"Yaktı Beni"

Oyuncular:

Kıymet - 16 yaşında delikanlı bir imanlı kız

Hakkı - 18 yaşında delikanlı imansız bir pazar satıcısı

Goço Aga - Barçenin sahibi

Vasko - Kilisenin vaizi

Kıymetin birinci arkadaşı

Kıymetin ikinci arkadaşı

Kıymetin anası

Kıymetin babası

Hakkının anası

Hakkının babası

Kilisede imanlılar


1. Sahne: TANIŞMAK

Hakkı: Yoğurtlara yürüyün - Kalmadılar - Taptaze. Hiç iyşi yok.

Eger birisinde iyşi yoğurt çıkarsa, gelsin bana, parasını çevirecem.

Bir de yoğurt kendimden verecem.

Kıymet'in arkadaşı: Mare, Kıymet, öteye gün toplandık gençlerlen.

Biz Allahtan konuşuyoz, öbürü gevezelik yapıyor.

Sonra Rab'den için bir şey dinleyemeyoz.

Kıymet: O kişi de ne yaptı, Rabbin sözünü dinleyemediniz ?

Kıymet'in arkadaşı: Ee seslemedi, ondan bir şey istedi, bundan bir şey sordu. Hep böyle yaptı dinleyemedik.

Kıymet: Dur aacık, burdan ıspanağa yoğurt alayım. Te o çocuk çok güzel bağırıyor. Soracaz bakalım kaç para.

Hakkı: Mare, kızlar ! Gelin, vereyim yoğurt size. İyşi çıkarsa kafama kafama vuracanız yoğurdu.

Kıymet: Affedecen, ama biz senin bildiyin kızlardan değiliz. Yani, senin bildiğin terbiyesiz kızlardan değiliz.

Hakkı: Açan öyle, affedeceniz gene. Klientlerimi kaçırmayım. Söyleyin bakalım, ne istiyorsunuz. Emriniz başımın üstüne.

Kıymet: Kaç paraya veriyon yoğurdu?

Hakkı: Sen benim önemli klientlerimden olduğundan, senin için bu yoğurt 40 stotinka.

Kıymet: Ver bakalım bir yoğurt

(Kıymet para veriyor - 1 Leva bütünlük)

Hakkı: Mare kızlar ! Çok hoşuma gittiniz. Olur mu sizinle tanışayım ?

(Kıymet arkadaşına dönüyor.)

Kıymet: Tanışalım mı ?

Kıymet'in arkadaşı: Hayır, olamaz, tanışmayalım.

Kıymet: Ee, ne için olmasın. Onda ne var ?

Kıymet'in arkadaşı: Olmaz ! Çok şey var arada.

Kıymet: Ne bu şey ?

Kıymet'in arkadaşı: Anlasana - sen imanlı, o gene dünyada. Hatırla vaizin sözlerini: 'İmansızlarlan işiniz olmasın.'

Hakkı: Ne bu fişildeşiyonuz ? Tanışalım mı, tanışmayalım mı ?

Eger tanışmazsayız paranızın üstünü çevirmeyecem.

Kıymet: Tamam, tanışacam seninle.

Kıymet'in arkadaşı: Kıymet, yanlış şey yapmayon mu ?

Hakkı:Ha şöyle. Yola gelin biraz. Benim adım Hakkı.

Ya senin adın ne, kız?

Kıymet: Benim adım Kıymet.

Hakkı: Olur mu, birhangi bir barçede buluşalım ?

Kıymet: Olur, tabi. Nerde olsun ?

Hakkı: Goço aganın barçesi, bu akşam saat beşte.

2. Sahne: BULUŞMAK

Hakkı: Kıymet, üç ay oluyor, seninle geziyoz. Senden daha hiç yok duyduğum bir kötü laf çıksın.

Kıymet: Bak Hakkı, üç aydır var bir şey lazım sana anlatayım, ama anlatamayom. Ama şimdi artık karar verdim sana söylemeye. Sen bana söylediğinde, hani benden daha hiç kötü laf duymadın, bunun nedenini anlatırayım sana: ben İsa'ya inanıyom.

Hakkı: Biz üç ay oluyor geziyoz. Bana bir kere olsun, bu İsa'dan için anlatmadın. Kim bu İsa ?

Kıymet: Bak şimdi. İsa birhangi bir peygamber filan değil. İsa bizim kurtarıcımız. Değil sade bizimkiler için. Bütün dünya için gelmiş kurtarıcı olsun.

