İncil nasıl yazıldı?

‘İncil’ sözü aslında Grek­çenin ‘evangelion’ sözünden geldi, o da ‘iyi haber’ demek­tir. İsa Mesih’in gökten yer­yüzüne inmesi, bizim günah­larımızı kaldırmak için haç­ta ölmesi, üçüncü gün mezardan diril­mesi ve gene göke dönmesi, işte bütün bunlar bizim için iyi haberdir. En başta bu iyi haber İsa’nın seçtiği şahitler tarafından yayıldı. Demek, en başta İncil bir kitap değil­dir, yaşayan, diri bir haberdir.

İsa Mesih’e hiç bir zaman bir kitap verilmedi. Zaten Onun kitaba ihtiyacı yoktu, çünkü Allahın sözü kendisi idi (bakınız: Yuh 1:1-3,14; Aç 19:13). İsa’dan önce Allah, insan­lara konuşmak için peygam­berleri kullandı. Arasıra on­ların zihinlerine kendi söz­lerini koydu, onlar da o söz­leri insanlara ulaştırdılar. Ama İsa bir peygamber değildi - O Allahın sözünün ta kendisi idi. Onun ihtiyacı yoktu, Al­lahtan bir söz, bir vahiy alsın. O dedi ki: “Size söylediğim sözleri kendimden söyle­miyorum. Hayır, bende duran Baba o işleri yapıyor.”

Son peygamber, İsa Mesih’in yolunu hazırlayan Yahya idi. Al-lah insanlara son bir defa daha kendi sözünü yeryüzüne yolladı, ama bu sefer artık bir peygamberin sözü ya da kitabı olarak değil, fakat diri canlı ve sonu olmayan bir kişi olarak (bakınız: İbraniler 1:1-3).

Bugün elimizde bulunan İn­cil kitabı şöyle meydana geldi: İsa Mesih kendisinde bulunan Allahın Kutsal Ruhunu seçmiş olduğu kimi örenci­lerine verdi. Onlara ‘apostol’, hani Allah tarafından gön­derilen kişi denilir. Bunların hepsi Yahudi idi. Yahudiler de, Allahın Kitabı olarak ‘Eski Ahit’ adıyla bilinen kitabı kabul ederdiler (bakınız: say­fa ...), bugüne kadar da kabul ediyorlar. Ama İsa Mesih’in örencileri, fark ettiler ki, Allahın Ruhu apostollarda işliyor, ve onun için onların sözlerini hemen Kutsal Yazı olarak kabul ettiler. Apostol­ların kendileri de, o sözleri yazıya geçirirken, farkında idi­ler ki, yazdıkları sözler Al­lahın kendi sözleri ve kesin geçerli olan buyrukları idi (1.Kor 2:13; 14:37). Demek, her Mesih imanlısı onların yazı­larını en baştan beri Musa’nın Tevratı ve Davud’un Zebur ki­tabı kadar Allahın sözünü sayardı.

Kişilerin bazı sorularına bu­rada cevap vermek istiyoruz:


"İsa Yahudi idi. Madem öy­le, neden İncil kitabı Yahudi­ce değil de, Grekçe dilinde yazıldı?"

Yahudiler İsa’dan önce 587 senesinden başlayarak bütün dünyaya yayılmaya başladılar. Daha sonra, İ.Ö. dördüncü yüzyılında Büyük İskender (Aleksandır Veliki) Grek kül­türünü ve Grekçe dilini bütün Akdeniz devletlerine ve Asya’ya yaydı. Yahudilerin çoğu da kendi devletinde yaşamadıkları için daha fazla Grekçe diline ağır­lık verirdiler, kendi anadili­ni unutmaya başladılar. Onun için İsa’dan aşağı yukarı 250 sene önce Eski Ahit’in teksti Grekçeye çevirildi (o tercü­menin adı: ‘Septuaginta’). Her­kes Tevrat’ı o dilde okumaya alıştı. İlk Hristiyanların kullandığı Kutsal Kitap da oydu.

İsa Mesih’in zamanında İs­rail’de yaşayan Yahudiler, ara­larında ‘Aramice’ konuşur­dular. Ama özellikle İsa’nın büyüdüğü Celile sancağında Grekçe de çok yaygındı. İsa’nın kendisi de Grekçe konuştuğu sanılıyor (mesela: devlet ada­mı Pilatus’la konuşurken).

