Fal bakmak



İnsan, Allah gibi olmak istiyor - Allah gibi her şeyi bilmek ve her şeyi anlamak istiyor. Bilgili ve anlayışlı olmak için insan çok düşünüyor, çok soru soruyor. Insanların bazısı da bir şeyler anlamak için fal bakıyor.

Fal bakmak değil yeni bir şey. Çok eski zamanlardan beri insanlar hep gelecek günler için bilgi edinmek istediler. Bilinemeyen, daha olmamış durumları önceden haber vermek için uğraştılar. Bilinemeyen durumları öğrenmek için fal baktılar, bakıcılara başvurdular, yıldızların durumundan bazı şeyler anlamaya çalıştılar.

Kutsal Kitapın birinci sayfalarında şöyle okuyoruz: “Allah, Adem'i ve Havva'yı kendi suretinde yarattı.” İnsanların kendisine benzer olmalarını istedi. Ne demek oluyor bu sözler? Allah o kadar çok büyüktür, o kadar çok değerlidir, insan ise Onun yanında küçük bir kum tanesi gibi iken nasıl Allaha benzeyebilir?

Allah bize acıyandır, bize sabredendir, bizi affedendir. O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur, yağmurunu hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır. Allah bize naşıl davranıyor, biz de kardeş ve komşularımıza öyle davranmalıyız, hem iyisine hem de kötüsüne iyilik etmeliyiz. Allah, kendisine benzer olmamızı ister. Ama biz Allah değiliz. Allah Yaratıcımız, Efendimiz ve Rabbimizdir, bizler ise insanlarız, Allah olamayız. Biz Onun hizmetçileriyiz. Bilgilerimiz ve anlayışımız da sınırlıdır.

Bir gün şeytan Adem ve Havva'ya yaklaştı. Onlara Allah gibi olmaktan söz etti. Bakın, şeytan onlara ne dedi:

Allah, Aden bahçesini dikmişti ve insanları oraya koymuştu. Allah onlara çok yakındı. Birbirleriyle konuşurlardı. Allah onların her ihtiyacını sağlardı, onlar da Allaha tam güvenirlerdi. Gelecek günler için kaygı çekmek nedir, bilmezlerdi. İnsanlar o durumdayken çok mutluydular.

Evet, ama bir gün Adem ve Havva şeytanın sözlerine kulak verdiler. Şeytan Allahı kötüledi. “Allah sizi sevmiyor” dedi, “Onun gibi her şeyi bilmenizi istemiyor. Kendisi gibi olmanızı ve herşeyi anlamanızı istemiyor, hep Ona bağlı kalmanızı istiyor. Bunun için bahçenin ortasındaki ağaçtaki yemişleri size yasak etti. O yemişlerden yediniz mi, Allah gibi olacaksınız. Her şeyi bileceksiniz, her şeyi anlayacaksınız. Artık Allaha bağlı kalmayacaksınız, Ona muhtaç kalmayacaksınız” dedi.

Adem ve Havva şeytanın bu sözlerine inandılar. Artık Allaha bağlı olmaya razı değillerdi. Allah kadar bilgili ve anlayışlı, bir de Allahtan bağımsız olmak istediler. Artık Allahın sözünü seslemediler, yasak edilmiş olan yemişten yediler. Ondan sonra Allahtan daha çok uzaklaştılar.

Biz onların çocuklarıyız

Rabden ayrı olan insanlar Rab'le konuşmazlar, meraklarını gidermek için sordukları soruların cevaplarını öğrenmek için fal bakar ya da fal baktırırlar:
Gelecek günlerde neler olacak? Ne yapmalıyım ki, çabuk zengin olayım? Ne yapayım ki şu gençle evlenebileyim? Ne yapayım ki bu kız beni sevsin? Şu kişiyle evlensem uğur getirecek mi? En iyisi, hangi gün evlenelim? Ne vakıt ekin ekelim? Satış yerimi hangi gün açayım? Yarın kısmetim olacak mı acaba, ya da durumum kötüye mi gidecek?”

