Matta’ya Göre Noel Oyunu

Katılımcılar:

- Hancının Kızı

- Hancı

- Yusuf

- Kral Hirodes

- Yıldızbilimci

- Kahin

- Meryem (figüran)


1. Perde

1. Sahne

Hancının kızı: (ortalığı süpürmektedir) Off... her gün, her gün temizlik; çooook yoruldum.... (etrafına bakarak) Aaa - Merhaba siz de mi buradasınız? Sizi burada gördüğüme çok sevindim. Yalnız başıma temizlik yapmaktan o kadar çok sıkıldım ki! Hazır siz de buradayken, geçen yıl bu zamanlar başımdan geçen ilginç bir olayı size anlatmak istiyorum.

O zamanlar İmparator Sezar Avgustus’un emiriyle bir nüfüs sayımı yapılıyordu. Herkes doğduğu kent ya da kasabaya gidip, kayıt oluyordu. O günlerde Yahudiye kralı Hirodes’ti. Ne yazık ki, biz ondan nefret etmiştik.

(sahneden çıkar)


2. Sahne

(Bir sene önce; yıldızbilimciler eğilip krala selam verir. Kahin kralın arkasında durur.)


Yıldızbilimci 1+2: Selam!

Kral Hirodes: Kimsiniz? Ne istiyorsunuz?

Yıldızbilimci 1: Biz doğudan, Babil diyarından gelen yıldızbilimciyiz. Doğuda çok parlak, muhteşem bir yıldız gördük ve yıldızı takip ederek, buraya kadar geldik.

Yıldızbilimci 2: Bu yıldızdan anladık ki, Yahudiler’in kralı olarak yeni doğan Mesih buralarda olmalı. Biz O’nu görmeye, O’na tapınmaya ve armağanlar vermeye geldik.

K. Hirodes: Yahudiler’in kralı mi??? (söyleniyor) Adam ne konuşuyor be. Benim sarayımda bebek falan yok. (samimi bir şekilde) Yaaaaa..... iyi yapmışsınız. Siz şimdi gidin şu kral olan Mesih’i bulun, bulun ki ben de ona tapınayım, ona değerli armağanlar sunayım.

Y. B. 1: İzninizle, biz yolumuza devam edelim. Zaten yıldızın gösterdiği yere henüz tam ulaşmamışız. Çok memnun olduk, sonra görüşmek üzere.

(Hirodes elleriyle gitmesini işaret eder, yıldızbilimciler hafifçe eğilip çıkar.)

3. Sahne

K. Hirodes: Kahin, kahin...(kahine bakarak parmağıyla gel işareti yapar, kahin sessizce gelip selamlar) Bu adamların söylediği Mesih de kim? Nerede doğmuş? Niye benim bunlardan hiç haberim yok? Size boşuna mı maaş veriyorum ben?

Kahin: Efendimiz öfkelenmeyin. Ne İsrail’in tarihinde ne de şimdi, sizin gibi haşmetli, sizin gibi azametli, sizin gibi görkemli bir kral olmamıştır. Kral Süleyman bile sizin kadar...emm...sizin kadar....

K.Hirodes: Kes!! Bu dünya kral Süleyman’a bile kalmadı. Şimdi söyle bakalım: kimmiş bu Mesih??

Kahin: Şey, efendim, yani... Kutsal Yazılar’da, Mesih’le ilgili peygamberler aracılığıyla bildirilmiş bir çok kehanet vardır.

K.Hirodes: Demek öyle, ha ...anlat,anlat.

Kahin: Şey... Efendim... (Kutsal Yazıları okumaya başlar: Mika 5,2) Mika peygamber 700 sene önce dedi ki:

“Ey sen, Yahuda’daki Beytlehem, Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin! Çünkü halkın İsrail’i güdecek önder senden çıkacak.”

K. Hirodes: Şimdi sen bana Beytlehem’den bir önder çıkacağını mı söylüyorsun. Ben ne yapacağım şimdi?? Gitti,gitti. Güzelim krallık gitti. O leziz yemekler, karılar, kızlar hepsi gitti ...ah ah ....

Kahin: Efendim bütün bunları kaybetmenize hiç gerek yok. Güzel bir çözüm üretiriz, biraz zaman tanı bize...

K. Hirodes: Dur, dur!! Aklıma harika bir fikir geldi. Beytlehem’de doğan bütün erkek çocukları öldürelim. Böylece Mesih denilen o çocuğu da öldürmüş oluruz. (Kendini beğenmiş bir şekilde gülümsemektedir)

Kahin: Bakın ben bunu hiç düşünmemiştim. Çok zekisiniz efendim.

K. Hirodes: Tabii, kral olmak kolay mı? Şimdi emir verelim askerlere. Dediğim hemen yerine gelsin. Ben de gidip bir şeyler atıştırayım, böyle konular insanın iştahını açıyor, canım... (kahine birkaç altın vererek) Hadi, sen de gidip dolaş. (Sahneden çıkar kahin de gidip onu izler.)

2. Perde

1. Sahne

(Ahır hazırlansın: 4 kürsü)

H. Kızı: İşte böyle... kral Hirodes, Beytlehem’de doğan bütün erkek çocukları öldürtme kararı vermiştı. O sıralarda insanlar nüfus sayımı için Beytlehem’e akın ediyorlardı. Bütün hanlar dolup taşmıştı. Babamın işleri de çok iyi gidiyordu. Derken bir akşam bizim hanın kapısı ısrarla çalınmaya başladı.

