6. broşür
AYŞE, ZEYNEP ve MERYEM
“Afganistan’ın
kız gelinleri”
Bu
başlık altında dünyaca ünlü ‘New York Times’
gazetesinde
9.7.2006 tarihinde bütün dünyanın dikkatini çeken,
hatta şok yaratan bir yazı yayınlandı. Kadın gazeteci ve fotoğrafçı
Stephanie Sinclair (Stefani Sinkler) iki hafta boyunca Afganistan’ı
kasaba kasaba, köy köy gezip halkın durumunu sergilemek
için fotoğraf çekti, köylü halkın günlük
yaşantısını kalemle tarif etti. Ve her yerde yukarıdaki resimde
gördüğünüz durumlarla karşılaştı. Kendisinden 30,
40, hatta 50 yaştan büyük erkeklerin koynuna verilen çok
küçük kızlarla konuştu. Ailerler çoğu zaman
zor günlerde, mesela kıtlık zamanında, kendi evlatlarını
açlıktan kurtarmak için, hali vakti daha iyi olan bir
erkeğe satıyorlar. Ama borçları karşılığında ya da iki aileyi
barıştırmak amacıyla gelin olarak satılanlar da sık sık rastlanıyor.
Mesela, Sinclair’in yazısında 13 yaşında Majabin adında bir
kızdan söz ediliyor. Babası tarafından 45 yaşındaki Muhammad
Fazal’a verildi. Sebebi neymiş: bir kumar borcu.
Böyle
olaylarla başbaşa kalınca, dünyanın birçok yerinde
insanlar şok oldu
ve onu New York Times gazetesine yazılan mektuplarla ve emaillerle
dile getirdiler. Öte yandan, sadece Afganistan değil, daha
birçok müslümanlardan “Neden bizim kültürümüze
karışmaya kalkıyorsunuz” dercesine sert tepkiler geldi. Oysa
hiç unutmamalıyız ki, bu kadar küçük kızlar
kendisinden 40 yaştan fazla büyük olanlara gelin olarak
verilirken, onların isteklerini hesaba katan kimse yok. Bu da bütün
dünyada geçerli olan Birleşmiş Milletler’in ‘İnsan
hakları evrensel beyannamesi’ne aykırıdır. Onun onaltıncı
maddesinde şöyle yazıyor: “Evlenme
akdi ancak müstakbel eşlerin serbest ve tam rızasıyla yapılır.”
Demek, yeryüzünde yaşayan her bir insan, kiminle ne zaman
ve hangi şartlar altında evlenmeye karar verme hakkına sahiptir.
Burada
batılı, ya da sözde ‘hristiyan’ devletlerin müslüman
devletlerinin kültürüne karışması
söz konusu değildir. Burada hangi halkın düğün ya da
cenaze adetleri daha iyidir tartışması yapılmıyor: ortada 8-10
yaşındaki masum kızların haklarının çiğnenmesi var. Afganistan
da, müslüman devletlerinin birçoğuyla beraber, bu
‘İnsan Haklarının Evrensel Beyannamesini’ imzalamıştır ve
kendi vatandaşlarına evlilikte eşlerini seçme hakkını tanıyor.
Ama yaygın adetlerine boyun eğerek gene de tanımıyor.
Bu
kadar küçük kızların kocamış erkeklerin koynuna
verilmesinin sebebi nedir acaba: cevabını dünya çapında
herhangi bir camide verilen hutbeler ve vaazlarda bulabilirsiniz:
“Peygabember Efendimiz (SAV)’in kendisi 54 yaşındayken 9
yaşında bir kızla evlendikten sonra, bize de örnek brakıp öyle
evlilikleri helal kılmıştır.” Bunun gibi sözlerle konu
kapatılıyor, herhangi bir tartışmaya kilit vuruluyor.
Ama
biz susmayacağız ve umarız ki, siz de, sayın okuyucu, bundan
sonraki yazıları açık bir fikirle ve önyargısız okumaya
cesaret bulursunuz. 1400 yıl önce yaşamış olan bir dini liderin
örneği bizi bugünlerde bağlanmasına, insan haklarının
çiğnenmesine göz yumacak mısınız?
