“Pavlus,
Milet’ten Efes’e haber yollayarak inanlılar topluluğunun
ihtiyarlarını (presbuteros) yanına çağırttı... Yanına
geldikleri zaman onlara şöyle dedi: ‘Kendinize ve Kutsal
Ruh’un sizi gözetmen (episkopos) olarak görevlendirdiği
tüm sürüye göz kulak olun’”
(Elçilerin İşleri 20:17,28).
İnanlılar
Topluluğunda Değişiklikler
Yukarıdaki
ayetlerin gösterdiği gibi birinci yüzyıldaki topluluğun bir
tek önderi yoktu. Efes topluluğunun ihtiyarları (presbuteros)
vardı. Onların toplulukta yapacakları iş inanlılara gözetmen
(episkopos) olarak göz kulak olmaktı. 2’nci yüzyılın
son yarısında ‘episkopos’ bir toplulukta kardeşlerin
ruhsal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan birkaç
olgun inanlıdan biri olmaktan çıkıyordu. ‘Episkopos’
artık bir
bölgede bulunan bütün topluluklara önderlik yapan
tek kişi anlamını kazanıyordu. 3’üncü yüzyılda
yaşayan Tertulyan ve İskenderiyeli Klement’in zamanında da
tamamen bu anlamı kazandı. “O günden sonra Mesih topluluğu
kendi birliğini korumak için piskoposluğa ve piskoposların
aracılığıyla kuşaktan kuşağa geçtiği sanılan geleneğe dayandı.
Bu daha sonra Roma Katolik Kilisesinin geleneğe aşırı önem
vermesine ve geleneği Kutsal Kitap’la eşdeğer tutmasına yol
açtı” (O’nun İzinde sayfa 33).
Ezilen
İnançtan Resmi
Dine
Birinci
ve ikinci yüzyıllarda Roma İmparatorluğu Mesih inanlıları resmi
Roma dinine uymadıkları için baskı altında ezildiler. Her
zaman ve her yerde aynı sertlikle yapılmadı bu baskı ama yine de
birçok önder ve Mesih’in elçilerinden
birkaçı öldürüldüler. Ama 312 yılında bir
savaştan sonra Konstantin Roma’ya girmeyi başardı. İmparator
olduktan sonra hemen Hıristiyan dinine karşı olan yasağı kaldırdı. Bu
zamandan sonra kilisenin düzeni git gide daha çok Roma
İmparatorluğunun merkezden (център)
yürütülme
sistemine benzemeye başladı. Artık her kasabada bütün
inanlıların önderi olan bir piskopos ve her bölgede bütün
toplulukların önderi olan bir başpiskopos vardı. Teoride bütün
piskoposlar eşitti ama bazıları piskoposu oldukları kasabanın önemi
yüzünden daha
önemli oldular. En
önemlileri Mısır’daki İskenderiye, Türkiye’deki
Antakya, İtalya’daki Roma ve Kuzey Afrika’daki Kartaca
piskoposlarıydı.
Bizans
İmparatorluğu (Doğu)
İmparator
Konstantin bugün İstanbul adıyla tanınan Bizantiyum kasabasını
İmparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti. Osmanlı Türklerin
1453 yılında kasabaya girmelerinden önce 1000 yıllık süreyle
Bizans İmparatorluğunun başkenti olarak devam etti. İstanbul’a
uzun yıllar tapınmak için Yunanca (Гъцки)
kullanan ve Afrika, Mısır, Filistin, Suriye, Türkiye ve
Yunanistan’a yayılmış toplulukların merkezi gözüyle
bakıldı.
