İsa’yla
Yürümek




İncilini size mecanen müjdeledim.

Sizin hizmetiniz için, ücret alarak

başka kiliseleri soydum.

(Nuridin Feyzulah)


Rable günlük ve kişisel bir ilişki kurmak için öneriler

1. Her gün düzenli olarak Rab’le en az 15 dakika geçirebileceğiniz bir zaman belirleyin.

2. Bu zamanda rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer bulun.

3. Yanınıza Kutsal Kitabınızı, not alabileceğiniz defterinizi ve kaleminizi alın.

4. Her gün kendisiyle buluşmak için ayırdığınız bu zamanda Rab’den derin ilişki kurabilmeniz için yüreğinizi sakin kılmasını isteyin.

5. Her gün için verilen Kutsal Kitap bölümlerini ve bu kitaptaki günlük okumaları dikkatlice okuyun.

6. Okumaların sonunda verilen düşünülecek konular hakkında derin düşünün. (Eğer Rab size bunlardan başka şeyler gösteriyorsa bunları da düşünebilirsiniz)

Derin düşünme geviş getirme gibidir. Bir konuyu bazen tekrar tekrar okuyarak ve düşünerek anlamını daha iyi anlayabilirsiniz. Okumuş olduğunuz fikirleri hayatınıza nasıl uygulayabileceğinizi düşünün. Her gün öğrendiğiniz önemli şeyleri günlük okumaların sonundaki boşluklara ya da kendi defterinize not alabilirsiniz. Bu düşünceleri not etmek sadece bu düşüncelerin aklınızda daha kolay kalmasını sağlamaz, aynı zamanda gelecekte Tanrı’nın size daha önce neler söylediğine dönüp bakabileceğiniz bir kayıt oluştururlar.

7. Geri kalan vaktinizde de Rab’le o gün düşündüğünüz şeyler hakkında konuşabilirsiniz. Her gün okumaların sonunda dua için öneriler var. İsterseniz bu dua örneklerini kullanabilirsiniz ya da kendiniz dua edebilirsiniz.

8. Verilen ayetleri ezberlemek ilk bakışta İsa’yla birlikteliğimize fazla bir şey katmıyor görünebilir: ama ileriki iman yaşamımıza değerli katkıları olacak. Şöyle ki: yanınızda Kutsal Kitabınız olmadığı zamanlarda ezberinizdeki ayetlere başvurabilir, ruhunuzu besleyebilirsiniz. Kutsal Ruh’un bu ayetler aracılığıyla size seslenmesine fırsat verebilirsiniz.

Bu çalışmaların Rab’le ilişkinizin daha düzenli ve derin olmasına yardım etmesini diliyoruz.

İsa’yla yürümeyi beraberce öğrendiğimiz kardeşlerimize…Efesliler 4:15-16

Sevilmekten çok sevmeyi dileyeyim çünkü insan verince alır; benliğini unutuncaö benliğini bulur; af edince, af edilir; ölünce, sonsuz hayata erişir. Amin.

Bu küçük kitabın, Rab İsa Mesih’le yürümeyi ve daha yakın bir ilişki arzulayan okuyuculara yardımcı olmasını diliyoruz.


İçindekiler


I. hafta – Gelin ve görün (Yuhanna 1:39; 8-23)

1. gün. Gelin ve görün

2. gün. Görme sorunu

3. gün. Görmeyi salğayan Kutsal Ruh

4. gün. Nereye bakarız – Kutsal yazılar

5. gün. Ne gördüler? – yetkiyile konuşan birini

6. gün. Ne gördüler kendilerini sewven birini

7. gün. gelin ve görün – yedinci gün


II. hafta – Gelin ve öğrenin. (Matta 11:28-30; 24-39)

8. gün. Bana gelin

9. gün. Bütün yorgunlar ve yükleri ağır olanlar

10. gün. Boğunduruğumu takının

11. gün. Benden öğrenin

12. gün. Yumuşak huyluluk ve yürekteki alçakgönüllülük

13. gün. Size esenlik vereceğim

14. gün. İsa’dan öğrenmek – yedinci gün


III. hafta – Gelin ve ölün. (Matta 16:24; 40-57)

15. gün. Gelin ve ölün

16. gün. Kişi kendini inkâr etsin

17. gün. Kişi çarmıhını yüklensin

18. gün. Kişi beni izlesin

19. gün. Saklamak ve iyitirmek

20. gün. Kim layıktır

21. gün. Gelin ve ölün - yedinci gün


IV. hafta – Gelin için ve yaşayın. (Yuhanna 7:37-38; 58-83)

22. gün. Susamış olan

23. gün. İçmeye devam

24. gün. Kan içmek

25. gün. Beraberlik kyasesi

26. gün. Acı kyasesi

27. gün. Coşku kyasesi

28. gün. Gelin için yaşayın

29. gün. Belirtiler ve büyük belirti

30. gün. Doğruluk yolunda

31. gün. Sonsuza dek


I. hafta - Gelin ve görün

İsa: ’’Gelin görün’’ dedi. (öğrencileri) gidip Onun nerede oturduğunu gördüler ve o gün Onunla kaldıar. (Yuhanna1:39)


1. Gün - Gelin ve görün

Yuhanna 1:35-42 okuyun

“Ne arıyorsunuz’’?

“Nerede oturuyorsun öğretmenim?’’

“Gelin görün.”

Gidip, nerede oturduğunu gördüler ve o gün onunla kaldılar, gördükleri yaşanyılarını tamamen deyştirdi!

İsa, Andrea ve arkadaşını davet ettiği gibi, bizlere de “Gelin görün” diyor. Eğer onu izleyeceksek, ilk önce “gelip görmeliyiz”.

Herhangi bir trafik kazasına veya bir suçun işlenmesine hiç tanık oldunuz mu? Polisin açıklamalarına göre, olayın olmuşuna tanık olan bir düzine insan olsa bile, neler olup bittiğini en ince ayrıntısına kadar hatırlayıp tanımlayabilecek tek bir kişi bile bulmak zordurç Kısaca insanlar görme konusunda çok başarılı değiler.

Hatta İsa’nın en yakın arkadaşları bile çok iyi “göremediler”. İsa’nın Filipus’a söylediyi şu sözleri düşünün:”Bunca zamandır sizinle birlıkteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, bize babayı göster diyorsun? (Yuhanna14:9)

İsa’nın arkadaşlarından diyer ikisinde “görme” sorunu olduğu anlaşılıyor (Luka 24:13-35 bakın). Yol boyunca bir “yabancıyla” yürürlerken Mesihlerini yitirmenin acısı içinde idiler ve onların gözleri bu yabancıyı tanıma gücünden yoksun brakılmıştı (ayet 16). Gözlerinin açılıp O’nu tanımalarından önce, yolun geri kalan kısmını yürüdüler, eve girdiler ve yemek üzere sofraya oturdular (ayet 31).

İsa ile yürümeyi, gerçekten yürümeyi arzuluyor musunuz? Cevabınız evet ise, ilk önce “gelip görmelisiniz”. Görmek kolay değildir. Mezmur yazarı bize şöyle bir dua sunmaktadır: “Gözlerimi aç, yasandaki harikaları göreyim. (Mezmur 119:18)

Kutsal yazılar, yazılı söz: İsa – yaşayan Söz.

Rab, gözlerimizi aç, ki bugün bize verdiğin sözü görebilelim!

Düşünülecek konu:

Bugünkü okumada geçen konuşmanın ilk üç satırına tekrar bakın.

Kendinizi İsa’yı izlemekte olan iki öğrenciden birinin yerine koyun. İsa’nın davetini kabul edip O’nun kaldığı yere giderek, günün geri kalan kısmını O’nunla birlikte geçirseydiniz ne göreceğinizi tahmin ederdiniz?

Vereceniz cevap, evin ne çeşit bir ev veya İsa’nın gözlerinin ne renk olduğu hakkında fiziksel türden şeyleri “görmek” mi olurdu? Yoksa İsa’nın kişiliği ulaşmak istediyi hedefleri, gelecek günlere ayit tasarıları ve kişiliyi gibi diyer şeyleri mi “gördünüz”?

Acaba O, sizin ne görmenizi isterdi?

Dua:

Rabbe, size kendisiyle ilgili olarak şu ana kadar göstermiş oldukları için teşekür edin. Onun size göstermek istediklerinin hepsinigöremediğinizi açık yüreklilikle itraf edin. Ardından 119:18deki gibi dua edin.

Ezberleme:

Bu hafta ezberlenecek metin Yuhanna 3:16-21dir.

Bölümün konusuysa ışıa gelmek hakkında. İnanlı olmayanlar Tanrı’nın saladığı sonsuz yaşamı alabilmek için onun ışığına gelmelidirler. İnanlılarda Tanrı’nın göstermek istediklerini daha net bir şekilde görebilmek için ışıa gelmeyi devam etmelidirler. Yuhanna 3:16, bugünkü ezberleme ayetimiz olacaktır. Eğer bunu daha önceden ezberlediyseniz, bu ayetin metnin genelinenasıl uyum saladığını görmek için tüm paragrafı birkaç kere okuyun.


2. Gün - görme sorunu

Matta 13:10-17 okuyun

İsa kalabalıklara benzetmelerle konuştu. Ne için?

Çünkü sadece gerçeği içtenlikle görmek isteyenlere öğretmek istiyordu. Bir benzetmeyi anlamak için de görmeyi istemelisiniz.

Peki insanlar ne için görmezler?

Hezekiel bize nedenlerden birini açıklıyor: isyankar tutum! (Hezekiel 12:12). “Bana Rabbin şu sözü geldi: Adem oğlu, asi evin içinde oturuyorsun, onların görmek için gözleri var ama görmüyorlar, işitmek için kulakları var ama işitmiyorlar, çünkü onlar asi bir evdir.” Yüreklerinde gizlenmiş küçüzük bir isyan tohumu bile varsa, insanlar görmezler. İbraniler mektubu ne için görmediğimize ayit bir başka nedenden söz eder – iman eksikliği! (İbraniler 11:1). “İman, ümüt edilen şeylere güvenmektir, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır .” Bir diğer değişle iman, ruhsal görüştür! Eğer inanamazsak veya inanmazsak, göremeyeceyiz demektir.

Sonuç olarak göremememizin nedeni, ya yüreyimizde isyan tohumları barındırmamız, ya da iman gözleriylebakmamamızdır.

Baze kişiler ise kördür ve görmenin varlığından bile habersizdirler! İsa, Laodikya kilisesine (yani Mesih inanlılarına) şöyle seslenmiştir: “Hiç bir şeye ihtiyacım yok diyorsun... ama ... kör ... oluğunu bilmiyorsun. Bunun için ... göresin diye gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum.” (Esinleme 3:17-18)

İsa, kalabalıklara benzetmelerle konuştu. Bugün de bize, günlük yaşantımızda benzetmelerle konuşuyor. Eğer yaşantılarımızda her gün karşılaştığımız günlük olaylarda, O’nun bize söylemek istediklerini görecek gözlerimiz varsa, İsa bize bunlar aracılığıyla konuşur. Günlük yaşantılarımızda itaatkar mı yoksa isyankar mıyız? Şüpeci mi yoksa inançlımıyız?

İsa “Gelin, görün” diyor. Gözlerimize şifa verecek merhem O’ndandır. Tek yapmamız gereken O’ndan istememizdir. İsa yürümekte, olduğumuz yolda bizimle birlikte yürüyerek, görmemiz gereken şeyleri gösterir. Peki O’nu izliyor muyuz? Söylediklerine dikkat ediyor muyuz? Bize gösterdiklerini görüyor muyuz?

Düşünülecek konu:

Geçen 24 saat içinde yaşantınızda hangi olaylar gerçekleşti? Yaşantınızdaki bu olaylarda İsa’nın etkin olduğunu görüyor musunuz? Net bir şekilde gördüklerinizi ve sizi şaşırtan noktaları not alın. Yazdıklarınızı bugünkü ayetlerin ışığında düşünüp değerlendirin.

Dua:

Bugün işlediğiniz konuda ve konuyla ilgili düşündüğünüz sırada sizi en çok etkileyen ne oldu? İsyankarlık mı? İmanın Ruhsal görüş olması mı? Günlük yaşantınızda karşılaştığınız olayların benzetmelerdeki gibi olması mı? Cevabınız ne ise bugünkü dua konunuz olarak onu kullanın.

Ezberleme:

Yuhanna 3:16-21 bu haftanın metnidir.

Bugün 16ncı ayeti tekrarlayın ve 17nci ayeti ezberleyin.


3. Gün - Görmeyi sağlayan Kutsal Ruh

Elçilerin İşleri 1:18 okuyun

İncilin Luka kitabı, İsa’nın yzptıkları ve öğretişleri hakkında bilgi verir. Elçilerin işleri kitabı ise öykünün ikinci kısmını oluşturur. Burada İsa’nın zaferle sonuçlanan çarmıha gerilişi, dirilmesi ve göke alınmasıyla birlikte daha sonra devam ettiyi öğretişine ve diğer yaptığı işlere ilişkin bilgiler bulabiliriz.

İçinde bulunduğumuz bu zaman diliminde biliyoruz ki, Rabbimiz İsa Mesih. Baba Tanrı’nın sağ tarafında, göklerdeki tahtında oturuyor. (Ef 1:20; Mez 110:1; İbr 1:3). O halde, İsa’nın neleri yamaya ve öğretmeye devam ettiğini nasıl anlayabiliriz? Bunun yanıtı olanüstüdür!

İsa göke yükseltilmeden önce, öğrencilerine şöyle dedi: “Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız... benim tanıklarım olacaksınız”

(Elç 1:8). Tanık, bir olaya tanık olan gören kişidir, şöyle değil mi? Öğrenciler, İsa’nın yaptıklarını ve öğrettiklerini “göreceklerdi”. Fakat bundan önce, Kutsal Ruh olmaksızın görebilmeleri mümkün değildi.

Şimdi de biraz daha geriye, İsa ve öğrencilerinin üst kattaki odada birlikte son yemeklerini paylaşmalarından 40 gün öncesina dönelim. İsa, olacakları şöyle açıklamıştı: “Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba’nın benim adımla göndereceği yardımcı – Kutsal Ruh size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.” (Yu 14:25-26).

Baba’dan size göndereceğim yardımcıö yani Baba’dan çıkan gerceğin ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık edecek. (Yu 15:26)

Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki O, yani gerçeğin ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. Baba’nın her nesi varsa benimdir. Benim olandan alacak ve size bildirecek’ dememin nedeni budur. (Yu 16:12-15)

Kutsal Ruh İsa’yı görmemiz için gözlerimizi açar. Yine aynı Kutsal Ruh İsa’yı yüceltmek için yaşantılarımızda çalışır. Kutsal Ruh’un yaşantınızda yer alması ve etkin olması için ona yaşantınızda daha çok yer verin (Ef 5:18b). Bu sayede sadece İsa’nın günümüzde neler yaptığını ve öğrettiğini kişisel olarak görmekle kalmayıp, diyer kişilerin de size bakmak süretiyle, İsa’nın neler yaptığını ve öğrettiğini görmelerini sağlayabileceksiniz! Çünkü Kutsal Ruh’un uzman olduğu ve yapmaktan sevinç duyduğu iş İsa’yı yüceltmektir. Eğer O’na izin verirsen bunu sizde ve sizin aracılığınızla da yapacağından emin olabilirsiniz.

Düşünülecek konu:

İsa’nın üst kattaki odada verdiği öğretişle kullandığı sözlere bakarak Kutsal Ruh hakkında neler öğreniyorsunuz? İsa’nın Kutsal Ruh’la ilgili verdiği öğretişin bir önünü seçin ve şu anda kendi yaşantınızda nasıl uygulanabileceğini düşünüp anlamaya çalışın.

Dua:

Kutsal Ruh’u gönderdiği için İsa’ya teşekür edin. Kutsal Ruh’un tüm yaptıkları için O’na şükredin. İsa’yı her gün daha net bir biçimde görebilmeniz için sizi Kutsal Ruh’la doldurmasını Tanrı’dan isteyin.

Ezberleme:

Yuhanna 3:16-21 bu haftanın metnidir. Bu gün 16 ve 17 ayetleri tekrarlayın ve 18 inci ayeti ezberleyin.


4. Gün - Nereye bakarız? Kutsal yazılar

Yuhanna 5:31-47 okuyun

İsa Andreaya’ya gelip görmesini söylediğinde Andreya Mesih’in fiziksel varlığını yine fiziksel bir yere kadar izleyebilirmişti. Baktığı yer net bir şekilde görülüyordu. Peki eğer bugün görmek istiyorsak, nereye bakmamız gerekiyor?

İsa’nın kendisi nereye bakmamız gerektiğini gösterir. Yahudi öndreleri, nasıralı bir marangozun oğulu olan İsa adlı birini görmüşlerdi. Ama gerçekte, O’nu hiç “görmemişlerdi” bile. Onun gerçek kişiliğini kabul etmediler. Kabul etmeyi istemediler. Sözde önemli konum ve rahatlarını bozmayı istemediler.

İsa onlara sert bir biçimde konuştu. Çünkü aslında kendisini hemen kabul etmesi gereken kişiler onlar olmalıydı. Her şeyden öte onların, tüm ulusa dinsel konularda rehber olması gerekiyordu. Bu yüzden İsa, kendisine tanıklık eden üç ayrı yere işaret etmişti. Bunların ilki, vaftizci Yahya’nın açık bir şekilde ve tekrar, tekrar herkesin İsa’yı dinlemesi gerektiğine dikkat çekmesidir (ayet 33). İkincisi İsa’nın halkın gözleri önünde yaptığı olanüstü işlerin kendisinin Baba tarafından gönderildiğini net olarak açıklamasıdır (ayet 36). Üçüncü kaynak ise İsa’yı çok iyi tanımlayan Kutsal Yazılar (ayet 39 ve 46-47).

Bugün de aynı üç kaynağın yardımına sahibiz. Tanrı’yı iyi dinleyen vaizler ve öğretmenler, İsa’yla ilgili daha çok şey görmemize yardımcı olurlar. Hizmetkarlarının elleri aracılığıyla İsa’nın yaptığı kudretli işleri, belirtileri ve harikaları izledikçe, daha da çok görebiliriz. Bütün bunlara ramen üçüncü kaynak bizler için de en büyük önem taşımaktadır. Çünkü sahte öğretmenlerin öğretişini dinlememiz olmasıdır (İsa bu konuyla ilgili olarak tekrar, tekrar uyarıda bulunmuştur. Örneyin Mat 7:15, Mat 24:11). Dolayısıyla diğer insanlardan işittiklarimizin, Kutsal Yazılarla uyumunu kontrol etmeliyiz. Bunun yanısıra yanıltıcı belirti ve harikalara tanık olmak da olasıdır (İsa’nın bu konuyla da ilgili uyarıları vardır. Örneyin Mar 13:21-23). Yani belirti ve harikaları da Tanrı sözüyle karşılaştırmalıyız. Çünkü biliyoruz ki, “Rabbin sözü sonsuza dek kalıcıdır.”(1 Pet. 1:25) ve “Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eyitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur.” (2Tim. 3:16-17).

