ŞİMŞON'UN HAYATI

1. Sahne: Yeni doğduktan sonra

Reporter: Merhaba kızanlar. Nasılsınız? Bugün bir reportaj için yola çıktım ve şu anda İsrail'de bulunuyoruz. Bugün birlikte bir adamın hayatını araştıracaz: onun adı Şimşon. Nasıl, hep beraber... ŞİMŞON.. güzel. Adım adım onun hayatını görecez: bebekken, delikanlı iken ve yetişkin adam iken. Onun hayatı çok özel idi, Allah onu seçtmişti, büyük işler yapsın. Ama ne yazık ki, görecez, Şimşon nasıl lazımsaydı yapmadı.

En birinci görecez onun anasını ve babasını... evet... bakın, Şimşom burada daa küçücük bebektir..

Günaydın, efendim... adınız ne?

Manoah: Adım Manoah, bu da benim karım. Bugün çok sevinçliyiz.

Reporter: Neden?

Manoah: Çünkü geçen hafta bebeğimiz doğdu. Otuz sene bebeğimiz olmadı ve biz artık umudumuzu kesmiştik. Ama çok şükür, Rab dualarımızıişitti.

Reporter: Yaa! Demek, bunca zamandan sonra bebeğiniz oldu. Bu nasıl oldu? Biraz anlat!

Manoah: Tabii... Bir gün benle karım tarlada işlerdik. O zaman Rabbin bir meleği benim karıma göründü. Önce ben onu görmedim, sade karıma konuştu. Dedi ki... ama en iyisi, karım kendisi sana anlatırsın.

Karısı: Evet, Melek bana iki defa göründü. Önce inanamadım. Bana dedi ki: “Kısır olduğun halde, Rab sana bir bebek verecek. Ama o bebek senin olmayacak, Rabbin olacak. Hayat boyunca Rabbe adanmış olacak”

Reporter: Aa, çok interesno. Nasıl, yani, ne gibi adanmış olacak?

Manoah: Bu demek, normal insan gibi yaşamayacak, Rabbin işini bitirmek için yaşayacak. Te burada Allah kanunu için bir ekspert çağırdık... o bize daha detaylno anlatırsın.

Reporter: Hoşgeldiniz, anladığım kadar, siz Allah kanununu çok iyi biliyorsunuz. Hatta, onun üzerine ders veriyorsunuz. Öyle mi?

Muallim: Evet, işimiz o. Şimdi size o adanmak meselesini aacık anlatırayım: Halkımızdan bir insan Rabbe adandı mı, lazım üç şeye dikkat etsin.

1) Lazım hiçbir zaman ölü bir şeye dokunmasın: ne ölü bir hayvana, ne de cenazelerde ölü bir insana.

2) Lazım hiç şarap içmesin, hatta bütün üzümler bile ona yasak. Taze üzüm olsun, stafidi olsun. Ona yasaktır.

3) Ve son olarak: herkes görsün açan o adam Rabbe adanmıştır: o yüzden lazım saçlarını hiçbir zaman kesmesin. Saçlarını kesti mi, Rabbe saygısızlık yapmış oluyor, ve sıradan bir kişi gibi olacak.

Reporter: Teşekkür ederim bu bilgi için. Evet, kızanlar, gördünüz mü? Rab o bebeği dünyaya getirmek için mucize yaptı. Bakalım, acaba büyüdükten sonra bizim Şimşon Allaha uygun bir hayat mı sürecek.

Dikkat ettiniz mi? Şimşon'a üç şey yasak idi. Kim hatırladı onları...

(bekliyor, kızanlar o üç şartı tekrarlasınlar)

-----------------------------------------

ilahi (1):

Rab bir gün mucize yaptı

Kısır kadın gebe kaldı,

Melek ona müjdeledi:

“Oğlun Rabbe adanacāk”



Ve kadın çocuk doğurdu,

Ad olarak Şimşon koydu.

Çocuk büyüyüp gelişti,

Allah da onu kutsadı.

-----------------------------------------

2. Sahne: Delikanlı iken

Reporter: Evet, kızanlar... gene birlikteyiz, gene Şimşon'un hayatına bakıyoruz. O artık çok büyüdü, delikanlı adam oldu. Hem de çok güçlü, çok muskullu bir kişi oldu.

