Kralın Düğünü

Oyuncular:

Kral

Hizmetçi

Mustafa Angelov

Remziye Atanasova

Makbule İvanova

Firdez Rangelova

Adile Todorova

Fakir kişiler


Kral: Hizmetçim! Gel azıcık buraya.

İstiyorum, sana çok önemli bir şey diyeyim:

Benim Oğlum evlenecek. Ben de karar verdim düğün ne zaman olacak.

İstiyorum, bu dünyanın en büyük ve en güzel düğünü olsun.

Sade en layık kişiler gelebilir.

Al bu firmanı, burada davetli olan kişilerin adları yazılıyor.

Sonra hemen gidip onları çağıracaksın.

Hizmetçi: Hay, hay efendim, padişahım.

Dediklerinizi hemen yerine getireceğim.

(Gidiyor kişileri çağırmaya, her birinde boru çalıyor)

Ey kasaba halkı! Duyduk, duymadık demeyin!

Yüce padişahımızın kararını okuyacağım size.

Gelecek ayın onbeşinde padişahın oğlu evlenip kocaman bir düğün yapacak.

Kralın daveti olmadan kimse gidemeyecek.

Şimdi de davetli olan kişilerin adlarını okuyacağım.

(herkes heyecanlanıyor)

Remziye Atanasova, Firdez Rangelova, Adile Todorova, Makbule İvanova ve Mustafa Angelov.

(hepsi çok heyecanlı)

Firdez: Ay, sevinçten deli olacağım. Sen de gidecen mi?

Adile: Eee kız, ne sanıyon sen. Düüne gittim mi, bak nasıl hepsi bakacaklar bana.

Firdez: Ya sen? Sen de mi gidecen?

Makbule: Ee, elbet de. Öyle fırsat kaçıracam mı? Ya sen?

Remziye: Aa dur bakalım. İstiyorum gideyim, ama kısmet, daha bir ay var. O zamana kadar bakalım, daa neler olacak.

Mustafa: (eve girerken) Oooof, çak şimdi aklıma geliyor.

Ben gidemeyecem düğüne, yau.

Anlaştım ustaylan, gelsin bizde remont yapsın.

Sonra.. onu brak da.. ben zaten orada ne yapayım?

Değilim kız, köçek atayım, dans oynayım. Bu iş bana göre değil.

Remziye: Eyvaaa! Öbür aya benim de kızımın rojden deni var.

Aa onu kıramam. Kesinlikle gidemem Kralın düğününe.

Başta lazım, ben kendi haneme bakayım.

Ee, vakıt kalırsa, o zaman Kralı düşüneceğim.

Firdez: (evde)

Bıktım artık bu Kraldan. Padişah imiş, pff, bana ne onun padişahlığından.

Çok da getiriyor kendini!

Deli yapacak bizi bu düğünlerle, bayramlarla, manifestatsiyalarla.

Sanki başka işimiz yok. (tsık)

Olmayo üüle. Ben gitmem, kim isterse gitsin.

Kral: (bir takvimin sayfasını yırtıyor, aşağıda 15 yazıyor)

Eveeeeet, Hizmetçi! Gel bakayım buraya!

Hizmetçi: Buyurun padişahım.

Kral: Bugün ayın onbeşi. Git çağır davetli kişileri oğlumun düğününe.

Hem git, söyle, kursunlar masaları, kessinler en bobaç danaları, ve getirinlr en güzel içecekleri.

Hem de bizim için en güzel bagajları hazırla.

Bugün öyle bir gün olacak ki, dünyada hiç olmamıştır.

Hizmetçi: (boru) Firdez Rangelova!

Padişahımız size bugün oğlunun düğününe çağırıyor.

Firdez: Kim o? (açıyor kapıyı) Ay bu gene!

Şey... ah çok üzgünüm. Ne yazık kı, gelemeyeceğim.