Tüm Kutsal Yazılar mı? Tekvin’den (yaratılış) Esinleme’ye kadar mı? Evet! Fakat Mesih’i sadece İncil’in ilk dört kitabçığında görmüyor muyuz? Hayır sadece ilk dört kitabçıkta değil. İsa’nın Yahudi önderlerine söyleyip şu sözlere kulak verin:

Kutsal Yazıları araştırıyorsunuz. Çünkü bunlarda sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu Yazılardır (Yu. 5:39) ve öğrencilere şöyle diyor:

Kutsal Yasa’yı da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim (Mat. 5:17).

İbraniler mektubu bize Mezmur yazarının Mesih’le ilgili verdiği şu peygamberliyi hatırlatıyor (Mez. 40:7).

Bunun için Mesih dünyaya gelirken diyor ki: “Yasa kitabında benim için yazılmış olduğu gibi senin isteğini yapmak üzere, ey Tanrım işte geldim (İbr. 10:57).

İsa’yı görmek istediğimizde nereye bakarız? Kutsal Yazıları inceleriz, çünkü onlar İsa’ya tanıklık ederler. Kutsal Ruh da, eğer kendisine izin verirsek, okurken gözlerimizi sağlar. Kutsal Ruh da, eğer kendisine izin verirsek, okurken gözlerimizi açarak İsa’yı görmemizi sağlar. Kutsal Ruh, yazılı Tanrı sözünün sayfaları aracılığıyla yaşayan Tanrı Sözü olan İsa’yı bize gösterir.

Düşünülecek konu:

Kutsal Yazılara karşı tutumum nasıl? Eğer onların gerçekten Tanrı esini olduğuna inanıyorsam, İsa bana göster; davranışlarım inancımı yansıtıyor mu? Yoksa içimde küçük bir parça, hala Kutsal Yazıları Yahudi önderlerinin okuduğu gibi mi okuyor (bugünkü metnimizin iki paragrafına bakın)?

Dua:

Gelin, bugün Kutsal Ruh’tan bize Tanrı Sözüne karşı açlık vermesini ve onları okurken İsa’yı daha net bir şekilde göstermesini isteyelim. Bununla beraber Kutsal Yazıları nasıl okumamız gerektiğini öğretmesini de dileyelim. Dua zamanınızda şu ilahiyi de dahil etmek isteyebilirsiniz:

Tekrar: //Sözün adımlarıma ışık ve yoluma nur olur//

Ne zaman korksam, yolumdan sapsam Sen yine benimlesin.

Bana yakınsan içim güven dolar, Benimle ol sona dek!

Hiç unutamam bana olan sevgin Kalbim senin için çarpar.

Rab önderim ol, beni sende tut Seveceğim sona dek.

Ezberleme:

Yuhanna 3:16-21 bu haftanın metnidir. Bugün 16-18 ayetleri tekrarlayın ve 19 ayeti ezberleyin.


5. Gün - Ne gördüler? Yetkiyle konuşan birini

Daniel 7:9-10, 13-14 okuyun

Andrea ve arkadaşları, vaftizci Yahya söylediklerinin etkisindeydiler. Yahya, bir peygamberin ruhsal gücüne ve kendine akın akın gelenlere açıklamak üzere yüreyini yakan bir bildiriye sahipti. Onda daha büyük birini hiç görmemişlerdi.

Fakat İsa’nın geceyi geçireceyi eve ulaştıklarında, İsa’da gördükleri, Yahya ile ilgili olarak tüm bildiklerini unutturmuştu bile. Bu öyle bir kişiydi ki, yetkiyle konuşuyordu. Diğer öğretmenler duyduklarını, öğrendiklerini, okuduklarını veya üzerinde derin derin düşündüklerini anlatıyorlar. Oysa İsa, direk olarak Tanrı’dan konuşuyordu. O’nun söyledikleri herhangi bir görüş değildi. İsa mutlak gerçeği anlatıyordu.

İsa sadece yetkiyle konuşmakla kalmayıp bu yetkisini şaşırtıcı yollarla da irade ediyordu.

Bu yetki nereden kaynaklanıyordu? Andrea, o anda bunun ne olduğunu kavrayamamıştı. Ancak bizler Daniel’in 7 bölümünde kaydedilen göksel olayın gelişimine bakma ayrıcalına sahibiz. Bölümün başlangıcı, yüzyıllar boyunca birbirinin sıra saltanat süren dünya imperatorluklarının geçit törenine tanıklık eder. Görüntüleri son derece ihtişamlı ve kudretlidir. Fakat bunların içinde sonuncu ve en ürkütücü olanı bile, bugünkü metnimizde karşımızda çıkan Tanrı’nın tahtının tanımlanmasından önce, önemini yitirmeye başlıyor. Kudretin gerçek kaynağı olan O’nun tahtından, Rab Mesih’in takdimi gerçekleştiriliyor sonsuz egemenlik; yok edilemez yetki. İşte bu nedenle İsa, daha sonra şöyle konuşabiliyor: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.” (Mat 28:18)

İlginçtir ki İsa’nın yetkisinde büyük bir eksik varmış gibi görünür. İncilin ilk dört kitabını okurken bu var gibi görüne eksikle tekrar tekrar karşılaşırız. Buna, ayit bir örneyi Markos 1:40-45 İsa’nın şifa verdiği bir cüzamlının hikayesinde görmekteyiz. Cüzamlının iyileşmesinden sonra, İsa kesin bir tavırla uzaklaşmasını isterken ona “Sakın kimseye bir şey söyleme...” dedi ama ne oldu? “Ne var ki, adam çıkıp gitti, olayla ilgili haberi her tarafta yayıp duyurmaya başladı.”

Böyle bir şeye nasıl kalkışabilmişti acaba. Rüzgardan, dalgalardan, cinler ve ölümden anında itaat bekleyen birine karşı böyle bir itaatsızlık! Kendisini cüzamdan henüz temiz kılan birine karşı!

Böyle bir şeye her zaman izin verilmeyecektir. Öyle bir gün gelecek ki, İsa adı anıldığında herkez diz çökecek ve her dil Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu söyleyecektir.(Filip.2:10-11). İsa şimdilik, Tanrı’nın yaratılışta insana verdiği özgürlüğe saygı gösteriyor. O’nun yaşamımız üzerindeki yetkisini, kendi seçimimizle kabul etma özgürlüğüne! O’nu sevme, O’na tapınma ve itat etma özgürlüğüne! Seçim! Tanrı’nın bize sunduğu armağan ve bizim buna karşı sorumluluğumuz!

Düşünülecek konu:

Seçme özgürlüğünü açıklıyorsunuz? Yaşantınızın günleri boyunca saatten saate olan özgürlüğünüzü ne şekilde kulanıyorsunuz? Günlük yaşantınızdaki seçimlerinizi, ne dereceye kadar İsa’nın yetkisine teslim ediyorsunuz?

Dua:

Bugünkü duanızın büyük bir bölümünü övgüler sunmaya ayırın. Tanrı’nın göklerdeki tahtını, eliniden geldiğince gözünüzün önünde canlandırın ve ardından İsa’nın dünyada bulunduğu süre içinde, yetkisini ortaya koyduğu çeşitli yolları da hayal etmeye çalışın, övgülerinizin, gözünüzde canlandırdıklarınız aracılığıyla akmasına izin verin.

Ezberleme:

Yuhanna 3:16-21 bu haftanın metnidir. Bugün 16-19 ayetleri tekrarlayın ve 20nci ayeti ezberleyin.


6. Gün - Ne gördüler? – Kendilerini seven birini!

Yuhanna 13:1 ve Romalılar 8:35-39 okuyun

Öğrenci: İsa’nın çevrendeki pek çok kişiyi ne kadar sevdiğini görüyorum. Keşke beni de sevse!

Öğretmen: O seni seviyor. Seni o kadar çok seviyor ki senin için öldü.

Öğrenci: O’nun herkezi sevdiğini biliyorum. O herkez için öldü. Fakat keşke beni özel olarak sevse, kalabalığın içinde biri olarak değil.

Öğretmen: O seni özel olarak seviyor. Senin adını (Yu 10:3) ve seninle ilgili her özel şeyi biliyor ve seni seviyor. Seni!

Öğrenci: Bu kadar çok insan varken böyle bir şey nasıl olabilir?

Öğretmen: Marmara denize doğru bak. Uzakta güneşin batışını görüyor musun? Güneş ışıklarının, güneşten hep önde ayılıp her bir kişiye ulaştığını biliyorsun, değil mi?

Öğrenci: Elbette!

Öğretmen: Pek ayla, güneş ışığını sudan yansınarak izlediği yola bak. Kime doğru gidiyor?

Öğrenci: Bana doğru.

Öğretmen: O halde şimdi anlıyorsun?

Öğrenci: Eveti, sanırım anlıyorum.

Andreya ve arkadaşları, Rab İsa’yı kalacağı yere kadar izlediklerinde, iki nokta belirgin bir biçimde görülmekteydi. Birincisi, İsa’nın konuşmasına gerek kalmaksızın O’nun yetkisini fark edebilirdiler. İkincisi, yine İsa’nın konuşmasına gerek kalmaksızın. O’nun kendilerin sevdiğini gördüler.

Onları sevmek? Nasıl bir yenilikti bu? Sevgi dolu yetkili bir öğretmen, gerçekten onları seven! Anlaşılması çok güç ama görülmesi çok kolay. İsa, herkezin özel ve önemli olduğunu hissettirebilmiş, varlıklarının en derin noktasına kadar anlamış ve kelimenin tam manasıyla sevmiştir.

İsa, kadir olarak bir kişiyi sevdiğini söylemiştir. Gerçekte bunu söylemesine de gerek yoktu zaten. Çünkü yaşantısının her anı bu sevgiyi yansıtmaktaydı. Çocuklara olan sevgisini öğrencilerinin İsa’ya çalışma programında ayıracak zamanı olmadığını söylemelerine ramen – onları kucağına olarak ve kutsayarak göstermiştir. (Mat 19:13-15) Ferisiler duyduğu sevgiyi, onlar kendisinden nefret edip karşı çıktıkları anlarda bile, gerçeği görmeleri için sabırla gözlerini açmaya çalışarak göstermiştir (Yu 7:10-26). Cüzamlı, vergi görevlisi, Samiryeli gibi, toplum tarafından dışlanan ve diğer kişilerin aşaladığı kimseleri sevdi. Genç zengin adamı sevdi, hatta o, gerçeye sırtını döndüğünde onun için adını duydu. (Mar 10:17-22) Kalabalıkları grup olarak değil ama kişi, kişi, önemsEğerek sevdi ve onların yiyecek, iyileşme, öğretiş gibi gereksimlerini karşıladı. Pilatus’u sevdi ve onun sorumsuzluğunun kendisini çarmıha mahküm edeceğini bildiği halde, ona gerçek açıkladı.Öğrencilerini sevdi!

Öğrencilerini – dünyada kendisine ayit olanları sevmiş olarak, sonuna kadar sevdi. (Yu 13:1) İsa üç yıl boyunca onları sevdi, onlarla çalıştı ve yolculuk etti, onlara öğretti, onları eyitti, onlarla şakalaştı, yemek yedi, uyudu. Öğrencileri sık sık kendini yanlış anladılar ve hayal kırıklığına urattılar. Hatta yüreyi ağır ve kısa bir süre sonra karşılaşacağını bildiği korkulu saatlerle doluyken, yine onları sevmeye devam etti. Onların kendisiyle geliştirdikleri ilişki nedeniyle sevinçliydi. (Yu 15:14) Onları hiç bir şey İsa’nın sevgisinden ayıramadı.

Ve en sonunda sevgisi hakkında konuştu “Baba’nın beni sevdiği gibi ben de sizi sevdim.” (Yu 15:9) Onları dost olarak kabul etti.

“İnsanın dostları uruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur...Benim dostlarım olursunuz.” (Yu 15:13-14) (İsa onlar için yaşamını vermek üzereydi.) İsa’yla yürüyenler için onun sevgisinden daha büyük bir sevgi olamaz. İsa seviyor – Seni içtenlikle seviyor!

Düşünülecek konu:

Kendi yaşantınızda karşılaştığınız gerçek olaylardan, Romalılar 8:35, 38 ve 39da tanımlananlara ilişkin örnekler düşünün. Aklınıza gelen her bir örnek için, hiç bir şeyin sizi İsa’nın sevgisinden ayıramayacağını, hiç bir şeyin buna asla gücünün yetmeyeceyinin söyleyen, muhteşem gerçeyi bulun.

Dua:

Rab’bin size duyurduğu kişisel sevgisi için kendisine teşekür edin. Düşüncelerinizin sonuçlarını O’nunla tartışın ve O’na karşı hissettiklerinizi açıkça dürüst bir biçimde ifade edin.

Ezberleme:

Yuhanna 3:16-21 bu haftanın metnidir. Bugün 16-20 ayetleri tekrrlayın ve 21 ayeti ezberleyin.


7. Gün - Gelin ve görün (yedi gün)

Eger İsa Mesihi tanımak istiyorsak yapmamız gereken ilk şey, bize kendisiyle ilgili göstermek ve öğretmek istediklerini gerçekten “görmek” üzere bakış açımızı keskinleştirmemizdir. Gelin bu hafta boyunca “görme” ile ilgili olarak birlikte çalıştığımız altı konuyu, bir bütünlük içinde düşünmeye çalışalım.

1. Bakabilir ama görmeyebiliriz. Rab’den “gözlerimizi açmasını” istemeliyiz.

2. İsyankar bir tutum veya iman eksikliyi net bir biçimde görmemize engel olabilir.

3. Tanrı İsa’yı göstermek üzere dünyaya Kutsal Ruh’unu göndermiştir. Eger Kutsal Ruh’a yaşantımızda işlemesi için geniş bir yer verirsek, İsa’yı görmemiz için gözlerimizi açacaktır.

4. Eger herhangi bir şeyi veya bir kişiyi görmek istiyorsak, ilk önce doğru öne bakmalıyız. Eger İsa’yı görmek istiyorsak, Kutsal Yazılar, bakmamız gereken ilk öndür.

5. İsa’yı gerçekten gördüğümüzde, çok geçmeden O’nun tartışılmaz tetkisinin farkına varacayız demektir.

6. Ve elbette ki O’nun bize karşı olan sonsuz sevgisinin de!

Düşünülecek konu:

Hafta boyunca almış olduğunuz tüm notlara güz gezdirin. Ayrı günlerde aldığınız notların içerdiyi bir araya getirirken, daha derinlemesine bilgiler elde ediyor musunuz? Eger ediyorsanız, bunları da not alın. Bu notlar bugün düşüncelerinize yardımcı olabilir. Daha “iyi görebildimiz” zaman İsa’yı daha iyi tanıyabiliriz ve yaşantılarımızda nasıl işlemek istediğini daha iyi anlayabiliriz. Bu hafta çalıştıklarımızı göz önünde bulunduralım; İsa sizde yaşayıp çalışırken, yaşantınıza uygulayabileceğiniz O’nu “görme” yeteneğinizi geliştirecek, hangi tür pratik adımları keşfedebiliyorsunuz?

Dua:

Bugünkü düşünülecek konu, herhalde dua etmeniz için bir sürü fikir vermiştir. Rab’le, size öğrettikleri hakkında konuşun. Duanızı bir ilahiyle bitirmek isteyebilirsiniz:

Gözlerim’ aç Rab, seni göreyim

Uzanıp dokunup, sevgi sunayım

Kulaklar’ aç Rab, seni duyayım

Gözlerim’ aç Rab, seni göreyim

Tanrı sözü “yüreyinizde saklıdır”. Eger bu hafta Yuhanna 3:16-21’i ezberlediyseniz doğruluğundan emin olmak üzere sizi dinleyecek birini bulun. Bundan sonra, Rab’bin vereceği fırsatları dEğerlendirmek diyer arkadaşlarınıza da bu ayetleri tekrarlamanız iyi bir fikir olabilir. Tekrarlama, metni zehninize iyice yerleştirmenize yardım edecek ve dinleyenlere de bir bereket olacaktır.

II. hafta - Gelin ve öğrenin

Bana gelin, ben sizi rahatlatırım. Ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm. Boyundurumu takının ve benden öğrenin, böylece canlarınız rahatlık bulur. Boyundurumum kolay taşınır ve yüküm hafiftir.” (Matta 11:28-30)


8. Gün - Bana Gelin

1.Krallar 19:9-13 okuyun

İsa’yla yürümek istiyor musunuz? O halde,İsa size şöyle sesleniyor: “Bana gelin.” Kiliseye, imanlı öğretmenlere, Kutsal Kitaba gelmek yararlı şeylerdir ve bunları yapmaklayükümlüğümüz ancak sonunda İsa’yla yürüyeceksek, ilk önce O’na gelmeliyiz.

Pekalya, bunu nasıl yaparız?

İsa’nın hikayesi (1.Krallar 19da) bize yardımcı olacaktır. İlyas bitkin, korku içinde ve ümüdünü yitirmiş bir durumadır. İlyas Tanrı’ylabuluşmayı öylesine arzuluyordu ki Horeb dağından Karmel dağına kadar olan yolu (yaklaşık 500km) yürüyerek katetti. Tanrı’nınemri üzerine, yıllar önce Musa’nın Tanrı’dan Kutsal Yasa’yı aldığı dağdaki bir mağarada saklandı. Bekledi. Ve işte Rab geçiyordu (ayet 11). Geçerken izlediği yol rüzgardı, depremdi ve ateşti. Ama Tanrı’nın kendisi bunların hiçbirinde değildi. İlyas’ın bu gördükleri sadece Tanrı’nın geçişine ayit işaretlerdi. Allahımız geliyor ve susmuyor; önünde ateş yiyip bitiriyor ve çevresi çok kasırgalı.

(Mezmur 50:3)

İsa’mız güçlüdür ve herşeye hakim olan isteğine göre, bu gücünü ya uyarmak, ya da bereketlemek üzere dışa vurur. Fakat İsa’yı gücünü dışa vurumu nedeniyle arıyorsak O’nu bulamayacağız, bulacağımız şey sadece onun bıraktığı izler olacaktır. Eger kelimenin gerçek anlamıyla İsa’ya gelmek istiyorsak, biz de İlyas gibi beklemeliyiz.

