5.nişanlı mucize:

İsa suyun üstünde yürüyor

Yuhanna 6:16-21

Giriş:

- bugün gene Yuhanna İncilinden okuyacaz. Hatırlarsanız, Yuhanna İncilinde İsa'nın 7 tane mucizesi gösteriliyor ve Yuhanna onlara özel bir ad veriyor: 'nişanlar'.

- Evet, bu mucizeler birer nişan gibi, bize doğru İsa'ya giden yolunu gösteriyorlar. Ne demek istiyorum 'doğru İsa'? Çünkü İsa bugüne kadar çok popüler, herkes kendine birtakım İsa inşa ediyor. Herkes kendi kafasına göre bir İsa bakışı meydana getiriyor:

- komunistler bile İsa'yı severdiler. Onun sözlerinden hoşlarına gidenlerini seçip derdiler: “Te, gördünüz mü? İsa fukaraları destekledi - o birinci komunist idi”

- müslümanlar da kendilerine bir müslüman İsa yaptılar: “Te gördünüz mü? İsa uyudu - Allah uyabilir mi? Onun için İsa müslüman idi”

- daha dün bizim mahalleden bir kardeşle konuştum, ama şimdi gurbette yaşıyor. O Yehova Şahitleri'ne kurban gitti. Onlar kendilerine göre bir İsa yaratıyorlar. Senin suratına birtakım ayetleri atıyorlar, sonra diyorlar: “Te, gördün mü. İsa çok yüce bir varlıktır - ama sade o kadar”

- ve tam onun için Yuhanna incilini yazdı: bu yedi nişanı gösteriyor. Onlar da gittikçe daha büyük mucizeler olarak, bize İsa hakkında gittikçe daha kesin bir mesaj veriyorlar:

- 2. bölümde İsa suyu şaraba çeviriyor - sanki sessiz bir mucize

- 3. bölümde İsa sarayadamının oğlunu iyileştiriyor - İsa uzaktan mucize yapabilir

- 5. bölümde İsa Beytesda havuzundaki sakat adamı iyileştiriyor - İsa başka şifa veren metodlardan daha büyük

- 6. bölümde İsa ekmekler çoğaltırıyor - İsa Musa'dan bile büyük

- gene 6. bülüm, bugün bakacağımız olay: İsa suyun üstünde yürüyor. Kimin gücü var onu yapsın?

- 11. bölümde İsa Lazar'ı diriltiriyor - İsa yaşam ve ölümü kendi elinde tutuyor

- ve son olarak 20. bölümde - İsa kendi kendine diriltiriyor - o zaman Tomas diyor 'Rabbim ve Allahım' - işte, Yuhanna'nın bütün amacı odur. Okuyucuyu Tomas'ın derecesine getirmek istiyor. Biz de İsa'nın önünde diz çöküp Ona 'Rabbim ve Allahım' diyelim. Onun için Yuhanna 'nişan' diyor.

- Evet - geçen hafta ne gördük? İsa 5 ekmeği ve 2 balığı alıp çoğaltırdı, sonra bütü gece yalnızlık içinde geçirdi. Ertesi gün kalabalıklarla gene karşılaştı ve o mucizenin üzerinde öğretiş verdi. “Asıl ekmek benim” dedi.

- ama o gece öğrencileri nerede idi? İsa onları gölün karşısına yolladı ve bugün okuyacağımız olay, ekmek ve balık mucizesinin hemen arkasından oldu, sonra İsa halka mucizesini açıkladı. Sanki o mucizesinin devamıdır. Okuyoruz:

Yuhanna 6:16-21

Akşam olunca, Onun öğrencileri göle indiler. 17 Kayığa binip Kefernahum kasabasına doğru gölü geçerdiler. Karanlık da çökmüştü ve İsa henüz onlara gelmemişti. 18 Büyük bir rüzgâr esti ve deniz onunla çalkalandı. 19 Böylelikle aşağı yukarı beş, beş buçuk kilometre kürek çektiler. Ve İsa'yı gördüler, nasıl denizin üzerinde yürüyüp kayığa yaklaşıyor. Ve çok korktular. 20 Ama O onlara dedi: "Benim! Korkmayın!" 21 O vakıt Onu seve seve kayığa aldılar. Kayık da hemen gidecekleri yere vardı.

- ben bu olayı bütün hafta düşündüm ve anlamaya çalıştım; ama kolay değil. Burada 4 bakış var:

A. birinci bakış - teselli: İsa senin kayığında mı?

- birinci bakış kolaydır ve hemen aklımıza geliyor. Bu olay ne istiyor anlatsın? İsa öğrencilerden uzak idi - sonra onun sıkıntılarını gördü ve kalkıp onların yanlarına gitti - ve hemen onları sıkıntıdan kurtardı.