Bana kim zarar vermiş? Benim için kötü konuşmuş olan kimdir? Eşim bana sadakatsizlik yaptı mı, yapmadı mı?” Fal baktıran kişi, belki de bu çeşit sorularına cevap almak istiyor.

Allaha güvenmeyen, Ondan iyilik beklemeyen insan şansını denemek ister, kısmetinde belki iyi şeyler olacak diye ümit eder. Allaha bağlı olmak istemeyen insan Allaha düşman oldu. Fal bakmak Allaha düşmanlıktır.

Fal bakan insanlar genellikle “Allah yoktur” demezler, ama şans ve kısmet sanki onlara Allahtan daha yakındır. Fal bakan ve baktıran insanlar değil Allaha, şans ve kısmet inancına hizmet ederler.

Allah için hiç işitmemiş ya da Ondan uzak olan insan falcıya, bakıcıya
gitti mi, “o insan kötüdür” diyemeyiz, çünkü zavallı bu kişi Allahı Baba
olarak tanımamıştır. Allahın iyiliğinden tatmamıştır. Böylece gelecek
günleri merak eder, şansını denemek ister.

Ama “Allah çok güçlü Babamdır, O iyidir, benim Kurtarıcım ve Rabbimdir” dedin mi, ve aynı vakıtta fal baktın ya da falcıya, bakıcıya gittin mi, Allahı çok üzersin ve Onu çok öfkelendirirsin. Allah seninle antlaşma yapmış, “Benden başkasından hayır beklemeyecen” demiştir, ama sen antlaşmayı bozdun, falcıya, bakıcıya gittin, onlardan hayır bekledin. Hatanı anladın mı, kesin dönüş yapmalısın ve Allahtan af dilemelisin! Allah bizim imanla yaşamamızı, O güvenmemizi ister.

Bunun için Allah bize gelecek günlerimiz için her şeyi bildirmez. Biliyoruz, O bize her şeyde en iyi ve en doğru şekilde davranacak. Gökteki Babamız bizim için en iyi şeyleri ister, en iyi şeyleri de hazırlar. Ama bazen anlamıyoruz Onun yollarını, anlamıyoruz Göklerdeki Babamız ne yapıyor, anlamıyoruz. Göklerdeki Babamız buna ya da şuna niçin izin verdi. Ama Ona güveniyoruz. Bekliyoruz, bir gün Allah sorularımıza cevap verecek. Ona teslimiz. Onunuz. O bizi iyi bir yoldan götürüyor.

Şeytan, değildir Allah gibi. O, bizim için iyi şeyler istemez. Onun sözlerine güvenilmez, çünkü o yalancıdır, o istiyor bizi kandırsın, bize zarar versin.

Fal bakmak, şeytandan bilgi almaktır. Şeytanın bilgisi ara sıra doğru çıkar, fal bakan kişi o zaman sevinir, belki de gurur duyar, çünkü normal insanlardan daha bilgili çıkmıştır. Belki de insanlar onu överler, fal bakan kişiye daha çok bağlanırlar. Ama çoğu vakıt şeytan yalan söyler, falcı da bu yalana inanır, fal baktıran kişi de aynı yalana inanır.

İbrahim Peygambere Allah buyruk verdi, memleketinden çıksın, daha sonra kendisine gösterilecek başka bir memlekete gitsin diye. İbrahim bilmezdi Allah onu nereye götürecek, ama o Allaha güvendi ve yola çıktı. İbrahim'e “imanlıların atası” denilir. İbrahim falcıya gidip Allah onu nereye yollayacak diye sorabilirdi, ama falcıya danışmadı, çünkü şeytan falcının aracıyla yanlış şeyler söyler. Şeytan istemez İbrahim Allahın planına uygun olan yere varsın. İbrahim bekledi Allah ona doğru yolu göstersin. İbrahim imanla Allaha güvendi.