Beklemek? Neyi beklemek?

Rüzgarda değil, depremde değil, ateşte değil, ateşten sonra, sakin, ince bir ses (11 ve 12 ayetlerden). “Sakin, ince sesi beklemeliyiz.”

Tanrı bu konu hakkında bize şöyle bir yönlendirmede bulunuyor: “Sakin olun, bilin ki, Tanrı benim.” (Mezmur 46:10)

İsa, bununla ilgili uygulamayı bize şöyle gösterdi: “Sabah çok erkenden, ortalık henüz ayarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir ıere gitti, orada dua etmeye başladı.” (Mar 1:35)


9. Gün - Bütün yorgunlar ve yükleri ağır olanlar

Galatyalılar 6:25 okuyun

Bir pazar günü, kilise binamızdan ayrılırken o günkü toplantımıza katılan bir ziyaretçiyle başladım. Konuşurken bana bir ateğist olduğunu söyledi. İyi ve kötü, doğru ve yanlış kavramlarının kendisini bağlamadığını ekledi. Kendisini bağlayan hiç bir şey yoktu. Tamamen özgçrdü!

Sözlerine, “Eger istersem, intihar edebilecek kadar özgürüm.” diye devam etti.

İlginç! Daha eskilerde kendilerini ateğist olarak gören diyer kişilerle yaptığım konuşmaları hatırladım. Ve hatırladım ki, hemen hepsi de konuşmalarının belli bir noktasında intihardan sözetmişlerdi. Bunu düşünürken bana böyle geldi ki, ateist kişi Tanrı inancına “bağlanmayı” redetmekle, omuzlarına, kendi kendisinin Tanrısı olma sorumluluğunu yüklemekteydi. Anlamsızlık ve çaresizliğin yükü ise, neredeyse taşınamayacak kadar ağırdı. Bu nedenle intihar düşüncesinin tekrar tekrar ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı değildir.

Dünyaya gelen her insanı yüklemek gereken bir sorumluluğu vardır. Her insan bir şeyin boyunduruğu altındadır. Boyunduruk insan olmanın bir parçasıdır. Kutsal Kitap, insanların yüzyıllardır taşıdığı boyunduruk çeşitlerini bize gösterir:

Çok çeşitli boyunduraklar vardır. Taşımakta olduğumuz boyunduruk, varlığımızın bir parçası olan sorumlukları, nasıl ve kimin egemenliği altında sırtlanacamızı belirler.

Düşünülecek konu:

Bugün zihninizin, dünyanın çevresinde bir yolculuk yapmasına izin verin. Dünyadaki insanları düşünün. Ne gibi yükler, sorumluluklar taşımaktalar? Açlık mı? Savaş mı? Hastalık mı? Hangi boyunduruk altındalar? Büyücülük mü? Politik aşırılık mı? Dindarlık kisvesi mi? Mala mülke düşkünlük mü? İsa’nın boyunduruğunun, bu yükleri nasıl hafifleteceğini gözünüzde canlandırmaya çalışın.

Dua:

Bugün dünyadaki insanlar için dua edin. “Tanrı dünyayı öyle sevdi ki biricik oğulunu verdi.” Onların sırtlandığı yükleri ve taşıdıkları boyundurukları Rab’be getirin. Onlar, İsa’nın “boyunduruğumu takının, boyunduruğum kolay taşınır ve yüküm hafiftir”, diyen sesini işitebilmeleri için dua edin.

Ezberleme:

Matta 11:28-30 çalışmaya devam edin.


10. Gün - Boyunduruğumu takının

Çıkış 1:8-14 ve Çıkış 20:13 okuyun

Genelde, boyunduruğun ağır ve taşınması zor olduğunu düşünürüz. Oysa İsa diyor ki: “Boyunduruğum kolay tanışır ve yüküm hafiftir.” İsa’ya geldiğimiz zaman, taşımakta olduğumuz ve omuzlarımızda iyice yer etmiş olan boyunduruğu her ne ise, deyştirerek yükümüzü hafifletiriz. Kutsal Kitap deyiş tokuşu yapılan boğunduruk örnekleriyle doludur.

İsrail halkı Mısır’da Firavunun boyunduruğu altındaydı. Üzerlerindeki yük çok ağırdı ve acı çekiyorlardı. Fakat Tanrı, Musa aracılığıyla onları Kızıl denizden geçirerek kurtarırken Firavunun boyunduruğu kırıldı, artık özgürdüler. Tanrı’nın sahibliğini ifade eden boyunduruğu takınmak için özgürdüler! Ve Tanrı dedi ki: “Tanrırn olan Rab benim.” (Çıkış 20:2)

Kutsal Kitabta sözü geçen “boyunduruk” ifadesiyle anlamamız gereken nedir? Bir çift öküzü gözünüzde canlandırın. Bunlar kimin boyunduruğunu taşırlar? Elbette onlara sahip olanın. Boyunduruk, sahiplenmeyi akla getirir; kendisine hizmet ettiğimiz ve bize sahip olan kişinin boyunduruğunu taşırız. Yaşantımızı İsa Mesih’inkiyle birleştirme kararı aldığımızda o güne kadar taşımakta olduğumuz boyunduruğu, kendi isteğimizle çıkartır ve yine kendi isteğimizle, bize İsa’nın sahipliğiyle özdeşleştiren boyunduruğu takınırız. O’nun boyunduruğunu taşıyor olmam, O’na aitim ve o andan itibaren sadece O’na hizmet edeceğim demektir.

Doğru! Dünya üzerinde boyunduruksuz olarak yaşayan bir kişi bile yoktur. Ve dünyanın omuzlarımıza yüklediği her boyunduruk, başlangıçta ne kadar çok görünürse, görünsün, gerçekten ağır ve yıkıcıdır. Bu dünyadaki hiç bir boyunduruk yaşamın yüklerini hafifletemez, aksine daha da ağırlaştırır.

Fakat İsa’nın boyunduruğu kolay taşınır. Bu yaşamın bize yüklediklerini hafifletirir. Çünkü O’nun boyunduruğunu takındığımızda, bize yaşamın gerçeklerini öğretmeye başlar. Bu dünyada var olduğumuz sürece yüklenecek olduğumuz tüm yükler hafifleyecektir. Bunun sebebi, İsa’yı izleyenlerin daha az yüke sahip olması değil (hatta bazı durumlarda daha fazlası bile sözkonusudur) ama İsa’nın bunları nasıl taşımamız gerektiğini bize öğretmesidir. Ve O, her zaman yani başımızda, bizimle beraber taşır.

Düşünülecek konu:

Şu anda yaşantınızda hangi yükleri taşıyorsunuz? İsa’nın sahiplik boyunduruğu, bu yüklerin yaşantınızdaki ağırlığını hafifletiriyor mu? 1Petrus 5:7 ayeti düşünün – “Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin. Çünkü O sizi kayırır.” Bu ayete itaatlı bir tutum içinde misiniz? Bu ayetin İsa’nın yaşantınızdaki sahiplik boyunduruğuyla nasıl bir ilişkisi vardır?

Dua:

1Petrus 5:7 ayetine itaatle, bugünkü dua zamanınızda bütün kaygılarınızı İsa’ya yükleyin. Dua ederken son derece detaylı ve uygulamaya önelik olun.

Ezberleme:

Matta 11:28-30 çalışmaya devam edin. Geçen haftanın metni olan Yuhanna 3:16-21 zihninizde taze tutmak için tekrarlamanız da iyi bir fikir olabilir.


11. Gün - Benden öğrenin

Matta 9:35 – 10:1 ve Luka 9:16,10 okuyun (veya aynı konu üzerinde daha uzun bir metin için Matta 9:35 – 11:1 ve Luka 9:10 okuyun)

Küçük bir çocukken nasıl bir öğrenciydiniz? Aldığınız notlar neye balıydı? Çok çalışır mıydınız? Zeki bir öğrenci miydiniz? Öğretmeninizden hoşlanıp hoşlanmamanız sizi etkiliyor muydu? İşlediğiniz konularda olan ilginiz nasıldı?

Eger İsa’nın okuluna kaydolursanız (yani O’nun boyunduruğunu takınır ve O’ndan öğrenirsniz). Nasıl bir öğrenci olacaksınız? Derslerinizi iyi bir şekilde öğrenebilecek misiniz? Başarınız neye balı olacaktır?

Kendi zekyanıza değil! İsa’nın “okulu” farklıdır! O’nun okulundaki ilerlemeniz O’nun boyunduruğuna olan sadakatinize bağlıdır. O’na teslim olduğunuzda kesinlikle gerçeği öğreneceksiniz!

Rab korkusu bilginin başlangıcıdır (Sül. Mes. 1:7). Ve Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. Bir çoğunuz insan ölçülerine göre bilge… kişiler değildiniz. İsa Mesih bizim için Tanrısal bilgelik oldu (1Kor. 1:26-30). Ne öğreneceksiniz? İsa harika bir öğretmendir. O’nun boyunduruğunu taşırken, öğrenebileceklerinize sınır yoktur kendisini tanımamızın sonucu olarak bize yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi vermiştir. (2Petrus 1:3)

Nasıl öğreneceksiniz? Bugünkü okuma metni bize çok önemli bir yol gösteriyor. Bu örnekte, İsa öğrencilerine sevmek ve diyer insanlara hizmet etmek konusunda öğretişte bulunuyor. Burada verilen dersleri izlemeye çalışın:

İsa, kalabalık halk topluluklarına duyduğu şefkati, onların kasaba ve köylerine kadar gidip onlara öğreterek, vaaz ve şifa vererek ifade etmiştir (Matta 9:35-36).

İsa öğrencilerine, Tanrı’dan kendilerine yardım edecek kişiler göndermesini istEğerek dua etmeleri konusunda sorumluluk verdi (37, 38 ayet). Tahmin edebiliyorum ki, bu sorumluluk, öğrencilerinin yüreklerini bir sonraki adıma hazırladı.

İsa ardından örncilerine ikinci ve daha büyük bir sorumluk verdi. Onların diğer insanlara giderek, kendisinden gördüklerini uygulamalarını istedi: vaaz verecek ve şifa dağıtacaklardı (Luka 9:2). Örendilerini bu sorumlulua hazırlamak için onlara güç ve yetki verdi (1 ayet). Ayrıca ….

Onlara neler yapmaları gerektiğini anlattı (Luka 9:35 veya Matta 10:5-42 ye bakın). Verdiği bilgiler arasında nasıl çalışacaklarını ve yaptıklarını şeylerle ilgili olarak nasıl düşünmeleri gerktiği de vardı.

Onların gidip uygulama yapmalarına izin verdi.

Öğrenciler geri döndüklerinde, yaptıkları şeyler hakkında konuşmaları için fırsat verdi. Konuşmaları sırasında ise, öğrencilerinin daha önce anlayamadığı konularda, daha derin bilgileri de aktarıyordu (Luka 9:10 ve sonra da yetmişlerle olduğu gibi Luka10:17-20). İsa, bize de aynı yöntemle öğretiyor; gösteriyor, dua ve uygulamaya önelik sorumluluklar veriyor, hem davranışlarımız hem de tutumumuzla ilgili bilgiler aktarıyor, uygulama için fırsatlar sağlıyor, onlar hakkında konuşmamıza izin vererek daha çok öğrenmemize yol açıyor ve ardından da daha çok uygulama fırsatı!

Bu hafta İsa size ne öğretiriyor? Bunu nasıl gerçekleştiriyor?

Düşünülecek konu:

İsa’yı ilk izlemeye başladığınız günden bu yana öğrendiklerinizi düşünün. Yaşantınızda İsa’nın öğretiği “yöntemlerine” ait örnekler görebiliyor musunuz? Yaşantınızda İsa’nın öğretişleriyle daha fazla işbirlik yapabileceğiniz başka konular var mı? Varsa bunlar nelerdir?

Dua:

İsa’nın okulundaki öğrenme цürecenizin kendi zekyanıza değil ama O’na olan itaatinize bağılı olmasından dolayı O’nu yüceltin. Nasıl daha iyi bir öğrenci olabileceğiniz konusunda O’nunla konuşun.

Ezberleme:

Matta 11:28-30 çalışmaya devam edin. İşittiğiniz sözlerin zihninize yerleşmesine fırsat verirken bu sözlerdeki anlayışın yüreklerinize ve yaşantılarınıza da derinlemesine işlemesine izin vermeyui ihmal etmeyin.


12. Gün - Yumuşak huyluluk ve yürekteki alçakgönüllük


Luka 8:15-24 okuyun

İsa küçük çocukları kutsuyor. Zenginlik ve sonsuz yaşam. Bu iki hikaye hiç de birbiriyle balantılı görünmüyor.

Ama bakın! İsa diyor ki, “Tanrı’nın Egemenliğini bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenlie asla giremez.” (ayet 17) ve tekrar, “Varlıklı kişilerin Tanrı’nın Egemenliğine girmesi ne kadar güç.”(ayet 24).

Niçin? Niçin küçük bir çocua öğretmek, varlıklı ve toplumda söz sahibi kişiye öğretmekten daha kolay? Zengin olan bir kişinin sahip olmakta zorlanır da küçük bir çocuğun sahip olduğu şey nedir? Yumuşak huyluluk ve yürekteki alçakgönüllük. Peki Tanrı’nın Egemenliğine gireceksek, bu şeyler niçin gereklidir? Çünkü İsa’nın kendisi yumuşak huylu ve yürekte alçakgönüllüdür ve ancak O’nunla aynı özeliklere sahip olanlar. Kral İsa’nın yüraini anlayıp O’na yaklaşabilirler, “yumuşak huyluluk” ve “yürekteki alçakgönüllük” özelliklerini, krallarla pek sık bağdaştırmayız.

Hatta öğretmenlere de sıkı bir ilişkileri yoktur. Oysa İsa Kral’dır. İsa öğretmendir. Ve O yumuşak huylu ve yürekte alçakgönüllüdür. Böyle bir kral tarafından yönetilmek nasıl bir şeydir?

Öyle bir Kral ki:

Bütün bunların anlamı şudur: alay edilme, zarar görme, hakarete urama veya ihmal edilme korkusu olmadan O’na gelebiliriz. Bizi koruması, savunması, yönetmesi ve hazırlaması için O’na güvenebiliriz. Bizim için yapılması mümkün olmayan hiç bir şeyi bizden istemez. Bize her zaman O’na verebileceğimizin en iyisi isteyecek kadar saygı gösterir.

Öyle bir öğretmen ki:

Yani bu demektir ki İsa’nın her zaman sabırlı ve önemli, her zaman kişisel beceri ve ihtiyaçlarımıza uyumlu öğretişinetamamen güvenebiliriz. Bu öğretiş bizim için hazırladığı planla uyumludur. O’nun disiplini sert değil, ama yapıcı olacaktır. Başarılarımıza sevinecektir ve hiç bir zaman kendini tehdit altında hissetmeyecektir.

Düşünülecek konu:

İsa’nın yumuşak huyluluğu kişisel olarak sizi nasıl etkiliyor? Yürekteki alçakgönüllüğü? Belki de yukardaki listede bahsedilmeyen deyşik yollar da düşüneceksiniz. Bunlar nelerdir?

Dua:

İsa’yı, yumuşak huylu ve yürekte alçagönüllü olduğu için övün. O’ndaki bu muhteşem özelikllerin, yaşantınızda getirdiği bereketler için şükredin. O’ndan küçük bir çocuk gibi “öğretilebilir” olmanız için size de yumuşak huyluluk ve yürekte alçakgönüllük vermesini isteyin.

Ezberleme:

Matta 11:28-30 çalışmaya devam edin.


13. Gün - Size esenlik vereceğim

Mezmur 23 ve Mez. 95:6-11 okuyun

İki ayrı manzara! Her iki manzara da bir koyun sürüsünü gösteriyor. Her iki sürü de Tanrı’nın sürüsüdür. Fakat bu iki sürü birbirinden tamamen farklıdır. İlk sürü: Ne kadar da rahat ve huzur dolu bir manzara ! İsa, iğiy çoban, sürüsünü güdüyor. Koyunlarından biri izlenimini şöyle dilini getiriyor: Rab çobanımdır; benim eksiğim olmaz. Beni taze çağırlarda yatırır. Beni sakin sular boyunca yürütür. Canımı tazeler (Mezmur 23:13)

İkinci sürü: Tanrı’nın kendisi sürünün çobanı ve Tanrı’nın çobanlar için hazırladığı okulda 80 yıllık bir eğitim almış olan kulu Musa, çırak çoban olarak koyunları güdüyor. Öylesine kusursuz manzara ki! Koyunlar homurdanıp şikyaet ediyor ve çobanlarına karşı isyan ederek güvensizlik yaratırıyorlar. Çobanın onları götürmeyi tasarladığı yere gitmek istemiyorlar.

Bu iki sürü arasında niçin böylesi bir fark vardır? İlk sürü daha iyi bir durumda mı? Hayır kesinlikle değil. Mezmur 23 “Ölüm gölgesi vadisinde gezmekten” ve “düşmanların karşısında” önüne sofra kurmaktan bahseder. Aslında onların durumu da ikinci sürününkine çok benzemektedir. O halde ilk sürü esenlik içindeyken, ikinci sürü niçin huzursuzdur? Cevabı Tanrı’nın sözünde buluyoruz: Koyunlarım sesimi işitirler. Ben onları tanırım, onlar da beni izlerler (Yuh. 10:27). Fakat ikinci sürüyle ilgili olarak da şunu okuyoruz:

Bu vefasız bir halktır. Yollarımı da bilmiyorlar (Mezmur 95:10). Tanrı’nın yollarını bilmemek? Nasıl görmezler? Bu halk, Tanrı’nın, Mısır’ın tanrılarına karşı gönderdiği felaketlerde, O’nun kudretli işlerini gören halktır (Çıkış 7:12).

Tanrı’nın kudretli eli sayesinde Kızıl Deniz’den sağ salim geçen halk yine aynı halktır (Çıkış 14). Evet, Tanrı’nın yollarını görmüşlerdi, ama gördüklerinin ne olduğunu bilmiyorlardı.

İlk sürü, kendisini çobanın ellerine brakmıştı. O’na güvenmiş ve itaat etmişlerdi. Bunu yapabileceklerini anlamışlardı. Çünkü O’nun yollarını biliyorlardı.

Esenlie nasıl kavuşuruz? İyi bir durumda olmakla değil, çobanımızın sesini işitmek ve onu izlemekle. “Benden öğrenin” diyor İsa, “Böylece canlarınız rahat bulur.”

