On Bakire Benzetmesi

Oyuncular:

Üç Akılsız: Makbule

Asuman

Necibe

Üç akıllı: Şükriye

Nuriye

Lütfiye

Güveyi

Vaiz

Yağcı


1. Sahne

Necibe: Aa, bugün Pazar ya! Gene lazım toplantıya gideyim! Uff!

Ama hiç canım çekmiyor, gideyim toplantıya.

Ha, bugün evde kalacam. Zaten iyi hissetmiyorum kendimi.

Oh, yatayım şimdi.

(zil çalıyor)

Şükriye: Necibe kızkardeş, gelecen mi toplantıya?

Necibe: Aa, naş ya! Zaten hazırlık yapardım gideyim. Şimdi çıkacaydım.

Sade İncilimi ve pesnarkamı alayım, geliyorum.

(ikisi birlikte toplantıya gidiyorlar)


(Makbule evde oturup televizyon seyrediyor, Asuman geliyor, içeri dalıyor)

Makbule: Asuman kızkardeş, gel!

Satelitte başladı şimdi İbram Erkal.

Çok güzel, kim bu?

Asuman: Ama Makbule, toplantıya gitmeyecez mi?

Makbule: Aa, bu hafta gene gitmeyelim toplantıya.

Sanki ne olacak, bir defa gitmesek?

Asuman: Ama bak, kızkardeş:

Ben de çok seviyorum, bu diziye bakayım.

Ama biliyon ya, gene gelecekler bize,

"Ama ne için toplatıya gelmediniz" soracaklar.

Makbule: A öyle ya! Haydi gidelim.

(birlikte toplantıya gidiyorlar)



(Aynur evden çıkıyor, yolda Lütfiye ile karşılaşıyor)

Aynur: Aa, Lütfiye kızkardeş! Nasılsın bugün?

Lütfiye: Şükürler olsun, çok mutluyum Rabde.

Zaten bütün hafta bekliyorum bu günü, gelsin.

Aynur: Aa, evet, benim için de Pazar günü haftanın en önemli günü oluyor.

Çünkü hepimiz birlikte bir araya geliyoruz, Rabbi övelim ve Rabbin sofrasına katılalım.

Lütfiye: Evet, hepimiz bir bedeniz ve biriz.

Ve o Rabbin sofrasından alınca, onu anıyoruz ve İsa'nın ikinci gelişine kadar onu yapacaz.

Bir gün Rabbin katında tazesini Onunla birlikte içecez.


Toplantı:


Vaiz: Hoşgelmisiniz, kızkardeşler.

Bugün ilahi 54 ve 55'i söyleyelim.

(hepsi birlikte o ilahileri söylüyorlar)


Vaiz: Kardeşler, Bugün okuduğumuz ayetler, Matta 24:42-44 olsun (onları okuyor)


(şükürleşiyorlar)


(Makbule Asuman'ın koluna giriyor ve çabuk kaçmaya bakıyor)

Makbule: Daha çabuk gidelim eve, yoksa Show TV'de İbram Erkal'ı kaçıracaz.

Şükriye: Kızkardeşler, bu hafta içinde hangi günde buluşalım da, birlikte dua edelim?

Makbule: Baksana, söz veremem, çünkü hafta içinde bir sürü işlerim oluyor.

Ama yine, Allah yolcazımı açarsa, gelirim.

Asuman: A evet, Rab yolumu açarsa, ben de gelirim.

Haydi, Allah seninle olsun!

Şükriye: Evet, Rab sizinle de olsun.

(Makbule ve Asuman ayrılıyorlar - yolda konuşuyorlar)


Asuman: Aman, bunlar da! Toplantı, toplantı, toplantı...

Ben paza günü zor geliyorum toplantıya

Şimdi al, hafta arası da toplan gene dua edesin.

Amaan, bunlar da!

Makbule: Bunlar artıkın toplantılarla karıştılar.

Haydi, şevik gidelim İbram Erkal daha bitmeden.


