece Yeruşalim'de oturan elçiler açlıktan kurtuldu, bütün dünya kilisesinin önderleri işlerine devam edebildiler.

3. İncil vaizi

- (başka adlar : müjdeci, müjde yayıcısı, evangelist)

a. Bunların işi: İsa adı henüz hiç duyulmamış yerlerde vaız ederek orada yeni yeni topluluklar kurmak.

b. İncil vaizleri kendi kafalarına göre gezmezler. Onları kendi kiliseleri seçip bir yere yolluyor. Gönderilen yerde de hep eski kiliselerine bağlı ve sorumlu kalırlar: Kilise onlara her türlü yardım ve destek veriyor (para, yardımcı kişiler, dua) ve aynı zamanda onları kontrol ediyor.

c. İncil vaizlerin en büyük zoru : kendi kendilerini işsiz bırakmak. Onlar kiliseyi sade başlatıyor. Kilise büyüyüp, içinden sağlam başka önderler çıktıktan sonra, İncil vaizleri ya başka bir yere gidiyor, ya da bu yeni önderlere bırakıyor

d. İncil'den bir örnek : Pavlus ile Barnabas ve Antakya kilisesi (El.İşl. 13:2-3)

4. çoban

- (başka adlar : pastor, ihtiyar, presbiter, gözetmen, nazır, episkopos, öğretmen, muallim)

a. İncil vaizi yeni bir kilise başlatıyor. İlk başta bütün herşeye kendisi karar veriyor, çünkü imanlılar hepsi daha çok yeni ve zayıf. Fakat zamanla vaiz, kalıcı çobanlar yetiştiriyor. Onlar hazır olunca, kiliseyi gütme işini onların eline bırakıyor, kendisi de çekiliyor.

b. Çobanlar, imanlıların her ihtiyacını bilirler, onları çok yakından tanırlar, onlara hep bakarlar. Onların işi: sürüyü Allahın sözü ile beslemek, kendi yaşamlarıyla doğru yolu göstermek, koyunları tehlikelerden korumak ve kaçmak isteyen koyunları tatlılıkla yeniden yola getirmek. Onlar seneden seneye kiliseye bakarlar, başka yere gitmezler

c. İncilde hep 'çobanlar' diye geçiyor, hiç bir zaman 'çoban' denmiyor (mesela : El.İşl. 14:23 ve 20:17; Yakup 5:14). Allah hiç istemiyor ki, uzun zaman için kendi halkının başında tek bir kişi olsun.

- Eski Ahit'te de İsrail halkının her boyunun başında ihtiyarlar vardı. Normal zamanlarda halkı onlar güderdi.

- Ancak büyük korkunçluk zamanlarında Allah, bütün halkını toplayacak ve güdecek tek birer kişi kaldırırdı (mesela : Musa, Yeşu ve bütün hakimler). Yeni Ahit'te onların karşılığı, yeni bir topluluğu kuran incil vaizleridir.

- Allah, kendi halkının görünmez kıralı olacaktı. Fakat İsrailliler onunla razı kalmayıp gözle görünen bir kıral isterdi. Böyle yaparken, hem Samuel'i, hem de Allahı üzmüş oldular, onun istediklerinin tersini yapmış oldular. (Bakınız : 1.Samuel 8:4-7 ve Hakimler 8:23).

d. Kilise içinde çobanlık yapmak çok zor bir iş, herkes yapamaz. Bunu yapmak isteyen 1.Timoteyus 3:1-7 ve Titus 1:7-9'daki sözleri lazım yerine getirsin. Fakat iyi çobanlık yapanları büyük ödüller bekliyor (1.Petrus 5:4).

5. Ayrıca bir vazife daha var : diakonluk

- (başka adlar : hizmetli, kilise görevlisi, şemmas)

a. İlk diakonlar : El.İşl. 6:1-6 ; işleri : dul kadınlara yemek dağıtmak

b. Onların şartları : 1.Timoteyus 3:8-13

c. Diakonlar sade tek bir işe bakarlar. O da çoğu zaman materyal-lerle ilgilidir : kasa tutmak, toplantı yerine bakmak, fukuralara yardım etme işini gütmek, kitap, kaset, video işlerine bakmak ve daha başka çok şeyler var.

d. Bu vazifeyi kadınlar da yapabilir (yukarıda bakınız).

C. Güdücüler, imamlıları hizmet etmek için hazırlıyorlar

(ayet 12 : 'kutsallar hizmet etmek... ve Mesih'in bedenini geliştirmek için DONATILSIN.')

1. donatmak ne demek ?