Bundan
sonraki sayfalarda Muhammed’in evlilik konusunda nasıl
davrandığını, kendi öğrencilerine nasıl örnek ve buyruklar
braktığını araştıracağız. Kullandığımız kaynakların
hepsi islamiyetin ilk çağında yaşamış olan, sonsuz saygı gören
müslüman yazarlardır. Muhammed’in hayatını
anlatırken, kesinlikle onun düşmanlarından gelen herhangi bir
yazı kullanmadık, onların tarihi güvenirliği de tartışılmazdır.
Kendisine
'son peygamber' ve
'peygamberlerin mührü' dedirten kişiden normal insanların
standartlarından daha üstün bir durumda olmasını
bekliyoruz. Evlilik konusunda da bir peygamber örnek bir hayat
sürdürmeli. Madem Muhammed, İsa’dan sonra ortaya
çıkıp onun getirdiği sisteminden daha üstün ve son
geçerli olan bir sistem getirdiğini söyledi, onun
sözlerini ve yaptıklarını tarihsel gerçeklerle
karşılaştırmalıyız.
Muhammed
daha sözde peygamber çağrısını almadan önce zengin
bir tüccar ve dul kadın olan Hatice’yle evlendi ve onun
ölümüne kadar başka karıları olmadı. Oysa Hatice’nin
ölümünden sonra birkaç yıl içinde en
azında onbir kadınla evlendi. Onun dışında kimi kız köleleriyle
de evliliğe benzer bir ilişki sürdürdü. Zaten o yüzden
müslüman alimlerin arasında Muhammed’in karı sayısı
tartışılmaktadır.
Şimdi
de bugünlerde bile genç kızların yaşlanmış erkeklerle
evlenmelerine sebep olan Muhammed’in evliliğiyle ilgili tarihi
kaydı okuyalım. Konuşan,
Muhammed’in üçüncü karısı Ayşe’nin
kendisidir:
"Ben
altı yaşında iken, peygamber benimle nişanlandı. Ondan sonra
Medine'ye gidip Bani-al-Harit bin Hazraj ailesinin evinde kaldık...
Bir gün Um Ruman, yani annem, bana geldi. O zaman birkaç
kız arkadaşlarımla sallancakta oynamaktaydım. Annem beni çağırdı,
ben de onun yanına gittim, ama ne yapmamı istediğini bilmiyordum.
Beni elimden tutup evin kapısının yanına dikti. Soluğum kesildi ve
soluğum geri dönünce, biraz su alıp yüzümü
ve kafamı ıslattı. Ondan sonra beni evin içine aldı. Evde
birkaç kadın gördüm, onlar Ansari-lerden idi (yani,
Muhammed'in ilk öğrencilerinden). "Tebrik ederiz, Allahın
bereketini ve iyi kısmet dileriz" dediler. Ondan sonra annem
beni onlara teslim etti, onlar da beni (evlilik için) hazır
ettiler. Ansızın, öğlene doğru Resulullah bana geldi, annem de
beni ona teslim etti. O vakıt dokuz yaşında bir kız idim."
(Sahih Buhari, Cilt 5, Bölüm 58, Numara 234)
“Ondan
sonra beni içeri götürdüler. Resulullah
evimizin içinde bir divanın üzerinde oturuyordu. Annem
beni onun kucağına oturttu ve dedi: "Bunlar artık senin
akrabaların. Allah onarı senin için bir bereket kılsın, seni
de onlar için bir bereket kılsın!" Ondan sonra bütün
erkekler ve kadınlar kalkıp dışarı çıktılar. Ve Allahın
peygamberi benim evimde ben dokuz yaşında iken, benimle cinsel
ilişkiye girdi. (At-Tabari, ktap 9, syfa 130-131)
“Ayşe
rivayet etti ki, "Kız altı yaşında iken Peygamber onunla evlendi
ve dokuz yaşında iken onu yatağına aldı. Ondan sonra dokuz yıl
boyunca onunla yaşadı (yani, Muhammedin ölümüne
kadar)." (Sahih Buhari, Cilt 7, Bölüm 62, Numara 64)
“Resulullah
(SAV) onunla (yani, Ayşe’yle) yedi yaşındayken evlendi ve dokuz
yaşındayken gelin olarak onun evine getiildi. O anda kuklaları
yanındaydı”. (Sahih Muslim, cilt 8, hadis 3311)
Evet, islamiyetin kurucusu ve Kuran’daki ayetlere göre (“Ey
inananlar! sizin için... Resulullah en güzel örnektir.”