Niçin ki, bugün nenemin günü. Lazım pişi yapayım ve dağıtırayım.

Sonra da mezara git, pişi ve su brak, ölüye su dök.

Of, görüyorsun, hiç ama hiç vaktım yok.

Söyle Krala, çok da üzgünüm açan gelemeyecem düğününe.

Sakın darılmasın bana. Çok selamlar benden ona. Haydi çau!

(eve girip içerden bağırıyor) Aaaa, ama unutmayasan benden çok selam.

Hizmetçi: (boru) Remziye Atanasova!

Padişahımız size bugün oğulunun düğününe çağırıyor.

Her şey hazır duruyor!

Remziye: Of, çok üzgünüm. Maalesef gelemem.

Benim kızımın doğum günü var. Lazım, onu kutlayayım.

Öyle değil mi, yoksa darılacak bana.

Hizmetçi: Ama öyle bir düğün bir daha olmayacak.

Remziye: Ee, ne yapalım. Doğum günü sade senede bir defa. O daha önemli.

Şimdi lazım gideyim tsentıra, alayım en güzel pastayı, kırmızılık, bahşişler, bir de beş kasa bezalkoholno.

Sonra getireyim kızımı frisöre, priçeska yaptırmaya.

Herkese pokana yazayım, yani onun ahbaplarına.

İsterse, padişah da gelsin. Görüyorsun, hiç vaktım yok.

Lütfen Krala sana saydığım bütün işlerimi anlattır.

Sakın darılmasın, benden selam çoook selam söyle.

(Hizmetçi giderken) A bak ee.., bir gün belki padişah kızına düğün yapacak, İşte, o vakıt gene çağır beni, o zaman mutlaka gelecem.

(içerde) Of şaşırdım, ne diyeyim ona.

Hizmetçi: (boru) Mustafa Angelov!

Padişahımız size bugün oğulunun düğününe çağırıyor. Her şey hazırdır!

Mustafa: Gelemem! Çünkü remont yapıyorum. Görmüyon mu?

Bütün evim leş içinde. Bak, bak, şuna bak... görüyon mu?

Evet, buraya yeni tapet isteniyor. Camlar, kapılar gene yeni boya istiyor.

Tavanı kireçleyeyim. Kuhnaya yeni mivka takmak.

Hamama ploça dizeyim. Teratsaları sardırayım.

Sonra, biliyorsun, kış çabuk basıyor.

Kömürü ben düşünmedim mi, kim bakacak? Ha?

Soruyorum sana, kim bakacak, kim?

Sen Kralına söyle, çok isterdim geleyim, ama ev daha önemli.

Haydi çok selamlar Kralcağızımıza. Darılmaz ya, değil mi? Haydi, çaaoo!

Hizmetçi: (boru) Makbule İvanova!

Padişahımız size bugün oğulunun düğününe çağırıyor.

Herşey hazır duruyor!

Makbule: Aaa, öyle mi? Yaa ne yazık!

Ben de hep sanırıdım, öbür aya olacak. Hazır değilim, ne yapayım.

Bu hırsızlar da başka gece bulamadılar, satelitimizin gözünü çalsınlar.

Te bak! Ne yapacaz şimdi? İnsan televizyasız durabilir mi hiç?

Te kızanlarımın bütün gün canları patlıyor.

Sahi, bulgar televizyası alıyor, ama çok sinekli veriyor.

Lazım bir an evvel bu sateliti yaptırayım.

Hizmetçi: Ne? Padişahımızın düğününe gelmeyecen mi?

Makbule: Eh, ne yapayım, sen söyle! Kızanları televizyasız brakamam ya! Başka gün gelecem. Neyse, içeri bakayım gene.

Hizmetçi: (boru) Adile Todorova!

Padişahımız size bugün oğulunun düğününe çağırıyor.

Herşey hazır duruyor!

Adile: Ay ne yazık, gelemem. Ben düğüne gelemem.