Hakkı: İsa neden kurtarıyor ?

Kıymet: Bizi günahlarımızdan kurtaıyor. Daha doğrusu: İsa ölümden kurtarıyor. Çünkü günahın karşılığı ölümdür.

Hakkı: Bu dünyada kim ölmeyecek ?

Kıymet: Doğru ! Bu dünyada herkes tence ölüyor. Ama ikinci bir ölüm daha var. İsa bizi ondan kurtarıyor.

Hakkı: Brak bunu şimdi. Bu iş bana göre değil. Daha önemli şeyler var.

Kıymet: Ne bu önemli şeyler ?

Hakkı: Bak Kıymet, bu dünyada evlenmekten başka önemli şeyler var mı? Benimle evlenir misin?

Kıymet: Be Hakkı, ben seninle evlenecem, ama, anam babam razı gelmeyecek. Bizim topluluktan kişiler bana maana bulacak. İstiyorlar ki, sade imanlı bir kişi ile evleneyim.

Hakkı: Ama sen bakıyon beni de mi bu yola çekesen ?

Kıymet: Bak şimdi, eger istemezsen ayrılalım. Sen de lazım İsa'ya iman edesen.

Hakkı: Kıymet, istemeyom senden ayrılayım. Seni seviyom. Vallah billah seviyom, Kıymet.

Kıymet: Ben de seni seviyom, Hakkı.

Hakkı: Açan öyle, ne için istemeyon benimle evlenesen ?

Kıymet: Hakı, eger benm gibi İsa'ya inanmazsan, lazım ayrılalım.

Hakkı: İyi Kıymet, gene sen kazandın. Ben de İsa'ya inanacam. Peki, o zaman benimle evlenecen mi ?

Kıymet: Ay, çok sevindim ! Madem öyle yarın gel toplulua. Seni tanınştırayım kardaşlara, kızkardaşlara.


3. Sahne: TOPLANTIDA

(boş iskemleler - herkes giriyor - tek tek oturuyor)

Kıymet: Gel Hakkı, tanıştırayım seni bizim vaizlen.

(Vaize bakıyor) Bak Vasko Kardaş. Getirdim sana benim sözlümü, tanıştırayım. O da bizim aramıza katılmak istiyor.

Vasko: Aramıza hoşgeldin, kardaş. Benim adım Vasko.

Hakkı: Benimki de Hakkı.

Vasko: Eee, anlat bakalım, naşıl İsa'yı kabul ettin ?

Hakkı: Dün akşam oldu. Gittik Kıymetle Goço aganın barçesine. Kıymet anlattı İsa'dan için. Benim de hoşuma gitti, geldim.

(Toplantı başlıyor)

Vasko: Evet sevgili kardeşler, kızkardeşler. Hoşgelmişsiniz. Çok şükür Allaha, bizi yeniden bir tavuk piliçlerini top-lar gibi bir araya topladı. Bugün gayetinden fazla sevinçli-yiz, niçin ki, aramıza bir yeni kardaş katıldı. Lazım onun için duacı olalım.

Evet, dua edelim: Ya Rab, bu yeni canı görüyorsun. Sen onu muba-rek kıl. Sen onu bu yolda ömrünün sonuna kadar senin Baba ellerinde tut, amin! Şimdi de 25 numara ilahi ile başlıyoz.

(Herkes sessizce ilahi okuyor - sonra vaiz sessizce aazını açıp kapatıyor, el hareketleri yapıyor, ama hiç konuşmuyor)

Hakkı: Ey Allahım, ya Rabbim. Delilerin arasına düştüm.....

Bu adam da ne için oluyor da dikiliyor burda süslü aaç gibi?....

Şuna da bak, Allaha geliyor uyumaya....

Hele şu Allah adamı olacak kollegama bak !

Pazarda bütün gün sıçıp sövüyor, bi de Allah adamı olurmuş..

Ah Kıymet ah, yaktın benim güzel başcazımı.

Bak hele, bi aldım mı seni, içmek yasak mı, düğmek yasak mı, hepsini öğrenecen. O zaman Allah yardımcın olsun...

Hele çok şükür, toplantı hemen bitecek galiba.

