Yolunu Şaşıran Kuzu


Sahneye çıkanlar:


Anlatıcı

Siyah adlı kuzu

Çoban

Kurt

Kıvırcık adlı kuzu

Beyaz adlı kuzu

Mezmuru söyleyen

Yuhanna’dan ayetler söyleyen


(Hafif ve hoş bir müzik)


Eski Ahit’ten Mezmur 23:


(1) Rab çobanımdır, eksiğim olmaz.

(2) Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin suların kıyısına götürür.

(3) İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.

(4) Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam.

Çünkü sen benimlesin Çomağın, değneğin güven verir bana.

(5) Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın, başıma yağ sürersin, kâsem taşıyor.

(6) Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,

hep Rab’bin evinde oturacağım.


I. PERDE:

Anlatıcı: Çok uzak bir ülkede dağların, vadilerin ardındaki dağlık bölgede çok güzel yaylalar vardı. Orada iyi yürekli bir çoban çok sevimli 100 koyunuyla birlikte yaşıyordu.


(Çoban sahneye çıkıyor. Koyunları sesiyle çağırıyor)


Çoban: Beyaz, Kıvırcık, Küçük…haydi hepiniz gelin! (Koyunlar sahneye çıkıyor.)

Herkes benim peşimden gelip sürüden ayrılmasın. Çünkü bugün yine büyük derenin orasına gideriz.

Kıvırcık: Ole! Orasını hatırlamaz mıyız? Yalnız; oraya giden yol biraz zor.

Beyaz: Ama birisini takip ederek hiç zor sayılmaz. Oynaya oynaya gidelim…

Çoban: Nasılsınız? İyimisiniz? Eeee, Siyah ismi olan kuzumu yine göremiyorum. Nereye gitti o? Bulunması gereken yer burası çünkü onun için en iyi yer de burası. Bölgemizin dışında kurtlar olduğu için çok tehlikeli… Siyah! Siiiiiyah!

Siyah: Meeee (zahmetli) Beni yine neden çağırıyorsun?

Çoban: Aa..aa… yine mi yaramazlık yapıyorsun? Haydi çabuk ardımdan gel.


Siyah: (Zahmetli) Öbür yaylanın çimleri daha güzelmiş. Çobanım beni her zaman azarlıyor. Ben birgün mutlaka oraya gideceğim.

Kıvırcık: Sakın ha! Burası kadar güzel çimler eminim hiç bir yerde bulamazsın. Sonra da kurt murt dolaşıyormuş orada.

Beyaz: Canım arkadaşım, bunu aklının uçundan bile geçirme, ha! Hadi bize katıl!


Anlatıcı: Gece büyük derenin orası geçiriyorlar. Herkesin çok uykusu var. (esniyorlar) Fakat uzaktan kurdun sesi geldiği için (kurt sesi) koyunlar once hiç uyuyamazlar. Sonra çoban onlara hiç uyumayıp daima nöbet tutacağını söylüyor ve sonunda uykuya dalıyorlar.

(arkada biraz flüt sesi olabilir) Sabah oldu.


Kıvırcık: Meee, mee. Dün gece kurdun sesinden ilk başta hiç uyuyamadım.

Beyaz: Ben de. Meee. Aslında çoban nerdeyse orası tam güvenli yerdeyiz. İyi ki bize hatırlattı.

Kıvırcık: Yok, bizim yerimiz iyi çünkü çobanımız çok ilgileniyor.

Beyaz: Bence de. Gerekirse o her şey yapar bizim için.

Sen nasılsın, Siyah?

Siyah: Hiç sorma.


Çoban: (kuzuları özel bir sesle çağırır) Haydi, dışarı çıkıp kahvaltı yapalım. (koyunlar dışarı çıkar) haydi buralarda oynayın! Alanımızın dışına çıkmak yasak, tamam mı?

Kıvırcık: Tamam! Beeee… Çok lezzetli!

Siyah: Tüh! Buradaki çimleri hiç sevmiyorum. Canım öyle sıkıldıki!

Beyaz: Ya Siyah! Söylenme! Senin ne zaman eksiğin oldu ki!?


Siyah: (Kendi kendine) İşte bu da bir sıkıcı arkadaş daha. Neyse, benim planım tamam ve… (etrafına bakıyor, sonra gizlice uzaklaşıyor) …şimdi zamanı geldi… yavaaaş yavaaaş… vavv! (Perde çekiliıyor)

II. PERDE:

Ne ferahlık ne ferahlık. Manzara müthiş değil mi? Burada postum ne kadar güzel ısınıyor. (Çimlerin tadına bakıyor)

Ama çimler neden çok sert? Hiç güzel değil.

Sanırım ilerde daha lezzetli çimler vardır. İleri gidelim La la la la…

(Burada şurada biraz çim yiyor ama belli ki tadı güzel değil.)

Özgürlüüüüük! İşte neredeyse akşam oldu en ufak tehlikeye bile rastlamadım.

Niye çobanımız bize buradan alıkoymak istiyordu?


(Kurt kendini gösterir.)