- ve Yuhanna'daki birinci anlam gerçekten de odur. Bu ayetleri anlamak için profesor olmak gerekmiyor.

- ve burada gerçekten hayatımız için koskocaman bir ders var: İsa Rabdir, efendimizdir ve bir çoban gibi, iyi bir patron gibi, kendi insanlarını koruyacak ve sıkıntılarda kurtaracak.

- bizim de hayatımız rüzgarlarla, hatta fırtınalarla doludur. Hep onlara karşı uğraşıyoruz, öyle değil mi?

(1) rüzgarlar: Markos İncili'nde bu olay için daha fazla detayları okuyoruz: “rüzgâr onlara karşı üfürürdü ve kürek çekmek çok zor geldi.”

- biz de kendimizi çoğu vakıt öyle hissetmiyoruz? Uğraşıyoruz, uğraşıyoruz, uğraşıyoruz - ama bir türlü bir yere varamıyoruz. Hayatta kalmak, geçinmek bile ağır bir iş oldu. Kürek salıyoruz, ama hep aynı yerde duruyoruz.

- bazılarımızın durumu belki aacık daha rahat. Kendilerine ev yer yaptılar, para akmaya başlıyor, ama bu sefer hastalık, ya da hanede anlaşmamaklar, kavgalar, ya da başka bir kötülük başlarına gelir.

- sanki bir türlü, aynı o öğrenciler gibi, mutlu olmak yolculuğunda ilerleyemiyoruz.

(2) ve kimi kere sade zorluklar değil, hayatımza felaketler de geliyor, sade rüzgarlar değil, fırtınalarda ölümle karşılaşıyoruz.

- senin imanın ne kadar güçlü? Ağır bir hastalık başına gelirse, etrafındakilerden baskı gelirse, derseler “İsaya iman etmeye devam edersen, burada işleyemezsin”

- imansızlar ya da sektantlar gelip, sana bir ton argument verirseler, neden senin imanın yanlış... işte, fırtınalar bunlardır. O zaman imanın sağlam mı olacak?

- o zorluklarda ne yapacaz, eksikliğimiz nerede?

- sana söyleyeyim mi: sen bu hayat yolculuğu kendi gücünle yapmaya bakıyorsun. Kendi kuvvetinle kürek çekiyorsun.

- fark ettiysen: öğrencilerin aklına bile gelmedi, İsa'yı çağırsınlar: “Aman BİZ ne yapacaz bu fırtınada? BENim gücüm yetmiyor, BEN ne yapacam?” - Bu sen misin, hayatını öyle mi geçiriyorsun?

- Rab İsa onların akıllarından o kadar uzak ki, onu görünce bile onu tanımıyorlar, anlamıyorlar Onun kim olduğunu. Onu bir hayalet, bir tılsım sanıyorlar. Sanki düşünüyorlar: “hepten bittik artık”.

Markos 6:51-52

Öğrenciler de şaş baş kaldılar. Çünkü o ekmek meselesinden bir şey anlamamışlardı, yürekleri sertleşmişti.

- ne kadar yazık, ne kadar üzücü sözler. O ekmek mucizesini anlamamışlardı. Peki, orada ne vardı anlamak için? İsa o dersi ertesi gün kalabalıkların önünde açık açık söylüyor: “Asıl ekmek BENİM”. Öğrenciler lazım dı o dersi anlasınlar şimdiye kadar. Ama anlamadılar.

- ama onlara maana bulmayalım. Kendi kendimize soralım: “Ben o dersi anladım mı? Ben bu hayatım için gerekli olan gücü, kuvveti ve yardımı İsa'dan mı alıyorum. Ben onunla mı besleniyorum. Ben diyor muyum, 'Ya Rab, benim istediğim olmasın, senin istediğin olsun”

- görüyorsunuz, değil mi, daha ne kadar sık BEN, BEN, BEN diyoruz.

1.Petrus 5:6-7

Onun için kendinizi Allahın kuvvetli eli altında alçaltırın. Öyle ki, sizi uygun zamanda yükseltirsin. Bütün kahırlarınızı Ona brakın, çünkü size bakan Odur.

İbraniler 13:5-6

Hayatınız para sevgisinden uzak olsun. Elinizde ne kadar varsa, o kadarla yetinin. Çünkü Allah dedi: "Ben seni hiç bir daim brakmayacam, seni hiç bir daim terk etmeyecem."