(Herkes ayaa kalkıyor, ilahinin son sözler sesli olarak söyleniyor - herkes geçiyor şükürleşmeye)

Kardaşlar: Nasılsın kardaş ? İyi misin ? Beendin mi topluluğumuzu ?

Hakkı: Çok güzel beendim. Harika bir topluluk.

Kıymet: Ee Hakkı, bir şey anladın mı topluluktan ?

Hakkı: Aaa, ayıp ediyon ! Anladım elbet. İsa kurtarıcı. Bütün dünya için gelmiş. Üolümden kurtarıyor.

Kıymet: Rabbe şükürler olsun, doruluğu anladığın için.

Hakkı: (seyircilere dönerek) Ee naapalım ? Gülü seven dikenlere de katlanır.


4. Sahne: BARIŞMAK

(Kıymet anne babasıyla Hakkı'nın evine geliyor - olacak düğünü konuşuyorlar)

H.Anne ve Babası: O hoşgeldiniz, hoşgeldiniz.

K.Anne ve Babası: Hoşbulduk. (oturuyorlar)

H.Anası: Mare, Dünür, senin kızını çok beğendik. Çocuğum anlattı bana, çok hamarat imiş. Çok akıllı imiş. Terbiyeli imiş. Tam bizim haneye olacak bir gelin.

H.Babası: Hem de Protestan imiş sizin kızınız. Yoksa siz de mi onun gibi dininizi, imanınızı sattınız ?

K.Anası: Ee, sahi biz de Allah yolundayız, ama ....

H.Babsı: Ne ? Siz de mi o Protestanlardansınız ? Bu Protestanlık yeni çıktı. Brakın bu kafir yolunu, sanki bizim dinimiz mi yok ?

H.Anası: Sahi de, herkes bi şeye inanıyor, değil mi? Ama baalim, ben öldüm mü, bana pişi yapın, eyhaleye rezil olmayasanız.

K.Babası: Ee, bu pişiler insanı kurtarmayor, ama...

Hakkı: Yau Baba, brakın bu boş lafları. Evlenmeye gelelim.

H.Babası: İyi, siz gene yolunuzda durun. Ama düğünde Nazmiler çalacak. En azında 5 kasa rakı bir de 30 kasa bira olacak.

K.Babası: Baali düğünde rakı bira olmasın.

H.Babası: Aaa, adama bak ! Düpedüz deli, düğün rakısız, birasız olur mu ?

K.Babası: Rakı, bira oldu mu düğünde, döğüş kalkacak, düğün de bozulucak. Daha iyi rakı, bira olmasın.

K.Anası: (kocasına, alçak sesle) Hıştın, kızımızın geleceğini düşün. (dünürlere) Tamam, tamam, siz bildiğinizi yapın.

K.Babası: Be kadın, hep onların dediği oldu. Baalim bizim de bir kere dediğimiz olsun. Kesin istiyoruz, düğünden önce nikah olsun. İkisinin de yaşları yerinde.

H.Anası: Biz düğün yaptık mı, onlar zaten evli sayılıyorlar.Bir de, hanelerinde belki anlşamazlar, davalara düşmesinler. Böyle gene kolay kolay ayrılsınlar.

K.Anası: Ee günler değil bir, yaşam merdiven merdiven. Daha ötelerde nikah yaparlar.

K.Babası: (karısına) Evde konuşacağız. (dünürüne) Tamam, anlaştık. (drasti yapıyorlar - evden çıkıyorlar) Allah sizinle olsun !

H.Babası: Sizin Protestan Allahınız sizinle olsun.


5. Sahne: EVDE KAVGA

(1 sene sonra evlerinde - Kıymet çocuk bakıyor - bir gözü mor - evde iş yapıyor - çan çalınca kalkıp kapıyı açıyor - toplantıdan iki kızkardeş geldi.)

Kıymet: Ay hoşgeldiniz, hoşgeldiniz ! Buyurun içeri !

1.Arkadaş: Mare Kıymet. Ne olmuş böyle senin gözüne ?

2.Arkadaş: Yoksa kocan mı dövdü seni ?

Kıymet: Yok, kocam dövmedi. Gittim pazara balık almaya. Üoy-le ama, iki kızan dövüşürdü, birisi kompil attı, gözüme geldi. Çürüdü gözüm. Şimdi de birhangisi görsün beni, hepisi sanıyor kocam dövdü beni. Anlatıyom ama kimse inanmayo. Hepsi söylüyor saklarmışım onlardan. Ne için ki, sanki saklayayım ? (Herkes oturuyor)

1. Arkadaş: Eee Kıymet, neden toplantıya gelmeyon ? Bir sebeb mi var gelmeyesen toplantıya ? Artık hiç mi katılmayacan aramıza ?