Roma
(Batı)
Roma’daki
piskoposlar Elçi Petrus’u birinci Roma piskoposu sayıp
onun izleyicileri olarak kendilerini tüm topluluğun önderi
anlamına gelen Papa ilan etmeye başladılar. Bunu başlatan 390’dan
461’e kadar yaşayan Leo idi. 588 yılında İstanbul’daki
Patrik (başpiskopos) Yohannis kendini ‘Evrensel Başpiskopos’
(tüm topluluğun gözetmeni) ilan etti. O zamanki Roma
piskoposu Gregor buna karşı konuştu. Oysa
kendisi ve ondan
sonra kendilerini ‘Papa’ ilan edenler ‘İsa Mesih’in
yeryüzündeki yardımcısı’ olduklarını söyleyerek
aynı suçu işlediler.
Ayrılık
İnanç
tartışmalarında aynı fikirde olmayan İstanbul’a dayanan doğu
topluluklar ve Roma’ya dayanan batı topluluklar arasında git
gide ayrılık başgösteriyordu. Papa’nın 1054 yılında
Humbert adlı temsilcisini İstanbul’a gönderdiği zaman
İstanbul patriği ona boyun eğmedi. Bu durum karşısında Humbert
patriği topluluktan çıkaran bir yazı yazdı. Roma’daki
Papa bütün topluluğun kendisine
boyun eğmesi lazım olduğunu iddia ederken İstanbul patriği topluluğun
beş patriğin katıldığı toplantı tarafında yönetilmesi
gerektiğini söyledi. 1095 yılında başlayan Haçlı Seferler
büyük ayrılığa yol açtı. Dördüncü
Haçlı Sefer’de batılı askerler İstanbul’u
ele geçirdi ve 1202’ten 1261’e kadar süren
Latin İmparatorluğu kurdu. Bu durum Yunanca konuşan doğu kilise ve
Latince kullanan batı kilisenin arasında kalan ilişkilerin tamamen
bozulmasına yol açtı. Batı kilise Roma Katolik Kilisesi ve
doğu kilise Ortodoks
Kilisesi (Православна
Църква) diye
tanınıyor.
Ortodoks
Kilisesinde İkonlar (Resimler)
Bizans
İmparatoru Üçüncü Leo 726 yılında kiliselerdeki
resim ve heykellerin insanların onları öpemeyeceği kadar yüksek
yerlere koyulmasına buyruk verdi. Ayrıca halkın taptığı birtakım
heykelleri de yok etti. İstanbul patriği ve taraftarları buna
şiddetli olarak karşı çıktı. Çok vakit geçmeden
ikon severleri Yunanistan ve Suriye’de bu karara karşı
ayaklanmalar başlattı. Bunun üzerine Leo bütün
putların ortadan kaldırılmasına
karar verdi. Üçüncü Leo’nun ikonoklast
(put kırıcı) olmasının nedenleri şunlardır:
1) Müslümanlar uzun
zamandan beri Hıristiyanları putperest olmakla suçluyordu.
Ortadoğuda yaşayanların hepsinin Müslümanlığa
döneceklerinden korkan Leo, Mesih inancının saygınlığını korumak
istiyordu. Birkaç yıl önce İstanbul’a saldıran Arap
Müslüman orduları, ancak Leo’nun üstün
askeri yeteneğiyle yenilmişlerdi.
2) Leo, putları kesin olarak
reddeden ve İncil’e Ortodoks kilisesinden daha bağlı kalan
Montanist ve Pavlikan gibi Mesih inanlıları gruplarının desteğini
kazanmak istiyordu. Unutulmamalı ki, Leo Müjde’ye bağlı
Pavlikan gruplarının bol olduğu Toros dağlarında doğmuştu.
3) Leo,
Ortodoks kilisesine egemen olan din adamlarının kuvvetini azaltmak ve
kendi kuvvetini
büyütmek istiyordu.
Bu
konudaki tartışmalar ve kavgalar İznik’te toplanan 7. Evrensel
Konsey’e kadar sürdü. Konsey
ikonları serbest bıraktı. Bundan sonra iki imparator yine resimleri
ve heykelleri yasakladı. Bunlardan biri olan Teofilos ölünce
karısı küçük kalan oğlunun yerini tutarken ikonları
serbest bıraktı. Ortodoks kiliseleri bugüne kadar ikonların
serbest bırakıldıkları günü Ortodoksluk bayramı olarak
kutlarlar.