(Şimşon içeri geliyor, sırtında ağır bir kapı var – ya da başka ağır bir şey taşıyor)

Vay be, o muskullara bakın! Ama çok merak ediyorum, acaba bizim Şimşon nasıl biri oldu: Rabbin istediğini mi yapacak, yoksa kendi kafasına göre mi yaşayacak. Te burada görüyoruz onu, nasıl anası babasıyla yolculuk yapıyor. Afedersiniz, bu yolculuğunuz nereye böyle?

Manoah: Timna kasabasına gidiyoruz.

Reporter: Timna'ya mı? Ama orada Allahsız bir halk yaşıyor Filistiler. Onlarla ne işiniz var?

Manoah: A be bizim delikanlı bir kıza aşk olmuş. Kafasına takmış onunla evlensin. Baba, git al bana o kızı. Durmadakka kafamızı şişirdi. Te biz de gidiyoruz onu almaya.

Reporter: (Şimşon'un anasına) Peki siz onu nasıl karşıladınız?

Anası: Benim hiç hoşuma gitmedi. Oğlum, dedim, sen, dedim, Rabbe adanmış bir kişisin, dedim. Bizim halkımızdan kız mı kalmadı, imansız bir halktan kız alacan?

Reporter: Çok doğru söylediniz. (Şimşon'a) Peki senin cevabın ne oldu?

Şimşon: Aga, ne yapayım? Aşk oldum işte. Mutlaka o kızı istiyorum.

Reporter: Ama o imansız biri. Nasıl onunla evelenecen?

Şimşon: Eeh, ne olacak sanki? Ben gene imanlıyım, o bana karışamaz.

Manoah: Oğlum, düşün bir kere. İyi yapmıyorsun. Vazgeç bu fikirden!

Şimşon: A be siz de! Bu kızı istiyorum, kray. Ne yaparsanız yapın, onu bana alacanız, tamam mı?

(birdenbire bir kızan ortaya atılıyor: kafasında bir aslan oyuncağı olsun)

Anası: Aaaa! Dikkat edin: aslan var!

Manoah: Yandık... Rab kurtar bizi!

Şimşon: Panika yapmayın, ben şimdi anlaşacam onunla... (gidip aslanı yırtıyor)

Reporter: Hiii... gördünüz mü, ne yaptı? Kocaman aslanı tavuk gibi ortadan yırttı, paramparça yaptı. .. Vay be, Şimşon! Nasıl bu kadar güçlü oldun?

Şimşon: Ehee... bu benim için bir şey değil. Te bu uzun saçlarım var ya. Onlar durdukça beni kimse yenemez.

Reporter: Sizce bu doğru mu? Onun gücü saçlarından mı geliyor? .... (kızanlardan cevap bekliyor) ... Tabii ki değil, ama Rabden geliyor, değil mi?

Şimdi bakacaz daha neler olacak? Bir hafta geçiyor. Artık aslanın bedeni bütün çürümüş, bir de bakıyoruz... a, bu ne? Onun bedenin içinde arılar yuva yapmışlar kendilerine, bir de bal akıyor. Aha.. bakın Şimşon gene geçiyor aynı yerden. Bakalım ne yapacak...

(Şimşon eğiliyor, elini aslanın bedenine sokuyor bir de oradan bal çıkarıp yiyor)

Reporter: Şimşon, ne yapıyon? Sizce iyi mi yapıyor? ... Haydi ona bağıralım: “Şimşon yapma! Ölü bir şeye dokunma!” ... Galiba işitmiyor bizi... bir daha bağıralım: “Şimşon yapma! Ölü bir şeye dokunma!”

-----------------------------------------

ilahi (2):

Şimşon da Timna'ya gitti,

Filistinli kadın gördü.

Ona hemen aşık oldu,

Çabucak da düğün yaptı.



Şimşon sen Rabbe adanmışsın.

Şimşon, güçlü insan.

Şimşon, neden Rabbe karşı geldin,

Ölü bir şeye sen dokundun?

-----------------------------------------



3. sahne: düğün

Reporter: Birkaç hafta sonu düğün oldu. Şimdi görüyoruz nasıl Şimşon, onun karısı ve bütün akrabaları kutluyorlar. Ey.. bütün kasaba geldi. Sade Şimşon imanlı, öbürleri hepsi Allahsız kişiler. Şimşon lazım iyi örnek olsun, değil mi? Bakalım bizimkisi nasıl duracak

Şimşon: (şarap döküyor) Şerefe, arkadaşlar, şerefe! Yaşasın Filistiler halkı, açan bana bu kadar güzel bir karı verdiler. Halklarımızın arasında sonsuz dostluk ve anlaşma olsun! İçin arkadaşlar!