Onun için kurajla diyoruz ki, "Rab benim yardımcımdır, ben korkmam. İnsanlar bana ne yapacak?"

- Evet, İsa lazımdı o kayığa binsin, öğrencileri lazımdı onu kayığın içine alsınlar - ancak o zaman fırtına dindi. Sana soruyorum: Senin hayatında İsa nerede? Onu kayığına çağırdın mı? Var çok kişi 10, 20, 30 sene toplantıya geliyorlar ve bu adımı atmadan ölüyorlar. O hatayı yapma, daha bugün onu kendi hayatına çağır.

B. ikinci bakış - sembolik: İsa kilisesini kurtarmaya gelecek

- daha kilise tarihinin ilk yüzyıllarında bu olay hakkında başka bir fikir türedi. Dediler: İsa'nın yaptığı elbette gerçek idi, ama ayrıca onun çok büyük sembolik anlamı var.

- o kişiler İsa'nın bu mucizesine daha geniş bakıyorlar. Sanki onun içinde bütün dünya tarihi açıklanıyor.

- kilise, yani bütün zamanlarda yaşamış olan bütün Mesihçiler bir kayığa, bir gemiye benzetiriliyor. Belki diller ve renklerimiz çok farklı, ama hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz. Mesihin bedeni, onun kilisesi birdir.

- Ve o gemi tarih içinde bir yolculuk yapıyor: Markos 6:48 diyor: “Gecenin dördüncü nöbetinde rüzgâr onlara karşı üfürürdü”.

- eski zamanlarda bütün geceyi, fark etmez ne kadar uzundu, 4 parça yapardılar ve hep bir kişi lazımdı nöbet tutsun. Dördüncü nöbet, demek son zaman, sabaha doğru.

- sanki kilise tarihinde de şöyle nöbetler var:

1. parça: apostolların zamanından 4. yüzyıla kadar, ne zaman emperator Konstantin bile hristiyan oldu.

2. parça: 4. yüzyıldan 15. yy'a kadar: karanlık zamanı, kilise artık devletle birleşti

3. parça: gerçeklere dömüş zamanı: 16 yüzyılda reformatsya incilin hakikatlarını gene ortaya koydu - ve en sonunda...

4. parça: 19. yy'da başladı - dünyanın sonunda masovo imandan düşecekler ve bütün imanlılara korkunç baskılar yapılacak, asıl öğrencilerin sayısı az olacak.

- ve aynı o kayıktaki öğrenciler, yeryüzünde bütün imanlılar panika içinde olacaklar. Sanacaklar artık son gelmiştir, çare kalmadı diyecekler, batıyoruz diye bağıracaklar

- ve o durumda, hiç ummadıkları zaman, gece bir hırsız gibi, İsa gökten dönecek.

1.Selanikliler 5:2-3

Çünkü siz kendiniz de çok güzel biliyorsunuz, Rabbin günü geceleyin gelen bir hırsız gibi gelecek: Ne zaman diyecekler 'Herşey barış ve güvenlik içinde', işte o zaman felaket ansızın üzerlerine gelecek; aynı nasıl doğum sancıları bir gebe kadının üzerine gelirse.

- ve nasıl sonra fırtına dindi, kayık hemen gidecekleri yere vardı ve İsa ile beraberdiler, aynı onun gibi bütün kilise, bütün asıl, gerçek imanlılar sonsuzluğa kadar İsa ile beraber kalacaklar.

- bu güzel bir düşünce, ama sembolik dersler çorbadaki tuz gibidir: çoook az koyacan, bir kerekten fazla attın mı, bütün tadını bozacan. Ve her zaman bol bol attın mı, yüreğin sağlığı için iyi değildir.

- ben de bu olayı daha derin araştırmaya başladım ve başka bir ders çıkardım

C. üçüncü bakış - bu bir deneme idi

- daha yeni imanlı olduğum günlerde İsa'nın bu mucizesi bana aacık ters geldi, sanki... gereksiz ve şov gibi

- bazı hakikatları gözden geçirelim ve bazı sorular soralım:

(1) İsa neden öğrencileri uzaklaştırıyor:

Matta 14:22-23

İsa hemen öğrencilere ısmarladı, bir kayığa binip kendisinden önce gölün öbür tarafına geçsinler. İsa bu arada halkı yolcu edecekti. -Halkı yolcu ettikten sonra, dua etmek için tek başına bir balkana bindi. Akşam olunca orada yalnız kaldı.

- İsa niye böyle yaptı: orada onbinden fazla insanlar vardı. Neden İsa onları yalnız yolcu etmek ediyor. Öğrencilerle daha kolay olacaktı.

