17.02.10 Hıristiyanlığın Kolları (Mezhepleri) sayfa 5

hazırlayan: Rod Harbottle


Kilise Tarihine Kısa Bir Bakış


Pavlus, Milet’ten Efes’e haber yollayarak inanlılar topluluğunun ihtiyarlarını (presbuteros) yanına çağırttı... Yanına geldikleri zaman onlara şöyle dedi: ‘Kendinize ve Kutsal Ruh’un sizi gözetmen (episkopos) olarak görevlendirdiği tüm sürüye göz kulak olun’” (Elçilerin İşleri 20:17,28).

İnanlılar Topluluğunda Değişiklikler
Yukarıdaki ayetlerin gösterdiği gibi birinci yüzyıldaki topluluğun bir tek önderi yoktu. Efes topluluğunun ihtiyarları (presbuteros) vardı. Onların toplulukta yapacakları iş inanlılara gözetmen (episkopos) olarak göz kulak olmaktı. 2’nci yüzyılın son yarısında ‘episkopos’ bir toplulukta kardeşlerin ruhsal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan birkaç olgun inanlıdan biri olmaktan çıkıyordu. ‘Episkopos’ artık bir bölgede bulunan bütün topluluklara önderlik yapan tek kişi anlamını kazanıyordu. 3’üncü yüzyılda yaşayan Tertulyan ve İskenderiyeli Klement’in zamanında da tamamen bu anlamı kazandı. “O günden sonra Mesih topluluğu kendi birliğini korumak için piskoposluğa ve piskoposların aracılığıyla kuşaktan kuşağa geçtiği sanılan geleneğe dayandı. Bu daha sonra Roma Katolik Kilisesinin geleneğe aşırı önem vermesine ve geleneği Kutsal Kitap’la eşdeğer tutmasına yol açtı” (O’nun İzinde sayfa 33).

Ezilen İnançtan Resmi Dine
Birinci ve ikinci yüzyıllarda Roma İmparatorluğu Mesih inanlıları resmi Roma dinine uymadıkları için baskı altında ezildiler. Her zaman ve her yerde aynı sertlikle yapılmadı bu baskı ama yine de birçok önder ve Mesih’in elçilerinden birkaçı öldürüldüler. Ama 312 yılında bir savaştan sonra Konstantin Roma’ya girmeyi başardı. İmparator olduktan sonra hemen Hıristiyan dinine karşı olan yasağı kaldırdı. Bu zamandan sonra kilisenin düzeni git gide daha çok Roma İmparatorluğunun merkezden (център) yürütülme sistemine benzemeye başladı. Artık her kasabada bütün inanlıların önderi olan bir piskopos ve her bölgede bütün toplulukların önderi olan bir başpiskopos vardı. Teoride bütün piskoposlar eşitti ama bazıları piskoposu oldukları kasabanın önemi yüzünden daha önemli oldular. En önemlileri Mısır’daki İskenderiye, Türkiye’deki Antakya, İtalya’daki Roma ve Kuzey Afrika’daki Kartaca piskoposlarıydı.

Bizans İmparatorluğu (Doğu)
İmparator Konstantin bugün İstanbul adıyla tanınan Bizantiyum kasabasını İmparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti. Osmanlı Türklerin 1453 yılında kasabaya girmelerinden önce 1000 yıllık süreyle Bizans İmparatorluğunun başkenti olarak devam etti. İstanbul’a uzun yıllar tapınmak için Yunanca (Гъцки) kullanan ve Afrika, Mısır, Filistin, Suriye, Türkiye ve Yunanistan’a yayılmış toplulukların merkezi gözüyle bakıldı.

Roma (Batı)
Roma’daki piskoposlar Elçi Petrus’u birinci Roma piskoposu sayıp onun izleyicileri olarak kendilerini tüm topluluğun önderi anlamına gelen Papa ilan etmeye başladılar. Bunu başlatan 390’dan 461’e kadar yaşayan Leo idi. 588 yılında İstanbul’daki Patrik (başpiskopos) Yohannis kendini ‘Evrensel Başpiskopos’ (tüm topluluğun gözetmeni) ilan etti. O zamanki Roma piskoposu Gregor buna karşı konuştu. Oysa kendisi ve ondan sonra kendilerini ‘Papa’ ilan edenler ‘İsa Mesih’in yeryüzündeki yardımcısı’ olduklarını söyleyerek aynı suçu işlediler.

