On Lepralı

Oyuncular:

Hesron

Yemima

Nahşon

Başkâhin

Sekreter

1. Kızan

2. Kızan

3. Kızan

Zara

Rebeka

İsa

1. Cüzamlı

2. Cüzamlı

3. Cüzamlı


1. Sahne

(Hesron yatıyor. Sonra kalkıp bir peçe alıp, başına takıyor Sabah duasını yapıyor) (baştaki sözler ibranicedir, melodi ile okunuyor, kilisedeki papazlar gibi)


Hesron: Şema Yitsrael Adonay Elohenu, Adonay Ehad!

Sesle, ey İsrail halkı, Rab Allah, senin Allahın birdir.

(Mezmur 117)

Ey bütün milletler, Rabbe Hamdedin!

Ey bütün halklar, onu övün!

Çünkü bizim için Onun merhameti büyüktür.

Ve Rabbin hakikatı sonsuzdur.

Rabbe hamdedin!

Ey gökün ve yerin efendisi, dedelerimizin tanrısı, İbrahim'in Allahı.

Sana şükrediyorum ki, bu sabah gözlerimi açtın. Gençliğimde bana vermiş oldığın karımı sen kolla! Sen bana beş tane evlat verdin, onları bugün senin eline teslim ediyorum. Amin!


(Hesron yıkanmaya gidiyor karısını çağırıyor)

Yemima! Gel, bana aacık su dök yıkanayım.

(Karısı onu yıkamaya başlıyor. Birden onun kolundaki lekeleri görüp, su testisini yere düşürüyor)


Yemima: Hesron!

Hesron: Yemima, ne oldu sana?

Yemima: Ne bu senin elinde? Olmasın cüzam hastalığı!

Hesron: Ne? A, bu mu? Eh, o hiç bir şey değil!

Korkma sigur birkaç günde geçecek.

Yemima: Yine de, ne olur ne olmaz.

Gidip kendini başkâhine gösterirsen, iyi yapacan.

Hesron: Başkâhine mi?

Ne yani, işimi gücümü brakıp 100 km yol mu yapacam?

Sonra, bak, ben Allahıma güveniyorum.

O öyle bir şeye izin vermeyecek.

Yemima: (kocasının koluna bakıyor)

Bilmiyorum, belki de bir şey olmaz. Ama ya olursa?

Hepimizi mi hastalantırmaya mı bakıyorsun? (ağlamaya başlıyor)

Hesron: (düşünceli) Hm, peki, belki de haklısın.

İyi de, tamam - daha bugün yola çıkacam.

Hazırla bana bir bohça, üç günlük yemek filan fişman.

Görecen bir hafta geçmeyecek, gene dönecem ve hiç bir şeyim olmayacak.

(yola çıkıyor, yolda bir arkadaşla karş1ılaşıyor)

Nahşon: Oo, Hesron benim eski ahbabım! Yolculuk nereye böyle?

Hesron: Aa, Nahşon, bu aslında çok saçma bir mesele.

Karım diyor, bende bir hastalık varmış.

Gidip, Yeruşalim'deki kâhine görüneceymişim.

Bence saçmalık, ama ne yapayım. Karı kızan rahat etsinler.

Aslında bir şeyceğizim yok. Kendin baksana! (kolunu uzatıyor)

Nahşon: (Hesron'un kolunu inceliyor, birden bağırıp geri çekiliyor)

Aaaaa, benden uzak dur, sakın dokunma bana!


2. Sahne

(Hesron başkâhinin önüne geldi, kuyrukta bekliyor, kendisinden önce üç kişi bekliyor)

Sekreter: (birinci adam öne çıkıyor - sıkılmış bir sesle)

Adınız!... Memleket!... Hastalık ne zaman başladı?....

Başka cüzamlılarla bir araya geldin mi?....

Başkâhin: Temizdir!

Sekreter: (ikinci adam öne çıkıyor)

Adınız!... Memleket!... Hastalık ne zaman başladı?....

Başka cüzamlılarla bir araya geldin mi?....

Başkâhin: Temizdir!

Hesron: Eee, gördün mü? Bu iş çok kolay, yau! Zaten sade bir formalite.