Düşünülecek konu:

Kendinizi Musa’nın kampındaki “koyunlardan” biri olarak hayal edin. Önünüzde zorlu bir yol uzanıyor, nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz, yiyecek stokunuz gitgide azalıyor, çevrenizde düşmanların, kol gezdiğini işitiyorsunuz. İlk önce kendizi Mezmur 95deki ardından da 23deki koyunlardan biri olarak düşünün. Bu iki farklı durumdadaranışlarınız nasıl olur? Neler hissedersiniz? Sizce hangi tip “koyun” olmak daha zordur?

Dua:

Rab’be böylesine muhteşem bir çoban olduğu için şükredin. Hangi tip koyun olmak istediğiniz hakkında O’nunla konuşun. Öyle bir koyun olma yolunda karşınıza çıkanlara baş edebilmeniz için O’ndan yardım isteyin.

Ezberleme:

Bugün Matta 11:28-30da öğrendiklerinizi gözden geçirirken bu ayetlerin yaşantınızda yarattığı değişlikleri düşünün.


14. Gün - İsa’dan öğrenmek (yedi gün)

Elinizdeki küçük kitaptaki birinci hafta çalışmaları, İsa’ya gelmenin ve O’nu gerçekten görmenin neleri gerektirdiği hakkında net bir görüş vermeği hedeflemiştir. Çünkü eger İsa’yla yürümek konusunda ciddi isek ilk olarak O’nu net bir şekilde görmeyi öğrenmeli ve tüm dikkatimizi O’na vererek, O’ndan öğrenmeye hazır olmalıyız. Ve öğretmenimiz İsa’nın kendisinden öğrenmek de, ikinci hafta çalışmalarının odağı konumundadır. Gelin, bu haftanın tüm düşüncelerini bir araya getirmeye çalışalım:

  1. Kiliseye veya diğer imanlılara, veya Tanrı’nın kanıtlayıcı gücüne gelmek çrarlı fakat İsa’dan gerçekten öğrenmek için O’na gelmeliyiz. Bunu da zaman ayırarak O’na yürayimizi açarak ve Tanrı’nın “sakin, ince sesini” işitmeyi beklEğerek en iyi şekilde gerçekleştirebiliriz.

  2. Dünyadya herkesin taşıdığı bir çeşit yük ve herkesin takındığı bir çeşit boyunduruk vardır. Sadece İsa’nın boyunduruğu kolay taşınır, sadece İsa;nın yükü hafiftir.

  3. Taşıdığımız boyunduruk, efendimizinkim olduğuna işaret eder. Ağır yükümüzü ve kölelikten boyunduruğumuzu, İsa’nın boyunduruğuyla değiştirdiğimizde İsa bizim sahibimiz – efendimiz olur. Ve efendimiz olduğunda öğretmenimiz de olur.

  4. İsa’nın okulunda ne kadar zeki olduğumuzun bir önemi yoktur. Bize öğretmek istediği muhteşem şeyleri öğrenmenin yolu, O’na güvenip itaat etmektir. Bize hem yapmamız gerekenler hakkında bilgi, hem de uygulama için fırsatlar verir ve böylece öğreniriz.

  5. İsa’nın öğretişi benzersizdir. Bunun nedenlerinden biri, öğretmrnimiz olarak yumuşak huylu ve yürekten alçakgönüllü olmasıdır.

  6. İsa’nın boyunduruğunu takındığımızda, İsa bize esenlik ve rahatlık verir! Bizler tıpkı koyunlar gibi, çobanın sesini işitmezsek karmaşaya ve huzursuzlua kapılırız. Fakat O’nun sesini işitip O’nu izlediğimizde, bize öğretir ve bizi esenlik dolu, güzel yollara yönlendirir.

Yukardaki altı maddede verilen düşünceleri bir araya getirip, hafta boyunca aldığınız notları da buna eklediğinizde, aklınıza yeni bir şey geliyor mu? Eger geliyorsa, Rab’bin size gösterdiklerini hatırlamanıza yardım etmesi için bunları not edin.

Tanrı sözü “Yüreğinizde saklıdır”

Ardından , gelecek bir kaç gün içinde bu ayetleri başkalarıyla paylaşabileceğinize fırsatlar arayın. Böylece hem onlar, hem de siz bereket alacaksınız.

Eger ayet ezberlemek size kolay geliyorsa, her hafta birkaç ayetten daha fazlasını öğrenmek isteyebilirsiniz. Mezmur 23 iyi bir seçim olabilir. Ya da okurken Rab’bin özellikle yüreğinize koyduğu başka ayetleri da seçebilirsiniz.

Düşünülecek konu:

Geçen iki hafta boyunca yaptığınız çalışmaları düşünün. Rab’bin sizin dikkatinizi çekmek için kullandığı şeyleri bir liste haline getirip, bunlar aracılığıyla:

Haydi o zaman!

III. Hafta - Gelin ve Ölün!

İsa öğrencilerine şunları söyledi:

Ardımdan gelmek isteyen, kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.” (Matta 16:24)


15. Gün - Gelin ve ölün

Matta 16:13-28 okuyun

“Ardımdan gelmek isteyen, kendini inkâr etsin, Çarmıhını yçklenip beni izlesin.”

Bu sözleri daha önce de işittik; işitmeye alışkın olduğumuz sözler bunlar; bizde bir şok yaratmıyorlar. Ama eger İsa bu sözleri ilk konuştuğunda O’nunla birlikte olsaydık kesinlikle şaşırır kalırdık.

M.S. birinci yüzyıldaki Filistin’de, Roma kültüründe en yaygın ağır ceza, suçluyu çarmıha germekti. Eger İsa bir başka zamanda, bir başka yerde yaşasaydı, şöyle bir şey söyleyebilirdi: “Boynuna bir ip balayıp beni izlesin” ya da “kendini elektrikli sandalyeye balayıp beni izlesin”, “Başını giyotine koyupbeni izlesin”. İsa gerçekte şunu söylüyordu: “Eger beni izlemek istiyorsanız ölmeye hazır olun.”

Bu ayetleri düşünmeye başlamadan önce bunların İsa’nın hizmetinin geneline nasıl uyduğuna bakalım.

İsa’nın hizmetinin ilk yarısı (Matta 3:12) halka kendisini açıklayışını vurgulae. İsa şvhirden şehire dolaşırken, şifa vererek, cinleri kovarak, din liderleriyle tartışarak ve gitgide büyüyen kalabalıklara vaaz vererek kendi yaptıklarını gözleyen ve öğrenen öğrencilerini bir araya topladı. Bu dönemin sonuna ulaşılmadan önce, bütün ülkede “Nasıralı İsa” adını tanımayan, sözlerindeki ve işlerindeki yetkiyi anlamayan hemen hiç bir köy kalmamıştı. Tanrı’nın egemenliğinin aralarında olduğu söz duyrulmuştu. Aynı zamanda öğrencileri, O’nun kişiliğini, davranışlarını ve öğretişlerini daha da yakından izliyor ve O’nun işlerine paydaşlıkta bulunmaya başlıyorlardı. Fakat ulusal dini liderler arasında İsa’nın yetkisine karşı gitgiden büyüyen bir tepki vardı ve O’nun durdurulmasının şart olduğu konusunda iyice ikna olmuşlardı! Hizmetinin ikinci yarısı ise (Matta 16:13den itibaren) öğrencilerine özel olarak verdiği dersleri vurgular. Bu andan sonra sürekli olarak, her gittiği yerde kendisini takip eden kalabalık halk topluluklarından uzak durmaya çaba harcadı. Çünkü öğrencilerine Tanrı ile ilgili şeyleri daha derinlemesine öğretmek ve onlardan ayrıldıktan sonra tamamen onların sırtlanacağını bildiği görev hakkında, onları yoğun bir şekilde eğitmek için öğrencileriyle birlikte geçireceği özel bir zaman istiyordu.

Baba halka önelik hizmetinin başlangıcında İsa’yı kalabalıklara nasıl açıkladıysa (Matta 16:13). Onikilerleözel ilişkisinin başlangıcında da, Petrus’un azıyla (16:17) diyer insanlardan gizlenmiş bir şekilde İsa’nın kişiliğini onlara açıkladı. Artık öğrenciler sırı biliyorlardı! Kendisini izlemekte, kendisinden öğrenmekte oldukları ve geçen aylar boyunca sevmeye başladıkları bu adam, gerçekten de yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesihtir!

İşte tam bu aşamada İsa, inanılması güç iki açıklamayla öğrencilerini şaşkına çevirdi: Bunların birincisi, kendisinin ölmek üzere Kudüse gitmekte olduğu (ayet 21) ve ikincisi de, eger kendisiyle gerçekten yürümek istiyorsa, onların da ölmesi gerektiydi (ayet 24).

Öğrenciler, İsa’nın ne demek istediğini anlamadılar. Belki de böylesine tatsız bir konu olan çarmıhı anlamak istemediler ve düşünceleri başka önlere döndü. Fakat İsa konuyu açtı ve çarmıhla ilgili öğretişlerine aylar boyunca devam etti.

Biz de bugün, öğrenciler gibi İsa’nın kandimizi inkâr etmek ve çarmıhımızı yüklenmekle ne ifade ettiğini ciddi bir şekilde düşünmekten kaçınıyor olabiliriz. Fakat İsa bize de öğretmeye devam edecek ve zaman ilerledikçe bu konudaki kavrayışımızı sürekli olarak derinleştirecektir. Çünkü gerçekten İsa’yla yürüyeceksek O’nun ölümüne de kesinlikle O’nunla birlikte yürümeliyiz. Eger O’nunkine benzer bir ölümde O’nunla birleşmişsek…(Rom. 6:5)

Düşünülecek konu:

Bugün “çarmıhınızı yüklenip İsa’yı izlemek” sizin için ne anlama geliyor? Bu ayetin bugünkü yaşantınızdaki günlük konulara nasıl uyarlanabileceğine dair aklınıza gelenleri yazın. Sizce İsa, öğrencilerine böylesi şaşırtucı şeyleri söylemek için, niçin bu zamanı seçmiştir?

Dua:

Baba hiç kimsenin ölmesini istemiyor. İsa da böyle dua etmişti (Luka 22: 42) “Baba, senin isteğine uygunsa, bu kyaseyi benden uzaklaştır.” Fakat O’na verdiği gibi bana da, şöyle söylemek için lütfunu ver diye dua ediyorum. “Yine de benim deyil, senin isteğin olsun.” Ve bunun, bugün benim yaşantımda ne anlama geldiğini göster. Amin.

Ezberleme:

Matta 16:24


16. Gün - Kişi Kendini inkâr etsin

Matta 26:69-75 okuyun

Petrus’un fotoraf albümüne bakmakta olduğunuzu hayal edin. Sayfayı çevirdiğinizde karşınıza:

1. Fotoğraf: Petrus, üst kattaki odada, masaya yaslanmış bir şekilde İsa’nın gözlerinin içine bakıyor ve cesur bir tavırla ,,Seni asla inkâr etmeyeceyim, senin için canımı bile veririm “ – diyor.(Bunu samimi olarak söylemişti).

2. Fotoğraf: Getsemani bahçesinde İsa’nın yanında duran Petrus, tam techizatla kuşanmış bir grup askerin ortasında, acemi bir tavırla kılıç çekerek (Onun bir balıkçı olduğunu ve kılıçla eksersiz yapmadığını göz önünde tutun). Rabbini korumak amacıyla, en ya kındaki askere doğru kılıcını savırıyor (herhalde o anda, İsa’nın uruna ölmek konusunda verdiği sözü gerçekleştirmek üzere olduğunu düşünmekteydi).

3. Fotoğraf: Başkâhinin avlusunda, ellerini yanan ateşe doğru uzatarak ısınan Petrus üzerine dikkat çekmeye çalışıyor. Karmaşa içinde, çaresiz ve tutukluyu tanımadığına dair üç kez yemin ediyor.

Tek başına koskoca bir kalabalıa karşı kılıç çekme cüretinde bulunan bu cesur adam, nasıl oluyor da bir kadının sorusu karşısında aniden çok sevdiği Rabbini inkâr ederek korkudolu bir adam haline gelebiliyor? Petrus’un niyetini bir nebze tahmin edebiliriz: öyle görünüyor ki, Petrus, henüz kendisini inkâr etmeyi öğrenmediği için, Rabbini inkâr etmek zorunda kalmıştı. İsa dedi ki ,,Eğer bir kişi beni izlemek isterse kendini inkâr etsin.” Peki, bunun gerçek anlamı nedir?

Eğer Petrus’a sormuş olsaydık, bize şöyle bir açıklamada bulunabilirdi:

,,Ben güçlü bir adamım; tüm yaşantım boyunca kas kuvetti ve cesaret gerektiren balıkçılık işiyle uraştım. Olası fiziksel tehlikeleri biliyorum ve onlarla başa çıkabilirim. Benim için son derece doğal bir şey bu. Fakat başkâhinin avlusundayken yani, o durum çok farklıydı. İsa bana, kılıcımı bir kenara bırakmamı söyledi. Gerçekten yapabileceyim tek şey olan dövüşmeme izin vermedi. Sonra, İsa’nın yaşamakta oldukları….. elleri balı, üzüne tokat yiyor ve karşılık vermrsi olanaksız: işte bu bana hiç de doğal gelmiyor. Böylesi bir durumla başa çıkamama imkyan yok. Kendi doğamı inkâr edemezdim ya, ve bu sebeple, Tanrı beni affetsin ama Rabbimi inkâr ettim.

Kendimi inkâr etmek – çarmıhı yüklenmek – ölüm.

Ölüm ne kadar da esrarengiz bir şey! “Ölüm” gerçekte ne acaba?

Kutsal Kitab, çeşitli ölümlerden bahseder, fakat her bir çeşitte “ölüm” bir ayrılığı gerektirir. Örneyin, fiziksel ölümde, insanın ruhu bedeninden ayrılır. Ruhsal ölüm ise insanın ruhunun, Tanrı’nın Ruhundan ayrı kalışını tanımlar.

Ancak üzerinde düşünmekte olduğumuz tarzdaki ölümde, bir başka çeşit ayrılık sözkonusudur yeni gelişen ,,İsa’yla yürümek” doğamızın günaha eğilimli eski doğamızdan ayrılması. ,,Eski beni” dinlemek yerine, İsa’yı dinlemek. İsa bunu kendini inkâr etmek olarak tanımıyor – çarmıhı yüklenmek – ölmek”.

O’nun ölümü, günaha karşılık ilk ve son ölüm olmuştur. O ise sürdüğü yaşamı Tanrı için sürmektedir. Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa’da Tanrı karşısında diri sayın (Rom. 6:10 – 11).

Bu anlamdaki ölüm ( yani kendini inkâr etmek) oldukça acı vericdi olabilir. Çünkü daha önceleri bizi önlendiren eski alışkanlıklar, düşünceler ve tavırlar ölümü içeren bir çabayı gerektirir, fakat İsa’yla yakın bir şekilde yürürsek, bu ölümü öğreneceyiz ve aynen O’nun yaşadığı gibi, sevinci tadacayız.

Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’yla dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uruna utancı hiçe sayıp çarmıhtaki ölüme katlandı ve Tanrı’nın tahtının sağında oturdu.

(İbr. 12:2).

Düşünülecek konu:

Şu ifadeyi düşünün ,,Eğer kendinizi inkâr etmezseniz, Rab’bi inkâr edeceğinizden emin olun”. Ne gibi durumlarda bu ifade doğrudur? ,,Kendini inkâr etmek” ölüme hangi önlerden benzer? Size ,,doğal gelen” şeyler nelerdir? Size doğal gelmediği için, yapmakta zorladığınız şeyler (Petrus gibi) varmı? Bu şeylerle ilgili olarak, kendinizi nasıl inkâr ederdiniz?

Dua:

Sizin urunuza çarmıhını üklendiği ve ölüme katlandı için İsa’ya şükredin. Bugün kendinizi inkâr edebilmeniz ve çarmıhınızı yüklenip O’nun önlendirdiği yere gidebilmeniz için, sizinle kendi gücünü paylaşmasını İsa’dan isteyin.

Ezberleme:

Matta 16:24 ayetini gözden geçirin ve 25 ayeti öğrenin.


17. Gün - Kişi çarmıhını yüklesin

Yuhanna 11:1-16 ve İbraniler 11:36-38 okuyun

İsa, kendisini izleyen her kişiyi ölmeye çağırır. Bunun anlamı da, hepimiz için eski ,,doğal” arzularımıza ölmek ve yaşantımızda, O’nun arzularına büğük istekle itaat eder hale gelmek demektir. Buna ek olarak’, bazılarımız için Tomas ve Haik örneyinde olduğu gibi, fiziksel acıları ve ölümü de içerebilir.

İsa’nın tutuklanacağı, denenip çarmıha gerileceği zaman yaklaşıyordu. Dini liderlerin “sorun yaratan Nasıralı öğretmeni “ ilk fırsatta bir hal yoluna koyma beklentileri nedeniyle Küdis’teki politik hava oldukça gerilimliydi. İsa’nın Oniki öğrencisinden her biri, kendilerini Küdis’te beklemekte olan tehlikenin farkındaydı.

Ardından İsa, ölmüş olan arkadaşı Lazarus’u görmek üzere Beytanya’ya gideceğini duyurddu Beytanya , Küdis’ten yalnızca 3km uzaktaydı ve bu düşünce öğrencilerine göre tam bir çılgınlıktı. İsa’yı oraya gitmemesi için ikna etmeye çalıştılar.Fakat İsa’nın gitmekte kararlı olduğunu gördüklerinde, öğrencilerinden biri olan Tomas, çaresizlik içinde omuzlarını silkip

Diyerlerine şöyle dedi: “Biz de gidelim, O’nunla birlikte ölelim.” (Yuhanna 11:16)

Hep beraber gittiler, İsa ve oniki öğrencisinden hiç biri, bu gidişlerinde ölmediler. (Tarihsel bilgilere göre, Rabbin dirilişinden sonra Tomas kurtuluş müjdesini yaymak üzere, önce İran’a, ardından Hindistan’a gitmiş ve orada gerçekten de İsa uruna yaşamını feda etmiştir.) Fakat bu kısa ayetin (11:16) önemi, şurada yatmaktadır: Tomas, İsa’yla yürüme bedelinin bir parçası olarak fiziksel ölümü göze almış ve gerektiğinde bu bedeli ödemeye kendini hazırlamıştır.

