HERKİMİN KALBİ

Oyuncular:

Herkim
Boşlaf Aga
Arsız Usta
Sevap Dede
Nağmeli Aba
Yalan Aba
Yolgösteren
İmanlı Teyze


(Herkim evinde oturup kendi kendine konuşuyor)


Herkim: Of, ne yapacağım? Evim çok dağınık.

Kralın Oğlu geldi mi, ve gördü mü, evim bu kadar pis,

ne yapacağım kendimi?

Bu evi bana kral verdi. Kızacak bana, onu temiz tutmazsam.

Ne yapsam, acaba?

Ha, en iyisi çıkayım dışarıya, bekleyim belki bir kişi geçer, bana acar ve yardım eder.

(Dışarı çıkıp merdivenlerde oturup beklemeye başlıyor)

Boşlaf Aga: Oo, Herkim, napıyon böyle? Çoktan görüşmedik.

Hani evini remont yapacaydın. Aslında çoktan sana gelecektim,

ama biliyorsun, her gün başka bir şey çıkıyor.

Herkim: Of, Boşlaf Aga! Görüyon halimi. Vazgeçtim remonttan.

Evim daha fazla batacaydı. Şimdi bile bak!

(elle gösteriyor). Evim o kadar pis ki, kenarı yok. Yok da bana kim yardım etsin.

Boşlaf Aga: Oooo, problemin yok senin. Hazırsın.

İyi ki, bana iş çıktı. Yarım saatte evin ayna olacak, ayna!

Dur bakayım, öyle bir göz atayım!

(gezip sağa sola bakıyor)

Herkim: Biliyor musun, niçin bu kadar korkuyorum.

Kralın çocuğu geleceğimiş evime. O geldi mi, böyle mü görsün?

Ne de olsa O bana verdi.

Boşlaf Aga: (gezinip evin halini gözden geçiriyor)

Hmm... aaa... ööööö... yeee... mmm... tya... !

Aaaa... bu da bir şey mi?

Ben senin evinden daha beterlerini 25 dakkada var yaptığım.

Ama da gör. Seninkisi bir şey değil.

Aslında hiç lüzüm yok üzülesin. Senin evin o kadar pis değil ki!

A şimdi bir başlayım, görecen.

Herkim: Sahi mi? Ay çok rahatladım.

Madem o kadar pis değil, getireyim sana bir süpürge, bir kofa su, başlasan.

Boşlaf Aga: Hemen başlayayım. Çok oyalanmasan.

Ko, oturayım aacık. Vestnik okuyayım!

(oturup ayaklarını uzatıyor, gazete okuyor)

Ama da fesfeseli karı imiş, bu Herkim.

Ben burada bi şey görmeyom, kirli olsun.,

Herşey yerinde, yau!

Anlamıyom, neymiş, kralın çocuğu gelecek filan fişman.

Eee? Gelsin, ne var bu evde? Herkesin evi öyle.

Neyse, ben biraz uzanayım buraya.

Herkim: (dönüyor, Boşlaf Aga uykuda buluyor)

Yee, başıma bela aldım. Ne yapacam kendimi, şimdi?

(Boşlaf Aga'yı uyandırmaya çalışıyor)

Kalk, kalk. Kalksana, be Boşlaf Aga.

Hani evimi temizleyecektin. Yarım saatte ayna yapacağıdın.

Boşlaf Aga: (uykulu) A be brak yau!

Az güzel uykudan kaldırdın beni.

Daha çok vakıt var, yau!

Senin prensin geldi mi, gene aacık temizlersin!

(gene uykuya dalıyor)


Herkim: Eyvaa! Eee şimdi?

Yetmiyor evim altüst, bir de bu boş lafçı ile anlaşacam. Hıaa!

(dışarı çıkıyor, merdivenlerde oturuyor)

Arsız Usta: (sırtında torba)

Tamiiiiiiiiiiirci! Tamirci geliyooooooor!

Herşeyi remont ediyom, temizlik yapıyom! (evi geçiyor)

Mar abba! Sende yok mu iş benim için?

Herkim: Aaa bu çok iyi oldu! Arsız Usta, Arsız Usta!

Evimde remont için bir şey yok, ama temizlik yapayon mu?

Arsız Usta: Yaparım! Ne varsa yaparım!

Yeter ki, nanitsam güzel olsun. Şöyle iki kafa kadar.

Herkim: Bak, her an kralın çocuğu bana gelebilir.

Evim de kanala benziyor. Sen onu değiştirebilir misin?