Gördüğümüz gibi, İncil as­lında kitap değil, bir haberdir. Bu haber en başta sözlü olarak yayıldı, ancak 20-30 sene sonra kitap haline getirildi. Ama o zaman imanlıların sayısı çok çoğalmıştı, bütün dünyaya yayıl­dılar. Onların anlayacağı dil­de yazmak gerekirdi. Onun için İncil kitabı Grekçe olarak yazıldı.

"İncil’in originalı var mı?"

Ancak 550 sene önce kyat­-lar matbaalarda (peçatniцa) basılmaya başladı. Daha eski kitapların hepsi elle kopi edilirdi. Bugünkü kyağıt kul­lanılmazdı, ‘papirus’ adında, ırmaklarda büyüyen sazlardan yapılan bir materyal kullan­ılırdı. O da azıcık ıslak havalarda çabuk çürürdü. Onun için eski kitapların hiçbiri original biçimde bu günümüze ulaşmadı (ne Grek filozoflar­ın kitapları, ne de Latince poeziya kitapları, ne de başka din kitapları).

Ama İncil’in kitapları yaz­ılır yazılmaz, kopi edilmeye başladılar. O kopilerin kimi­leri bugüne kadar vardır. Bil­im adamları onları karşılaş­tırıp originalın ne olduğunu anlayabilirler.

"Neden İncili bir kişi yaz­madı, birçok yazarları var?"

İsa Mesih, aslında bir pey­gamber değildi. Allahın sözü Ona gelmedi, ama Onun içinden çıktı. Kendisi de başka kişi­lere görev verdi, Onun adında konuşsunlar. Yuhanna 16:13-14 ve 14:26'da şöyle konuşuyor:

“Ama O, hani hakikatın ruhu, geldi mi, sizi güdüp bütün hakikata götüre­cek. Çünkü kendisinden konuşmayacak: ne işitirse, onu konuşacak. Hem de gelecek olan şeyleri size bildirecek. O beni şan­layacak. Çünkü benim ney­im varsa, O ondan alıp size bildirecek.... Yardımcı size herşeyi öretirecek ve ben her ne söylediysem, o şeyleri sizin aklınıza getirecek. O Yardımcı Kutsal Ruh’tur; Baba Onu ben­im adımda göndere­cek.”

Demek, İsa’nın apostolları kendileri de peygamberdir ve onları gönderen İsa Mesih’­tir. İsa Mesih’in sözlerinde ne kadar kuvvet varsa, apostol­ların sözlerinde de o kadar var. Yuhanna 20:21-23'te İsa apostollarına şöyle konuş­uyor:

Ve İsa onlara tekrar dedi: “Size barış olsun. Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum.” Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfürdü ve onlara dedi: “Kutsal Ruhu alın. Kim­in günahlarını bağışlar­sanız, onlara bağışlanmış olur. Ve kimin günahlarını bağışlamazsanız, onlara bağışlanmamış olur.”

Apostollar, Allahın Sözü olan İsa Mesih’in şahitler-idir. Onun için şahitlerin kalabalık olması bizim için daha faydalıdır, daha büyük bir ispat oluyor.

"İncil’in içindeki kitap­çıklar nasıl seçildi?"

İsa Mesih yeni bir din kurmaya gelmedi. Aynı onun gibi, ona iman eden ilk kişiler yeni bir ‘Allah kitabına’ balanmadılar, Yahudilerin ‘Eski Ahit’ini olduğu gibi kabul ettiler. Ama apo­stolların yazıları da, daha yazıldığı gibi, Allahın sözü olarak kabul edildi ve Eski Ahit’e eklendi. Onlar elden kopi edilirdi ve ancak çok yavaş yayıldılar. Ayrıca, Me­sih imanlıları tek bir devlet kurmadılar; bütün dünyada dağınık olarak türlü türlü dev­letlerde ve hükümetlerin alt­ında imanlı hayatlarını sür­dürdüler. Başlarında tek bir güdücü (bir ‘papa’, ya da ‘halif’ gibi) yoktu. Onları balayan ve birleştiren Mesihin Ruhu ve sevgisi idi.