Reporter: Ay, bu da ne? Şimşon ne yapıyor, fark ettiniz mi? Öyle mi lazım olsun? Hatırlıyor musunuz, anası babası onu adarken neye söz verdiler? ...

Ah, ah, Şimşon, ne yapıyorsun o halkın arasında, neden imanlı kızla evlenmedin? Bunun sonu iyi olmayacak...

Şimşon: Arkadaşlar... ben, var ya! Benim kadar akıllı olamazsınız! Hepiniz bir araya gelirseniz bile, ben sizden daha akıllıyım.

Halk: Ne konuşuyon sen! Biz burada otuz arkadaş bir araya geldik, sen bizden daha akıllı mı çıkacan?

Şimşon: Haydi bakalım... ben size verecem bir bilmece, onu akşama kadar çizebilirseniz, size birer kat kostüm, birer yake alacam. Ama çözemezseniz, siz bana otuz kat vereceniz.

Halk: Hazır, söyle bakalım... hehe, on sekundada çözecez

Şimşon: OK... hazır mısınız? “Yiyenden yiyecek çıktı, güçlüden tatlı çıktı”

Halk: Ne, ne, ne? Bir daha söyle!

Şimşon: “Yiyenden yiyecek çıktı, güçlüden tatlı çıktı”

Halk: Aa... kolay o be! Te şini...

(arkadaşlar bir araya geliyor, aralarında düşünüp konuşuyorlar)

Hmmm... insan ve üzüm

Şimşon: Hayır... yanlış...

Halk: Hmmm... kuş ve şeker.... ha buldum... skakalets ve şurup...

Şimşon: Hayır, hayır , haıyr... yapamıyonuz! (içmeye devam ediyor)

Halk: Bakın çocuklar... bu iş böyle gitmeyecek... hayatta o bilmeceyi çözemeyecez. Tek çare, onun karısına danışmak. O zaten bizim cinstendir.

Halk: Bak, senin o yeni kocan var ya... o ne sanıyor kendini. Bir geldi aramıza şimdi de profesor kesiliyor aramızda... Lazım o bilmeceyi çözeli, yoksa rezil olacaz... Şimdi bak, sen bizim cinsimizdensin. Söyle bize bilmeceyi rahat ol, yoksa sana ne yapacaz hesap et...

Reporter: Eveeet, çocuklar... şimdi Şimşon'un karısı iki tarafın ortasında kaldı: kocasının tarafını mı tutsun, yoksa kendi cinsinin dediğini mi yapsın? Sizce hangisi daha iyi? (bekliyor, kızanlar cevap versinler)

... Evet, peki, bakalım bizim kız ne yapacak...

(kişinin kulaklarını fısıldıyor)

Halk: Hehe... ha şöyle. Bilirdim açan bizden vazgeçemieyecen.... Hey Şimşon... gel bakalım, sana bir iki lafımız var.... Nasıl idi senin gatankan: “Yiyenden yiyecek çıktı, güçlüden tatlı çıktı”... öyle mi?

Şimşon: yaaa

Halk: Haydi bakalım... Aslandan daha güçlü bir şey var mı? Baldan daha tatlı bir şey var mı? Haa...?

Şimşon: Alçaklar sizi... benim karımla anlaştınız. Ulan, siz kiminle dalga geçiriyorsunuz? Şimdi gösterecem size. Bagaj mı istiyonuz?

Halk: Evet, bize 30 kat çıpın ve kostüm borçlusun.

Şimşon: Bagaj mı istiyorsunuz? Ha? Bagaj mı istiyorsunuz... ben size bulacam bagaj ...

Reporter: Sonra Şimşon gitti ve 30 Filistinli öldürdü, onların bagajlarını aldı, düğündeki arkadaşlarına verdi. Ama onun karısını aldılar, oından başkasına verdiler.

Bakalım, bizim Şimşon acaba akıllandı mı? Artık imanlı bir eş alacak mı kendine?



-----------------------------------------

ilahi (3):

Kendini akıllı sandı,

Ama halk daa kurnaz çıktı.

