Bugün: 21. 11. 2024
Kutsal Kitap okuma planı: AKŞAM
Yunus 1:1-17
1 - RAB bir gün Amittay oğlu Yunus'a, "Kalk, Ninova'ya, o büyük kente git ve halkı uyar" diye seslendi,
2 - Çünkü kötülükleri önüme kadar yükseldi
3 - Ne var ki, Yunus RAB'bin huzurundan Tarşiş'e kaçmaya kalkıştı. Yafa'ya inip Tarşiş'e giden bir gemi buldu. Ücretini ödeyip gemiye bindi, RAB'den uzaklaşmak için Tarşiş'e doğru yola çıktı.
4 - Yolda RAB şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.
5 - Gemiciler korkuya kapıldı, her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı. Gemiyi hafifletmek için yükleri denize attılar. Yunus ise teknenin ambarına inmiş, yatıp derin bir uykuya dalmıştı.
6 - Gemi kaptanı Yunus'un yanına gidip, "Hey! Nasıl uyursun sen?" dedi, "Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi görür de yok olmayız."
7 - Sonra denizciler birbirlerine, "Gelin, kura çekelim" dediler, "Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi." Kura çektiler, kura Yunus'a düştü.
8 - Bunun üzerine Yunus'a, "Söyle bize!" dediler, "Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun, nerelisin, hangi halka mensupsun?"
9 - Yunus, "İbrani'yim" diye karşılık verdi, "Denizi ve karayı yaratan göklerin Tanrısı RAB'be taparım."
10 - Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. "Neden yaptın bunu?" diye sordular. Yunus'un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı.
11 - Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, "Denizin dinmesi için sana ne yapalım?" diye sordular.
12 - Yunus, "Beni kaldırıp denize atın" diye yanıt verdi, "O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız."
13 - Denizciler karaya dönmek için küreklere asıldılar, ama başaramadılar. Çünkü deniz gittikçe kuduruyordu.
14 - RAB'be seslenerek, "Ya RAB, yalvarıyoruz" dediler, "Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB."
15 - Sonra Yunus'u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti.
16 - Bu olaydan ötürü denizciler RAB'den öyle korktular ki, O'na kurbanlar sundular, adaklar adadılar.
17 - Bu arada RAB Yunus'u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı.
Luka 6:1-49
1 - Ve öyle oldu ki, bir cumartesi günü İsa bazı ekin tarlalarından geçti. Onun öğrencileri de ekinin başlarını koparıp, avuçları içinde ezip yediler.
2 - Ama Ferisilerden bazıları sordular: "Niye öyle işler yapıyorsunuz, hani onları cumartesi gününde yapmak helal değildir?"
3 - İsa onlara cevap verip dedi: "Siz de hiç okumadınız mı, Davut acıkınca ne yaptı? Hem kendisi, hem de onunla beraber olanlar?
4 - Nasıl Allahevine girdi, oradaki kutsal ekmekleri yedi, hem de yanındakilere verdi (ki, o ekmekler sade Allahevindeki görevlilere yemek için helaldır)."
5 - Ve İsa onlara dedi: "İnsanoğlu cumartesi gününün efendisidir."
6 - Başka bir cumartesi günü öyle oldu ki, bir duahaneye girip ders vermeye başladı. Orada bir adam vardı, onun sağ eli kurumuştu.
7 - Kanun muallimleri ve Ferisiler de İsa'yı gözletirdiler, acaba cumartesi gününde şifa verecek mi diye. Böylelikle İsa'yı suçlamak için fırsat aradılar.
8 - Ama İsa onların düşüncelerini bilirdi. Eli kurumuş olan adama dedi ki, "Kalk, ortaya geç!" Adam da kalktı, ortaya geçti.
9 - O zaman İsa onlara dedi: "Size bir şey sorayım! Cumartesi gününde iyilik yapmak mı helal, kötülük yapmak mı? Bir hayatı kurtarmak mı helal, yoksa onu yok etmek mi?"
10 - Etrafına dönüp herkese baktı. Sonra adama "Elini uzat!" dedi. Adam öyle yaptı ve eli eskisi gibi sapasağlam oldu.
11 - Ama onlar kızmaktan çılgına döndüler. İsa'ya ne yapsınlar diye anlaşmaya başladılar.
12 - O günlerde dua etmek için bir balkana bindi. Bütün gece Allaha dua etmekle geçirdi.
13 - Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırdı. Onlardan şu oniki kişi seçti (onlara ayrıca 'apostol' adını da verdi):
14 - Simun (İsa ona 'Petrus' adını da verdi), Andreyas (onun kardeşi), Yakup, Yuhanna, Filip,
15 - Bar-Tolomeyus, Matta, Tomas, Yakup (Alfeyusoğlu), Simun (lağabı da 'partizan' idi),
16 - Yahuda (Yakupoğlu), Yahuda İskariot (sokucu o idi).
17 - İsa onlarla birlikte aşağı inip düzlükte durdu. Öğrencilerinden büyük bir kalabalık orada idi. Hem de bütün Yahudiye sancağından, Yeruşalim'den, bir de Tire ve Sidon, hani deniz kenarından sayısız kişiler vardı.
18 - Onu seslemeye ve hastalıklarından şifa bulmaya gelmişlerdi. Kimde mundar ruh varsaydı, derdinden kurtuldu.
19 - Bütün kalabalık baktı, İsa'ya el sürsün. Çünkü Ondan bir kuvvet akardı ve onların hepsini şifalardı.