Kurt: (Şarkı söyler.) Ben, ben bu ormanın en yakışıklı, en marifetli kurdum. Ben, hi hi, marifetli bir kurdum. Uuuuuuu…


Siyah: Vaav, kelebeğe bak, lay lay laylay… (kelebeği takip eder)


Kurt: Çok acıktım. Yiyebileceğim hiç bir şey yok mu? Acaba! Keşke şimdi bir tavuk -… hayır daha da güzeli - koyun eti… bir dakika, bu da ne? Bu ne kokusu? (snıff snıff) Vay be! Bu acaba gerçek mi? Yoksa rüya mı? Temiz bir saldırı için saklanmalıyım. (saklanıyor)


Siyah: Off!… Çok acıktım. Bu dağ çok tuhaf. Ürkmeye başladım. Sahi neden buraya geldim ben? Etrafta da tanıdığım kimse yok. Doğrusu, keşke çobanımın sözünü dinleseydim. Tut ki, başıma bir şey geldi kim beni kurtaracak?

Eyvah! Kurt gördüm sanki. (çok korkuyor ve saklanıyor)


Kurt: Öf! Biraz önce bir koyun görmemiş miydim?. Çok ilginç birşey - hala onun kokusunu alıyorum ama… (Hareket eder; sağı ve solu kokluyor)


(Siyah saklanır; eğer kurt sağda olursa koyun solda olur, hareket eder)


Kurt: Hey ufaklık! Sakın benimle oyun oynamayı deneme! Birazdan seni yiyeceğim!


(İkisi devamlı hareket ederler. Sonunda karşı karşıya gelirler.)


Siyah: (feryat eder…) İmdaaaaaat!! Beni kurtaran yok mu? Üstelik burası çıkmaz yola benziyor! O tarafa kaçmaktan başka çarem yok.


(koşuyor, bu kez uçurumdan düşüyor) MEEEE!!!!…


Kurt: Seni gidi küçük sallak! Haydi bakayım şimdi nereye kaçacaksın? Seni canlı canlı yiyeceğim. Ho ho ho!


(Flüt sesi: “Kayboldum, kim arar beni” – İlahi No.73)


Çoban: Evet, bakalım benim koyunlarım iyiler mi? Eğlendiniz mi? Karnınız doyurdunuz mu? Yeterince içmeye de unutmayın. Biliyorsunuzdur, ben buradayken dereye kadar gitmenizin hiçbir sakıncası yok. Ya, benim için gerçekten çok değerlisiniz! Bir – Kıvırcık,.iki – Beyaz, üç, ...97..98..99…?.. Eyvah! Bir tanesi eksik! Bu da kim? Siyah’ı göremiyorum.

(çağırıyor..) Siyah… Siyah!

III. PERDE:

(Kurt şimdi Siyah’a yaklaşıyor.)


Siyah: MEEEEEE! Sonum böyle mi olacaktı? Bu günahın bedelini böyle mi ödeyecektim?… Ahhh! Çobanım, yetiiişş!

Kurt: Tüh! Çoban da kim oluyor? İşte, yemek zamanımız geldi!

Siyah: (feryat ederek) İmdaaat!…

Çoban: (yetişiyor) Hiç utanma yok mu sende! Kuzumu hemen bana geri ver! Ne kadar alçak bir yaratıksın!(Çoban çıkıp kurtla savaşır; kurdun sesi hırrr hırr)

Kurt: Peki! Sana kim olduğumu göstereceğim (ısırıyor)

Siyah: AAAAHH!


(Müzik - Kurt bayılıyor, Siyah kıl payı kurtulur.)


Siyah: Çobanım, çobanım. Bak, ben çok kötü yaptım, (ağlıyor) ben…

Çoban: Şış, bunu sonra konuşuruz. Önce bir bakalım, sana bir şey oldu mu? Ben seni eve kadar tasıdığımda sen dinlenmeye bakın. Eminim Kıvırcık ve Beyaz da seni çok merak etmişler. Hep beraber sevindik senin kurtulmana. (Kuzusunu kucağına alıp gidiyor.)


Anlatıcı: Herkes iyi izledi mi? Kaybolan kuzusunu kayıran ve bulmaya çalışan bu çoban gibi İsa Mesih de bizim için iyi bir çobandır.

İsa Mesih ile birlikte olursak güvendeyiz. Güvenilir ve güçlü bir kurtarıcı sahibiyiz.

Her zaman her yerde İsa Mesih’e güvenelim.



İncİl’den Yuhanna 10’uncu bölümden:


İsa Mesih dedi ki:

(3) “Koyunlar çobanın sesini işitirler, o da kendi koyunlarını adlarıyla çağırır ve onları dışarı götürür.

(4) Kendi koyunlarnın hepsini dışarı çıkarınca önlerinden gider, koyunlar da onu izler. Çünkü onun sesini tanırlar.

(11) Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.

(14-15) Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm.”


Orijinal: Altıntepe Kilisesi, İstanbul (?)

Uyarlanması: Melek Bayram, Liane Mistele/Diyarbakır 2005