Bulgarlar
ve Başka İslav Halklarının Ortodoks İnancını Kabul Etmeleri
860
Yılında Moravya kralı Rastislav İstanbul’daki Bizans imparatoru
Üçüncü Mikail’den Mesih’in yolunu
halkın anlayacağı İslav dilinde öğretecek elçiler
göndermesini istedi. Bugünkü Çek halkının
ataları olan Moravyalılar İslav ırkındandı. Rastislav’ın
çağrısına cevap olarak
İstanbul patriği Fotyus, Kiril ve Metodi adlı iki kardeşi yolladı.
Selanik’te doğmuş kardeşler İslav dilini iyi biliyordu.
Çalışmalarının başında İslav dilini yazıya geçirmek
için bir alfabe yaratmaları gerekiyordu. Alfabe Kiril alfabesi
adıyla tanınıyor.
Kiril
ve Metodi’nin Çek halkı için olan çalışmaları
kalıcı bir sonuç vermediyse de yetiştikleri kişileri ve
tercüme ettikleri kitaplar Bulgarlar’ın İslav dilini
kullanan bağımsız bir Ortodoks kilisesine sahip olmasına yol açtı.
927 yılında Bulgaristan
başpiskoposuna
patrik ünvanı verildi. Bulgaristan’dan Ortodoksluk
Sırbistan ve Romanya’ya yayıldı. Ruslar da 988 yılında Ortodoks
inancını kabul ettiler. Kiev kasabasının beyi Vladimir tek Tanrı’ya
inanmak isteyince İslam, Yahudi, Katolik ve Ortodoks inançlarını
görmeleri için elçiler gönderdi. İstanbul’dan
dönen elçilerin Ayasofya kilisesindeki toplantının
güzelliğini anlatmaları üzerine Ortodoks inancını seçti.
Onlar “Yeryüzünde miydik, cennette miydik,
bilmiyorduk” demişler.
Ortodoks
Roma
piskoposun tüm
toplulukların başı olma iddiasını reddeden ve İstanbul’daki
Bizans imparatorluğunun Yunancı konuşan kültüründen
çıkan topluluklar. İslav halklarının bazıları da Ortodoks
inancını kabul ettiler. Ortodoks kilisesi batı kiliselerinin İznik
inanç bildirisine
ekledikleri
“ve Oğul’dan” sözünü reddediyor.
Ortodokslar Kutsal Ruh’un yalnız Baba’dan Oğul
aracılığıyla geldiğine inanırlar. Ortodoks tapınması resimlerle,
değerli taşlarla süslenmiş kiliselerde papazlar tarafından
okunan güzel dua ve ilahilerle insanın duygularına dokunur.
Topluluklar
sinod denilen yerel toplantıların ve evrensel konsey denilen tüm
topluluğun temsilci gönderdiği genel toplantıların kararlarıyla
yönetilir. Toplantılar geleneksel öğretişleri (традиция)
açıklamak ve disiplin vermek için toplanırlar. Her
milli topluluğun kendi patriği var.
Roma
Katolik Kilisesi
Roma
piskoposu kendini Papa, Mesih’in yeryüzündeki
yardımcısı ilan ettikten sonra bu yetkiyi kabul eden topluluklar Roma
Katolik kilisesi olarak tanınıyor. Papa’nın altında piskoposlar
ve kahinlerden oluşan bir yönetim düzeni vardır. Bu
yöneticiler arasında kardinal ünvanını kazanmış olanlar
Papa’nın ölümünden sonra yeni bir Papa’yı
seçerler. Papa’nın “eks katedra” yani tam
yetkiyle konuştuğu zaman iman ve uygulama kanunlarını açıklarken
söyledikleri topluluktaki herkesi bağlar ve herhangi bir
yanlışlıktan uzak sayılır. Roma Katolik inancının merkezinde misa
adlı tören bulunuyor. Kahinin onları bereketlediği zaman ekmek
ve şarap İsa Mesih’in bedeni ve kanı oluyormuş. Bu sırrın
dışında
Roma
Katolik kilisesinin önem verdiği altı sır daha vardır.