1994’de İstanbul’da yaşama ayrıcalığına sahip olan bazıları, bu bedeli göze alıp ödeyen bir örneye olmuşlardır. İran’da bir kilise lideri olan Haik Hosepyan – Mehr., 1993 yazında kilsede bir vaaz verdi. İsa Mesih’e sadık olabilmek için ödenmesi gereken bedel her ne ise, bunu ödemeye istekli olma yolunda Rab’bin kendisini adım adım nasıl yönlendirdiği hakkında konuştu:

1994 kışının başlarında Haik ortadan kayboldu. Bir kaç hafta sonra polis ailesini cesedi fotoraftan teşhiz etmeleri için aradı. Bunu sadece tahmin edebiliriz, ama gerçek ceset yerine fotorafı gösterdikleri için öldürülmeden önce işkenceye uradığını söyleyebiliriz. Ailesi acı içinde idi, fakat ölümü beklenmedik değildi. Aylar boyunca çocuklarını şu sözlerle hazırlamıştı: “Bir gün babanız eve gelmeyebilir. Elbette ki bu durum sizi üzecektir, ama yine de sevinebilirsiniz. Çünkü biliyorsunuz ki, o İsa’yla olacak.” (2Kor. 5:8 bakın). Haik bedeli ödedi ve İsa’nın adının uruna zçlme layık görüldüğü için sevinçle ölüme gitti (Elç.5:41). Rab İsa Mesih için ölmeye hazır olduğumuzda, gerçek anlamda Onun için yaşamaya hazırız demektir.

Düşünülecek konu:

Yukarıda kayd edilen Haik’in Rab’le yaptığı konuşmayı tekrar okuyun. Ardından Tomas’ın Yuh.11:16 daki kararı almadan önce yapmış olabileceği konuşmayı hayal etmeye çalışın. Eger siz de yaşantınızla ilgili olarak Rab’le bu tür bir konuşma yapıyor olsaydınız, konuşma nasıl gelişirdi acaba?

Dua:

Yukardaki düşünme bölümünde kendi yaptığınız konuşma, bugünkü duanıza temel fakat Rab’be karşı dürüst olun. Sadece yüreğinizden, zihinizden geçenleri dua konusu yapın ve sadece gerçekten söylemek istediklerinizi söyleyin. Unutmayın ki, Rab bizi olduğumuz yerde kabul eder ve eger istekliysek bu yerden ileriye doğru gitmemizde bize yardımcı olur.

Ezberleme:

Matta 16:24,25 ayetleri tekrarlayın, 26 ayeti öğrenin


18. Gün - Kişi beni izlesin

Romalılar 6:1-14 okuyun

Bir kimse Mesih’te ise yeni yaratıktır, eski şeyler geçmiş her şey yeni olmuştur (2.Kor. 5:17).

Bu kitabın 16 gününde ölümün anlamı üzerinde durduk ver insan için ölümün, var oluşunun sonu değil, ama yrılık olduğunu ifade ettik. Neyin neden ayrıldığı hakkında konuşmakta olduğumuz ölüm türüne balı olarak farklılık gösterir.

Bu gün Rom. 6:1-14 okurken olanüstü bir gerçeği keşfediyoruz: Eger Mesih’teysek şimdiden öldük! Bu nasıl olabilir? Bunu gerçekten anlamalıyız. Çükü bu Tanrı’ya ait mühteşen bir sırdır. Fakat Tanrı Sözünün asla değişmeyen gerçeği aracılığıyla biliyoruz ki bu ifade doğrudur.

Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı beni seven ve uruma kendini feda eden Tanrı Oğiuna imanla sürdürüyorum (Gal.2:20)

Rom. 6’da Pavlus şöyle söylüyor: Mesih’in üağırısını işittiğimizde ve iman aracılığıyla O’na gelip yaşantımıza kurtarıcı ve Rab olarak girme hakkını verdiğimizde Tanrı’nın Kutsal Ruh’uyla Mesih’te vaftiz ediliriz. Faftiz olmak Türkçede dini bir terim gibi algılanır, ama gerçekte hiç de öyle değildir – “Suya batırmak, daldırmak’’ anlmına gelen sıradan gelen bir Yunanca kelimedir. Yani Pavlusun dediği gibi şudur: iman ettiğimizde Kutsal Ruh bizi İsa’nın “içine yerleştirir”. Bu yüzden Pavlus sık sık Mesih’te ifadesini kullanır.

Mesih’te olmak ne demektir? Yani yaşantımız (Kutsal Ruh aracılığıyla) Mesihle öylesine birleşmiştir ki, tüm varlığımızla O’nunla özdeşleşmişiz demektir. Ve böylelikle eger Mesih’te isek esrarengiz ama gerçek bir yolla O çarmıhta öldüğünde biz de Onunla birlikte öldük. O ölümden dirildiğinde, biz de O’nunla birlikte dirildik. Ve O’nun yaşadığı türden bir yaşamı sürdürmemize güç veren, O’nun dirilmiş yaşamı tam içimizde bulunuyor.

Doğa, anlamaya çalıştığımız bu olayla ilgili, bize yardımcı olacak bir resim sergiliyor. Tırtıl tüm yaşantısını toprakta veya ağaç üzerinde sürünerek geçirir. Yaşamı bir tırtıl yaşamıdır. Ardından bir gün gelir, etrafını bir “koza” ile çevirir ve tamamen durgunlaşır. Sanki ölmüş gibi bir izlenim verir. Fakat uygun zamana ulaşıldığında, bu karanlık küçük “kozadan” kendisini tekrar gösterir. Ama bu kez bir tırtıl değil, çok güzel bir kelebektir! Artık toprakta sürünmeyecektir, şimdi uçmaktır (güzel) onun doğası! Fakat bu sevimli küçük yaratık sürünmeyi bilir, ama henüz uçmanın ne olduğunu bilmez. Bu yüzden küçük kozasından sıyrılırken, yavaş yavaş kanatlarını oynatmaya ve yavaş yavaş yeni doğasına uygun olarak yaşamaya başlar. Eger kendisini halya bir tırtıl olarak düşünmeye devam edecek olsa, halya sürünmeye devam eder ve normal bir kelebek olamaz. Ama kendisini bir kelebek olarak gördüğü için, kısa bir sonra da onlardan biri olarak davranmaya başlar.

İsa bize, çarmıhımızı yüklenip kendisini izlememizi söylediğinde öleceğimizi söylemiyor. Çünkü biz daha önce zaten öldük. O’nun bize söylediği, Mesih’te eski yaşama öldüğümüz ve yeni yaşama dirildiğimiz gerçeğini kabullenmemizdir. Bunu kabullenmekle, yavaş yavaş davranışlarımız değişecektir.

Elbette savaşlarımız olacaktır. Çünkü geçen yıllar boyunca günah dolu alışkanlıklar edindik ve bu alışkanlıklardan vaz geçmek kolay değildir. İsa’nın karşılaştığı türden denemelerle, bizler de karşılaşacağız. Fakat O kendi yaşantısındaki denemeleri nasıl alt ettiyse, bizim yaşantımızdakileri alt etmek için gereken gücü de bize O verecektir. Bu gücü kullanmak bizim sorumluluğumuzdur. Ve bunun yapabilmenin tek yolu da, çarmıhımızı (O’nunla birlikte katlandığımız ölümü) yüklenmek ve O’nu izlemektir. Her savaşı kazanamayabiliriz. Çünkü aynı kelebek gibi eski yaşamın yerine yeni yaşam için enerci harcamamız, bol bol uygulama gerektirecektir. Fakat Mesih, her savaşta bizimle birlikte olacak, yardım edecek ve destekleyecektir. Bizden tek istediği ise çarmıhımızı yüklememiz ve kendisini izlememizdir.

İsa bize diyor ki: “Baba beni gönderdiği gibi ben de sizleri gönderiyorum.” (muhteşem bir şey) – Mesih dünyada nasılsa biz de dünyada öylehiz (1Yuhanna 4:17). Bu sadece, Mesih’in içine yerleştirildiğimiz, O’nunla birlikte öldüğümüz ve dirildiğimiz için olabilir! Haleluya!

Düşünülecek konu:

Ölüm ayrılık demekse, bugün okuduğunuzölüm çeşidinin gerektirdiği ayrılık nedir?

Dua:

Rab, gözlerimi aç! Sana, senin çarmıha gerilişine ve dirilişine vaftiz olmanın ne demek olduğunu bana göster. Esrarengiz ve harika gerçek için sana şükürler olsun. Rab, bu gerçeği bugünkü yaşantımda nasıl uygulayabilirim? Nasıl yapabileceğimi göster lütfen! Amin.

Ezberleme:

Matta 16:24-26 tekrarlayın. Ayet ezberlemekten hoşlanır ve yararlı buluyorsanız listenize Galatyalılar 2:20yi ekleyip, bugün ezberleyebilirsiniz.


19. Gün - Saklamak ve yitirmek

Yuhanna 12:23-33 okuyun

Bir maymun hakkındaki şu hikayeye kulak verin. Söylentiye göre, Afrika’daki bir kabile maymun etinden hoşlanmaktadır. Kabile sakinleri bir gün maymun yakalamanın kolay bir yolunu keşfedirler. Hindistan cevizine açtıkları bir delik aracalıyla içini boşaltırdılar ve boşalmış olan kabuğun içine küçük bir taş atarlar. Boş kabuğu ağaca sıkıca baladıktan sonra meraklı bir maymunun gelmesine kadar birkaç dakika beklemeleri yeterlidir. Kabuğu sallayan maymun, kabuğun içinden gelen ilginç sesin nedenini araştırmak üzere elini delikten içeri sokar. Maymun taşı avucuna aldığı an tuzağa düşmüş demektir! Çünkü delik elin kabuğun içine girmasine izin verecek kadar büyük, ama içinde bir taş olan yumruğunun kabuktan çıkmasına izin vermeyecek kadar küçüktür. Ve elde ettiği ödülünden vaz geçmeye gönüllü olmayan maymun, kısa bir süre sonra yaşamını yitirecektir.

İsa dedi ki: “Canını kurtarmak isteyen, onu yitirecektir; canını benim uruma yitiren ise onu kurtaracaktır. İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne çrarı olur?” (Matta 16:25-26)

Bu yüzyılın ortalarında Tanrı, beş genç adamı özel bir hizmete çağırdı. Güney Amerika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan Auca yerli kabilesi, İsa’yla ilgili hiçbir şey işitmemiş ne bir kitap, ne de bir beyaz adam, doğrusu içinde bulundukları ormanın dışından gelen hiçbir şey görmemişlerdi. Ve Tanrı, bu beş genç beyaz adamı, Auca’lara İsa’nın kurtuluş haberini götürmeye çağırdı.

Böylesi bir şeyin tehlikeli olduğunu, hatta yaşamlarına mal olabileceğini biliyolardı. Fakat bu genç adamlardan biri olan Cim, hepsinin ortak düşüncesini şöyle kaleme almıştı:,,Saklayamayacağı bir şeyden, kaybetmeyeceğini bildiği bir şey uruna vazgeçen kişi, ahmak değildir.” Dua ettiler ve Auka dilini öğrenebilecekleri kadar öğrenip, onlarla yüzyüze gelmeden önce armağanlar ve mesajlar göndererek, iyi bir hazırlık yaptılar. En sonunda bu beşli küçük uçaklarıyla Auka köyünün yakınındaki bir nehire iniş yaptı ve merkezdeki arkadaşlarına, bununla ilgili olarak radyo signali gönderdiler. Bu signal, onlardan alınan en son mesaj oldu. Mızraklarla parçalanan bedenleri ise, ertesi gün kendilerini aramaya çıkan ekip tarafından, nehir boyunca uçakların yakınında bulundu.

Başarısızlıkla sonuçlanan bir hikaye mi? Hiç değil. Çünkü hikaye burada bitmadi. Auka gelenekleri uyarınca, bir erkek öldürülen herhangi bir adamın arkasında braktığı kadınlara bakmakla sorumluydu. Bunu bilen Cim'’n eşi ve Nate'’n kızkardeşi kabileye giderek “bakılmaları” gerektiğini savundular. Bir kaç yıl içinde bu iki kadın Kutsal Kitabı Auka diline çevirdiler. Bugün Auka kabilesinin hemen hemen tamamı Rab İsa Mesih’i izlemektedir! İlk Mesih inanlısı topluluğunda kullanılan bir özdeyiş bir kez daha doğruluğunu böylece kanıtlamıştır.

Kutsal Yazılara dayalı olarak, bir tohum toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok meyve verir. Bir özdeyiş de der ki: “Şehitlerin kanı, kilisenin tohumudur.” Bununla birlikte, bu hikaye fiziksel ölüm hakkında değildir. Çünkü Cim dikkat etmemiz gereken bir şey daha yazmıştır. Rab için yaşamını feda etme gerçeğiyle yüzyüze gelmiş olması aşağıda verilen gerçeği mütiş bir yetkiyle açıklar.

Aslında Tanrı uruna ölmek hiç de zor değil. Ölüm sadece bir kaç dakika sürer, sonra her şey biter. Bundan sonra da İsa’nın huzurundaki çşam başlar. Asıl zor olan şey O’nun için yaşamaktır. Çünkü bu eski doğal arzularıma, alışkanlıklarıma tepkilerime dakika dakika ölmem ve O’nda yaşar bir hale gelmem ve yaşantımda O’nun isteklerini kabullenmem demektir. Evet, zor bir iş fakat bir o kadar da görkemli. Çünkü bu da sevdiğim İsa’nın huzurunda sürdürdüm bir yaşamtarzıdır.

Bunun için ey kardeşler, kendinizi Tanrı’ya diri kutsal O’nu hoşnut eden kurbanlar olarak sunmanız için Tanrı’nın merhameti uruna size yalvarırım.

Düşünülecek konu:

Maymunun hikayesini düşünün. Matta 16:26 ve elbette kendinizi anlamanıza nasıl yardım ediyor?

Dua:

Bugün düşündüğünüz konu hakkında Rab’le konuşun.

Ezberleme:

Matta 16:24-26 tekrarlayın ve eger Galatyalılar2:20 de öğrendiyseniz onu da gözden geçirin.


20. Gün - Kim layıktır

Matta 10:34-39 okuyun

Babasından payına düşeni isteyip evindvn ayrılan ve bütün parasını harcayarak açlık çekmeye başlayan oğulun hikayesini hatırlıyor musunuz? (Eger hatırlamıyorsanız Luka 15:11-24de bulabilirsiniz). Sonunda babasının evine dönmeye karar verdiği zaman, kendisi için küçük bir konuşma da hazırlar: “Baba, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğulun olarak anılmaya layık değilim.” (ayet 18)

Fakat babası, onun gelmekte olduğunu görünce koşarak onu kucakladı ve hatta hazırladığı konuşmayı bile dinlemedi. Baba oğulunu “layık” veya “layık değil” diye düşünmek yerine onun kendisinden geri dönmesinden son derece hoşnuttu.

İsa’nın aramızda yaşadığı günlerde “görecek gözleri” olup O’nun kim olduğunu fark edenlerin arasında, bazen kendi önemsiz konuları hakkında konuşanlar da olmuştur. Örneğin, gelmek üzere olan kişiyle ilgili olarak, dini liderlerle konuşan vaftizci Yahya onlara, kendisinin eğilip O’nun çağrıklarının bağını çözmeye bile layık olmadığını söylemiştir. Roma ordusunda önemli bir konuma sahip olan yüzbaşı da İsa’ya: “Rab ben layık değilim ki, damımın altına giresin.” (Matta 8:8) demiştir.

Aynen İsa’nın anlattığı hikayedeki babanın, oğulunun “layık” olup olmadığını hiç düşünmeksizin, onu kabul etmesi ve sevmesi gibi, İsa da vaftizci Yahya’nın “layık olup olmadığını” düşünmek yerine, onun tarafından vaftiz edilmeyi seçti. Yüzbaşının “layık olup olmadığını” düşünmeden böylesine güçlü bir imanı olduğu için onu övdü ve uşağına şifa verdi.

Ne Baba Tanrı, ne de Oğul Tanrı layık olan insanların peşindedir. Gerçekte, bir keresinde İsa şöyle demiştir: “Ben doğru kişileri değil, günahkarları tövbaya çağırmaya geldim.” (Luka 5:32)

Bunu duyduktan sonra, İsa’nın kendisine “layık olmama” ihtimali üzerinde konuşması bir şok yaratır. O’nun şu sözlerine kulak verin: “Annesini ya da babasını, beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir. Olunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir.” (Matta 10:37-38)

Rab’bin lütfuna “layık olmak” için yapabileceğimiz hiç bir şey yoktur. Böylesi bir çaba yersizdir. Çünkü o bizi sever. Ve O’na geldiğimiz zaman, bizi olduğumuz gibi kabul eder. Fakat O’na geldiğimiz zaman, kendimizi yüzdeyüz vermeliyiz. Bu hafta boyunca yapmakta olduğumuz okumalarda karşımıza çıktığı gibi, İsa’ya samimiyetle geldiğimiz ve O’nu yaşantımızda Kurtarıcı ve Rab olarak kabul ettiğimiz zaman O bize kudretli kurtarıcı gücüyle dokundu ve Mesihte yemi bir yaratık olduk (2.Kor.5:17). Eski “doğal” yaşamımız bitti. Her şey, hepsi İsa’yla birlikte çarmıha mıhlandı; artık Ona ait yep yeni bir yaşamımız vardır. O halde çarmıhı yüklenmeli ve İsa’yla birlikte geçmişte kalan yaşamımızdaki eski yollara öldüğümüzü bilerek yeni yaşamımızda ilerlemeye bakalım.

Hiç kimse ölmek istemez. Fakat İsa, kendisiyle yürümemiz için bizi ölmeye çağrıyor ve bizde bunu yapmalıyız. Bunun daha az, bizi seven ve kendisini urumuza veren Kurtarıcımıza layık değildir.

Düşünülecek konu:

Bu dünyada en çok sevdiğiniz şey nedir? En çok sevdiğiniz kişi kimdir: Babanız mı? Aneniz mi? Oğulunuz mu? Kızınız mı? Bir başkası mı? Sevdiğiniz şeyler ve kişiler İsa’nın Matta 10:37-38 de söylediği sözlere nasıl uyor? (Sevginin duygu içeren bir kavram olduğunu unutmayın; fakat sevgi duygu üzerine değil, karar üzerine kuruludur. Bir diğer değişle, kim veya ne sorusunaverdiğiniz yanıt, yaşamınızdaki ilk yeri tutar.)

Dua:

Kendisine gelmeniz için layık olma zorunluluğu koşmadan, sizi derin bir sevgiyle seven Tanrı’ya şükredin. Her gün çarmıhınızı yüklenip O’nu izlemeniz için sizden lütfunu esirgemesini dileyin.

Ezberleme:

Matta 16:24-26 ve (Gal 2:20) sesli olarak konuşarak ve bu sözlerin anlamını derinlemesine düşünerek tekrar edin. Sadece ayetleri öğrenmek yerine, verilen ayetleri de incelemeyi ihmal etmeyin.