Kıymet: E, görüyon, kızkardeş, evde çok işlerim var, kızana bakıyom, çamaşır yıkayom, çorba pişiriyom, evi topluyom. Kocam da geliyor pazardan yorgun, bitkin. Ee, Allah ne verdiyse koyuyoz, yiyoz. Vaktım kalmayo toplantıya gideyim.

2.Arkadaş: Kıymet, baalim evde kocanla iyi anlaşıyon mu ?

Kıymet: Şükür Allaha, aşağı yukarı anlaşıyoz.

2.Arkadaş: Hani, o da imanlıydı. Söylediydi sana, evlendiniz mi, birlikte gelecekmişsiniz toplantıya. Nasıl olur da sözünden cayıyor ?

1.Arkadaş: Baalim evde okuyon mu İncili ? Dua ediyon mu ?

Kıymet: Bakın ! Size hakikatı anlatayım ! Benim gözümü görüyonuz ya. Bunu kızanlar yapmadı, Hakkı yaptı. Görüyonuz benim halimi. Hakkı beni aldatırmış daha baştan. Yapmış kendini imanlı gibi, te beni alana kadar. Ama değil imiş imanda. Evde dua edemeyom, ancak saklıdan o görmeden dua ediyom. Her akşam içiyor, geliyor bana etki ediyor.

1.Arkadaş: İyi mare, Kıymet kırkardaş ! Ben sana daha baştan söylerken, hani bununla tanışmayasan, neden tanıştın ? Sonra da neden evlendin ?

Kıymet: Bir görüşte sevdim onu. Umut etmezdim bana bunu yapacaanı. İyi birisine benzerdi. Sonra da hep dayandım, onu tekrar yola getireyim diye. Ne yapayım, dayanıyoz.

(Kocası eve geliyor - uzaktan şarkı sesi duyuluyor)

Kıymet: Eyvah geliyor ! (Kalkıp kapıyı açıyor) Hoşgeldin Hakkı!

Hakkı: Kim var içerde, yabancı pabuç görüyoğum.

Kıymet: Sus, bağırma böyle, ayıp olur. İki kızkardeş gelmiş dolaşsınlar beni.

Hakkı: Ulan Protestanlar, neden geldiniz benim evime. Hakkınız yok geleseniz benim evime. Benim işim Prudesdanlarlan çoktan bitti. Haydi bakalım, yolcuya yol, misafire küskü !

1.Arkadaş: (ikinci arkadaşa) Eyvah, çıkalım da, daha büyük beterlik yapmasın. (Kıymet'e) Allah yardımcın olsun ! (evden çıkıyorlar)

Kıymet: Niye uğrattın onları ? Hakkın yoktu böyle yapmaya, eline ne geçti sanki ?

Hakkı: Eger benim hakkım yoksa, kimin var ? Bu ev benim, bu evde benim sözüm geçer. Bu laflara artıkın karnım tok. Lazım değil bu eve Prudesdanlar girsin.

Kıymet: İyi be Hakkı, sen bana neden baştan söylemedin vazgeçen bu yoldan ?

Hakkı: Çünkü seviyordum seni. Artık sana karşı olan sevgim soğudu. Eger istersen benimle yaşamayı bir daha görmeyim sokasan Prudesdanları buraya.

Kıymet: Baştan biz böyle mi anlaştık ? Ben seni bilmezdin bu kadar yalancı olduğunu. Bileydim hiç evlenmediydim seninnen. Keşke seni görmez olaydım, bu belalar benim başıma gelmeydi.

Hakkı: Ben sana ne bela yapıyom ? Ben senin kocanım ulan.

Döverim seni, severim de. Ben sana demedim mi, çağırmayacan bu Protestanları, gitmeyecen toplantıya. Çağırmışsın elalemi, anlatırıyorsun bizim hanede ne oluyor, ne gidiyor. Ulan, bu evin direği ben değil miyim ?

(Kıymet'e bir şamar vuruyor, o da yere düşüyor - Hakkı evden çıkıyor)

Kıymet: (Aalıyor) Ya Rab ! Sen benim kocamı uslat, benim de suçlarımı affet.