Reform
ve Protestanlık
Roma
Katolik kilisesi geleneksel öğretişleriyle Kutsal Kitap
öğretişlerinden çok uzaklaştığı görülmeye
başladı özellikle Kutsal Kitap’ın eski dilleri üzerine
araştırma yapan
Erasmus (1467-1563) gibi insanlara. Erasmus
ve benzerleri Kutsal Kitap’ın Latince çevirisi ve
topluluk atalarının Latince yazılarındaki yanlışlıkları ortaya
koydular. Ama Roma Katolik kilisesini reforma getirmek için
cesaret ve iman dolu bir insan lazımdı.
Tanrı’nın önünde selamette bulunmayı arayan Roma
Katolik rahibi olan Martin Lüter bu adamdı. Kutsal Kitap’ı
araştırırken “doğru kişinin imanla yaşayacağı” gerçeğini
öğrendi ve selamete kavuştu. Lüter Roma Katolik kilisesini
içerden reform etmeye çalıştı.
Ama
1520 yılında Papa’nın iddialarının sahte yazılara
dayandıklarını ortaya çıkarınca Papa tarafından Roma Katolik
kilisesinden atıldı. Lüter’in öğretişini kabul eden
topluluklar Lüteryen kilisesi adıyla tanındılar. Bu
topluluklar Almanya’dan sonra Danimarka,
Norveç ve İsveç’e yayılıp o memleketlerde resmi
inanç oldu. Almanya’nın yarısı Roma Katolik kaldı ve
yarısı Lüteryen oldu. İnançta reform oldu ama Lüteryen
kilisesinde Roma Katolik inancından bazı şeyler kaldı. Bunlardan biri
toplulukların kendilerini
savunmak için devlet adamlarının desteğine dayanmalarıydı.
Başka
Reform Hareketleriİsviçre’de
Zvingili adında bir papaz Roma Katolik kilisesinin yanlışlıklarını
eleştirdi. 1522 yılında Zürih kasabasında bağımsız bir topluluk
kurdu. Con Kalvin adlı bir Fransız bilgin İsviçre’de
bulunan Cenevre kasabasına gidip Farel adındaki reformcuya bilgisiyle
destekledi. Bu iki haraketten Reform Edilmiş Topluluğu adını taşıyan
Protestan grupları geliyor. Kalvin Mesih topluluğunun kendi
önderlerini kendi seçmesi ve ruhsal
konularda devletten bağımsız olması lazım olduğunu vurguladı. Oysa
kendi yaptığı bazı işlerde bunu tam uygulamadı. Refom Edilmiş
Toplulukları İsviçre’ye ve Almanya’ya yayıldılar. İngiltere’deki
reform
Kral sekizinci Henri zamanında başladı. Bu reform politikaya bağlı
sebeplere dayanıyordu. Henri karısını boşayabilmek için
Papa’ya kafa tuttu ve kendi kendini İngiltere kilisesinin başı
ilan etti. Oğlu altıncı Edvart’ın zamanında Zvingili ve
Kalvin’in öğretişleri etkiledi ve piskopos Kranmer bunlara
dayanarak
Anglikan Kilise’nin dua kitabını yazdı. Kraliçe Meryem
İngiltere’yi tekrar Roma’ya bağladı ve Kranmer’in
diri diri yakılmasına buyruk verdi. Kraliçe birinci
Elizabet’in zamanında İngiltere kilisesi Protestanlığa döndü.