Arsız Usta: Tamam, ama öğlenlik, cigara ve rakı senden, anlaştık mı?

Herkim: Ay, ne yapayım? Aslında olmaz öyle şey. Yok yok, olamaz! Evimde sigara içtin mi, daha da batacak.

(içerden bir ses)

Boşlaf Aga: Yau ne biçim nağara bu! Beş dakka bile uyamadım!

Oooo, Arsız Usta, güzel ahbabım benim; sen de mi burdasın?

Arsız Usta: Te, bu karıylan anlaştım, evi temizlemeye.

Güzel nanitsa verecek, bir de cigara, rakı...

Boşlaf Aga: Öyle mi? Hadi dal sana, önce oturup aacık maabet yapalım.

Arsız Usta: Geliyorum!

Herkim: Hayır girme! İstemem seni!

Kralın Çocuğu geldi mi, ve seni gördü mü çok kötü olacak.

(kakışıyorlar, Arsız Usta içeri giriyor)

Arsız Usta: Bana ne senin Kralından. Gelsin!

Sanki bomba patlayacak.

(Arsız Usta ve Boşlaf Aga içerde oturmaya ve içmeye başlıyorlar)

Arsız Usta: Uf, çok acıktım. Tumbağım zil çalıyor.

Boşlaf Aga: Yürü bakalım, hladilnikte ne var.

(Sonra buzdolabı açıp yemeğe başlıyorlar - yemek de yere düşüyor)

Herkim: Hayır, yapmayın! Aaaa, yumurtalarımı kırdılar.

Kilimimi leş yaptınız siz!

Çabuk çıkın kıra! Bir dahana sizi görmeyim evimde.

Boşlaf Aga: Dur yau, sıkılma! Aacık poçifka yapmak da mı yasak? Az sonra başlayacağız. İki dakkada evini ayna yapacaaz.

Arsız Usta: Boşlaf Aga, gel bak, salam buldum burda!

Herkim: (gene kırda oturuyor)

Ay, deli olacam. Evim iki kat daha beter oldu. (ağlıyor)

(Yalan Aba ve Nağmeli Aba yaklaşıyorlar)

Nağmeli Aba: Ma, Herkim! Ne oldu sana büüle?

Yalan Aba: Yaa, ne oldu da ağlıyorsun böyle?

Herkim: (ayağa kalkıyor)

Ay, Nağmeli Aba ve Yalan Aba. İyi ki geldiniz.

Baksanıza, içerde bu heriflere: Boşlaf Aga ve Arsız Usta.

Söz verdiler evimi temizlesinler, ama bakın evimi ne hale getirdiler.

Nağmeli Aba: Ama anlamayom, sen bunlara nasıl izin verdin dalsınlar?

Ben öyle şeye asla razı gelmezdim.

Herkim: Ama ne yapayım?

Bak, kralın oğlu gelecek. Ve istiyorum, geldi mi, evimi temiz bulsun.

Bu evi kralın kendisi bana verdi. Lazım onu temiz tutayım.

Nağmeli Aba: Cık! (kafasını sallıyor) Olmaz öyle şey.

Ben evime hiç kimse sokmuyorum. Kim isterse olsun.

Bana ne, kral imiş. Kral olsun!

Gece gündüz kilimleri silkiyom, pencereleri yıkayom, şkafçeleri siliyom. Sonra kral gelsin, evimi gene battırsın, ha, öyle mi?

Yok öyle şey! Kırda kalsın.

Yalan Aba: Sonra, satelitte gösterdiler hani, kralın çocuğu fikirini değiştirmiş. Artık gelmeyecekmiş. Niye boşuna telaşlanıyon?

Herkim: Ama benim kitabımda yazıyor ki, kral çocuğunu kesin gönderecek.

Ve biz onun zamanını bilemeyiz, her zaman lazım hazır olalım.

Yalan Aba: Öyle mi? Ama brak o kitabı.

Ben bu haberi akşam duydum, te ŞOU TiVi'de söylediler.

Neyse, madem sen bu kadar üzüldün, biz sana yardım ederiz.

Değil mi, Nağmeli Aba?

(onun kulağına konuşuyor)

Bak şimdi, içeri daldık mı, mahsustan yapalım öyle, hani çalışırmışız.

Ama bakalım, belki de var güzel bir şey evden alalım.

Nağmeli Aba: Tamam, iyi fikir! Mahsustan sevindirelim garibancağızı

(Herkim'e konuşuyor) Mar Herkim!