Ahzab 21) bugünlerde bile bize
örnek olacak durumda olan Muhammed, kendisi 53 ya da 54
yaşındayken, altı yaşında olan bir kızla nişanlandı, dokuz
yaşındayken de onu yatağına aldı.
Bazı müslümanlar bunu hazmedemeyip kendi peygamber-lerini
utanç verici bir durumdan kurtarmak için değişik
teoriler ve savlar ortaya atıyorlar: Muhammed dokuz yaşındaki
Ayşe’yle evlenirken, Ayşe’nın bedeninin o yaşta gelişmiş
olduğunu, yani adet görmeye başladığını söylerler.
Arabistan’daki hava daha sıcakmış, kızların daha erken
gelişmelerini sağlarmış. Oysa Sahih Buhari’nin hadislerinden
onun tam tersi anlaşılıyor:
Ayşe
şöyle rivayet etti: “Resulullah’ın huzurunda
arkadaşlarımla kuklalarla oynardım. Resulullah eve girince
hep saklanırdılar, ama Peygamber onları çağırıp benimle
birlikte oyanamaya devam etmelerini söylerdi.” (Kukla ve
onun gibi insan benzerliğinde yapılmış eşyalarla oynamak yasaktır.
Halbuki, Ayşe
henüz buluğ çağına girmemiş
küçük kız olduğu için ona izin verildi)”.
(Sahih
Buhari cilt 8, bölüm 73, hadis 151)
Yukarıdaki
hadiste ne yazılmıştı: Ayşe evlendiği gün daha kuklalarla
oynamaktaydı. Ondan kesin anlabiliriz ki, gelişmiş kadın değil, ancak
henüz adet görmemiş küçük bir kızdı.
Muhammed’in gelişmemiş küçük kızla cinsel
ilişkide bulunması bizi şaşırtmamalı. Kuran’ın kendisi bile
öyle ilişkileri normal görüyor.
Talak suresinde iddet süresi söz konusudur, yani boşanmış bir kadının
yeniden evlenebilmek için gerekli olan bekleme süresi.
İlk ayetlerde iddet süresinin üç aybaşı olduğu
belirtiliyor. Bu da müslümanlar arasında bir soru yarattı:
“Yaşlı (yani adetten kesilmiş) kadınlar, ve çok küçük
(yani henüz adet görmeyen) kızların iddet süresi ne
kadardır?” Cevabını dördüncü ayette buluyoruz:
“Kadınlarınızdan
ay hali görmekten kesilenler ile henüz ay hali görmemiş
olanların iddetleri hususunda şüpheye düşerseniz, bilin ki,
onların iddet beklemesi üç aydır”
Kuran’ın
Allahı burada bu
işe karşı çıkacağına, “Brakın, artık küçük
kızlarla evlenmeyin. Bu, cahiliye çağından kalma bir adettir,
islamiyette onun yeri yoktur!” diye buyuracağına, o tür
evlilikleri gayet normal karşılıyor, onları helal kılıyor, hatta o
yaşta evlenen kızların boşanma durumlarını bile tartışıyor. Ve kimse
sanmasın ki, bu tür evliliklerde cinsel ilişki söz konusu
olmadı. Çünkü Ahzab suresinin 49uncu ayetine göre,
cinsel ilişkide bulunmadan kocası tarafından boşanan kadının iddet
beklemesine gerek yok. Demek, yukarıda andığımız Talak 34 ayeti,
kesinlikle henüz adet görmeyen ve gene de kocalarıyla
cinsel ilişkide bulunan kızlar için konuşuyor. İşte, Kuran’ın
öğrettiği ortada ve apaçıktır.
Birinci
karısı Hatice’nin ölümünden sonra Muhammed’in
evlilik hayatı yüce Tanrının bir peygamberine asla
layık olmayan karışıklıklarla dolu bir televizyon serialına döndü.
Birçoklarının öne sürdüğü gibi, onbirden
fazla evliliğinin sebebi de dul kadınları koruma altına alıp
geçimlerini sağlamak değildi. Bunu anlamanız için
aşağıdaki iki karısının öykülerini okumanız yeterli olacak.