Ayrılık
İnanç tartışmalarında aynı fikirde olmayan İstanbul’a dayanan doğu topluluklar ve Roma’ya dayanan batı topluluklar arasında git gide ayrılık başgösteriyordu. Papa’nın 1054 yılında Humbert adlı temsilcisini İstanbul’a gönderdiği zaman İstanbul patriği ona boyun eğmedi. Bu durum karşısında Humbert patriği topluluktan çıkaran bir yazı yazdı. Roma’daki Papa bütün topluluğun kendisine boyun eğmesi lazım olduğunu iddia ederken İstanbul patriği topluluğun beş patriğin katıldığı toplantı tarafında yönetilmesi gerektiğini söyledi. 1095 yılında başlayan Haçlı Seferler büyük ayrılığa yol açtı. Dördüncü Haçlı Sefer’de batılı askerler İstanbul’u ele geçirdi ve 1202’ten 1261’e kadar süren Latin İmparatorluğu kurdu. Bu durum Yunanca konuşan doğu kilise ve Latince kullanan batı kilisenin arasında kalan ilişkilerin tamamen bozulmasına yol açtı. Batı kilise Roma Katolik Kilisesi ve doğu kilise Ortodoks Kilisesi (Православна Църква) diye tanınıyor.

Ortodoks Kilisesinde İkonlar (Resimler)
Bizans İmparatoru Üçüncü Leo 726 yılında kiliselerdeki resim ve heykellerin insanların onları öpemeyeceği kadar yüksek yerlere koyulmasına buyruk verdi. Ayrıca halkın taptığı birtakım heykelleri de yok etti. İstanbul patriği ve taraftarları buna şiddetli olarak karşı çıktı. Çok vakit geçmeden ikon severleri Yunanistan ve Suriye’de bu karara karşı ayaklanmalar başlattı. Bunun üzerine Leo bütün putların ortadan kaldırılmasına karar verdi. Üçüncü Leo’nun ikonoklast (put kırıcı) olmasının nedenleri şunlardır:
1) Müslümanlar uzun zamandan beri Hıristiyanları putperest olmakla suçluyordu. Ortadoğuda yaşayanların hepsinin Müslümanlığa döneceklerinden korkan Leo, Mesih inancının saygınlığını korumak istiyordu. Birkaç yıl önce İstanbul’a saldıran Arap Müslüman orduları, ancak Leo’nun üstün askeri yeteneğiyle yenilmişlerdi.
2) Leo, putları kesin olarak reddeden ve İncil’e Ortodoks kilisesinden daha bağlı kalan Montanist ve Pavlikan gibi Mesih inanlıları gruplarının desteğini kazanmak istiyordu. Unutulmamalı ki, Leo Müjde’ye bağlı Pavlikan gruplarının bol olduğu Toros dağlarında doğmuştu.
3) Leo, Ortodoks kilisesine egemen olan din adamlarının kuvvetini azaltmak ve kendi kuvvetini büyütmek istiyordu.
Bu konudaki tartışmalar ve kavgalar İznik’te toplanan 7. Evrensel Konsey’e kadar sürdü. Konsey ikonları serbest bıraktı. Bundan sonra iki imparator yine resimleri ve heykelleri yasakladı. Bunlardan biri olan Teofilos ölünce karısı küçük kalan oğlunun yerini tutarken ikonları serbest bıraktı. Ortodoks kiliseleri bugüne kadar ikonların serbest bırakıldıkları günü Ortodoksluk bayramı olarak kutlarlar.

Bulgarlar ve Başka İslav Halklarının Ortodoks İnancını Kabul Etmeleri
860 Yılında Moravya kralı Rastislav İstanbul’daki Bizans imparatoru Üçüncü Mikail’den Mesih’in yolunu halkın anlayacağı İslav dilinde öğretecek elçiler göndermesini istedi. Bugünkü Çek halkının ataları olan Moravyalılar İslav ırkındandı. Rastislav’ın çağrısına cevap olarak İstanbul patriği Fotyus, Kiril ve Metodi adlı iki kardeşi yolladı. Selanik’te doğmuş kardeşler İslav dilini iyi biliyordu. Çalışmalarının başında İslav dilini yazıya geçirmek için bir alfabe yaratmaları gerekiyordu. Alfabe Kiril alfabesi adıyla tanınıyor. Kiril ve Metodi’nin Çek halkı için olan çalışmaları kalıcı bir sonuç vermediyse de yetiştikleri kişileri ve tercüme ettikleri kitaplar Bulgarlar’ın İslav dilini kullanan bağımsız bir Ortodoks kilisesine sahip olmasına yol açtı. 927 yılında Bulgaristan başpiskoposuna patrik ünvanı verildi. Bulgaristan’dan Ortodoksluk Sırbistan ve Romanya’ya yayıldı. Ruslar da 988 yılında Ortodoks inancını kabul ettiler. Kiev kasabasının beyi Vladimir tek Tanrı’ya inanmak isteyince İslam, Yahudi, Katolik ve Ortodoks inançlarını görmeleri için elçiler gönderdi. İstanbul’dan dönen elçilerin Ayasofya kilisesindeki toplantının güzelliğini anlatmaları üzerine Ortodoks inancını seçti. Onlar “Yeryüzünde miydik, cennette miydik, bilmiyorduk” demişler.