Sekreter: Adınız!...

Hesron: Hesron ben Yahuda

Sekreter: Memleket!...

Hesron: Samiriye

Sekreter: Ne?

Hesron: Samiriye

Sekreter: (başkâhine dönüyor) Bu herif Samiriyeli imiş. İstersen uğrattır onu.

Öylelerden azlaşmıyorum.

Başkâhin: Yok, kalsın. Bakacam ona. (başlıyor onu muayene etmeye)

Sekreter: Hastalık ne zaman başladı?....

Hesron: Ee, şey, dört gün oldu.

Sekreter: Başka cüzamlılarla bir araya geldin mi?....

Hesron: Nasıl, ben mi? Kesinlikle olamaz öyle şey!

Başkâhin: Hmm, bunu beğenmedim. Te bak, görüyon mu?

Kırmızı pupkalar ve içinde bir beyazlık. Yazık!

(sekretere dönüyor) Yaz, bu adam cüzamlı!

Hesron: Beyefendi, mutlaka bir yanlışlık olmuş.

Ben cüzamlı müzamlı değilim! Bir daha bakın!

Başkahin: (Hesron'u sekretere veriyor) Sıradaki gelsin!

Hesron: Ne olacak bana şimdi?

Sekreter: Yazıyorum... Samiriyeli Hesron ben Yahuda, ...

bugün ayın kaçı, yau...

25. Dekemvri 32 senesinde muayene oldu ve cüzamlı olarak tespit edildi. Murdar olduğu kesinleşti.

Hesron: Murdar mı? (yüksek sesle) Murdar mı?

Sekreter: Tamam, sakin ol. Gel bu yana, ben sana anlattırayım:

(onu bir kenara çekiyor)

Sen artık murdarsın, tamam mı? Te burada yazıyor

(Levililer 13:19, 45)

Anladın mı? Sen şimdi şöyle yapacan:

Birincisi: oturduğun evden kıra çıkacan,

bir dahana oraya ayak basmayacan.

Sonra: Kasabandan da kıra çıkacaksın,

kendine ayrı bir yer bulacan.

Sonra: Ne karına, ne kızanlarına

ne de başka hiç bir insana el sürmeyecen artık.

Sonra: Urbalarını yırtacan, eteğine ziller bağlayacan,

ağzına bir mendil bağlayacan ve başka kişiler sana yaklaştı mı., 'murdar, murdar' diye bağıracan.

Ve en önemlisi: Buraya, Allahevine bir daha ayak başmayacan.

Ee, diyelim bir gün iyileşmeye başlıyorsun,

o zaman gel, kâhin sana bir daha baksın.

Tamam mı, şimdi?

Hesron: (söylene söylene uzaklaşıyor) Murdar! Murdar! Murdar!...

(diz çöküp feryat etmeye başlıyor)

Doğduğum gün kahrolsun! Keşke dünyanın ışığını hiç görmeydim.

Anam, sen niçin beni dokuz ay taşıdın.

Ne için sancılarla beni bu lanetli dünyaya getirdin?

Bunun için mi? Bunun için mi?


3. Sahne

Yemima: (sevinçle dışarıa çıkıyor, ama Hesron'u görünce kafasına vuruyor)

Hesron!

Hesron: Dur, yaklaşma bana! Senin söylediğin gibi çıktı. Ben cüzamlıyım. Artık murdarım.

Kızanlar: Aa, babamız geldi! Babamız geldi! (Yemima onları zaptediyor)

Yemima: Arkada durun!

Hesron: Bakın kızanlar! Çok üzgünüm, yaklaşamazsınız,

çünkü bende kötü bir hastalık bulunuyor.

Ve sanıyorum, belki de gelecek zamanlarda bir dahana birlikte olamayacaz.

(Kızanlar üzülerek ve ağlayarak)

Kızanlar: Gitme Baba, biz sana çok sıkılacaz:.

Yemima: Ben sensiz nasıl yaşayacam? Allah, ne olur bizi brakma!

Hesron: Evet, Allahım, sen bize bu çekide merhamet et! (gidiyor)

Kızanlar: Baba, biz yalnız brakma.