Muhammed'in
birinci karısı olan Hatice, ona Zeyd ibn Harita adında bir erkeği
köle olarak hediye
vermişti. Daha sonra Muhammed onu azat etti ve üstelik onu
evlatlığa aldı. Onu Zeynep bint Yahş adında, kendi yeğeni olan bir
kızla evlendirdi. Zeynep, anılmış bir ailenin kızı olduğu için,
önce eskiden köle olan Zeyd'le evlenmek istememiş. Bunun
üzerine Ahzab Suresi 33:36 indirilmiş:
"Allah
ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına
artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve
Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde
sapmış olur"
- Zeynep artık ister istemez Zeyd'le evlendi.
Birkaç
yıl sonra Muhammed onun evine gidiyor, kocası yokken onu rastlıyor ve
onun güzelliğine hayran kalıyor. Zeyd bunu öğrenince,
Muhammed'i memnun etmek için, karısını boşamayı teklif ediyor.
O anda Muhammed'e vahiy gelmiş, Allahın onu Zeynep'le evlendirmek
istediğini öğrenmiş. Fakat bunu açığa vurmamış,
insanlardan çekindiği için Zeyd'e söylememiş.
Karısından ayrılmasın diye buyurmuş. Halbuki Zeyd gene de karısından
ayrılıyor, birkaç ay bekledikten sonra, Muhammed'e gene vahiy
gelmiş: "Kim Zeyneb'e gidip ona haber verecek? Allah onu gökten
benimle evlendirdi." (Ahzab Suresi 33:37 o vakıt indirilmiş).
Zeynep de hayat boyunca bununla övündü ve böylece
öbür kadınlar arasında büyük kıskançlığa
sebep oldu. (Muhamed ibn Carir al-Tabari, Cami`al-bayan 'an ta'vil
al-Kuran [Al-Tabari'nin tarih kitabı], Mahmud Muhamed Şakir'in 30
ciltlik baskısı - Kahire, 1968], kitap 2, sayfa 452 - ve -
al-Tabari, kitap 22, sayfa 12-13)
Halk
bu olayı alay etmekle karşıladı. Bir peygamberin kendi evlatlığının
karısını alsın - bu, henüz görülmemiş bir olaydı.
Üstelik "Muhammed başkalarına kendi evlatlıklarının
karılarıyla evlenmeyi yasak ediyor, ama kendisi oğlunun Zeyd'in
karısını alıyor!" dediler (Sa'd, aş-Tabakat, kitap 3, sayfa 42).
"Biz ona (hani Zeyd'e) hep Zeyd ibn Muhammed (yani Muhammed'oğlu
Zeyd) derdik." (kitap 4, sayfa 43)
Bu
problem başka bir ayetin indirilmesini gerekli kıldı. O da Ahzab
Suresi 33:40 oldu: "Muhammed içinizden herhangi bir
adamın babası değildir." Abdullah ibn Umar da şöyle dedi:
"Biz ona sadece o ayet ininceye kadar Seyd ibn Muhammed derdik."
(kitap 4, sayfa 43).
Muhammed'in
ikinci karısı olan Ayşe, onun Zeynep'le evlendiğini işittince, dedi
ki: "Bakıyorum, senin Allahın senin istediklerine çok da
çabuk cevap veriyor" (Sahih Buhari, Kitap 6, bölüm
60, hadis 311)
Mısır'ın
kralı Al-Mukavkas, hicretten yedi yıl sonra Muhammed'e dört
cariye gönderdi. Bunun birisi Meryem adında bir kızdı.
O Hristiyandı, hayat boyunca da müslüman olmadı.
Muhammed
bütün karılarını sırayla ziyaret ederdi, sırasıyla herkesle
cinsel ilişki kurardı. Bir gece sıra Havsa'da iken, o babasına gitmek
istiyor, Muhammed de ona izin veriyor. Havsa gittikten sonra,
Muhammed Mısırlı köle olan Meryem'i alıp onunla Havsa'nın
yatağında ilişkide bulunuyor. Havsa dönünce meseleyi
öğreniyor ve çok kızarak Muhammed'i sorguya çekiyor.