Karısını zorladılar,

Bilmeyeceyi sen açıkla



Şimşon sen Rabbe adanmışsın.

Şimşon, güçlü insan.

Şimşon, neden Rabbi seslemedin,

Kendine imansız bir kız aldın?

-----------------------------------------



4. sahne: Delila

Reporter: Evet, kızanlar... artık birkaç sene geçti. Bu zaman içinde Şimşon büyük bir savaşçı oldu ve Filistiler halkıyla bir sürü dövüşmeler yaptı. Kimse onu yenemedi, çünkü Rab ona her insandan daha fazla güç ve kuvvet verdi.

Ama ne yazık ki, Şimşon'un içinde bir düşman vardı... onu bir türlü yenemedi. Kendi duygularını ve isteklerini kontrol edemedi. Kafasına ne eserse, onu yapardı... hiç hesap etmezdi, acaba şimdi yapacağım şeyin sonu ne olacak.

Şimşon ikinci defa evlendi. Onun ikinci karısının adı: Delila. Ve Şimşon da ona deli gibi aşık oldu. Ama Delila da Filistin halkından idi. Demek bizim Şimşon gene bir şey öğrenmedi: gene aynı hata yaptı. İmanlı bir kızla evlenmedi. Bolay Delila ona iyi davransın... sizce nasıl olacak? Te bakalım....

Şimşon kırda gezerken, Delila'nın yanına çok önemli kişiler misafir geldi...

Delila: Hoşgeldiniz, beyler, hoşgeldiniz. Şeref verdiniz... Nasıl oluyor da beş kasabanın kmetleri bana geliyor. Hayrolsun, demek herhalde önemli bir iş için geldiniz.

1. Kmet: Evet, temayı uzatmayalım... geldik senin kocandan için... hani Şimşon'dan için

2. Kmet: Biliyorsun, adam kaç senedir bize karşı duruyor, bir türlü onu yakalamıyoruz.

3. Kmet: Adamda öyle bir kuvvet var ki, kenarı yok. Bir seferinde tam onu bastıydık, artık yok ne yapsın... elinde silah bile kalmadıydı. Adam ne yaptı: aldı yerden kurumuş eşek kafasının kemiğini, başladı vursun bizim askerelerimiz... bin kişi öldürdü bir kemikle.

4. Kmet: Bak şimdi, onda birtakım magiya var, belki bir yerde saklı bir muska taşıyor da o kadar kuvvetlidir. Git seni kocandan öğren nedir onun saklı tarafı o zaman bitirecez onu.

Delila: Nasıl olacak bu iş, ben nasıl kendi kocamı ele verecem? Ben onu seviyorum.

5. Kmet: Bak şimdi... elbette bu iş karşılıksız olmayacak. Sana bayağı yüklü para hazırladık: tam iki milyon leva. Onun gizli tarafını öğren... para senindir.

Delila: Nee.. iki milyon leva mı? Hmm... iki milyon !!! Off çok para yau! Onunla kendime yeni ev alacam, bir villa tam deniz kenarında...bir sürü altınlar, yeni moda rubalar... tamam, bu gece hazır durun. Ben size şmar yaptım mı gelin, onu yakalayın.

(herkes çıkıyor... sonra Şimşon içeri giriyor)

Delila: Kocacığım, ben seni çok seviyorum, onu biliyorsun değil mi?

Şimşon: Tabii, canım, tatlım...

Delila: O zaman söyle bana, nasıl oluyor da kimse seni yenemiyor. Senin gücün nereden geliyor?

Şimşon: Haha, o mu? Eğer beni yedi tane yepyeni, henüz kurumamış iple bağlarsan, o zaman her insan gibi zayıf olacam.

Delila: Öyle mi, hmm... çok interesno. Yat bakalım, dinlen, aacık uykunu al... ben yanındayım.

(daha sonra) Şimşon, Şimşon kalk, kalk! Filistiler gelmiş, baskın yaptılar evimize.

Şimşon: (ayağa fırlıyor, ipleri üzerinden atıyor) Ne? Nerede? Ha şimdi gösterecem size... (başlıyor onları dövmeye ve kovmaya)

Delila: Aa.. sen beni aldatırdın... aslısını söylemedin. Demek bu ipler mesele yalan...

Şimşon: Aacık maytap yaptım, ama aslısını öğrenmek istiyor musun? Ha?