Ortodoks
Roma piskoposun tüm toplulukların başı olma iddiasını reddeden ve İstanbul’daki Bizans imparatorluğunun Yunancı konuşan kültüründen çıkan topluluklar. İslav halklarının bazıları da Ortodoks inancını kabul ettiler. Ortodoks kilisesi batı kiliselerinin İznik inanç bildirisine ekledikleri “ve Oğul’dan” sözünü reddediyor. Ortodokslar Kutsal Ruh’un yalnız Baba’dan Oğul aracılığıyla geldiğine inanırlar. Ortodoks tapınması resimlerle, değerli taşlarla süslenmiş kiliselerde papazlar tarafından okunan güzel dua ve ilahilerle insanın duygularına dokunur.
Topluluklar sinod denilen yerel toplantıların ve evrensel konsey denilen tüm topluluğun temsilci gönderdiği genel toplantıların kararlarıyla yönetilir. Toplantılar geleneksel öğretişleri (традиция) açıklamak ve disiplin vermek için toplanırlar. Her milli topluluğun kendi patriği var.

Roma Katolik Kilisesi
Roma piskoposu kendini Papa, Mesih’in yeryüzündeki yardımcısı ilan ettikten sonra bu yetkiyi kabul eden topluluklar Roma Katolik kilisesi olarak tanınıyor. Papa’nın altında piskoposlar ve kahinlerden oluşan bir yönetim düzeni vardır. Bu yöneticiler arasında kardinal ünvanını kazanmış olanlar Papa’nın ölümünden sonra yeni bir Papa’yı seçerler. Papa’nın “eks katedra” yani tam yetkiyle konuştuğu zaman iman ve uygulama kanunlarını açıklarken söyledikleri topluluktaki herkesi bağlar ve herhangi bir yanlışlıktan uzak sayılır. Roma Katolik inancının merkezinde misa adlı tören bulunuyor. Kahinin onları bereketlediği zaman ekmek ve şarap İsa Mesih’in bedeni ve kanı oluyormuş. Bu sırrın dışında Roma Katolik kilisesinin önem verdiği altı sır daha vardır.

Reform ve Protestanlık
Roma Katolik kilisesi geleneksel öğretişleriyle Kutsal Kitap öğretişlerinden çok uzaklaştığı görülmeye başladı özellikle Kutsal Kitap’ın eski dilleri üzerine araştırma yapan Erasmus (1467-1563) gibi insanlara. Erasmus ve benzerleri Kutsal Kitap’ın Latince çevirisi ve topluluk atalarının Latince yazılarındaki yanlışlıkları ortaya koydular. Ama Roma Katolik kilisesini reforma getirmek için cesaret ve iman dolu bir insan lazımdı. Tanrı’nın önünde selamette bulunmayı arayan Roma Katolik rahibi olan Martin Lüter bu adamdı. Kutsal Kitap’ı araştırırken “doğru kişinin imanla yaşayacağı” gerçeğini öğrendi ve selamete kavuştu. Lüter Roma Katolik kilisesini içerden reform etmeye çalıştı. Ama 1520 yılında Papa’nın iddialarının sahte yazılara dayandıklarını ortaya çıkarınca Papa tarafından Roma Katolik kilisesinden atıldı. Lüter’in öğretişini kabul eden topluluklar Lüteryen kilisesi adıyla tanındılar. Bu topluluklar Almanya’dan sonra Danimarka, Norveç ve İsveç’e yayılıp o memleketlerde resmi inanç oldu. Almanya’nın yarısı Roma Katolik kaldı ve yarısı Lüteryen oldu. İnançta reform oldu ama Lüteryen kilisesinde Roma Katolik inancından bazı şeyler kaldı. Bunlardan biri toplulukların kendilerini savunmak için devlet adamlarının desteğine dayanmalarıydı.