Avrupa’dan
gelen reformcuların
öğretişlerinin bıraktığı etkiyle Anglikan Kilise’den ayrı
topluluklar oluşmaya başladı: Bağımsız (Kongregeyşınal) topluluklar
ve Vaftizci (Baptist) topluluklar. Bu iki grup her yerel toplantının
kendi kendini yürütmesi ve devletin kontrolünden
bağımsız
olması gerektiğini savunuyordu. Aralarındaki fark Bağımsız
Topluluklar inanlıların bebeklerini vaftiz ederken Vaftizci
Topluluklar yalnız iman etmiş insanın vaftiz edilmesini uygun
görüyordu.
İki
yüzyıl sonra Anglikan Kilise’den olan Con Vesli ve Corc
Vitfild’in Müjde’yi duyurmalarıyla İngiltere’de
binlerce kişi iman etti. Vesli dört yüz bin kilometre
gezerek İngiltere ve Amerika’da Müjde’yi duyurdu.
Vesli yeni iman eden kişilerin iman hayatını desteklemek için
Cemiyetler kurdu. Vesli’nin
ölümünden sonra bu
cemiyetler Metodist topluluğun başlangıcı oldu.
Anglikan
Kilise
“Anglikan
beraberliği” İngiltere’nin etkilediği memleketlerde
bulunan kiliseler. İngiltere’nin iki başpiskoposundan biri olan
Kanterburi başpiskoposu çok sayılan ama yine de yalnız birçok
piskopostan biridir. Topluluğun önemli kararları genel sinod
adlı toplantıda verilir. Hem Roma Katolik kilisesinden hem de Reform
Edilmiş ve eski Kelt kiliselerinden esinlenmiş bir topluluk. Hem Roma
Katolik tapınmasına bağlı, hem de Kutsal Kitap eleştirmesine
önem veren liberal görüşlü vaizleri vardır.
Bunların yanı sıra da günümüzde çok sayıda
Müjde’ye bağlı ve Pentikost ve Karismatik akımlarından
etkilenmiş vaizleri de vardır.
Lüteryen
Kilise
Martin
Lüter’in kurduğu topluluk. Almanya’dan Danimarka,
Norveç, İsveç ve Finlandiya’ya yayıldı. Bu
memleketlerden de Amerika’ya ve dünyanın başka taraflarına
da yayıldı. Bazı ülkelerde Lüteryen Kilise Roma Katolik
kilisesinden kalma piskopos düzenini devam ettirdi. Ama normal
olarak topluluk yönetimi sinod adlı toplantı
ve bu toplantıya önderlik yapan genel önder tarafından
yapılır. Lüteryen topluluğu Anglikan topluluğu gibi yazılı dua
tapınma düzenine önem veriyor ama bu topluluk için
vaaz da önemli.
Presbiteryan
Kilise
Presbuteros
sözü ihtiyar anlamına gelen ve İncil’den alınan eski
Yunanca bir sözdür. Bu kilisenin yürütülmesi
ve disiplinin verilmesi bir bölgenin ihtiyarlar kurulları ve
sinodların elindedir. Sinod bölgenin vaizleri ve halkından
seçilen kişilerin toplantısıdır. Bu topluluğun anlayışı
Cenevre’de öğretmiş
olan Fransız Con Kalvin’den gelmektedir. İngiltere ve
Amerika’da Presbiteryan Kilise adıyla tanınır. Öbür
Avrupa memleketlerinde Reform Edilmiş Topluluk olarak bilinir. Onlara
göre her problemde Kutsal Kitap kilisenin kararlarından daha çok
önem taşır. Toplantılarında Kutsal Kitap’ın okunması ve
açıklanması, serbest dualar, Mezmurların ve ilahilerin
söylenmesi ağırlık kazanır.