En sonunda bir anlaşmaya varıyorlar: Muhammed yeminle bir daha
Meryem'e dokunmayacağına söz veriyor. Havsa da susmasının
karşılığı olarak Muhammed, onun babası Ömer’in,
Ebubekir'den sonra ikinci halif olacağına söz veriyor. (Al-Sırat
al- Halebiye, Kitap 2)
Halbuki,
Havsa gene de olayı Ayşe'ye bildiriyor. Bunun üzerine
Muhammed'in bütün karıları ondan el çekiyor. Bir ay
boyunca Muhammed hiç bir karısıyla görüşmüyor,
sadece Meryem'le yatıyor. Ayşe, yapmış olduğu bu haksızlık için
Muhammed'i azarlıyor. En sonunda Muhammed'e gene sözde bir ayet
veriliyor: Tahrim suresi 66:1
"Eşlerinin
rızasını gözeterek, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin
kendine yasak ediyorsun? Allah
bağışlayandır, acıyan'dır." (Mişkat ul-Masabih Kitap 2, sayfa
680-681)
Şimdi
araştırdığımız iki olayın içinde ne gördük?
Birçok
kişi yukarıda çizdiğimiz tabloyu şiddetle itiraz edip, bunca
sevdikleri peygamberine hakaret ettiğimizi söyleyecek-ler.
Bunlara sadece şunu sormak istiyoruz: bunların hepsi iftira olsaydı,
neden islamiyetin ilk yüzyıllarında en çok saygı gören
tarihçiler ve hadisçiler bu olayları kaydettiler. Ondan
kazançları ne olacaktı? Vicdan sahibi hiç bir müslüman
bu tarihsel kayıtları inkar edemeyecek, onlara başka başka anlamları
vermeye çalışacak.
Muhammed’in
cinselliğe düşkün olduğunu gösteren başka hadisler ve
aytelere de
var. Şimdi onlara hiç yorum yapmadan bakacağız:
Enis
bin Malik şöyle derdi: "Peygamber sırayla gece ve gündüz
bütün karılarını ziyaret ederdi. Onbir karı idiler."
Ben de Enis'e sordum: "Peygamberin gücü ona yeterli
miydi?" Enis cevap olarak dedi ki: "Bizim bir lafımız
vardı: 'Peygambere otuz erkeğin gücü verildi'." (Sahih
Buhari - cilt
1, bölüm 5, hadis 268)
"Resulullah
(S.A.V.) şöyle dedi: 'Cebrail bana bir kazan getirdi, ben de
ondan yedim. Böylece bana kadınlar için elli kişinin
erkeklik gücü verildi.'" (İbn Sa'd - cilt 1, sayfa 438)
Muhammed
kendisine iman edenlere cennet içinde de böyle cinsel
zevkleri vaad ediyor. İmanlı erkekleri... "iri siyah gözlü
hurilerle eşlendiririz" (Duhan 54) orada "daha önce ne insan ve
ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler" varmış. (Rahman 56).
Müslümanları iştahlandırmak için de o cennet kızları
"göğüsleri tomurcuklanmış" olarak tarif ediyor
(Nebe 33).
“Cabir
bin Abdullah şöyle rivayet etti: “Evlendiğim zaman
Resulullah bana ‘Nasıl bir kadın aldın?’ diye sordu. Ben
de ‘İlerlemiş yaşta biri’ cevabını verdim. O da şöyle
karşılık verdi: ‘Neden öyle yaptın? Sen bakirelerle
sevişmeyi sevmiyor musun?’ Cabir aynı zaman Resulullah’ın
şöyle de konuştuğunu rivayet etti: ‘Neden küçük
bir kızla evlenmedin? O seninle, sen de onunla oynaşabilirdiniz’”
(Sahih Buhari cilt 7, kitap 62, hadis 17).
“Resulullah onu (Um ul-Fadl) henüz bir bebek iken, kendisinin önünde
emeklerken gördü ve şöyle dedi: “O büyünce
hala yaşarsam, onunla evleneceğim” (İbn-İshak:
Sırat-ul-Resulullah; A. Guillaume’un
tercümesi, s. 311)
Said Muhammed (yaş: 55) ve karısı Roşan Kasem (yaş: 8)
Muhammed’in evlilikleri
Ayşe
Zeynep
Meryem
Başka deliller
Gökten Viagra
Cennette cinsellik
Kiminle sevişmeli?
Beşik kertmesi