Başka Reform Hareketleri
İsviçre’de Zvingili adında bir papaz Roma Katolik kilisesinin yanlışlıklarını eleştirdi. 1522 yılında Zürih kasabasında bağımsız bir topluluk kurdu. Con Kalvin adlı bir Fransız bilgin İsviçre’de bulunan Cenevre kasabasına gidip Farel adındaki reformcuya bilgisiyle destekledi. Bu iki haraketten Reform Edilmiş Topluluğu adını taşıyan Protestan grupları geliyor. Kalvin Mesih topluluğunun kendi önderlerini kendi seçmesi ve ruhsal konularda devletten bağımsız olması lazım olduğunu vurguladı. Oysa kendi yaptığı bazı işlerde bunu tam uygulamadı. Refom Edilmiş Toplulukları İsviçre’ye ve Almanya’ya yayıldılar.

İngiltere’deki reform Kral sekizinci Henri zamanında başladı. Bu reform politikaya bağlı sebeplere dayanıyordu. Henri karısını boşayabilmek için Papa’ya kafa tuttu ve kendi kendini İngiltere kilisesinin başı ilan etti. Oğlu altıncı Edvart’ın zamanında Zvingili ve Kalvin’in öğretişleri etkiledi ve piskopos Kranmer bunlara dayanarak Anglikan Kilise’nin dua kitabını yazdı. Kraliçe Meryem İngiltere’yi tekrar Roma’ya bağladı ve Kranmer’in diri diri yakılmasına buyruk verdi. Kraliçe birinci Elizabet’in zamanında İngiltere kilisesi Protestanlığa döndü.
Avrupa’dan gelen reformcuların öğretişlerinin bıraktığı etkiyle Anglikan Kilise’den ayrı topluluklar oluşmaya başladı: Bağımsız (Kongregeyşınal) topluluklar ve Vaftizci (Baptist) topluluklar. Bu iki grup her yerel toplantının kendi kendini yürütmesi ve devletin kontrolünden bağımsız olması gerektiğini savunuyordu. Aralarındaki fark Bağımsız Topluluklar inanlıların bebeklerini vaftiz ederken Vaftizci Topluluklar yalnız iman etmiş insanın vaftiz edilmesini uygun görüyordu.
İki yüzyıl sonra Anglikan Kilise’den olan Con Vesli ve Corc Vitfild’in Müjde’yi duyurmalarıyla İngiltere’de binlerce kişi iman etti. Vesli dört yüz bin kilometre gezerek İngiltere ve Amerika’da Müjde’yi duyurdu. Vesli yeni iman eden kişilerin iman hayatını desteklemek için Cemiyetler kurdu. Vesli’nin ölümünden sonra bu cemiyetler Metodist topluluğun başlangıcı oldu.

Anglikan Kilise
Anglikan beraberliği” İngiltere’nin etkilediği memleketlerde bulunan kiliseler. İngiltere’nin iki başpiskoposundan biri olan Kanterburi başpiskoposu çok sayılan ama yine de yalnız birçok piskopostan biridir. Topluluğun önemli kararları genel sinod adlı toplantıda verilir. Hem Roma Katolik kilisesinden hem de Reform Edilmiş ve eski Kelt kiliselerinden esinlenmiş bir topluluk. Hem Roma Katolik tapınmasına bağlı, hem de Kutsal Kitap eleştirmesine önem veren liberal görüşlü vaizleri vardır. Bunların yanı sıra da günümüzde çok sayıda Müjde’ye bağlı ve Pentikost ve Karismatik akımlarından etkilenmiş vaizleri de vardır.

Lüteryen Kilise
Martin Lüter’in kurduğu topluluk. Almanya’dan Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya’ya yayıldı. Bu memleketlerden de Amerika’ya ve dünyanın başka taraflarına da yayıldı. Bazı ülkelerde Lüteryen Kilise Roma Katolik kilisesinden kalma piskopos düzenini devam ettirdi. Ama normal olarak topluluk yönetimi sinod adlı toplantı ve bu toplantıya önderlik yapan genel önder tarafından yapılır. Lüteryen topluluğu Anglikan topluluğu gibi yazılı dua tapınma düzenine önem veriyor ama bu topluluk için vaaz da önemli.