21. Gün - Gelin ve ölün (yedi gün)

Geçen hafta yazılması zor bir hafta oldu. Mesih’in çarmıhına ait düşünceler acı verici. Bununla birlikte, bizim yerimize nelere katlandığı hatırlamak ve bunlar için şükretmek iyi oldu. Ve ben de bu sayfaları kaleme alırkan yüreğimi tekrar tekrar araştırdım. İsa’yı izleyen biri olarak yaşantımda eski alışkanlıklarımı, düşüncelerimi ve tepkilerimi öldürmeyi ihmal ettiğim ve beni sevene karşı layık olmadığım anları hatırladım. Bu anları yaşarken kendimle bir savaş iyainde idim ve ardından İsa’nın yaşamının içimde işleyen bir diyer boyutunu görerek sevinci keşfettim. Bu yeni boyutun devamı önümüzdeki hafta olacak, ama şu an için gelun geçen haftanın çalışmalarını bir araya getirelim ve bize gösterdiği önü görelim:

  1. İsa’nın öğrencileri, bir yıldan uzun bir süre boyunca O’nunla birlikteydiler ve Petrus’un, O’nun yaşayan Tanrı’nın Oğulu Mesih olduğu şeklindeki ifadesini, daha İsa kendisinin öleceğini açıkça söylemeden önce işitmişlerdi. Ayrıca öğrencilerine eger kendisini izleyeceklerse onların da çarmıhını yüklenmesi gerektiğini söylemişti.

  2. İsa’nın çarmıha gerilişinden önceki saatlrde Petrus, niyeti buolmamasına ramen, kendisini inkâr etme gücü olmadığı için Rab’bin inkâr ettiğini görüyor.

  3. Eger Tomas gibi, İsa için ölmeye hazırsak O’nun için yaşamaya da hazırız demektir.

  4. Eger Mesih’te isek şimdiden O’nunla birlikte öldüğümüz ve şu anda yeni bir yaşam sürdürüyor olmamız çarmıhın sırıdır. Kendimizi günaha karşı ölü saymak ve izin vermediğimiz sürece üzerimizde hiç bir gücü bulunmayan eski yaşantımızdan gelen günah dolu alışkanlıkları öldürmek “çarmıhımızı yüklemek” demektir.

  5. Değersiz bir çakıl taşından vazgeçmeyen maymunun yaşamını yitirmesi gibi, eger yüreğimizde saklayıp değer verdiğimiz, ama Tanrı’nın egemenliğinde hiç değeri olmayan şeyleri brakmaya razı olmazsak İsa’nın içimizde yapmak istediği pek çok şeyi yitireceyiz.

  6. Kurtarıcı ve Rab olan İsa’yı, yaşamımıza kabul ederken, buna “layık olmamız” gerekmedi. Fakat çarmıhımızı yüklenip O’nu izlemeye istekli değilsek, O’nun öğrencisi olarak anılmaya da layık olamayız.

Tüm bu düşünceleri bir yaraya getirdiğimizde, aklınıza yeni bir şey geliyor mu? Eger geliyorsa not alın ve sakin bir zamanda bunu derin derin düşünün.

Şimdi ise üç haftadan bu yana çalışmakta olduklarımızı bir araya getirelim. İsa’yla olan yürüyüşümüzde, ilk olarak gelmeye ve ______________ çağrıldık. İkinci çağrı ise gel ve ______________ dı. Ardından gelen üçüncü çağrı da (bu haftanın çağrısı) gel ve ______________ oldu. İsa’yla olan beraberliğinizde, yukardaki üç adım aynı sırada mı, yoksa siz O’nda büyürken tekrar tekrar hepsi birlikte mi oldu?

Düşünülecek konu:

Bu ayet size ne ifade ediyor? Kendinizi gühan karşısında ölü Mesih İsa’da Tanrı karşısında diri sayın (Rom 6:11). Günlük yaşantınızda günahla olan boğuşmallarınızı düşünün ve her birinin üzerine bu ayetin ışığını yansımasına izin verin. Zorlu anlardan geçerken, bu ayetin gerçek anlamda nasıl etkin olduğunu gösteren, yazabildiğiniz kadar çok örnek yazın.

Dua:

Bugünkü düşünme konusu duanızı önlendirsin. Duanıza, mümkün olduğunca detaylarainerek açık olun.

Tanrı sözü “üzerinizde saklıdır”

Bu ay içinde öğrenmekte olduğunuz tüm ayetlere tekrerlamak için iyi bir fırsat var. Her sözcüyü doğru olarak kullandığınızdan emin olmak için birisinden sizi dinlemesini rica edin. Ayetlerle birlikte kitap ve bölüm adını da bildiğinizden emin olun ki daha sonra bunları ezberinizden söylemenin yanısıra, nerede olduklarını da bulabilesenez:

Yuhanna 3:16-21
Matta 11:28-30

Matta 16:24-26

Galatyalılar 2:20

IV. Hafta - GELİN, İÇİN VE YaŞAYIN!

Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı, yüksek sesle şöyle dedi: “Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. Kutsal Yazı’da dediği gibi, bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır.” (Yuhanna 7:37-38)


22. Gün – Susamış olan

İşaya 55:13 ve Yuhanna 7:37-39 okuyun

Muhteşem bir vaat!

Peygamberin öngürümde bulunduğu gibi: “Ey sizler, her susayan…sulara gelin.” (İşaya 55:1)

İsa Samiryeli kadına özel olarak şöyle bir açıklamada bulundu: “Oysa benim vereceyim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceyim su içinde sonsuz yaşam için fışkıran bir su kaynağı olacak.” (Yuhanna 4:14)… Bayramı kutlamak üzere tapınağa gelen kalabalıa da şöyle seslendi: “Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. Kutsal Yazıda dendiği gibi, bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır.” (Yuhanna 7:37b-38)

Gün gelecek, Mesih’in gelini ve bedeni olan bir kilise, Kutsal Ruh’un şu çağrısına katılacağız: “Gel!” (Esinleme 22:17)

Ruh ve gelin “gel” diyorlar. Her işiten “gel” desin. Susamış olan gelsin. Dileyin yaşam suyundan karşılıksız alsın.”

Yukardaki dört ayette, az da olsa farklı sözler kullanılmasına ramen, hepsi aynı muhteşem vaatten bahsediyor.

  1. Birinci, Tanrı’nın Oğlu, günahlarımızın bedelini ödemek için yerimize ölecek.

  2. İkincisi, günahın gücüne karşı zafer kazanarak ölümden dirilecek

  3. Üçüncüsü, içimizde yaşaması ve yaşantımızda ister büyük, ister küçük her günahı alt etmek üzere Mesih’in kazandığı zaferi her durumda uygulamamıza yardım ederek bizimle çalışması için Kutsal Ruh’unu gönderecek. (Yuhanna 14:16-17)

Kısaca vaat – muhteşem vaat. Tanrı’nın kendi öz yaşamını içimize yerleştirmeye, bizi Mesih İsa’da yeni bir yaratık yapmaya bize yaşam, gerçek yaşam, kendi yaşamını vermeye hazır olduğudur.

İsa İsrail’in en büyük sevinç gününün kutlandığı bayramın son gününde, Tanrı’nın tapınağında ayağa kalkarak şu çağrıda bulunuyor:

Haykırıyor! Çünkü işitmemizi istiyor. Gelmemizi istiyor. En muhteşem olan vaadi, içimizde yerine getirmeyi yüreğinin derinliklerinden istiyor. Bizden beklenen tek şey susamış olmamız. Ve sonra da içmemiz!

Düşünülecek konu ve Dua:

“Susamış olmak: ne demektir? Ssadınız mı? Öyleyse, nelere susadığınızı kelimelerleğifade edebilir misiniz? Şimdi İsa’nın kendi sözlerine ve Kutsal Yazı’lardaki muhteşen vaatlere tekrar bakalım. Bu vaatlerde bahsedilen şeyler sizin susamışlığınızla uyuşuyor mu? Yanıtınız evet ise vaadi sahiplenin ve onun için şükredin. Eger susamadıysanız ne yapabilirsiniz? (İsa’nın Matta 5:6da verdiği benzer vaade dikkat edin: “Ne mutlu doğrulua acıkıp susayanlara. Onlar doyurulacaklar.” Yani eger doymuş hissetmiyorsak, acıkmıyor ve susamıyoruz demektir.) Eger içinde bulunduğunuz durum buysa Rab’den kendisine karşı, size açlık vermesini. Sizi susatmasını istemekten çekinmeyin. Sonra bekleyin ve olacakları görün. Çünkü Rab, duaları yanıtlamaktan hoşnut olur.



Ezberleme:

Yuhanna 7:37-39 bu haftanın metnidir. Bugün ayet 37 ezberlemeye başlayın.


23. Gün – İçmeye devam

Romalılar 8:1-17 okuyun

Rab İsa Mesih’e iman ediyorsunuz. O’na geldiniz ve günahlarınızı bağışlanması için O’na güvendiniz. O sizi afetti ve artık O’nun önünde temizsiniz. Yargı gününde, Tanrı’nın tahtı önünde korkmadan durabileceksiniz – İsa daha şimdiden sizin için ölüm cezasını çekti ve böylece Tanrı’nın gözünde “temizsiniz”.

İsa’dan içmek üzere geldiğiniz, iman ettiğiniz, O’nun yaşam bardağından ilk yudumu içtiğiniz an içinizde Kutsal Ruh’unu yerleşirdi ve size sonsuz yaşam verdi. Bu değiştirilmez gerçek, ne kadar muhteşem, ne kadar büyük bir lütuf ve ne kadar görkemli! Lütfen içmeketen vazgeçmeyin!

“ O halde Rab Mesih İsa’yı nasıl kabul ettiğinizse (o ilk yudumunuzla) öylece O’nda yaşayın.” (Kol 2:6) İsa’nın içinizde yerleşirdiği Kutsal Ruh;un yaşamından içmeye devam edin.

Herkes içmek zorundadır! Ve yine herkes içmeye devam etmelidir. Eger İsa’nın içimize yerleşirdiği Kutsal Ruh’un yeni yaşamından içmiyorsak, bir başka yerden içmek zorunda kalırız. Yeremya peygambere kulak verin:

“Ey gökler buna siz şaşın da korkudan titreyin gerçekten şaşkınlıa düşün Rab diyor. Çünkü kavmım iki kötülük işledi: Beni diri suların kaynağını braktılar da kendilerine sarnıçlar, su tutmayan çatlak sarnıçlar kazdılar! (Yeremya 2:12-13)

Ve bundan yıllar sonra, elçi Pavlus, Galatyadaki arkadaşların, Kutsal Ruh’tan yeni yaşamı içmekten vazgeçtiklerini ve Tanrı’nın gözünde “iyi olabilmek” için kendi çabalarının örünü olan çatlak sarnıçlara döndüklerini duyunca şöyle konuştu: “Bu kadar akılsız mısınız? Ruh’la başladıktan sonra çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz?” (Galatyalılar 3:3)

İsa bizi kendisinden içmeye ve içmeye devam etmeye çağırır. Anlamamıza yardım olmak için gözümüzde farklı resimler canlandırır – su, şarap, kendi kanı. Kullanılan resim her ne olursa olsun, anlamı net ve açık olmalıdır: O’na ait olan bizler, yaşamlarımız için gerekli olan ruhsal enerciyi, dakika dakika içimizde yaşayan Kutsal Ruh’undan almalıyız.

Geçen haftanın okumalarından, İsa’nın bizi gelmeye ve ölmeye çağırdığını duyduk. O’nun bize yaptığı “gelin ve için” çağrısına itaat edip yaşamadan önce, kendi çabalarımızın örünü olan çatlak sarnıçlara ölmemiz şarttır.

Ancak kendisini kabul edip adına iman edenlerin (ilk yudum) hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi (Yuhanna 1:12).

Tanrı’nın Ruhuyla yönetilenlerin hepsi Tanrı’nın oğullarıdır (Rom 8:14) /içmeye devam/

Mesih’in Kutsal Ruh’u içinizde yaşar. O’nu bulmak için çabalamaya gerek yok (Rom 10:68). O şu anda burada! Sadece O’ndan için. Ve içmeye devam edin.

Düşünülecek konu:

Bugünkü yaşamınızda belli başlı ve uygulamalı konularda, İsa’nın size sunduğu “yaşam suyundan için” önerisi ne anlama gelecektir? Geçen 24 saat içinde yapmakta olduğunuz etkinliklerin bazılarını yazın ve bu soruyu yazdığınız etkinliklerle ilgili olarak yanıtlamayı deneyin.

Dua:

Yaşamınızın gelecek 24 saati için dua edin. İsa’dan, gün boyunca karşılacağınız olaylarda, içinizde kendi yaşamını, hikmetini, sevincini getiren diri sudan vermesini isteyin. O’ndan içmeye nasıl devam edeceğinizi göstermesini de isteyin.

Ezberleme:

Yuhanna 7:37 gözden geçirin ve 38 ayeti ezberleyin.

İmanuel, İmanuel

O’nun adı İmanuel

Tanrı bizde, içimizde

O’nun adı İmanuel


24. Gün – Kan içmek

Levililer 17:10-14 ve Yuhanna 6:35-59 okuyun

Nuh’un günlerinden (Tekvin 9:14 bakın) bu yana her Tanrı adamı bunu biliyordu! Tanrı, çocuklarına yemeleri için et vermişti, fakat kanı yemeleri konusunda onları çok sıkı bir şekilde uyarmıştı! Peki sebep neydi? Günümüz modern dünyasında anlamamız güç olabilir, ama o günlerde çok iyi anlıyorlardı.

İncil’i yaymakla görevli Cesuit topluluğundan Brebeuf adındaki yaşlı rahip 1649da Huron yerlerine gönderildi. Bir Huron köyün meydanında tamamen bağlanmış ve ölene kadar, günlerce İrokua savaşçılar tarafından işkenceye uramıştı. Acılar içinde kavranırken büyük bir cesaret örneyi gösterdi: bir kez bile kendisine merhamet etmeleri için sesini çıkarmadı, yalvarmadı. Ve böylece kendisine işkence edenler ölümünün yaklaştığını fark ettiklerinde, onda gördükleri cesaret ruhuna sahip olmak ümüdüyle, acı içinde kavranan bedenine saldırıp bıçaklarıyla göğüsünü deşmeye başladılar. Hayla atmakta olan kalbini çıkartıp yediklerinde ondaki gücün ve cesaretin kendilerini geçeceğini umuyorlardı.

Tanrı bize fiziksel yiyecek olarak et verdi. Fakat “yaşam kandadır” ve bir başkasının yaşamını (veya ruhunu) yok etmek hakkı bize ait değildir.Tek bir istisnayla!

İsa dedi ki: “Size durusunu söyleyeyim, İnsanoğulu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe sizde yaşam olmaz.”

Onu dinleyenler şok içinde iydiler! Diğer kültürler ve insanlar, Tanrı’nın kanla ilgili yasağını çinemiş olabilirdi ama havraya giden insanlar – asla. Bu öğretmen ne demeye çalışıyordu? Öylesine yürküntücü bir öğretişti ki “öğrencilerinin birçoğu geri dönüp artık O’nunla dolaşmış oldular.” (Yuhanna 6:66) İsa’nın demek istediği neydi. Demek istediği, bugünkü metinde Musa’nın ifade ettiyle tamamen aynıydı (Lev.17) Musa hiç kimsenin bir başkasının kanın yemeye hakkı olmadığını, çünkü bir başkasının yaşamını içimize alma hakkımız olmadığını söyledi. Fakat İsa, eger içimizde gerçek yaşamın olmasını istiyorsak, bunu sadece Tanrı’nın tüm evrende içilmesini yasaklamadığı kana sahip olan tek bir yaşamı, kendisinin (İsa’nın) yaşamını içimize alarak elde edebileceğimizi açıkladı.

Günümüzde kan içme, kelimenin tam anlamıyla Şeytana tapınma ve büyücülüğe ait karanlık uygulamaların bir parçasıdır. Ancak bir kişiye giren, insan veya hayvan yaştamının, ruhsal yaşam veya doğru anlamda ruhsal güç vermesi sözkonusu değildir. Bunu, insan veya hayvan kanı içerek elde etmeye çalışmak yasaklanmıştır. Çünkü bu sonsuz ruhsal yaşam ve Tanrısal ruhsal özellikleri elde etmekte kullanılan doğru yolu alaya almaktır.

İsa ölümünde kanını akıttı, ardından kendi yaşamını bize sunabilmek için ölümden dirildi. Ve bize “O’nun kanını içmemizi” söylüyor. İçmezsek, içimizde yaşam olmaz. (Yuhanna 6:53)

İsa’nın kanını içmek ne demektir? İsa “yaşam veren ruhtur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır” dedi. İsa’nın kanının içmek fiziksel bir şey değildir. Anlamı, yaşamımızın ve yaşantımızın merkezine girmesini istememizdir. O’ndan bunu istediğimizde gelir ve biz de O’ndan bilgelik, güç, teşvik – kısaca bizde geliştirmek istediği tüm özellikleri alırız.

Kutsal Ruh’un kişiliği aracılığıyla O’nu alırız. Mesih’in Ruh’u bir “kuver” veya “güç” değildir. O bir kişidir. O Tanrı’dır! Mesih’ten içtiğimiz zaman, bizimle kendi kişiliğini, kutsallığını ve yaşamını paylaşmak üzere gelir. Mesih’in kanını içerken (yani içimizde yaşayan Mesih’in Kutsal Ruhundan alırken) O’nun yaşamının özellikleri, içimizde büyümeye ve gelişmeye başlar. Bunun sonucunda da İsa’ya daha çok benzeriz. (Yuhanna 15:45)

Hatırlatmak üzere bize şöyle bir tablo çiziyor. Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükran duasını yapıp ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın yiyin.” dedi “Bu benim bedenimdir.” Sonra bir kyase alıp şükretti ve bunu öğrencilere vererek “hepiniza bundan için” dedi. Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uruna akıtılan antlaşma kanıdır.” (Mattta 26:26-28)

Bu tabloya katıldığınızda, gerçekliğini hatırlayın. Ve şükredin!

Düşünülecek konu:

İsa’nın en çok hayran olduğunuz özelliklerini düşünün. O’nun yaşamındaki özelliklerden hangileri kendi yaşamınızda en çok ihtiyaç duyduklarınızdır? O içinizde yaşadığı için bu özellikleri O’ndan alabilecinizi ve O’nunla beraber bunları yaşamınıza uygulayabileceğinizi unutmayın.