Şeytan insanları kandırandır. Birçok gazete ve dergide (sanki) yıldız falından kaynaklanan horoskoplar (gelecek günleri haber veren yazılar) bulunur. Birisi merak ediyor, “bu bir oyundur” diyor, okuyor horoskopları. “Bunları okumakta ne günah olabilir”? diyor, “zaten bunlara inanmam!” Ama birkaç hafta sonra bakarsınız ki, arkadaşınız gazete satın aldı mı, hemen yıldız falının bulunduğu sayfayı arar, okur ve korkmaya başlar. “Acaba benim için yazılanlar doğru çıkacak mı?” diye soruyor kendine.

Falcı, taro kartlarıyla sanki oyun oynuyor. Arkadaşı onu dikkatle izliyor. Taro kartlarıyla oynayan falcı buna sevinir, çünkü arkadaşı onu izler ve dinlerse eğer, bu, falcı için, bir kurbanını bulmuştur demektir. Bundan sonra arkadaşı taro kartları olmadan yapamayacak. Artık değil Allah, bir başkası onun hayatına yön verecek.

Şimdi bakalım, Kutsal Kitap bize fal bakmak temasında ne diyor:

Levililer 19:26 - “Kehanette bulunmayacak, falcılık yapma yacaksınız.”
(Kehanet, gelecekte olacak şeyleri önceden bildirmek, demektir.)

Leviiler 19:31 - "Cinciere, ruh çağıranara gitmeyin. Onlara sormayın, kirlenirsiniz. Allahınız RAB benim.”

Levililer 20:6 - “Bir insan cincilere, ruh çağıranlara sormakla bana düşmanlık yaptı mı, ona öfkeyle bakacak, onu halkımın arasından atacağım.”

Levililer 20:27 - “Cincilik yapan ve ruh çağıran, ister erkek olsun, ister kadın olsun, kesinlikle öldürülecektir. Onları taşlayacaksınız. Ölümlerinden kendileri sorumludur.”

Bu ayet, “dünyanın bütün falcıları öldürülecek” anlamına gelmez. Ama Allahın halkı arasında hiç falcı bulunmamalıdır, fal baktıran da bulunmamalı.

Yasanın Tekrarı 18:10-12 - “Aranızda oğlunu ya da kızını ateşte kurban eden, falcı, büyücü, muskacı, medyum, ruh çağıran ya da ölülerin ruhlarına soran kimse olmasın. Çünkü RAB bunları yapanlardan tiksinir. Allahınız RAB, bu iğrenç davranışlar yüzünden burada oturan halkları önünüzden uğratacaktır.”

Bazen Tevrat kitaplarını (Eski Antlaşma Kitaplarını) okuyoruz, kendi kendimize soruyoruz: “Nasıl olur da Allah bu kadar insanın uğratılmasına, öldürülmesine razı oldu?” Bir cevap şöyledir: Bu halklar fal bakmakla, cinlere ve şeytana hizmet etmekle Allahı çok öfkelendirdiler. Bunun için yok oldular.

Kral Davut'tan sonra gelen İsrail krallarının çoğunda Allaha saygı yoktu, komşu milletler gibi falcılara ve bakıcılara gitmekle Allahı öfkelendirdiler. Bu yüzden bu sefer kasabalarından, köylerinden uğratılanlar, değil İsrail'in komşu halkları, İsrail halkının ta kendisiydi.

2 Krallar 17:17-18 “Oğullarını, kızlarını ateşte kurban ettiler. Falcılık, büyücülük yaptılar. Rabbin gözünde kötü olanı yaptılar, kendilerini kötülüğe verdiler, Rabbi öfkelendirdiler. RAB İsraillilere çok kızdı, Yahuda insanlarından başka hepsini (İsrail topraklarından) uğrattı.”

Kral Yoşiya değildi öbür krallar gibi. O, falcıları kovdu, yok etti ve Allah onu sevdi.