Hizmetçi: Niçin? Ne var?

Adile: Çünkü Hisara gidiyoruz! Toçno bugün için anlaştık.

Keşke daha önce bileydim.

Hizmetçi: Ama ben size daha geçen ay bildirdim, hazır olasınız.

Adile: Yaa, öyle ya! Ama bu boş kafada bir şey kalır mı?

Neyse, sen zaten görüyorsun elimde ne var:

peştemal, sabun, bir de şampuan.

Annadın mı, artıkın? Krala söyle, darılmasın, ben de ne yapayım?

(telefona gidiyor) Haydi İvanka, hazır mısın, ben şimdi evden çıkıyorum.

(Hizmetçiye) Afedeceğin, ama alatlayom.

Reisi kaçırmayayım, zerrem sonra dönmek için zor olacak.

(kapıyı kilitliyor) Çao!

(Hizmetçi Kralın yanına dönüyor)

Kral: Eeeeeee, ve, nerede davetli kişiler? Kimseyi görmüyorum.

Hizmetçi: Herkes bir maana buldu, kimse gelmedi.

Birisi nenesine gün yaparmış, lazım imiş pişi yapsın.

Birinin kızının doğum günü varmış.

Öbürü remont yaparmış. Başkası gene sateliti ile uğraşıyor.

Kimisi de Hisar'a yıkanmaya gidermiş.

Kral: Ne? Ne demek bu, yani? Ben halkımızın en önemli kişileri çağırıyorum. Onlar da beni hiç saymıyorlar!

Şimdi ne yapacan, biliyon mu? Gidecen, sokak sokak gezecen.

Alacan kimleri görürsen. Onları getir bana: sakatları, fakirleri, körleri, dilencileri, büyük küçük - artık kimi bulursan.

Hizmetçi: Hay hay efendim!

(çarşıya gidip boru çalıyor)

Padişahımız sizi davet ediyor. Kim sesimi işitirse, artık davetlidir.

Büyük küçük herkes gelsin.

Gelmeyenler: (gülüyorlar)

Kişiler: Aa, biz hiç hak etmedik bu daveti.

Başkası: Doğru ya! Biz hiç layık değiliz.

Başkası: Ya, bu Kral çok iyidir.

(oturup yerlerini alıyorlar - Kral içeri gelirken herkes "oooo" diye şaşıyor, herkes ayağa kalkıyor)

Kral: Oturun, oturun bakalım. Evet sarayıma hoşgeldiniz!

Herkes: Hoşbulduk, hoşbulduk!

Kral: Buyurun, yiyin bakalım!

(Hizmetçiye)

Aa, bu ne? Görüyorum, daha yer kaldı!

Ben istiyorum, düğün odası dopdolu olsun. Hiç boş yer kalmasın.

Bir dahana git, ve son defa çağır kişileri.

Bu sefer artık en alçak kişileri getir:

narkomanları, duholucuları, içkicileri... artık herkesi.

(Hizmetçi onları da getiriyor - Kral birisinin sırtına vuruyor)

Remziye: (camdan bakıyor - Kral bu arada herkese altın taçlar takıyor)

Hii, baksanıza, Kral onlara altın taçlar dağıtırıyor!

Hadi, biz de girelim.

Firdez: Ama bizi brakacaklar mı? Açan önce gelmedik?

Makbule: Hadi, gene de deneyelim, bakalım!

Hizmetçi: Evet, ne istemiştiniz

Mustafa: Şey yani... düğüne girecektik de.

Çünkü Kral en önce bizi de davet etmişti. Yani BİZİ.

Herkes: Evet, öyle !

Hizmetçi: Hayır. Artık geç oldu. Kapılar kapandı.

Padişah kesin emir verdi, kimse girmesin bundan sonra.

Siz gidin buradan, karanlığa. Haydi çıkın buradan! Çıkın!

(gelmeyenler bağırıyorlar ve uzaklaşıyorlar)