Dua:

Bugünkü düşünme konusunun sonucu olarak dua zamanınızı Rab İsa’yla planlama yapmak için ayırabilirsiniz. Planlamalarınızın tüm kontrolunu, Rab’bin ellerine braktığınızdan emin olun, ihtiyaçlarınız hakkında O’nunla açık, dürüst ve ayrıntılı bir şekilde konuşun. Eger O’ndan nasıl “içmeniz” gerektiğini bilmiyorsanız, göstermesini isteyin.

Ezberleme:

Yuhanna 7:37-39 bu haftanın metnidir. 37 ve 38 ayetleri tekrar edin. 39 ayeti öğrenin.


25. Gün – Beraberlik kyasesi

Yuhanna 21:1-14 okuyun

Birlikte yemek yemek, yakın bir dostluğun alışkanlık ve zevklerindendir:

O halde, bizi “dost” olarak çağıran (Yuhanna 15:5). İsa’nın yaşadığımız yerin kapısına gelmesi ve O’nu içeri davet ederek birlikte yemek yemeyi önermemizi bekliyor olması bizim için çok özel olmalıdır: İşte kapıda durmuş kapıyı çalıyorum. Eger biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa onun yanına gireceğim, ben onunla ve o da benimle birlikte yemek yiyeceğiz. (Esinleme 3:20)

Krallar Kralının düğün şölenine çağrılarak onurlandırılmam, ne kadar da muhteşemdir (Esinleme 19:9). Bununla birlikte, kralın kendisinin kalkıp benimle başbaşa samimi bir yemek için evime kadar gelmesi çok daha muhteşemdir!

Kralın isteği, benimle yakın bir dostluk kurmaktır! Tanrı'nın insanı yaratmasında ki ilk amacı, kendisiyle yakın bir dostluk kurmasını istemesidir (3:8-9) Ve günah bu beraberliği bozduğunda, bizi tekrar kazanarak kendisiyle dostluk kurmamızı salamak için çarmıhta ölmesini nedeni budur (2 Kor 5:19) Yuhanna, diri Rab'le dostluk ilişkisi içinde yürümenin nasıl bir şey olduğu hakında ki bir anasını bizimlepaylaşır: Bu hikyayede İsa göl kenarında, arkadaşlarının gelmesini beklerken ateş yakıp balık ve ekmek pişiriyor. Arkadaşlarınınkayığı göründüğünde onlara, gelmelererini ve yemek yemelerini söylüyor. Ateşin üzerinde balık ve ekmek olmasını ramen, yinede onlardan taze tutukları balıklardan getirip yemeye dahil etmelerini istiyor.

Ne mühteşen bir şey! Rab sadece bana yemek hazırlamakla kalmıyor O'nun yemesi için yiyecek birşeyler getirme aracılığını da vererek beni onurlandırıyor. Beni çağırdığı dostluk ilişkisi, her ikimizin de elinde olanı getirip birlikte paylaşma mızı istediği türden bir beraberliktir. Rab'le ilişki içinde geçen yaşam gerçek yaşamdır.

Düşünülecek konu:

İsa'nın yaşamakta olduğunu yere gelip kapıyı çaldığını hayal edin: Aklınızdan neler geçer?

Aman ev kir içinde, evimi bu şekilde görmesi beni utandırır: bu yüzden sanki evde yokmuşum gibi davranıp kapıyı açmayacağım.

O'nun içeri girmesine izin vereceğim ve solunda ki en iyi koltua oturtup çay ikrali edeceğim. Belki çok uzun kalmaz O'nunla ne konuşacağımı bilmiyorum. O burada olduğu sürece çok rahatsuz olacağım biliyorum bana yaptı bu ziyareten hiç zevkalmayacam.

Olamaz! elinde çiçek olduğunu görüyorum Keşke hiç getirmeseydi, güzelim çiçekleri koyabilecek kadar güzel bir vazom yok.

Aman hayır! Bu gün çok meşgülüm! Birisine ayıracak hiç zamanım yok. Acaba rica etsem yarın gelirmi?

Hoşgeldin İsa! Geç otur. Ama yo, yo oraya değil orası arkadaşımın en sevdiği yer, birkaç dakika sonra kendisi burada olacak. Ben telefonla görüşerken televizoьnu açayım da neler olup bittini zile, sıkılma. Az sonra dönerim. Sakın bu arada şu masaya pek yaklaşma lütfen; bir yap bozu tamamlamaya çalışıyorum, yanlışlıkla yerleri karıştıra bilirsin. Lütfen oturup rahatına bak; arkadaşlarım burada olduğunu işittiklerinde eminim ki çok ilgileneceklerdir.

Başka görüşler?

Kendisinin kapıyı çaldığını işittiniz zaman, İsa'nın sizin ne düşünmenizi istediğini hayal ederdiniz? İsa ziyaretinin nasıl olmasını isterdi acaba?

Dua:

Bu günkü duanız belki de şöyle başlayabilir Rab İsa, içeri gel ve...''!

Ezberleme:

Yuhanna 7:37-39 u tekrarlayın. Eğer ezberlemeği kolay buluyorsanız. Yuhanna 4: 11-15

üzerinde çalışmaya da başlayabilirsiniz. Yoksa birinci, ikinci ve üçüncü harftada öğrendinizayetleri gözden geçirmek için ayrıca zaman ayırın.


26. Gün - Acı Kyasesi

Markos 10:35-40 ve Markos 14:32-42 okuyun

Yakup ve Yuhanna, bir keresinde İsa' yla, sonuçlarını anlamaksızın, ,,O' nun içeceği kyaseden içebilecelkerini sölediler. Birkaç ay sonra İsa, Getsamani bahçesinde ki zorlu duasında kendilerine yakın olmaları için, Petrus'la birlikte bu ikisini de seçti. Kederlenen ve ağır bir sıkıntıya giren İsa, biraz ileriye doğru gidip yere kapanarak ,, Abba, Baba, (sesle) senin için her şey mümkün, bu kyaseyi benden uzaklaştır. Ama benim değil senin isteğin olsun '' şeklinde dua ederken olardan ,, uyanık durup dua etmlerini istedi. Üç kez uyanık durup dua etmelrini istedi. Onları üç kez yalnız bıraktı ve Baba'dan bu kyaseği kendisinden uzaklaştırması için dua etti. Üç kez geri döndüğünde, onları uür buldu. Bu adamlar üç yıldır İsa'la yürüyorlardı fakat İsa'nın acı kyasesinden O'nunla birlikte içmeyi henuz öğrenmemişlerdir. Oysa İsa,, benim içeceğim kyaseden sizde içeceksiniz'' (Markos 10:39) diye peygamberlikte bulunmuştu. İlk kiliseye ait tarihi kayıtlar, İsa'nın üceltilmesinden sonra, her bir inanlı için bu peygamberliğin gerçekleştiğini bize bildirmektedir. İsa'yla yakın bir şekilde yürüyenler, O'nun acı kyasesinden mutlaka O'nunla birlikte içeceklerdir. İsa, bu olayı öğrencilerine şöyle açıklamıştı. ,, Dünya sizden nefret ederse, sizden önce benden nefret etmiş olduğunu bilin. Ne var ki, dünyanın değilsiniz. Ben sizi dünyadan seçtim. Bunun için dünya sizden nefret ediyor. Benim size söylediğim sözü hatırlayın; ,, Köle efendisinden üstün değildir. Bana

zülmettilerse size de zülmedecekler. Benim sözüme uydularsa, sizinkine de uyacaklar'' (Yuhanna 15:18-21)

Elçi Pavlus,bizlerin Tanrı'nın çocukları, dolayısıyla da Tanrı'nın mirasçıları Oğlu İsa Mesihle otak mirasçıları olduğumuzusöyler. Ve bu sebeple, İsa'yla birlikte hem acı hem de görkem miras alırız. Bu size ürkütücü mü geliyor?

O halde yaşamı boyunca Rab'le yürüyen Davut'a kulak verelim ve üzdığı sözleri

gerçekten yaşayalım: Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile, şerden korkmam çünkü

sen bemnimleberabersin. Senin çomağın, senin deneğin bana teselli verir ( Mez. 23:4)

Acı kyasesinde, yalnızca dostluk, oğullluk ve teselli yoktur. Bunlara ek olarak

Kutsal yazılar sürekli olarak bu kyaseyle gelen sevinçten bahseder. Şu sözlere

kulak verin: Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğiniz zaman, bunu büyük sevinçle karşılayın (Yakup 1:2) Tanrı'nın yüceliğine erişmek ümüdüyle

de övünürüz, sıkıntılarla bile övünürüz (Rom 5:23) Sizin için elem çektiğime

şimdi seviniyorum. Mesih'in kendi bedeni olan inanlılar topluluğu uruna çektiği

sıkıntılardan eksik kalanları, kendi bedenimde tamamlıyorum. (Koloseliler. 1:24)

Ama İsa'yla birlikte, acı kyasesinden içme hakındaki en muhteşem gerçek şu olabiliğir başka hiç bir yolla ulaşılamayacak kadar iyi olan bu yolla O'nunla derin ve çokm yakın ilişkiye gireriz. Ve Pavlus'un her zaman istediği de şudur:...

Dirilişine ve elemlerine otak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece

ne yapıp edip ölümden dirilişe erişmek istiyorum (Filipililer. 3:10)

Acı kyasesi... İsa'yla yakın yürümek şart olan bir şey. Fakat İsa'nın Getsemani

deki duası gibi biz de acı arajdasına değil, aynı O'nun ettiği gibi dua etmeliyiz

,, Benim değil, ama senin isteğin olsun" Ve ajdı kyasesi bize ulaştığında, bizi Mesih'le birlikte acı çekmeyi lyayık gören sevgi dolu Tanrı'mıza şükran sunarak ondan içeriz.

Düşünülecek konu:

Yakup ve Yuhanna'nın yaşamlarından, aşağıda verilen üç ayrı sahneği düşünün ve her birinde kendinizi onların yerine yerine koyarak içinde bulundukları durumu tamamen anlamaya çalışın. İlk olarak İsa'dan ayrıcalık istedikleri zaman (Mar. 10)

ikinci olarak İsa dua ederken uyuyakaldıkları zamanı (Mar. 14) ve üçüncü olarak

da Yakup'un kafasının kesilmesi (Elçilerin iş. 12:12) ve Yuhanna'nın Patmosa sürü

lmesi olaylarını düşünün. Her sahnede ki acı kyasesiyle olan ilişkileri üzerinde düşünün. İsa onları nasıl değiştirdi? Sizi nasıl değiştiriyor?

Dua:

Bugünkü okumamızda, şu anda içinde bulunduğunuz duruma en uygun olan ayetler hangileriyse, Rab'le birlikte bunlar aracılığıyla dua edin.

Ezberleme:

Bir kez daha Yuhanna 7:37-39u gözden geçirin. Sözcükleri tekrarlarken anlamları üzerinde düşünün. Ayetlerin bulundu yeri belirten numaraları ezberlemeye unut

mayın. (Eğer fazladan ezberleme ayeti seçtiyseniz (Yu 4:11-15 i çalışmaya devam edin)


27. Gün - Coşku Kyasesi

Yuhanna 2:1-11 okuyun

İsa coşmayı çok sever! Zengin renklerden, neşeli müzikten, coşkulu danstan, eylenceden, ziyafetten ve iyi bir dostluktan hoşlanır. Zaten bunların hepsini yaratan da kendisidir! O halde, aile fertleri, komşuları ve öğrencileriyle birlikte Celile'nin Kana köyünde ki düğüne davet edilmesi şaşırtıcı değildir.

Tükenmek üzere olan şarabın, düğün sahibini utandıracağı kendisine annesi tarafından iletildiğinde çoltma mücizesini gerçekleştirmesi de şaşırtıcı değildir. İsa'nın sağladı şarabı tadan uzmanı söylediklerini anımsayın:Herkes önce iyi şarabı, çok içildikten sonra da kötüsünü sunar. Ama sen iyi şarabı şimdiye dek saklamışsın (Yuh 2:10) İyi şarab! İsa'nın verdiği sevinç şarabı!

Dünyan verebileceği en iyi şaraptan daha iyi. Ve gün geçtikten daha da iyileşir!

Dünyan verdiği şarap sevinç, coşku, başlangıçta çekici gelir. Fakat tadı ekşir ışıltısı yok olur. Susarız ve içeriz ama bir türlü kanamayız. Kendisine ait olan mirası. Baba'sından olan ve ,, sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur eder ''(Luka 15:13) genç adamı düşünün. Belirli bir süre coşku içinde eylenceye çarkolmuştu, fakat kısa bir süre sonra elinde ne varsa bitmişti ve ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmeye başlamıştı. Fakat İsa'nın şarabı, İsa'nın coşkusu, sürekli olarak zenginleşmeye ve derinleşmeye devam eder. İçtikçe, tadı damağamızda tatlanır. İçtikçe daha çoğunu buluruz. İsa'dan içeriz ve bize söyledi gibi, tekrar susamayız Kutsal yazılarda kaydedildik gibi ,, Bana iman edenin içinden diri su ırmakları akcaktır.'' Bunu Ruh'la ilgili olarak söylüyordü (Yuhanna 7:38)

Peygamber Hezekiel Tanrı''nın tapınağından çıkan ırmağı tarif ederken (Hez 47:1-12) bize bu gerçekle ilgili harika bir tablo çizer: Başlangıçta, su ayak bileklerimize kadardır; İlerlemeye devam ettikçe dizlerimize, kısa bir süre sonra belimize kadar çukan su, daha ileride üzülecek kadar derin bir hal alır! Ve bu su üzerinde ürümekte olduğumuzu yoların tuzlu yerlerine dokundukça, buraları yeniler. Rab İsa'yla birlikte coşmayı kim istemez ki? Bu şaraptan içmeyi kim istemez ki?

Sefahat içinde bir yaşam sürerek varını öunu çarçur eder genç adamın ağabeyini düşünün. Kardeşi tövbe edip geri döndüğünde babaları bir kutlama düzenledi (Tam Tanrı'nın yapacağı türden bir şey değil mi?) Peki ağabeyi neredeydi? Müzik ve dans seslerini dışarıdan dinlemkte asık bir suratla herşeyin dışında kalmayıtercih etmekte idi. Kardeşinin geri dönüşünü babasıyla birlikte kutlayıp sevinmesi gereken bu kişi, herşeyin dışındaydı. Niçin? Gösterdiği bahaneye bakın? ,, Bak bunca yıl senin için köle gibi çalıştım hiç bir zaman buyruğundan çıkmadım. Ne varki sen bana arkadaşlarımla eyleneyim diye hiç bir zaman bir olarak bile vermedin!'' (Luka 15:29) Kıskanç! Kendine acıyan! Ve Baba'sı şöyle karşılık verdi ,, Olum sen her zaman benim yanımdasın, neyim varsa senindir,'' Acaba ağabey niçin hiç bir zaman bir olak kesip arkadaşlarıyla eylenmedi? Eylemebilirdi, eylenmeliydi. Baba'sının sahip olduğu herşey onundu. İstediği zaman eylenebilirdi. Ama eylenmedi babasına gitmedi ve onun kendisine vermek istediğini oğlu için saladığını almadı.Rab İsa Mesih'le birlikte coşku kyasesinden içiyormuyuz? Bunu yapmamıza engel olabilecek iki şey olabilir: Genç adamın yaptığı gibi, dünya sadece kendi eylencemizi, zevkimizi tatminimizi bulmak amacıyla bakarız ve ağabey gibi dışarıda durarak babanın bize gelmesini bekleriz ve O'nun içeriye girmemiz ve kutlamaya katılmamız için yaptığı çağrıya karşılık vermemiz gerektiğini farkına varmayız. “Susamış olan bana gelsin ve benden içsin” (İsa)

Düşünülecek konu:

Küçük kardeşin, mirasını aldıktan sonra evi terkederken düşünjdelerini hayal etmeye çalışır. Arzu ettiği şey neydi ? Bu arzusunu tatmin etmek için bir planı var mıydı? İsa'nın, gelmeniz ve O'nunla beraber coşmanız için yaptığı çağrıyı düşünürken sizin arzularınız ve planlarınız nelerdir?

Dua:

Yaşantılarında ki coşkuyu, yanlış yerler de aramakta olduğunu düşündünüz hikyayede ki küçük kardeş gibi olan tanıdıklarınız için dua edin. Rab'bin onların sahip olmasını istediği şeyleri, O'ndan almayın hikyayede ki ağabey gibi tanıdıkla rınız için dua edin. Gelmeye ve içmeye istekli olan herkese sağlanan, kendisinin hazırladığı tatlı şarabı için Rab'le şükredin. Durumunuz hangi örneğe uyuyorsa kendinizi de duanıza dahil edin.

Ezberleme:

Bir kez daha (Yuh 7:37-39u) tekrar edin. (eğer ezberlemek için Yuhanna 4:11-15i de seçtiyseniz, onu da gözden geçirin)


28. Gün - Gelin, için ve yaşayın (yedi gün)

Gelmek ve yaşamdan içmek çağrısıyla ilgli olarak düşünmekte olduklarımızı bir araya getirmeye çalışalım. Hafta boyu ilerledikçe, şunları gördük:

1: İsa, kendisine gelen ve kendisinden içen herkese, sonsuz yaşamak suyunu vaat eder. Bizden beklediği tek şey de susamış olmamızdır. Hatta İsa, bu konuda bile bize yardımcı olabilir; eğer susamış değilsek, O'ndan bizi susatmasını isteyebiliriz.

2: İsa'yla ilk gelişimiz ve O'nu Rab ve Kurtarıcı olarak kabul edişimiz kurtuluş kyasesinden içilen ilk yudum gibidir. Çok, çok daha fazlası vardır. İçmeye devam etmeliyiz!

3: İsa, kanından içme üzerine çizdiği tablo aracılığıyla, kendi benzerliğine doğru değişebilmemiz için O'nun içimizde yaşadığı yaşamdan güç alabileceğimizi bize gösterir. Yaşamı ve yaşamının tüm özelikleri, içmemiz için önümüzde her zaman hazırdır.

4: İsa bizi, kendisiyle yakın beraberlik dostluk kyasesinden içmeye davet eder.

5: Bu beraberlik bazen, acı kyasesinden O'nunla birlikte içmemizi gerektirir.

6: Ve elbette coşkulu kutlama kyasesinden paylaşmayı da sağlayacaktır.

Bu altı fikri geniş bir yelpazeye yerleştirmeyi deneyin. Ne görüyorsunuz?