Aslında vaktımız yok.

Hem de böyle prost işlerle uğraşmak bana yakışmaz.

Ama neyse, gene de bir göz atalım senin bu evine.

Yalan Aba: Tabii ya!

Sıkılma, biz senin gibi güzel ahbabımızı yalnız mı brakacağız?

Bak görecen! Senin evini şimdi cıgırt yeni yapacağız.

Yoksa yüzüme tükür!

Herkim: Ay, sahi mi? Hemen başlayın! Hemen getireyim size kofayla süpürge, başlayasınız.

(Yalan Aba ve Nağmeli Aba içeri giriyorlar)

Nağmeli Aba: Iııı, sahiden leş olmuş burası.

İnsan böyle yerde hastalık bile kapabilir.

Yalan Aba: Boş ver, mahsustan aacık çalışalım, sonra gideceğiz.

Herkim: Te, süpürge ve su getirdim size.

(ikisi ağır ağır çalışmaya başlıyorlar - Herkim dışarıdan bakıyor)

Nağmeli Aba: Of, çok yoruldum. Çak kafam ağırmaya başladı.

Sen biliyon mu, ne bu kafa ağrısı? Napravo düşecem.

Aacık oturayım.

Yalan Aba: (usulcacık pencereden bakıyor)

Tamam be, bu kadar yeter. Herkim dakkada zaten bakmıyor.

Ben de aacık dinleneyim. Aacık muabetlenelim.

Anlamayom bu karıyı yau! Çok da fesfeseli imiş.

Eee, diyelim kralın çocuğu sahiden geldi.

Önce temizlesin sade holunu, götürsün onu oraya.

Misafirler öbür odaları görmesin. Ne var onda?

Nağmeli Aba: Ben kralın çocuğun yerinde olsam zaten buraya ayak basmam. O kadar pis bir ev hayatımda görmedim.

(Spisanie ve kitap okumaya başlıyorlar, dağıtırıyorlar)

Herkim: Aaaa, bunlar da oturup iş yapmıyorlar.

Hayır! Kitaplarımı ellemeyin. Daha fena battırıyonuz.

(kendi kendine) Of! Herkes beni aldatırıyor, benimle eğleniyorlar, hani evim çok pismiş.

(Sevap Dede elinde tesbih, bastonla yaklaşıyor, sokakta ekmek buluyor)

Sevap Dede: Tövbe, tövbe, tövbe! Ya Resul Ullah!

Ne biçim insanlar varmış! Ekmeği yere atıp günaha giriyorlar.

Neyse, onu kaldırayım, kimse basmasın üstüne. Zaten sevaptır.

(ekmeği eline alıp öpüyor ve yüksek bir yere koyuyor)

Herkim: Ah, Sevap Dede. İyi ki bu yoldan geçiyon.

Sen bana çok lazımsın.

Duydum ki, sen çok ama çok temiz yaşıyorsun.

Hayatında en ufak bir pislik yokmuş. Öyle mi?

Sevap Dede: Ee, Allaha çok şükür, ben öbür insanlar gibi değilim.

(içeri bakıyor) Baksana, içki, sigara.

Böyle haram şeyleri katiyen kullanmıyorum.

Herkim: Aaa, harika! Tam aradığım kişisin.

Benim evimi de temizleyebilir misin?

Sevap Dede: E, aslında başka işim var.

Ama neyse, ver bakalım bir süpürge.

(kendi kendine) sevintireyim oncağızı, temizlik sevaptır.

(başlıyor evin önünü temizlemeye - sonra süpürge geri veriyor)

Tamam, hazırsın.

Herkim: İyi, güzel, çok teşekkür ediyorum.

Ama evin içini kim yapacak bana. Orası daha önemli.

Sevap Dede: Aaaa, orası benim işim değil.

Ben sade dışarıdan temizlik yapabilirim.

Evinin içini sen kendin temizleyeceğin.

Zaten öyle günahlı kişilerle anlaşmam. (gidiyor)

Herkim: (arkasından koşuyor)

Dur, Sevap Dede, Sevap Dede! Lütfen yardım et bana!

Sevap Dede: Edemem!


Herkim: Bu da işe yaramadı!

Evimin önü ne güzel şılayo, ama içerden gene leş!

Kralın çocuğu geldi mi, bakmayacak sokağa, ama içeri bakacak.

Şimdi ne yapacam kendimi? (ağlıyor)

(İmanlı Teyze geçiyor - elinde kitap, okuyor)

İmanlı Teyze: Anaa, ağlıyor! Mar abla! Niye ağlıyon böyle?