Kongregeyşınal
(Bağımsız) Kilise
Yerel
topluluğun bağımsızlığına önem veren topluluk. Bu protesto
İngiltere’de devletin toplulukları yönetmeye yüz
tuttuğu zaman ortaya çıkmıştı. Bazı devlet kiliselerinin
anlayışında o memleketin her bir insanın topluluğun üyesi olduğu
düşüncesi hakimken bu topluluk üyelerinin iman etmiş
kişiler olmaları gerektiği üzerinde durur. İngiltere’deki
Birleşmiş
Reform Edilmiş Topluluk Kongregeyşınal Kilise ve Presbiteryan
Kilise’nin birleştirilmesiyle meydana geldi.
Baptist
(Vaftizci) Kilise
Bütün
dünyada bulunan bir topluluk. Özellikle
Amerika Birleşik Devletlerinde (САЩ)
çok sayıda toplulukları vardır.
Bu
topluluk bebeklere yapılan vaftiz törenlerinin Kutsal Kitap
vaftiz anlayışının dışında olduğunu öğretir. Vaftizci Kilise’ye
göre yalnız iman ettiğini sözü ve yaşamıyla gösteren
yetişkin kişi vaftiz edilmeli. Vaftizci kiliseler bağımsız yürütülür.
Reform
edilmiş öbür topluluklar gibi Kutsal Kitap’ın
öğretilmesine çok önem verilir. Özellikle
Amerika’da Pazar günleri her yaştaki insanlar için
grup halinde Kutsal Kitap dersleri düzenlenir.
Metodist
Kilise
Bu
topluluk Con Vesli’nin 18’inci yüzyılda Müjde’yi
yaymasından kaynaklanır. Vesli’nin kendisi Anglikan Kilise’den
ayrılmadı. Ama yeni iman edenlerin ruhsal yaşamını desteklemek için
kurduğu cemiyetler Vesli’nin ölümünden sonra
kendi başında bir topluluk haline getirildi.
Metodist
topluluklar gruplar ve bölgelere
ayrılır. Vaizler ve halktan seçilenler konferans denilen
toplantıda bir araya gelince toplulukların sorunları için
karar verirler. Metodist Kilise’de Anglikan Kilise’ye
benzer olarak yazılı dualar var hem de serbest topluluklara benzer
olarak serbest
tapınma vardır. Vesli’nin inanlının iman ettikten sonra Kutsal
Ruh’un ‘tam sevgi’ hediyesini alması üzerinde
durmasının daha sonra Pentikost kiliseleriyle ortaya çıkan
Kutsal Ruh hediyelerine önem verilmesine yol açtığı
düşünülüyor.
Pentikost
Kiliseleri
Kutsallık
hareketi Metodist Kilise’nin öğretişinden esinlendi.
19’uncu yüzyılda bu hareketin öğretmenleri
düzenledikleri “Daha Yüksek Yaşam”
konferanslarında inanlıları kutsallaşma bereketini aramaya çağırdı.
Kurtuluştan sonra gelen “ikinci bereket” adıyla
tanınırdı. Bazen de “Kutsal Ruh vaftizi” adını alırdı.
19’uncu yüzyılın sonuna doğru bazı gruplarda “Kutsal
Ruh ve ateş vaftizi” adlı üçüncü bereket
hakkında bir öğretiş ortaya çıktı. Kutsal Ruh
hediyelerine ve özellikle şifa hediyesine ilgi gösterilmeye
başlandı. Kansas’ın Topeka kasabasında Kutsal Ruh vaftizinin
işaretinin dillerle konuşma hediyesi olduğu öğretişi ilk defa
ortaya çıktı.
Oysa
Los Angeles kasabasının Azusa sokağındaki uyanış Pentikost
kiliselerinin başlangıcıydı. 1906 yılında başlayan toplantı üç
yıl sürdü. Yüzlerce inanlı Amerika’nın,
Avrupa’nın ve dünyanın her bir tarafından geldi. Aldıkları
bereketi kasabalarına geri götürdüler.