2 Krallar 23:24-25 “Kâhin Hilkiya RABBİN dua evinde eski bir kitap buldu. Kral Yoşiya Kitapta yazılı olanlarını yerine getirmek için cincileri, ruhçuları, aile putlarını, öteki putları sildi, süpürdü. Yoşiya ’dan önce, ve Yoşiya 'dan sonra onun gibi candan ve yürekten bütün kuvvetiyle RABBİ arayan ve Musa ’nın kitaplarına uyan bir kral çıkmadı.”

Herhangi birisi falcılık etti ve şeytana hizmet etti mi, bu, Allaha düşmanlık demektir. Ama bundan daha da kötüsü var. Bazen sözde Allaha hizmet eden adamlar ve kadınlar bile falcılığa, bakıcılığa ve sahte peygamberliğe karışıyorlar. Bugün bazı hocalar ve papazlar fal bakar, muska yazar ve buna benzer şeylerle Allahı seven insanları kandırır ve kötü yollara götürürler. Çoğu vakıt kendilerine gelen insanların hoşuna giden sözler söyler ve iyi para da kazanırlar.

Yeni Antlaşma Kitabı olan İncil'de falcılar hakkında fazla ayet bulunmuyor. Ama Elçilerin İşleri kitabında ilgi çekici bir olay bulunur. Falcı kadında bir cin bulundu, kadının falcılık yapabilmesi bu cine bağlıydı '

ApostolIarın İşleri 16:16-19
“Bir gün, dua yerine gittik. Yolda bir hizmetçi kız bizimle karşılaştı. O kızın içinde bir falcılık ruhu vardı. Bu kız, gelecekten haber veriyordu ve bununla efendilerine çok para kazandırırdı. Pavlus ve bizim arkamızdan geliyor ve hep şöyle bağırıyordu: "Bu adamlar yüce Allahın hizmetçileridir. Size kurtuluş yolunu bildiriyorlar. "

Birkaç gün bu devam etti. Pavlus da falcı kızdan çok rahatsız oldu. Ona döndü ve kötü ruha şöyle dedi: "İsa Mesih’in adıyla sana buyuruyorum: ondan çık!"

Ruh da dakkada ondan çıktı.

Kızın efendileri gördüler, hani onların ekmek kapısı kapanmıştı. Pavlus'la Silas'ı tuttular. Onları çarşının orta yerine, devlet adamlarının önüne çektiler.”

İnsanlar niçin falcılara danışırlar? - Meraktan, kaygıdan, korkudan, yol bilmediklerinden, uğursuzluk getiren adımlardan ve düşmanlarından korunmak için, fırsatlarını kaçırmamak için. Falcılara ve bakıcılara giden insanlar hem aldanır, hem de Allahı üzer ve Onu öfkelendirirler.

Bu çeşit günahlardan kesinlikle tövbe edip Allah tarafından affedilenlere
ne mutlu!

Falın çeşitleri var. Türkiye'de yıldız falı, el falı, kahve falı, fasulye falı, oyun kartları falı, kurşun dökme falı, ölülerin ruhlarını çağırmak, medyum ve benzerleri var. Bulgaristan'da kullanılan fallar hangilerdir’? Bunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.

Ne mutlu Allaha güvenenlere, her iyi şeyi Allahtan bekleyenlere! Onlar
için çok güzel bir söz buldum:

Filipililer 4:6-7
“Hiçbir şey için dert etmeyin. Ama her bir şey için dua ile ve yalvarmakla ve teşekkür etmekle isteklerinizi Allaha bildirin. O vakıt Allahın barışı ve esenliği İsa Mesih aracıyla sizin yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır. O barış her anlayıştan daha yüksektir.”



01.01.2019

Jürg Heusser

Emser Str. 12A, D-65195 Wiesbaden

E-Mail: heusseri@gmxde

Skype: mutlukaynak36