Herkim: Nasıl ağlamayım! Baksan evim leş.

Kralın çocuğu gelecek. Ben de hazır değilim.

Herkes bana söz veriyor, hani evimi temizleyecekler, ama iş bitiren yok.

Hem daha da kötü yapıyorlar.

İmanlı Teyze: Aa, bakıyorum, sen den kralın çocuğuna hazırlık yapıyorsun.

Bugünlerde artık çok az kişi senin gibi yapıyorlar.

Bak, kimse seni aldatmasın. O kesin gelecek.

Te bu benim kitabımda açık açık yazıyor.

Ağlama, ben de senin gibi aynı durumda idim.

Herkim: Eee, sonra?

İmanlı Teyze: Bak sen kendi kendine bu evi kesinlikle temizleyemezsin.

Ama var biri o sana yol gösterebilir. Onun adı zaten Yolgösteren.

Herkim: Sahi mi? Nasıl bulacam onu?

İmanlı Teyze: O ormanın kenarında yaşıyor.

Te bu yolu görüyon mu? Hep ondan gideceksin!

Herkim: Sağol İmanlı Teyze, sen bana çok yardım ettin.

(koşa koşa gidiyor - Yolgösteren'in evine gelip kapıyı çalıyor)

Herkim: Yolgösteren, Yolgösteren! Bana kapıyı aç!

Yolgösteren: Kim o kapıda?

Herkim: Bak aga, benim işim çok fena.

Duydum ki, kralın çocuğu gelecek.

Evimi temizlemek istiyorum, ama yapamıyorum.

Bir sürü kişi de gelip bana söz ettiler.

Ama onlar daha da beter yaptılar evimi.

Yolgösteren: (kapıyı açıyor)

Gel bakalım, otur şuracıkta. Sana biraz anlatırayım durumu!

Bak, lazım iyice anlayasın ki, sen kendi evini temizleyemezsin.

Başkası da temizleyemez.

Ne kadar uğraşırsan, o kadar daha fena oluyor.

Herkim: Ee, demek evim hep öyle kalacak.

Yolgösteren: Ama var biri, senin evini temzleyebilir.

Al bakayım şu kitabı eline, okuyacağız aacık.

Herkim: Aaa niye?

Bana kitap lazım değil. Bana lazım bir kişi, evimi temizlesin.

Yolgösteren: Aç bakayım, Yuhanna bölüm 3 ayet 16.

"Çünkü Allah dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi.

Öyle ki, herkim Ona iman ederse...

Herkim: Aaaa, burada benim için yazılıyor, benim adım geçiyor.

Yolgösteren: Tamam, tamam, sakin ol şimdi, sonuna oku!

Herkim: "Öyle ki, herkim Ona iman ederse mavolmasın, ama sonsuz yaşama kavuşsun."

Yolgösteren: Bak burada anlatırıyor Allahın Oğlu için. O İsa Mesih'tir.

O yeryüzüne indi, insanlara Allahı göstersin.

Ama insanlar öyle kötü idiler ki, Onu öldürdüler, te böyle haça gerdiler onu.

Herkim: Aa, madem öyle, demek o şimdi ölü, bana yardım da edemez.

Yolgösteren: Hayır, burada bitmiyor. İsa Mesih üçüncü gün mezardan dirildi. Şimdi yaşıyor, gökte bizim için Allahın yanında duruyor.

İşte, senin işini de O bitirebilir. Kralın oğlu odur. Onu çağır, O senin evini temizleyecek.

Herkim: Hayır, hayır, olamaz! Çok utanıyorum! Ben sandım, lazım önce evimi temizleyim, sonra kralın çocuğu gelecek.

Yolgösteren: Hayır, bak: ev, senin kalbindir.

Ve senin evindeki pislik senin günahların oluyor.

Ve İsa Mesih'ten başka bunu hiç kimse temizleyemez.

Herkim: Offf, tamam, madem başka çare yok, şimdi gidecem evime, Onu çağıracağım.

(evine koşuyor - evine giriyor)

İsa, lütfen, evime gel, yani kalbime gel.

(kapı çalınıyor - Herkim açıp, İsa'yı görüyor)

(İsa içeri girip, herkesi kovmaya başlıyor - süpürüyor - Herkim'in kulağına konuşuyor)


Herkim: Aa, teşekkür ediyorum İsa.

Demek artık hep benim evimde kalacağın, ve evimi temiz tutacağın.