20 - İsa gözlerini öğrencilerine kaldırdı ve şöyle konuşmaya başladı: "Ne mutlu sizin gibi fukaralara - Allahın krallığı sizindir.
21 - Ne mutlu sizin gibi şimdi açlık çekenlere - doyacanız. Ne mutlu sizin gibi şimdi ağlayanlara - yüzünüz gülecek.
22 - Ne mutlu size, eger İnsanoğlu'nun yüzünden insanlar sizden azetmezlerse, sizi uğratırlarsa, size söverlerse, sizden için zem ederlerse.
23 - O günde sevinçten oynayın, fırlayın. Çünkü işte, gökte bahşişiniz büyük olacak. Bakın, onların dedeleri, peygamberlere de aynısını yapardılar.
24 - Ama vay halinize, siz zenginler! - Siz zaten dakkada avutuluyorsunuz.
25 - Vay halinize, şimdi karnı tok olanlar! - Siz açlık çekeceniz. Vay halinize, şimdi yüzü gülenler! - Yas tutup ağlayacanız.
26 - Vay halinize, eger herkes sizi överse! Onların dedeleri, yalancı peygamberlere de aynısını yapardılar.
27 - Ama, ey siz beni sesleyenler, ben size diyorum ki, Düşmanlarınızı sevin! Sizden kim azetmezse, onlara iyilik yapın.
28 - Size kim lanet ederse, onlar için bereket dileyin. Size kim sövüp sayarsa, onlar için dua edin.
29 - Senin yanağına kim şamar atarsa, ona öbürünü de çevir. Senden kim mantonu almak isterse, ondan anterini de saklama.
30 - Senden her kim bir şey isterse, ona ver. Senin malından her kim bir şey alırsa, ondan geri isteme.
31 - Ve siz nasıl istersiniz, insanlar size yapsınlar, siz de onlara aynı öyle yapın.
32 - Sade sizi sevenleri sevdiniz mi, ne sevabınız olacak? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri severler.
33 - Ve sade size iyilik yapanlara iyilik yaptınız mı, ne sevabınız olacak? Günahkârlar bile o kadarını yaparlar.
34 - Ve kimden umut edersiniz geri almaya, sade onlara ödünç verdiniz mi, ne sevabınız olacak? Günahkârlar bile başka günahkârlara ödünç verirler, aynı parayı geri alsınlar diye.
35 - Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, ödünç verip beklemeyin çevirsinler. O zaman bahşişiniz büyük olacak. O zaman 'En büyük Olan'ın evlatları olacanız. Çünkü O da nankör ve kötü kişilere iyilik gösterir.
36 - Babanız nasıl merhametli ise, siz de o kadar merhametli olun.
37 - - Davalamayın, siz de davalanmayacanız. - Af edin, siz de af edileceniz.
38 - - Verin, size de verilecek. Sizin kucağınıza sıkı bastırılmış, güzelce silkelenmiş, dolup taşan bol bir ölçüyle dökecekler. Çünkü siz hangi ölçüyle ölçerseniz, size de aynı ölçüyle ölçülecek."
39 - Bir de onlara bir benzetme anlattı: "Kör adam başka bir kör adama yol gösteremez, değil mi? Yoksa ikisi çukura düşmez mi?"
40 - "Öğrenci mualliminden yüksek değildir. Ama herkes mektebini tam bitirdikten sonra, muallimine benzer olacak."
41 - "Ve nasıl olur da, kardeşinin gözündeki çöpü görüyorsun, ama kendi gözündeki direği görmüyorsun?
42 - Ya da kardeşine nasıl diyecen, 'Kardeş, senin gözündeki çöpünü çıkarayım?', ne vakıt sen kendi gözündeki direği görmüyorsun. Seni ikiyüzlü seni! Sen en birinci kendi gözündeki direği çıkar. Sonra gözlerin daha keskin olur ve kardeşinin gözündeki çöpü daha kolay çıkaracan."
43 - "Hiç iyi bir ağaç yok ki, kötü yemiş versin. Hiç kötü bir ağaç da yok, iyi yemiş versin.
44 - Çünkü her ağaç kendi yemişinden anlaşılır. İnsanlar tikenlerden incir toplamaz, çalılardan da üzüm toplamazlar.
45 - İyi adam yüreğinin zenginliğinden iyi olan şeyleri çıkarıyor; kötü adam da kötülük bolluğundan kötü olanı çıkarıyor. İnsanın yüreği ne ile dolu ise, işte insanın ağzı da ondan konuşuyor."
46 - "Nasıl olur da, beni 'Rab, Rab!' diye çağırıyorsunuz, ama ben size ne söylüyorum, onu yapmıyorsunuz?
47 - Bana her kim gelirse, benim sözlerimi seslerse ve ona göre yaşarsa, göstereyim size o adam kime benziyor:
48 - O adama benziyor, hani kalkmış ev yapmaya, çok derin kazıp kayaların üstünde temel kurmuş. Ne vakıt hızlı bir yağmur yağmış, sular yükselip o eve çarpmış, ama onu kıpırdatamamış, çünkü çok sağlam yapılmıştı.
49 - Ama kim işitiyor ve ona göre yapmıyor, o adama benziyor ki, temel yapmadan toprak üzerinde ev yapmış. Hızlı yağmurlar o eve çarpmış ve ev dakkada yıkılmış. Evin yıkılışı da çok fena olmuş."