Bu hafta süresinde almış olduğunuz hotlara bakmanız yararlı olacaktır. Ayrı ayrı alınan notları bir araya getirmek, konuya sık sık yeni bir ışık tutar. Eğer sizde böyle olduğunu görüyorsanız, yeni düşüncüleri de not almayı unutmayı. İsa'yla Yürümek konulu çalışmamızda ki dördüncü haftanın sonuna geldik. İsa'nın, kendisiyle ürüryecekler çağrığıdabulunduğunu gördük:

1.Gelin ve görün

2.Gelin ve öğrenin

3.Gelin ve ölün

4.Gelin, için ve yaşayın

Bu çağrılarda en çok yüreğinize en çok sesleneni handisi Niçin? İsa niçin bizi çağrıyor? İnanlı değilmiyiz? Zaten O'nunla yorümüyormuyuz? Evet eğer çağrısını işitip O'nu Kutarıcı ve Rab olarak kabul ettiysek, içimize yerleştirdiği Kutsal Ruhu'nun kişiliğinde bizimle birliktedir. Ve açıktır ki, eğer gerçekten inanlıysak, zaten O'nunla ölüyoruz demektir. Ama o bizi çağırmaya devam eduyor. Bundan bir süre önjde Peşterada birkaç kilometre ötesinde ki bir yamaçta oturmuş etrafı seyrediyordum . Sabahın erken saatleriydi ve arkadaşlarımın çoğunlu haylya uyuyordu. Şehirden biraz ilerlEğerek tepeye doğru tırmandım. Güneş gökyüzünü üvaş aydınlatırken herşey sakin ve güzeldi. Birden bire bir çan sesi işittim ve gözlerimi kısarak aşağıyla doğru uzanan vadiye baktım: yaklaşık üz koyundan oluşan bir sürünün, çobanlarıyla birlikte yürüdüğünü gördüm. Bir Peşteralı olarak, böylesi bir manzara benim için çok yeniydi.Kutsal Kitabımı kenara bırakıp sürünün tepeye doğru çıkışını izlemeye başladım. Koyunların büyük bir kısmı hemen hemen aynı hızda ve çobanın gittiği önde ilerliyordu. Fakat aralarından bazı koyunların farklışeylere önelerek ve farklı şeyleri koklayarak başka önlerde gezindiklerini farkettim. Öyle görünüyordu ki, çobanı ve diyer koyunları bir süre için unutmuşlardı. Ardından aniden yalnız olduklarını farkedip başlarını dikleştirerek sürünün ilerlediği öne doğuru hızla koştular. Sürüyle olan beraberlikleri, birkaç dakika sonra karşılarına, ilgilerini çeken yeni bir şey çıkana kadar sürüyor, sonra tekrar uzaklaşıveriyorlardı. Öte yandan çobana çok düşkün olup ya onun yanında ya da arkasında yorüyen birkaç koyun farkettim. Öyleki, çobanın adamını attığı yerden birkaç adım öteye kesinlikle gitmiyor, Yürüyünjde onlarda yürüyorlardı. Sanki çobanın varlığına değer veriyor ve onun huzurunda bulunmaya gayret ediyorlardı. Rab çobanımdır benim eksiğim olmaz beni taze çayırlarda yatırır beni sakin sular boyunjda yürütür, canımı tazeler. Kendi ismi uruna güder. (Mezmur 23:13)


29. Gün - Belirtiler ve büyük belirti

Yuhanna 2:13-22 ve Luka 11:29-30 okuyun

Üç yıl süren hizmeti sırasında İsa, pek çok harikalar yaptı. Hastalara şifa verdi cinleri kovdu, küçük bir çocuğun ökle yemeğiyle büyük bir kalabalığı doyurdu, fıtınayı durdurdu, suyu şaraba çevirdi ve daha birçok şeyler yaptı.İsa;nın öğrencilerinden biri olan Yuhanna, kitabının sonunda bize şöyle sesleniyor: ,, İsa'nın yaptığı daha başka birçok şey vardır. Eğer bunlar tek tek yazılsaydı, yazalan kitaplar dünyaya bile sımazdı sanırım'' (Yuh 20:30-31) İsa, hiç kimseye, kendisinin kim olduğunu söylek zorunda değildi (zaten söylemedi de) O'nun hergün üptığı şeyler, kendisinin kim olduğunu görmek isteyenlere kişiliye ilgili olarak bol bol kanıt sunmaktaydı. Hatta kuzeni Yahya bile, şaşkınlık içinde tutuklu bir durumdayken, İsa'yla aracılar gönderip ,, Gelecek olan sen misin yoksa başkasını mıbekleyellim?" (Luka 7:20) diye sordu. İsa'nın yanatı belirtilere işaret ediyordu: ,, Gidin, görüp işitiklerinize Yahya 'ya bildirin. Körlerin gözleri açılıyor, kuturumlar yürüyor, cuzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksulara duyuruluyor." (Luka 7:22). Ve mesihle ilgili olarak Eski Atlaşma'da verilen peygamberlikleri iyi bilen Ühanna, mutlaka gördüklerinden tatmin olmuştu.(İşaya 29:18-19 ve 35: 56 ya bakın)

Evet İsa hakındaki gerçeği bilmek isteyen herkes bilebilirdi. görmek isteyen herkes, görebilirdi.

Fakat pek çok kişi, önlerine sçıkça konanlara karşı direndi. Kendilerine verilen tüm belirileri reddetiler ve İsa'dan özelbir berilti vermesini istediler.Bir diğer deyişle,denetimi ele almak istediler! İsa onları"kötü ve vefasız kuşak"(Mat 16:4) olarak tamamladı ve şöyle seslendi "Batıda bir bulutun ükseldiğinigörunce siz hemen sağnak geliyor diyorsunuz, ve öle oluyor. Yelin güneyden estiyini görunce çok sıcak olacak diyorsunuz ve öle oluyor.Sizi ikiüzluler! Yerüzünun ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarıyorsunuz da şimdiki vaktin anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz?

Özel bir belirti istediler. Ve özel bir belirti verildi. Çok özel bir belirti. Birbirinden ayrı iki yerde, halk İsa'dan belirti istediğinde,İsa onlara verilecek olan tek bir belirtiden sözetti. Her iki durumda verdiği yanıt, bibirinden oldukça farklı görunde, her kiside aynı anlamı taşımaktaydı:

Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Yünus peygamberin beriltisinden başka bir berilti gösterilmeyejdek. Yünus nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa İnsan Oğlu da üç gün üç gece yerin barında kalacak (Mat 12: 39-40).

Yahudiler: Bu tapınak kırkaltı yılda yapıldı, sen onu üç gündemi kuracksın? yazarın yorumu: Ama İsa'nın sözünü etiği tapınak kendi bedeni idi.

Tüm dünyaya verilen büyük belirti, Rab İsa Mesih'in ölümü ve dirilişi dir. "Yahudiler doğaüstü beriltiler ister. Grekler ise bilgilik ararlar.Ama biz çarmıha gerilmiş olan Mesi'hi tanıtıyoruz. Yahudiler bunu bir yüz karası uluslar da saçmalık sayarlar. Oysa Mesih, çağrılılmış için, ister Yahudi ister Grek olsunlar, Tanrı'nın gücü ve Tarı'nın bilgeliğidir.Çünkü Tanrı'nın saçmalığı insanın bilgeliğinden daha üstün, Tarı'nın zayıflığı insanın gücünden daha güçlüdür" (1Kor. 1:22-25). Gelin, gayretli içinde Tanrı'dan belirtiler isteyen,'' İsa'nın zamanında ki akılsız kişiler gibi olmayalım. (Örnek olarak, Luka 23:8' deki Hirodesin ümüdüne bakın) Bu kişiler, verilmiş olan belirtileri önemsememiş ve Tanrı tarafından insanlık için verilen en büyük belirtiyi de yok saymışlardı.

Düşünülecek konu:

Tanrı: Kendisiyle ilgili olarak öğrenmeniz için bugün dünyanıza ne,,belirtiler'' koydu (sizin istemenize gereken olmadan)? Bunlara ek olarak, görmek istediğiniz ,,özel" bir blirti de oldu mu? Olduysa, hangi sebeple istediniz? ,,Büyük belirti" bu gibi durumlarda sizi nasıl etkiliyor?

Dua:

Rab'be ,,Büyük belirtisi için şükredin ve bu belirtiye, diyerlerinde daha çok nasıl bağlanabileceğinizi göstermesini isteyin.

Ezberleme:

Kutsal Kitap'ta İsa'yla yürümekle ilgili olarak en sevilen metin, belki de Mezmur 23' tür. Bugün, bu mezmurun ilk üç ayetini ezberlemeyi denemeye ne dersiniz?


30. Gün - Doğruluk Yolunda

Mezmur 23:13 ve Yuhanna 14:17 okuyun

Aynı yola başkoymuş ve birbirileriyle iyi arkadaş olan on iki adam yemek odasında ki güzel bir yemekten - özel bir bayram yemeğinden sonra mahmurluk içindeler. Grupta ki arkadaşlarından biri, belirli bir nedenle aralarından ayrılmış, geri kalanlar ise keyifli bir sohpet için hazırlar. Hepsi de rahatlamış olmalı. Fakat havada ki ağırlık sezilebiliyor - yaklaşmakta olan bir felyaket, hüzün ve büyük bir belirsizlik içeren bir his bu. Öyretmenleri konuşmaya başlıyor ve azından çıkan sözlerle, onları şok edip şaşkınlıa düşürüyor. Uzağa gitmek onları terketmek?!Düşünülmesi bile olanaksız! O'nun söylediği bu sözler, onları öylesine ağır bir şekilde etkiliyor ki, söylediklerinin doğruğulunu soruşturmakta bile zorlanıyorlar: ,,Benim gijdeğim yerin yolunu biliyorsunuz!" İçlerinden biri; ,,bilim adamı" olan, karşılaştığı olayları her zaman sorgulayan her şeği doğru anlamak için mütiş bir çaba sarfeden, aslında hepsinin de çok az anladığı bir soruna dikkat çekerek alıngan bir tavırla şöyle konuşuyor ,,Rab senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz" (Yuh. 14:5) İsa'nın yanıtı ise İsa'yı izleyen herkes için önemi artarak, uzun yıllar aracılığıyla bize kadar ulaşır: Yol, Gerçek ve Yaşyam Benim. Benim aracılığım olmadan Baba'yı kimse gelmez. (Yuhanna 14:6)

İsa'yla yürüyor musunuz? O'nun bazen görüş alanınızdan çıktığını düşünüyor musunuz? Önünüzde uzanan yolun sizi nereye götürdüğünü bilmediğiniz veya hangi yolu seçmeniz gerektiğine karar veremediğiniz zamanlarda, kafanızın karıştığı ve kaygılandığınız olıyor mu? O halde öyretmenin sözlerine tekrar kulak verin:

Yol benim.

Davut'un bahsettiği Mesih aynı Mesihtir.

Rab çobanımdır, benim eksiğim olmaz. Beni taze çayırlarda yatırır Beni sakin sulrar boyunjda yürütür. Canımı tazeler. kendi ismi urunda beni doğruluk yolarında güder. (Mezmur 23:13).

Buldum kadarıyla, koyunlar önlerini bulmada pek başarılı değildir. Ya da yolu görmek konusunda! Koyunlar sadece çobanı izlerler. Yolu bilen çobandır: O koyunları doğru yolda güder.

Yol Ben'im.

Tanrı aynı mesajı peygamber İşaya'ya da verdi: (Yürümeye yeni başlayan bir bebeği düşünün. Nereye gittiğini tam olarak bilmez. Tek düşünjdesi, yeni keşfetti bir özgürlük olan, kendi bajdakları üzerinde haraket edebilmenin verdiği keyiftir. Ve işte gidiyor! Fakat yolun diğer ucu tehlikeler, düşmanlar, uçurumlar ve kayan topraklarla doludur. Bu yüzden bebeğin tutmaya sı da eğer takılacak olursa bebeği tutmaya doğruluk yolundan ayrılacak olursa, onu tekrarbu yola getirmek için yardım etmeye hazır bir halde, tam arkasından ilerler. Şimdi de İşaya'nın sözlerini okuyun:)

Ve Rab size sıkıntı ekmeği ve cefa suyu verse de, öyretmenlerin artık gizlenmeyecek ve gözlerin öyretmenlerini görecek. Siz sağya yahut sola sapınjda, kulaklarınız yol budur, bi yolda yürüyün, diye arkandan bir ses işitejdek. (İşaya 3:20-21) İsa'yla yürüyormusunuz? Eğer öyleyse, beskı ve düşmanlıkla karşılaşacağınızanlar olacağı kesindir! Fakat yürümekten vazgeçmeyin! Yürümüye devam edin! isa'yı göremeyebilirsiniz, ama O sizi asla terkettmez (Tesniye 31:8) ve Matta 28:20) İsa sizinle birliktedir. Tam arkanızda yürür. Kaymmaya başlayacak olursanız, sizi tutar. Yoldan uzaklaşmaya başlarsanız, sizi tekrar yola önlendirir. Yapmanız gereken şey yürümek O'nun sesini dinlemek ve bir şey işittiniz zaman, itaat etmektedir.

Yol O'dur.

Gecenin karanlığında, sesli bir havada yolda ki işaretlerin kafanızı karıştırmaktan başka birşey yaramadığı durumlarda İsa'ya sımsıkı sarılın.

Düşünülecek konu:

Şu anki yaşamınızda Rab'bin önlendirmesini istediğiniz neler var? Kendinizi, yeni yürümeye başlayan, yukarıda ki küçük bebeğin yerine koyun. Rab'bin tam arkanızda, sizi tıtmak ve ya yonlendirmek için hazır olduğunu da gözünüzde canlandırın. 2.Kor.5:7yi hatırlayın. Gözle görülene değil, imana dayanyarak yaşarız. Şimdi bu tablaya yonlendirilmeye olan arzunuzu da ekleyin. Yolu göremiyorsunuz (gözle görülen değil) ama Rab'be güvenebilirsiniz (imana dayanarak yaşarız). Bundan sonra ne olur?

Dua:

Sizi hiç bir zaman bırakmadığı ve ya terktmediği için Rab'be şükredin. Sizi tutmaya, eğer kaymaya başlayacak olursanız doğru yola yonlendirmeye her zaman hazır olduğu için O'na şükredin. Gözle görülene göre daha az ve imana dayanarak daha çok yaşamınız için, size yardım etmesini isteyin. Yol olan İsa'ya övgüler sunun.

Ezberleme:

Mezmur 23:13u tekrarlayın ve 4 ayeti ezberleyin.


31. Gün - Sonsuza Dek

Mezmur 23 okuyun

Bir başka şehirdeki universiteyi kazandınız. Bavulunuzu toplayıp ailenize ve arkadaşlarınıza hoşçakal dediniz. Hepsini çok özleyeceyniz kesin.

Aradan geçen dört yıldan sonra elinizde ki diplomayla geri döndüğünüzde universite yıllarınız nihayet tamamlanmıştı. Bu dört yıl boyınca pek çok arkadaş edindiniz, fakat şimdi her biri iş hayatına atılıyor ve farklı yonlerde ilerlemeye başlıyorlar. Tekrar hoşçakal demek zamanı.

Bir kaç yul sonra, çalışmakta olduğunuzyeni işten hoşnut bir konumdasınız. Ama aniden yine bir ihtilal oluyor! Bir sürü hoşçakal daha! Yılar geçip gidiyor. Arkadaşlarınızdan birini araba çarpıyor ve anında ölümüne neden oluyor. Bir diğeri kanserin pençesinde ölümle müjdüzeler ediyor. bir diğeri ise Almaniya'ya göç ediyor ve kedisinden bir daha hiç haber alamıyorsunuz. Esrarengiz bir nedenle, arkadaşlarınızdan bir diğeri size dцephe alıyor, ihannette bulunuyor ve yaşamınızdan ızaklaşıp gidiyor. ,,Hoşçakal" sözcüğü dudaklarınızdan oldukça sık çıkıyor. Acı getiren bir söz bu! Ya İsa?

İsa'da hoşçakallara yer yok. İsa sonsuza dek dostumuz kalacaktır. Yaşamımızın kapısını çalar ve biz de gerçekte ne beklediğimizi bilemeden O'na kapıyı açır ve içeri girmesini izin veririz. Bizimle oturur, yer ve içer. Hoşgeldin! En yakın, can dostumuz! O'nunla yürürüz. Yaşamımızda farkına bile varmadığımız daha bir çok kapı bılmaya devam eder. Onları da çalar. O'nu işitene ve içeri girmesine izin verene kadar çalmaya devam eder. Ve içine girdiği her oda, O'nun ışığıyla aydınlanır. Sevinç artar! Hoşgeldin! Artık O'nunla daha yakın yürürüz. İsa asla bizden uzaklaşmaz. Asla terketmez! Sadece girmeye, bizimle daha derin bir dostluk ilişkisine girmeye, devam eder. Hoşgeldin! Yürümeye devam ederiz...

Ve bir gün...

Günlerden bir gün borazanın sesi duyulajdak. Kral İsa görkem içinde gelecek. O'nunla buluşmak üzere göklere alınıjdayız. Bedenlerimiz O'nun görkemli bedeni gibi olmak üzere dönüşürülecek. Ve Oda bize ,,Hoşgeldin diyecek. Bizi kendi evine götürecek. Kapının çalışmasını i şitmeyeceğiz çünkü O bizimle olajdak. Evin de oyalanmamız ve zevk almamız için yeni yeni kapılar açmaya devam edecek. Orada, sadece bizim için ,,özel bir yer bile olacak. Ve sonra... O'nunla sonsuzlara dek yürümeye devam edeceğiz. Göz yaşı olmayacak. Hoşçakallar olmayacak! Sadece ,,Hoşgeldinler" olacak. Daha iyiye, daha derine, daha feraha doğru.... Sonsuzlarca. Amin!

Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni. Hep Rab'bin evinde oturacağım. (Mezmur 23:6)

*1Selanikler 4:13-18 *(1Korintililer 15:51-57) *(Esinleme 7:17 ve 21:34)

*(Filipililer 3:21) *(Yuhanna 14:23)

Düşünülecek konu:

(*) İşaretiyle verilen notları okuyun ve bu durumlarda İsa'yla yürüdüğünüzü hayal etmeye çalışın. (Dikkat: Hayal etmek yardımcı olabilir, fakat unutmayn ki, sınırları vardır !! 1Kor 2:9. Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladıklarını, hiç bir göz görmemiş hiç bir kulak işitmemiş, hiç bir insan yüreği kavramamıştır )

Dua:

Tanrı'yla acılarınızı paylaşın söylediniz tüm "hoşçakalların" getirdiği acıları. Sonra da gözlerinizden yaşları silmesine ve O'nunla olan yürüyüşünüzde, sonsuza dek sürecek olan dostluğunu hatırlatmasına izin verir.

Ezberleme:

Mezmur 23:14 ayetlerini tekrar edin ve 56 ayetleri ezberleyin. Bu Mezmurun tamamını ezberinizden birisine söyleyerek onu bereketleyin.