(Yusuf ve Meryem sahneye girerler)

Yusuf: Meryem, sen burada biraz dinlen. Şurada bir han var gidip bir bakayım, belki boş bir yer buluruz. (Hana doğru ilerler, hanın kapısını çalar. Sabırsızca beklemektedir.)

H. Kızı: Baba, ben bakarım....(kapıyı doğru ilerler) Buyurun, ne istiyorsunuz??

Yusuf: Karım hamile, doğurmak üzere. Acaba boş bir odanız yok mu? (bu sırada hancı gelir)

Hancı: Ne var kızım, ne istiyor bu adam?

H. Kızı: Karısı hamileymiş, doğurmak üzereymiş. Boş bir oda istiyorlar.

Hancı: Keşke boş bir yerimiz olsaydı. Ama bütün han tıka basa dolu.

H. Kızı: Baba bizim ahır var ya, orası boş. İsterlerse orayı verebilirsin.

Hancı: (gözleri parlar, elleri ovuşturarak) Evet, bizim bir ahır var, eğer istersiniz ancak orayı verebilirim, yüzde yirmi de indirim yaparız.

Yusuf: (çaresiz) Evet tabii, ben karımı alıp geliyorum. (Karısını alır gelir. Hancı, hancının kızı, Yusuf ve Meryem beraber ilerlemeye başlarlar)

Hancı: İşteeee ahırımz. Krallara layık bir yer. (ahır gösterir) Buyurun, buyurun çekinmeyin.

Yusuf: (Üzülerek) Ha, burası mı?

Hancı: (kızına dönerek) Eh, biz de işimize bakalım.

H.Kızı: Baba ben kalıp onlara yardım etmek istiyorum.

Hancı: Tamam, (çıkarak) ama sakın parayı almadan gönderme.

(Herkes aşağı iniyor; Meryem perde arkasında doğum yapıyor.)

2. Sahne

(Yıldızbilimciler ellerinde hediyeleri sahnede dolaşıyorlar.)


Yıldızbilimci 2: İşte! Doğuda gördüğümüz yıldız. Onu takip edelim. Mesih kesinlikle orada!

O’nunla karşılaşmayı dört gözle bekliyoruz. Yeni kralının önünde secde etmek benim için büyük bir ayrıcalık olacak. (biraz daha yürürler)

Y.B. 1: Ha, işte yıldız durdu! (etrafına bakıyor) Bu mahallede saray fılan kesinlikle göremüyorum fakat yıldızın bize burasını gösterdiğinden hiç şüphem yok. Bir içeri gidelim!

(Yıldızbilimciler kapıya vuruyorlar; “Buyurun” duyunca gidip İsa’nın önünde secde eder, hediyelerini verirler.)

Bu upuzun yolculuk her şeye değerdi. Demek ki Yahudiler’in Mesih’i budur. Demek ki benim kurtarıcım da budur. İnan ki, hayat boyunca böyle inanılmaz bir sevinç hissetmemiştim. Ümitle dolup taşıyorum ve bunları herkese, HERKESE anlatmayı düşünüyorum!

Yusuf: Meryem ve ben de çok sevinç doluyuz.

Y.B. 2: Daha çok kalmak isterdik ama yarın yine yola çıkmamız gerekecek. Kral Hirodes’e uğrayıp memleketimize döneceğiz.

Yusuf: Anladım. Rica ederim, evimiz ne kadar kötü de olsa bu gece yanımızda kalın.

(Her dördü de uyuyorlar; Y.B.1/2 rüya gördükleri için uykularında dönüyorlar. Sabahın köründe anlatıyorlar:)

Y.B. 1: Meryem, Yusuf! Rüyamızda çok net bir mesaj aldık. Tanrı’nın ta kendisi konuşmuş olmalı. Anladık ki Kral Hirodes’e görünmemeliyiz, sizinle nerede karşılaştığımızdan haberi olmaması lazım. Biz gün doğmadan buradan çıksak iyi olur.

Yusuf: Tanrı sizinle olsun! (Öpüşüyorlar, sonra da el sallıyorlar) Hadi Meryem, biz uyuyalım.

(Yatıyorlar, bu kere Yusuf uykuda dönüyor. Uyandıktan sonra:)

Meryem, Meryem, rüyada bir melek bana seslendi. İsa’yı alıp Mısır’a kaçmamız gerekiyor. Çünkü Hirodes İsa’yı kesin öldürme niyetinde. Hadi, bir an önce Mısır yoluna çıkalım!

(Bebeği ve eşyalarını toplayıp aceleyle yola koyuluyorlar.)


3. Sahne


(Hancının kızı yine süpürge ile, babası arkalarında meşgul)


H. Kızı: Ben gerçekten anladım ki doğan o bebek normal bir bebek değildi. O’nun doğumuyla karanlığın aydınlandığını hissettim. Benim hayatıma sevinç ve ümit girdi.

Hancı: (sahneye girerek) Neredeler kızım?

H. Kızı: Baba, onlar gideli çok oldu.

Hancı: Yaa.... umarım onlardan para almamışsın! Yani çocuğu bir daha göremeyecek miyim?

H. Kızı: Hayır Baba, öyle sayılmaz. İman gözüyle baktığın zaman çocuğun her zaman yüreğinde olduğunu fark edeceksin. Düşünsene... Mesih’imiz geldi! O’nu seversek zaten bizimle kalacaktır, bunu ben O’nun yanındayken anladım.

(Sahneden çıkarlar ve oyun biter.)

---------------------------------------------------------

Fikir/Orijinal: Adana Protestan Kilisesi

Uyarlaması: Liane Mistele/ Melek Bayram, Diyarbakır Kilisesi, 2004