KAMP:

Zara: Allah bizi ne kadar sevmiyor da, bize böyle bir hastalık verdi.

Hesron: Yau, böyle konuşma. Allahtan ümüt kesilmez.

Ve görürsün, belki bir gün biz de iyileşebiliriz.

Zara: Aman, arkadaş, sen de bu Allaha göveniyorsun, sanki iyileşebilecen. Ama görecen ki, bizim bu hastalık, bizim bu hastalık öyle bir hastalık, hiç düzelmeyecez.


EVDE:

(Yemima ve kızanlar evlerinde dua ediyorlar)

Yemima: Rabbim, sana hamdediyorum ki, bize bugün sen ellerinde tutuyorsun.

Sana yücelik getiriyorum, çünkü sen layıksın. Sen bize gelecek günlerde ellerinde tut.

En çok gene Hesron'a yardım et ki, iyileşsin.

Ve ben inanıyorum, sen bu çaresiz durumda bile kendi kuvetini gösterebilirsin.

1.Kızan: Ya Rab, ben de diliyorum, benim babama yardım edesin!

Ve çok vakıt geçmeden sen onu bizim aramıza gönder.

2.Kızan: Ey Allahım, ben de diliyorum babam iyileşsin ve bunu yürekten istiyorum.

Hepsi: Amin!

(Nine içeri giriyor)

3.Kızan: Aa, ninemiz geldi!

Nine: Hepiniz sesleyin. Biliyonuz mu, ben te şimdi ne işittim?

Bugün bizim kasabamıza İsa geleceymiş.

Bütün hasta zaten şimdiden kırda, Onu bekliyorlar dört gözle.

Çünkü İsa hastalara şifa verebiliyor.

Yemima: Evet Kızanlar! Bu bizim çaremiz olabilir.

Keşke Babanız İsa'yla karşılaşsa.

(üçüncü kızana) Bak, Rebeka. Ben sana şimdi bir sepet hazırlayacam. Babana yiyenti götür ve aynı zamanda ona haber ver, İsa gelecek diye.


KAMP:

(kızan kampa gidiyor)

Üçüncü kızan:

Baba, baba, biliyon mu, ben geldim sana bir iyi haber vereyim.

Ee, Anam, nenem ve kardeşlerim selam gönderiyorlar.

Hesron: Rebeka, söyle bakalım, ne imiş o iyi haber?

Rebeka: (sepeti uzatıyor) Baba, bugün biz hepimiz senin için dua ettik.

Ve sonra nenemiz bize kadar geldi, ve haber verdi, kasabamıza İsa geleceymiş.

Ve bütün hastaları şifalarmış. Baba, sen de kasabaya git ve İsa'yla karşılaş.

(Kız uzaklaşıyor)

Hesron: Ey, İsrail'in Allahı! Sana bugün diz çöküyorum, seni övüyorum ki, senin sevgin büyüktür.

Sana yalvarıyorum, bana fırsat ver, İsa'yı görebileyim. Bana yardım et! Amin!


4. Sahne

(İsa bir taraftan talebeleriyle geliyor)

Hesron: Haydi hepiniz gelin! İsa geliyor, O bize yardım edebilir!

Zara: Aa, siz gidin, ben böyle şeylere inanmıyorum.

(bütün hastalar birlikte İsa'ya dığru gidiyorlar)

Hepsi: İsa, efedimiz, halimize acı! Bize yardım et!

İsa: Ne istiyorsunuz?

Lepralılar: Görüyorsun, biz cüzamlıyız! Eger istersen, bizi temiz edebilirsin!

İsa: Peki, gidin, kendinizi kâhine gösterin. (ayrılıyor)

1.Cüzamlı: Ee, ne yapacaz şimid? (kendi ellerine bakıyor)

Bir şey olmadı. Baksanıza, te gene cüzamlıyım.

2.Cüzamlı: Ama duymadınız mı, İsa ne dedi: gideceymişik Yeruşalime, kendimizi kâhine gösterelim.

3.Cüzamlı: Ne? Sen iyi misin? Biliyon mu, Yeruşalim ne kadar uzak?

En azında 100 km.