Lütfiye: Kızkardeşler, gerçekten bugün Rab konuştu kardeşimizin ağzından.

Lazım uyanık duralım.

Aynur: Evet, ben de çok etkilendim.

Lazım her an hazır olalım Rabbin ikinci gelişine.

Şükriye: Evet, çok doğru! Onun için bir araya gelip dua edelim.

Birlikte daha kuvvetli olacaz.

Birbirimizi destek verebiliriz, birlikte Rabbi övebiliriz.

(üç akıllı ayrılıyorlar)


Necibe: Ben anlamıyorum bunları, yau!

Ne var bu kadar heyecanlanmak için, sanki.

Ben bugün hiç bir şey anlayamadım o vaızdan.

Ne istiyor söylesin: uyanık durun?


2. Sahne:

(Şükriye evde oturup dua ediyor)

Şükriye: Ya Rab, bugün öğrettir bana, nasıl sana uygun bir yaşam süreyim. Amin!

(İncili açıyor ve okumaya başlıyor. Tam o anda onun kızanı mektepten geliyor)

Şükriye: Hoşgeldin, yavrum!

(onu öpüyor) Mektep nasıl geçti bugün?

Nuri: Evet, anne! Bugün bizim sınıftan birkaç kızan benimle eğlendiler, İsa'ya iman ediyorum diye.

Şükriye: Evet oğlum, anlıyorum seni. Kolay değil!

Ama İsa ile de eğlendiler, bizimle de eğlenecekler.

Biz lazım buna hazır olalım.

Ama İsa bize bir örnek braktı.

O, düşmanlarını af etti, onları bağışladı ve sevdi.

Bizden de aynı şey istiyor.

İstersen, şimdi birlikte dua edelim, sen de o kızanları af edebilesin.

Hem de onlar için dua edelim, Rab onların gözlerini açsın diye.

(birlikte dua ediyorlar)


(Necibe evde oturup magnette bir dünya şarkısı salıyor. Aynanın önünde oturup kırmızılık ve lak sürüyor. Heyecenla altınları takıyor. Sonra kızanı mektepten geliyor)


Ferdi: Anne!

Necibe: Ne oldu, be Ferdi?

Ferdi: Bak, bugün mektepte kızanlar benimle eğlendiler, ne için Protestan imişik biz.

Necibe: (kızgın) Kim bu kızanlar, seninle eğleniyorlar böyle?

Bak yarına gedecem seninle mektebe, bu kızanların kulaklarını koparacam.

Onları kafa kafa vuracam.

Bakalım, kime protestant diyorlar.

(telefon çalıyor)

Asuman: Alo, Necibe, sen misin?

Necibe: Evet, Asuman, benim. Nasılsın?

Asuman: Bak, Makbule de yanımda.

Biz onunla anlaştık, gidecez bizim komşulara mal bakalım.

Çünkü onlar bugün Estanbol'dan döndüler.

Sen de gelecen mi bizimle, kendine mal beğenesen?

(Makbule telefonu Asuman'ın elinden alıp heyecanla bağırıyor)

Makbule: Çok güzel kostümler getirmişler.

Necibe: Aa, evet, yarına gelecem.

Ferdi: Ama anne, değil mi, sen yarına benimle gideceydin.

Necibe: Bak, duydun ya. Ben onlara söz verdim şimdi. Onları kıramam.

Sen anlaş o kızanlarla, bir dahana Protestant demesinler, tamam mı?


(üç akıllı bir arada)

Aynur: Selamet, kızkardeşler!

Şükriye: Bugün dua edelim, Rab bizi uyantırsın, Onun gelişine hazır olalım.

Lütfiye: Rab bize göstersin, kimin için bugün dua edelim, kimin ihtiyacı var.

Aynur: İsterseniz, Makbule, Necibe ve Asuman için dua edelim. Sanıyorum, onların çok ihtiyacı var.


3. Sahne:

(altı kişi yolda gidiyorlar kandilleriyle)


Lütfiye: Hepimiz kandillerimizi aldık mı?

Herkes: Evet, aldık.