(2) İsa geleceği bilirdi. Yuhanna 13:1 diyor, “Onun saatinin geldiğini biliyordu” - İsa bilmez miydi o fırtına kopacak. Demek öğreniclerini bile bile fırtınanın içine yolladı.

(3) Markos 6:48 diyor

İsa bir balkana çekildi, dua etsin diye. Akşam olunca kayık gölün ortasına vardı. İsa gene yapayalnız kurudaydı”.

Ve sonra... “İsa onları gördü” - nasıl fırtınanın içinde zorlanırdılar.

- Demek İsa balkanda, aşağıda Celile Gölü. O zaman, neden hemen rüzgara buyurmadı sussun? O güç vardı onda. Onu aylar önce zaten öğrencilerine göstermişti. Ne zaman kayığına arkasında uyurdu - o başka olay idi. Neden izin verdi, öğrencileri bu kadar zorlansınlar?

(4) Markos 6:48 diyor:

“İsa onu görünce suyun üstünde yürüyüp onlara yaklaştı. Ama onları geçeceydi.”

- Ne? değil mi, geldi onları kurtarmaya, neden yapıyor kendini, sanki onlardan geçecek?

(5) ve bir sonraki ayet Markos 6:49-50:

Onu bir tılsım sanıp çığırmaya başladılar. Çünkü hepsi Onu gördüler ve ürpelenmeye başladılar.

- tabii, ben de öyle bir şey görsem, ben de korkacam. Ama İsa ne yapıyor ya? Niçin izin veriyor korksunlar? Neden hemen, en başta demiyor: “Benim, korkmayın, size bir şey olmayacak”

- hayır, sanki izin veriyor iyice panikaya düşsünler, ancak o zaman kendini tanıtırıyor

- bütün bu senaryoya bakarsak, tek bir anlam çıkıyor: İsa mahsustan bütün herşeyi öyle dizdi, kendi öğrencilerini denemek için

- zaten ekmek ve balık mucizesinden önce bile şöyle yazıyor:

Yuhanna 6:5-6

İsa gözlerini kaldırıp gördü ki, büyük bir kalabalık Ona doğru geliyor. O zaman Filipus'a dedi: "Nereden ekmek alalım da, bunlar yesin?" Ama bunu Filipus'u denemek için söyledi. Çünkü O, az sonra ne yapacağını bilirdi.

- Neden öyle yaptı? Denemek için ne vardı? Denemek olur mu? Denemenin amacı ne?

1.Petrus 1:5-7

Allahın kuvveti, hem de iman etmek - işte, bunlar sizi koruyor, öyle ki, kurtuluşa varasınız. O kurtuluş hazırdır ve son vakıtlarda açığa çıkacak. 6 Siz ona seviniyorsunuz. Olabilir, dakkada kısa bir vakıt için türlü çeşit denemelerde lazım üzülesiniz. Ama gene de seviniyorsunuz. 7 Bununla imanınız belli ediliyor. Çürüyen altın bile ateşten geçmekle deneniyor. Ama sizin imanınız ondan daha kıymetlidir. Denemeleriniz sebep olsun, İsa Mesih görüneceği vakıt övgü, şanlılık ve saygı kazanasınız.

- İşte, Allahın amacı o: imanımız belli olsun. Bollukta iman etmek kolaydır, sağlıkta Allahı övmek kolaydır, rahatlık içinde ilahi söylemek kolaydır.

- ama bu tür iman, Rabbin gözünde ucuz bir şeydir. Biz kişilere soruyoruz: “Sen Allaha iman ediyor musun?”

- ama bizim için bu yanlış soru - doğru soru: “Allah sana iman ediyor mu?” O sana güvenebiliyor mu?

- Bakalım Kutsal Kitaba, Allah imanlıyı nasıl deneyebilir:

1) izin veriyor zorluklarla karşılaşalım

Yasa 8:2

Tanrınız RAB'bin sizi kırk yıl boyunca çölde dolaştırdığı uzun yolculuğu anımsayın! Buyruklarına uyup uymayacağınızı, amacınızın ne olduğunu öğrenmek için sizi sıkıntılara sokarak sınadı.

2) bizden istiyor, sevdiğimiz bir şeyden vazgeçelim

Yaratılış 22:1

Daha sonra Tanrı İbrahim'i denedi. "İbrahim!" diye seslendi. İbrahim, "Buradayım!" dedi. 2 Tanrı, "İshak'ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git" dedi, "Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu* olarak sun."