Delila: Söyle bakalım, değil mi, biz karı kocayız, lazım gizli şeyler olmasın aramızda.

Şimşon: OK... bak şimdi. Uzun saçlarım var ya. Onları al, bir dokuma tezgahın içine geçir, başka iplerle karışsınlar. O zaman bütüüün kuvvetsiz kalacam.

Delila: Sahi mi? Neyse, gene yat aacık uzan, zerrem uykunu alamadın.

(onun saçlarını örüyor) Şimşon, Şimşon kalk, kalk! Filistiler gelmiş, baskın yaptılar evimize.

Şimşon: Ha... gene mi? Şimdi mars yapacam onları.

(gene herkesi tekmeleyerek kovuyor dışarıya)

Delila: (ağlıyor) Sen beni hiç sevmiyorsun. Nasıl diyon açan beni seviyosun. Senin gücün nereden geldiğini bana hiç söylemedin, hep yalantırdın.

Şimşon: Ama karıcım onu sana bildiremem, Allah söz verdim.

Delila: (vuruyor onun göğsüne) Brak beni, brak beni!! Ah, keşke hiç evlenmeseydik... nasıl admsın sen? Madem bana güvenmiyorsun, neden aldın beni? Beni seversen, söyle bakalım senin taynan nedir?

Reporter: Evet, kızanlar. Şimşon bu durumda ne yapsın? O karısını seviyor mu? O zaman ona anlatsın mı? Sizce ne yapsın? Haydi hep beraber ona bağralım: “Şimşon söyleme!”

Şimşon: (karısının ağlamasına dayanamıyor) Peki peki... uzatma... fazla ağlama anlatacam: bak, Delila, ben daha bebekken Rabbe, bizim Allahımıza adanmıştım. Ve onun için lazım kafama hiç ustura değmesin, saçlarım lazım hiç kesilmesin. Bana güç ve kuvvet veren bizim Allahımızdır. Ama traş oldum mu, hiç gücüm kalmayacak.

Delila: Peki, bu sefer inanıyorum sana. Gene yat bakalım... sabaha az kaldı. Yat, uykunu al.

(sonra) Şimşon, Şimşon kalk, kalk! Filistiler gelmiş, baskın yaptılar evimize.

Şimşon: Aa, yetti artık... şimdi göreceniz kim usta, kim hasta... aaa... aa... gücüm yok artık, kuvvetim kalmadı... Allahım, Rabbim, neden braktın beni?

Kmetler: Tuttuk herifi, hiç de zor olmadı. Sağolsun Delila, onun yardımı olmadan yapamayacaydık. Al sana parayı, hak ettin onu.

Reporter: Filistler, zavallı Şimşon'u alıp götürdüler. Sonra hiç acımadan kızgın demirle onun gözlerini oydular. Şimşon artık kör oldu. Sonra onu bir değirmentaşının başına koydular, bir hayvan gibi onu işlettirdiler. Eskiden en büyük askerler, babayiğitler onun önünde titrerdiler: şimdi gene 4-5 yaşında kızanlar sokakta onunla alay ederdiler.

Acaba, Şimşon bu durumda iken ne gibi şeyler düşünürdü? Onun hayatından ne öğrenecez.

Şimşon bey, bizim seyircilere söyleyecek bir sözünüz var mı?

Şimşon: Ah, şimdi anladım ki, insanca güçlü ve kuvvetli olmak yeterli değildir. Keşke daha genç iken Rabbi ciddi alsaydım. Keşke anlasaydım öbür insanlar gibi değilim. Ve keşke imanlı bir kızla evlenseydim, o beni ele vermeyeceydi. Sadece aşk olmak yeterli değil.

-----------------------------------------

ilahi (4):

Sanki Şimşon hayatından

Hatalardan ders almadı.

İkinci kere evlendi,

Rabbi hiç hoşnut etmedi.



Şimşon sen Rabbe adanmışsın.

Şimşon, güçlü insan.

Şimşon, neden Rabbe karşı gittin,

En sonunda gücünü kaybettin?



Biz Şimşon'un hayatından

Bir ders alabilir miyiz?

Kutsal Ruha karşı gidip

Ruh gücümüz kaybolmasın.



// Rabbi bütün yüreklen sev,

Rabbi bütün gücünlen sev,

Rabbi bütün aklınla sev.

Komşunu kendin gibi sev.//

-----------------------------------------