Necibe: Aa, gerçekten düğün için çok hazırlık yaptım.

Şükriye: Bu gün gelsin diye, gece gündüz dua ettim.

Makbule: Çok merak ediyorum, bu düğün nasıl olacak.

Aynur: Ama bu düğün çok farklı bir düğün.

Asuman: Bu kadar bekledim, bu güveyin düğününe katılayım.

Lütfiye: Ama bu düğüne sade hazırlıklı olanlar katılabilir.

Üç akılsız: Ama zaten hepimiz hazırız.

Aynur: A, evet geldik, tam anlaştığımız yerde.

Necibe: Haydi, oturalım acık dinlenelim, çok yoruldum.

(herkes oturuyor)


Nermin: Kızlar, bakın ne duydum: güveyi geç gelecekmiş.

Üç akılsız: Eh!

Asuman: Boşu boşuna bu kadar yol mu geldik?

Lütfiye: Sıkılmayın, kızkardeşler!

Geç olsa da, yine de en önemlisi, güveyi gelecek, değil mi?

(herkes uykuya dalıyor)


Nermin: İşte, güveyi geliyor. Onu karşılamaya çıkın!

Herkes birlikte: Aa, geliyor şimdi!

Üç akılsız: Uff, olamaz!

Necibe: Kandillerimiz sönüyor.

Makbule: Bize yağınızdan verin!

Asuman: Çünkü yanlarımıza yağ almadık.

Üç akıllı: Olamaz!

Şükriye: Sonra hem size, hem bize yetmeyecek.

Aynur: En iyisi satıcılara gidin, kendinize yağ alın.

Asuman: Biz sandık, yağlarımız bize yetecek.

Ee, tabii, güveyi vaktında gelseydi...

Haydi şevik, gidelim, kendimize yağ alalım da, yetişelim.

(üç akılsız ayrılıyorlar. Güveyi geliyor ve üç akıllılara her birisine birer altın taç takıyor)


(üç akılsız yağcının yanına gidip kapıyı hızlı vuruyorlar)

Yağcı: Kim bunlar, yau, beni gece yarısında böyle rahatsız ediyorlar?

Üç akılsız: Aç kapıyı! Yalvarırım!

(yağcı kapıyı açıyor)

Yağcı: Ne istiyorsunuz?

Üç akılsız: Şevik, bize aacık yağ sat!

(yağcı yağı döküyor)

Yağcı: Ne için bu heyecan? Nereye alatlıyorsunuz böyle?

Üç akılsız: Biz düğüne davetliyiz.


(önce anlaştıkları yere dönüyorlar, kimseyi göremeyince suratlarını asıyorlar)

Asuman: Aa, kimse yok! Yoksa güveyi kaçırdık mı?

Makbule: Ne yapacaz şimdi?

Necibe: Haydi bu işi bana brakın!

Telaşlanmayın, ben sizi şimdi düğün salonuna sokacam.

(koşup kapıya vuruyorlar)

Üç akılsız: Efendimiz, efendimiz, kapıyı aç bize.

Güveyi: Size doğru bir şey söyleyeyim: sizi tanımıyorum!

Necibe: Naş ya! Ben Allah adamıyım. Bir toplantı bile kaçırmadım.

Asuman: Evet, İsa! Bu işin içinde haksızlık var.

Te bak, o Şükriye içerde. O da kim imiş?

O iki senelik imanlı değil.

Ben gene çak onbeş sene önce bu yola düştüm.

Makbule: Öyle be! Ya ben? Benim evimde her cuma günü dua oluyor. Bu sayılmıyor mu?

Necibe: Tamam İsa, istersen bunları brak. Ama bari beni çevirme!

Ben olardan daha hızlı imanlıyım.

Biliyorsun, benim babam bile bu yolda idi.

Güveyi: Size doğru bir şey söyleyeyim: sizi tanımıyorum!


(üç akılsız ağlayarak, üzülerek ve kızarak büyük bir pişmanlık içinde ayrılıyorlar)