Presbiteryan Kilise
Presbuteros sözü ihtiyar anlamına gelen ve İncil’den alınan eski Yunanca bir sözdür. Bu kilisenin yürütülmesi ve disiplinin verilmesi bir bölgenin ihtiyarlar kurulları ve sinodların elindedir. Sinod bölgenin vaizleri ve halkından seçilen kişilerin toplantısıdır. Bu topluluğun anlayışı Cenevre’de öğretmiş olan Fransız Con Kalvin’den gelmektedir. İngiltere ve Amerika’da Presbiteryan Kilise adıyla tanınır. Öbür Avrupa memleketlerinde Reform Edilmiş Topluluk olarak bilinir. Onlara göre her problemde Kutsal Kitap kilisenin kararlarından daha çok önem taşır. Toplantılarında Kutsal Kitap’ın okunması ve açıklanması, serbest dualar, Mezmurların ve ilahilerin söylenmesi ağırlık kazanır.

Kongregeyşınal (Bağımsız) Kilise
Yerel topluluğun bağımsızlığına önem veren topluluk. Bu protesto İngiltere’de devletin toplulukları yönetmeye yüz tuttuğu zaman ortaya çıkmıştı. Bazı devlet kiliselerinin anlayışında o memleketin her bir insanın topluluğun üyesi olduğu düşüncesi hakimken bu topluluk üyelerinin iman etmiş kişiler olmaları gerektiği üzerinde durur. İngiltere’deki Birleşmiş Reform Edilmiş Topluluk Kongregeyşınal Kilise ve Presbiteryan Kilise’nin birleştirilmesiyle meydana geldi.

Baptist (Vaftizci) Kilise
Bütün dünyada bulunan bir topluluk. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde (САЩ) çok sayıda toplulukları vardır. Bu topluluk bebeklere yapılan vaftiz törenlerinin Kutsal Kitap vaftiz anlayışının dışında olduğunu öğretir. Vaftizci Kilise’ye göre yalnız iman ettiğini sözü ve yaşamıyla gösteren yetişkin kişi vaftiz edilmeli. Vaftizci kiliseler bağımsız yürütülür. Reform edilmiş öbür topluluklar gibi Kutsal Kitap’ın öğretilmesine çok önem verilir. Özellikle Amerika’da Pazar günleri her yaştaki insanlar için grup halinde Kutsal Kitap dersleri düzenlenir.

Metodist Kilise
Bu topluluk Con Vesli’nin 18’inci yüzyılda Müjde’yi yaymasından kaynaklanır. Vesli’nin kendisi Anglikan Kilise’den ayrılmadı. Ama yeni iman edenlerin ruhsal yaşamını desteklemek için kurduğu cemiyetler Vesli’nin ölümünden sonra kendi başında bir topluluk haline getirildi.
Metodist topluluklar gruplar ve bölgelere ayrılır. Vaizler ve halktan seçilenler konferans denilen toplantıda bir araya gelince toplulukların sorunları için karar verirler. Metodist Kilise’de Anglikan Kilise’ye benzer olarak yazılı dualar var hem de serbest topluluklara benzer olarak serbest tapınma vardır. Vesli’nin inanlının iman ettikten sonra Kutsal Ruh’un ‘tam sevgi’ hediyesini alması üzerinde durmasının daha sonra Pentikost kiliseleriyle ortaya çıkan Kutsal Ruh hediyelerine önem verilmesine yol açtığı düşünülüyor.

Pentikost Kiliseleri
Kutsallık hareketi Metodist Kilise’nin öğretişinden esinlendi. 19’uncu yüzyılda bu hareketin öğretmenleri düzenledikleri “Daha Yüksek Yaşam” konferanslarında inanlıları kutsallaşma bereketini aramaya çağırdı. Kurtuluştan sonra gelen “ikinci bereket” adıyla tanınırdı. Bazen de “Kutsal Ruh vaftizi” adını alırdı. 19’uncu yüzyılın sonuna doğru bazı gruplarda “Kutsal Ruh ve ateş vaftizi” adlı üçüncü bereket hakkında bir öğretiş ortaya çıktı. Kutsal Ruh hediyelerine ve özellikle şifa hediyesine ilgi gösterilmeye başlandı. Kansas’ın Topeka kasabasında Kutsal Ruh vaftizinin işaretinin dillerle konuşma hediyesi olduğu öğretişi ilk defa ortaya çıktı.
Oysa Los Angeles kasabasının Azusa sokağındaki uyanış Pentikost kiliselerinin başlangıcıydı. 1906 yılında başlayan toplantı üç yıl sürdü. Yüzlerce inanlı Amerika’nın, Avrupa’nın ve dünyanın her bir tarafından geldi. Aldıkları bereketi kasabalarına geri götürdüler.