- demek: eksik olan tarafları tamamlamak ve zayıf olan tarafları kuvvetlendirmek demek. Mesela bir arabayı düşüne-lim: arabada camlar, koltuklar, ışıklar ve kapılar yoksa, o araba yine yürüyebilir. Ama pek kimse oturup onunla gitmeyecek. Araba bütün bunlarla donatıldıktan sonra rahatlıkla gidebiliriz. Aynen onun gibi, her imanlının hayatında Mesih'in lütuf, merhamet bahşişi vardır, başkalarına hizmet etme kuvveti vardır. Ama bu kuvvet ilk başta zayıf bulunur, kapalı bulunur. Daha kuvvetli kardeşlerin yardımıyla o hizmet etme kuvvetinin büyütülmesi, açığa çıkması ve çalıştırılması lazım.

2. Kendileri hizmet ederek, başka kardeş ve kızkardeşlere hizmet etmeyi öğretiyorlar

- İsa bütün kalabalıktan 12 kişi seçti, kendisine daha yakın olsunlar, kendi yaptığı işlerini yapsınlar diye (Luka 6:12-16)

- Gene o 12lerden üç kişiye daha da yakınlık gösterdi: Petrus, Yuhanna ve Yakup. İsa'nın işlerinin aynısını o ayrıldıktan sonra onlar da yapacaklardı.: El.İşl. 9:39-42 ile Markos 5:35-43 karşılaştır.

- Her kilise içinde de vaizler ve çobanlar başka kardeşleri yanlarına alıp, aynı hizmeti yapmak için hazırlarlar.

3. Ruhsal anlayışı kuvvetli olan vaizler ya da çobanlar, kardeşlerin ruh-sal hizmeti ne olabilir diye bir fikir alırlar. Onu anladıktan sonra da o hizmet etme kuvvetini daha da büyütmeye ve güçlendirmeye çalışırlar. Kardeşlerimize çok destek, arkalamak ve yardım lazım ki, herkes ruhsal bir iş yapabilsin.

4. Bunun İncil'deki başlıca örneği: Barnabas

- (Onun adı 'Cesaretlendir-en' ya da 'Kuraj veren' anlamına gelir.) Barnabas da tam onu yaptı:

- El.İşl. 9:27 - Barnabas Pavlus'u sefte olarak elçilere tanıştırıyor

- El.İşl. 11:22 - Yeruşalim'deki kilise onu Antakyaya gönderiyor oradaki yeni, Yahudi olmayan imanlılarla irtibat kursun diye.

- El.İşl. 11:25-26 - Pavlus'a, Rab İsa'ya geldikten sonra da güven-mezlerdi. Barnabas Pavlus'un memleketine Tarsus's gidip onu oradan Antakyaya götürüyor. Orada Pavlus çok kardeşlere bere-ket oldu.

- El.İşl. 14:23 - Pavlus ile beraber her toplulukta çobanları seçip el koyuyor.

5. Rab, Bulgaristan'daki bütün önderlere şu anlayış versin: 'O büyümeli, fakat ben küçülmeliyim !'. Hakiki çobanlık bu demektir. Değil her işi kendimiz yapalım, fakat başkalarına bu işi yapmayı öğretelim, yapacaklar diye güvenmeye de başlayalım.

D. Öyle oldu mu, kilise olgun olacak (ayet 13)

1. Hem çocuklara benzer olalım, hemö de büyüyelim

- 1. Korintliler 14:20, hem de 1.Korint-liler.3:1-2; İbraniler 5:12-14.

- Bir yaşında bir bebek ilk adımlarını atınca onun anası, babası seviniyor. Ama 15 sene sonra gene ancak o kadar yürüyebilirse, üzülmezler mi ? Ne yazık ki, çoğu defa imanlılarımızın hali aynı. Senelerden beri aynı durumda kalmışız.

2. Sebebi: kilise içinde sade vaiz işliyor,

- bütün herkesi kendisine bağlıyor, istemiyor ki başkaları da büyüsün, olgunlaşsın.

- Olgunluk demek, tam yenmeye hazır, zamanı dolmuş. İsa asmadır, biz onun üstündeki çubuklar, gökteki Babamız da bağcı. (Yuh 15)

3. Bu durum bize üç sözle anlatılıyor : birlik - yetkinlik - Mesih'in doluluğu

a. birlik : olgun imanlılar yürekten bir olurlar, değil organizasyon olarak. Çok defa birçok meseleler hakkında farklı fikirlere sahi-biz, ama kalplerimiz gene bir. Birisi Rabbin sofrasını her hafta yapıyor, birisi senede bir defa. Ama gene birbirlerini kabul ederler. Birisi ölüleri yıkmaya izin veriyor, birisi yasak ediyor. Ama gene de bunun üzerinde kavga etmiyorlar. Birisi dillerle konuşuyor, birisi konuşmuyor. Ama gene de aynı kilise içinde devam ederler.