3) kimi kere bize nimetler vermekle bizi deniyor

Çıkış 16:4

RAB Musa'ya, "Size gökten ekmek yağdıracağım" dedi, "Halk her gün gidip günlük ekmeğini toplayacak. Böylece onları sınayacağım: Benim yasama göre yaşıyorlar mı, yaşamıyorlar mı, göreceğim.

4) Hatta, izin veriyor yanlış öğretişler çıksın meydana

Yasa 13:3

o peygamberi ya da düş göreni dinlememelisiniz. Tanrınız RAB kendisini bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevip sevmediğinizi anlamak için sizi sınamaktadır.

Sül.Özd. 17:3

Altın ocakta, gümüş potada arıtılır, yüreği arıtansa RAB'dir.

- sonsuzlukta kalan senin yüreğindir. Rab onunla uğraşıyor, senin bedenin hasta olsa da, o dirilişte yenilenecek. Ama dakkada Rab senin yüreğini temizlemek istiyor, işte denemelerin amacı o.

D. dördüncü bakış: nişan - İsa kimdir?

- dediğimiz gibi: bu mucizeler birer nişandır - bize İsa'nın kim olduğunu gösteriyor. Ve İsa o gölde öğrencilerine bir ders daha vermek istedi.

- İsrail halkı hep denizden korkardı, o kaosun gücünü, Şeytanın elementini gösteriyor. Ve sadece Allahın gücü var, denizi zaptettirsin.

(1) - sahibi Odur

Mezmur 95:5

Deniz O'nundur, çünkü O yarattı.

Mezmur 33:7

Deniz sularını bir araya toplar, Engin suları ambarlara depolar.

(2) - Sade Allah denize buyruk verip de, deniz onu sesliyor

Mezmur 107:25

Çünkü O buyurunca şiddetli bir fırtına koptu, Dalgalar şaha kalktı.

(3) - Ve sade o denizi susturabilir:

Mezmur 104:7

Sen kükreyince sular kaçtı, göğü gürletince hemen çekildi.

(4) - sular, aynı zaman ölüm için bir sembol olarak kullanılırdı:

Mezmur 69:14

Beni çamurdan kurtar, izin verme batayım; Benden nefret edenlerden, derin sulardan kurtulayım. 15 Seller beni sürüklemesin, derinlikler beni yutmasın, Ölüm çukuru ağzını üstüme kapamasın”

(5) - ve en şaşırtıcı ayet Eyup kitabından

Eyub 9:8

O'dur tek başına gökleri geren ve denizin dalgaları üzerinde yürüyen.

- bütün İsrailliler bu ayetleri ezbere bilirdiler, onların iliahileri idi. Ve ne zaman gördüler, nasıl İsa orada suyun üstünde yürüyor, anladılar ki, bu İsa sadece bir insan değildir, bu Allahın kendisidir. Sade o denizi, kaosu ve ölümü yenebilir.

- dediğimiz gibi: bu ikinci olay idi, nerede öğrenciler İsa'yı bir fırtına içinde gördüler. Aylar önce gene aynı gölde bir fırtınaya tutulmuştular. Ama o zaman İsa kayığın içinde idi.

- O zaman bir sözle o fırtınayı sustrmuştu. Ve tepki olarak dediler ki: "Bu nasıl bir adam ki, rüzgârlar ve deniz bile Onu sesliyorlar?" (Matta 8: 27)

- birşeyler anlamaya başladılar, ki İsa insandır, ama sadece insan değildir

- ama bu sefer ne vakıt İsa suyun üstünde yürüyor, lazımdı daha da açık alasınlar İsa'nın kişiliğini. Ve onu tanıyınca İsa ne diyor: “Benim” - bu demek olabilir “Ben İsayım”.. ama aynı zaman biliyoruz “Benim” İbranice nasıl oluyor YAHVE - Ben Benim

- “bütün herşey benim elimde, çünkü ben o denizi yarattım”

Son:

- evet bizim hayatımızın içindeki fırtınaları yenmek, istediğimiz yere varabilmek... o tek bir meseleye bağlı: İsa'nın kim olduğunu gerçekten anladın mı?

- Ona Allahın Oğlu diyoruz, ama bazı kişiler onu sanki ikinci kalite Allah, 'vtoro kaçestvo', gibi anlıyorlar. Ama tabii ki öyle değil. İsa denizin efendisir. Onu yaratandır.

- o kayıktaki öğrenciler gene onu tam anlamaya başladılar. Sen de aynı anlayışa gel. Ancak o zaman yeterince kuvvetin olacak bu hayatın fırtınaları için.