Onun için kimi yerlerde ve kimi zamanlarda şöyle bir şey görüyoruz: bazı kiliseler kimi kitapçıkları kabul etme­diler. Kimi ikiyüzlü ve zarar getirmek isteyen kişiler de kendi faydaları uruna başka yazıları ‘İncil’ olarak kabul ettirmeye çalıştılar. Başka dinlerde öyle bir şey yapmaya kalkışan kişilere ölüm ce­zası verilir. Fakat ilk Mesih imanlıların arasında öyle bir devlet organizasyonu yoktu, ve zaten öyle bir zorbacılık İsa Mesih’in sevgi ruhuna karşı gidiyor. Onun için bütün yer­yüzündeki Mesih toplulukları­nın bugünkü 27 kitapçığı kabul etmeleri biraz zaman aldı. Buradaki mesele, birkaç papaz­ın birtakım ‘inciller’ seçme­si değil. Apostolların yazıları en baştan beri belli idi. Fakat bazı gruplar kendi yararları için kimi kitapçıkları kabul etmek istemediler. Zamanla o düşünceden vazgeçtiler ve asıl birliğe vardılar. Herkesi aynı fikire getiren, bir in­sanın kararı değil ama Allahın Ruhu idi.

Kılıç zoruyla değil, ama hak­ikat sevgisiyle o anlayışa vardılar. İsa’nın sözleri gerçekleşti: “Benim koyunlar­ım benim sesimi işitiyorlar. Ben onları tanıyorum, onlar da benim arkamdan geliyorlar.” (Yuhanna 10:27).

"İncil değiştirildi mi?"

İncil’in en başta Allahın sözü olduğunu kabul edip de, aynı zamanda onun daha sonra değiştiridiğini, ya da asıl biç­imde yok olduğunu söyleyenler, bir sürü ters ve saçma son­uçlara varacaklar:

1) Allah konuştuktan sonra, insanların Onun sözünü değiştirmeye güçleri varsa, o vakıt insan Allahtan daha kuv­vetli oluyor, o da mümkün değil­dir.

2) Allah konuştuktan sonra, kendi sözünün değiştirilme­sine izin verirse, o vakıt o güvenilmez bir Tanrı oluyor, ama biliyoruz ki, gerçek Tanrıya güvenebiliriz.

3) Bir kitabı değiştirmek, ne demek oluyor? Tek bir kitap, ya da az sayıda olan ve çok yayıl­mamış olan kitapları değiş­tirmek belki mümkündür. Ama bütün dünyaya yayılmış ve çok kişilerin elinde bulunan çok sayıda kitapları toplattırıp değiştirmek için büyük bir organizasyon gerekiyor. İsa’nın yaşamından kısa bir zaman son­ra imanlılar ve de İncil’in kopileri İngiltere’den Hind­istan’a kadar yayılmıştı. İman­lıların büyük bir parçası Roma Emperatorluğun dışında yaşardı. En büyük ve kuvvetli emperatorun gücü yetmezdi, İncil kitaplarını toplat­tırıp değiştirsin.

4) İncili değiştirmek kimin yararına olacaktı? İncilin hangi öretişleri değiştir­ildi? Üç yüz sene boyunca, Mesih imanlıları hor görülen ve büyük baskı altında yaşayan bir azınlık idi. İsa’ya ‘Rab’ dedikleri için, Yahudiler tar­afından eziyet görürdüler. Emperatora ‘Rab’ demedikleri için, devlet tarafından ezi-yet görürdüler, ve o zaten İncil’de yazılıdır. Eger, bazı­ların söylediği gibi, Romalı emperatorlar İncilin değiş­tirilmesini buyurduysa, neden o ayetleri değiştirme­diler, ya da çıkarmadılar?

5) Her eski kitapta olduğu gibi, İncil’in el yazı kopyalarının arasında kimi farklı yazıl­ışlar bulunuyor. Ama bunların hiç biri İncil’in herhangi bir öretişi etkileyecek kadar büyük değildir. Bugün o farklı yazılışları araştırıp, asıl tekstin ne olduğunu anlayabil­iriz. Bir daha görülüyor ki, İncilin tekstini koruyan insan gücü değil, Allahın gücü­dür. İsa’nın dediği gibi: “ Gök ve yer ortadan kalkacak ama benim sözlerim ortadan kalk­mayacak.” (Matta 24:35)