1.Cüzamlı: Hem de, oraya gittik mi, zaten brakmayacaklar, kâhinin yanına gidelim, açan cüzamlıyız.

2.Cüzamlı: Öyle ya! Bu İsa öyle konuşuyor, sanki iyileştik de gidelim kâhinin yanına.

Hesron: Olsun, gene de gidelim. Gittik mi, ne kaybedecez?

Burada kaldık mı, daha mı iyi?

2.Cüzamlı: Doğru ya! Haydi gidelim. (yürümeye başlıyorlar)

-------------------------------

ARA: ilahi: "Günahlardan yıka beni, Rabbim!" (2 defa söyleniyor)

-------------------------------

(1.Cüzamlı köstekleniyor, Hesron'u çağırıyor, o da ona yardım ediyor)

1.Cüzamlı: Aaaa, Hesron, sana ne oldu?

(Hesron parmaklarını uzatıyor - artık temizdir) Sen iyileştin.

2.Cüzamlı: Evet, ben de, ben de! (hepsi aynısını bağırıyorlar)

3.Cüzamlı: Ben gidiyorum!

2.Cüzamlı: Nereye?

3.Cüzamlı: Eve, karımın kızanlarımın yanına, çok özledim onları.

1.Cüzamlı: Hani, Yeruşalim'e gideceydik.

3.Cüzamlı: Boşversene! İyileştik ya, en önemlisi o. Bana başka ne lazım? Çauuu!

2.Cüzamlı: Aa, adam iyi yapmıyor.

Ben gidecem Yeruşalim'e, kâhinin yanıına.

Bu işler belli olmaz. Bakarsın, hastalık geri dönebilir.

1.Cüzamlı: Haklısın! Ne olur, ne olmaz. Haydi gidelim.

Hesron sen gelmeyecen mi?

Hesron: Evet, ben de gelecem. Ama önce başka bir işim var.

Gidin, ben size yetişecem.


(İsa'nın yanına dönüyor)

Hesron: (İsa'nın önünde diz çöküyor)

İsa, sana şükrediyorum, açan beni iyileştirdin.

İsa: (talebelerine dönüyor)

Bu adamı görüyorunuz mu? Bir tek o döndü, bana teşekkür etsin.

(Hesron'a) Hani, on kişi şifalanmadı mı? Nerede öbürleri?

Hesron: Bilmiyorum, efendim!

İsa: (talebelerine) Bakın, on kişi şifa buldu, ama sade bir kişi kurtuldu!

(Hesron'a) Haydi, kalk. Çok iyi yaptın da bana döndün!

Şimdi eve git, karın kızanın seni bekliyorlar!

Zaten senin için çok dua ettiler.

(Hesron evine dönüyor)

Zara: Hesron, sen sahiden de iyileştin! İnanamıyorum.

Hesron: Bak, Zara!

Ben sana en başta demedim mi, ben Allahıma güveniyorum.

Çünkü O yardım ediyor.

Zara: Aa, Hesron, keşke ben de seni sesleydim, keşke ben de Allah güvenseydim. O vakıt ben de şimdi iyi olacaydım.

Çok pişmanın şimdi,ama ne yapayım? Oldu artık.

Hesron: Bak Zara! Gene de senin için geç değildir.

Sen fikrini değiştirdin mi, bir gün sen de İsa'yı bulacan.



Nahşon: Hesron, güzel ahbabım! Ne bu değişiklik sende?

Hesron: Beni İsa şifaladı. Sonra döndüm.

O vakıt bana dedi, ben kurtulmuşum.

Nahşon: Evet, aynısını ben de duydum. Bir tek O, kişileri kurtarabilir.

Ben de hastalık, mastalık yok, ama gene de Onun yanına gitmek istiyorum, Onu görmek istiyorum. Sence olur mu?

Hesron: Evet, iyi yapacan. O seni bekliyor!


(Hesron'un evinde)

(Yemima kızanları ile birlikte oturup dua ediyor)

Hepsi: Amin!

Kızanlar: Babaaaa, babaaaa, babamız geldi !!!

Yemime: Hesron, Hesron! Allaha şükürler olsun, bizi gene bir aile yaptı.