b. yetkinlik : birlik kardeşlerin arasındaki olgunluk demektir. Yet-kinlik ise, kendi iç varlığımızdaki, kişisel hayatımızdaki olgun-luktur. Olgunlaşmamış bir imanlı, sövüldüğü zaman hemen söv-meye başlar; ama olgun bir imanlı sövgüye karşı bereket diler (1.Pet.2:23). Olgunlaşmamış bir imanlı bir defa duasının cevabını almayınca hemen dua etmekten vazgeçer. Olgun bir imanlı ise, 'gece gündüz yakarmayı' öğrenmiştir (Luka 18:1-8). Olgunlaşma-mış bir imanlı kendini hep başkaları ile karşılaştırır. Ama olgun bir imanlı kendini Rab İsa ile karşılaştırır (2.Kor.10:12).

c. Mesih'in doluluğu : olgunlaşmamış imanlılar için İsa Mesih sadece kurtarıcıdır. Olgun imanlılar onu Rab olarak da tanırlar. Olgun-laşmamış imanlılar sade Mesihin sevincini ararlar, olgun imanlılar ise onu haçını taşımaya sevinçle razı gelirler. Olgunlaşmamış imanlı sade Mesihin kuvvetine sahip olmaya bakarlar. Olgun imanlı onun sevgisini daha çok arar. 'Hepimiz O'nun doluluğun-dan lütuf üzerine lütuf aldık.' (Yuhanna 1:16). Olgun bir imanlı Mesihin merhameti ne kadar büyük olduğunu hep daha iyi anlar ve aynı merhameti başkalarına da akıttır.

4. Burada en önemli söz : HEPİMİZ.

- Bu büyümeyi tek başına başaramayız. Onun için Allah bize kiliseyi verdi. Kilise içinde herkes ruhsal işini yaptı mı, o zaman hepimiz beraber büyü-yeceğiz. Değil herkes tek başına evinde büyüsün, sonra gelip kilise-de konuşmaya kalksın.

E. Olgun kilisede herkes imanda büyüyecek (ayet 14-16)

1. Yanlış öğretişlere kapılmayacağız.

- Olgunlaşmamış bir kilise burada fırtına içinde bulunan bir gemiye benzetiliyor. Rüzgar onu kah sola, kah sağa dartıyor. Gemicilerin istediği yana gidemez oluyor.

- Ama olgun kilise kolay kolay her yeni öğretişe kapılmaz. Her gün Kutsal Kitabı (Eski ve Yeni Ahit'i) araştırıyor (El.İşl. 17:11), acaba bu öğretiş doğru mu, yanlış mı, diye ?

- Yanlış öğretişlerin çoğu üç ayrı sınıfa girerler :

(a) Mesih'in kişiliğini yanlış anlamak

İsa hem 100% Tanrı, hem de 100% insan idi. Onun her iki taraf-ını tam olarak kabul etmemiz gerek. 1.Yuhanna 4:2 - 'İsa Mesih ten alıp bu dünyaya geldi' diye kim kabul ederse Allahtandır. Sade İsa'nın insanlığını gösteren ayetleri çıkarıp, onun Tanrı olduğunu gösteren ayetleri gizlemek ya da saptırmak büyük bir yanlışlıktır.

(b) Eski ile Yeni Ahit'in arasındaki farkı anlamamak

Biz Eski Ahit'i çok daha fazla okumalıyız. Ama oradaki öğretiş-lerin bugün ne demek olduğunu sormamız lazım. Yoksa 'Tanrı kuzusu' olan İsa geldikten sonra gene kurban mı keselim, ya da 'Bu tapınağı yıkın, ben onu üç gün içinde yeniden yapacağım' diyen İsa geldikten sonra gene taştan yapılmış bir tapınağa mı güvenelim ?'

(c) Önemli ile önemsiz meselelerin arasında seçememek

İbraniler 13:9 - İmanlının yüreği merhamet konusunda bilgi alın-ca kuvvetlenir, yiyenti meselelerle uğraşmakla değil. Aynı bunun gibi kardeşler arasında birçok konularda ayrı ayrı fikirler olabilir : Mesih'in geleceğinden sonraki dünyanın hali, Eski Ahit zamanın-da kimler kurtuldu, kadının baş örtmesi konusu, Rabbin sofrasın-da nasıl ekmek, nasıl şarap kullanılsın... işte, bunun gibi bütün meselelerin hiç bir faydası yoktur.

2. Gerçek sevgi ortaya çıkacaktır. (ayet 15-16)

a. Kardeşlerin çoğu sanıyor ki, dua ettik mi, Rabden sevgi istedik mi, sabahın birinde uyanacağız, yüreğimizin sevgi dolu olduğunu fark edeceğiz. Bu fikir saçmalıktır. Rab bize bu ayetlerde çok temiz olarak bir yol gösteriyor : 'Eğer bunu yapacaksanız, sizin kilisenizde sevgi olacaktır.' diye bize söz veriyor.

b. Onun için tek duamız şu olsun : 'Rab, aramızda gerçek çoban-LAR çıkar. Onlar bizi kelamla gütsünler. Hepimize ruhsal işler versinler. Rab, istiyoruz, kilisemiz büyüsün, hem sayıda, hem sevgide, hem imanda. Amin'