Bugün: 13. 07. 2025
Kutsal Kitap okuma planı: AKŞAM


Yeremya 8:1-22

1 - O zaman, diyor RAB, Yahuda krallarıyla önderlerinin, kâhinlerin, peygamberlerin, Yeruşalim'de yaşamış olanların kemikleri mezarlarından çıkarılacak.

2 - Toplanmayacak, gömülmeyecek kemikler, toprağın üzerinde gübre gibi olacaklar. Yeruşalim halkının sevdiği, kulluk ettiği, izlediği, danıştığı, tapındığı güneşin, ayın, bütün gök cisimlerinin önüne serilecekler.

3 - Bu kötü ulustan bütün sağ kalanlar, kendilerini sürdüğüm yerlerde yaşayanlar, ölümü yaşama yeğleyecekler. Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.'

4 - Onlara de ki: 'RAB şöyle diyor: 'İnsan yere düşer de kalkmaz mı, Yoldan sapar da geri dönmez mi?

5 - Öyleyse neden bu halk yoldan saptı? Neden Yeruşalim sürekli döneklik ediyor? Hileye yapışıyor, Geri dönmeyi reddediyorlar.

6 - Dikkatle dinledim, Ama doğru söylemiyorlar. Kimse, ne yaptım, diyerek kötülüğünden pişmanlık duymuyor. Savaşta seğirten at gibi Herkes kendi yoluna gidiyor.

7 - Gökteki leylek bile Belli mevsimlerini bilir. Kumru da kırlangıç da turna da Göç etme zamanını gözetir. Oysa halkım buyruklarımı bilmez.

8 - Nasıl, biz bilge kişileriz, RAB'bin Yasası bizdedir, diyebiliyorsunuz? İşte, bilginlerin yalancı kalemi Yasa'yı yalana çevirmiş.

9 - Bilgeler utandırıldı, Yıldırılıp ele geçirildi. RAB'bin sözünü reddettiler. Nasıl bir bilgelikmiş onlarınki?

10 - Bundan ötürü karılarını başkalarına, Tarlalarını sahiplenecek yeni kişilere vereceğim. Küçük büyük herkes kazanç peşinde, Peygamberler, kâhinler, hepsi halkı aldatıyor.

11 - Esenlik yokken, Esenlik, esenlik, diyerek Halkımın yarasını Sözde iyileştirdiler.

12 - Yaptıkları iğrençliklerden utandılar mı? Hayır, ne utanması? Kızarıp bozarmanın ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu yüzden onlar da düşenlerin arasında yer alacak, Cezalandırıldıklarında sendeleyip düşecekler' diyor RAB.

13 - Onları büsbütün yok edeceğim, diyor RAB, Ne asmada üzüm kalacak, Ne incir ağacında incir. Yaprakları solup kuruyacak. Onlara ne verdiysem, Ellerinden alınacak.'"

14 - "Neden burada oturup duruyoruz? Toplanalım da surlu kentlere kaçalım, Orada ölelim! Tanrımız RAB bizi ölüme terk etti, Bize zehirli su içirdi. Çünkü O'na karşı günah işledik.

15 - Esenlik bekledik, iyilik gelmedi. Şifa umduk, yılgınlık bulduk.

16 - Düşman atlarının hırıltısı Dan bölgesinden duyuluyor, Aygırlarının kişnemesinden Bütün ülke titriyor. Ülkeyi ve içindeki her şeyi, Kenti ve orada yaşayanları Yok etmeye geliyorlar."

17 - Bakın, aranıza yılanlar, Büyüden etkilenmeyen engerekler göndereceğim, Sizi sokacaklar diyor RAB.

18 - Üzüntüm avutulamaz, Yüreğim baygın,

19 - Ülkenin en uzak köşelerinden Halkımın feryadını dinleyin: "RAB Siyon'da değil mi? Kralı orada değil mi?" RAB, "Putlarıyla, İşe yaramaz yabancı ilahlarıyla Neden öfkelendiriyorlar beni?" diyor.

20 - Ürün biçme zamanı geçti, Yaz sona erdi, Biz ise kurtulmadık diye haykırıyorlar.

21 - Halkımın yarasından ben de yaralandım. Yasa büründüm, dehşete düştüm.

22 - Gilat'ta merhem yok mu, Hekim yok mu? Öyleyse halkımın yarası neden iyi edilmedi?


Matta 22:1-46

1 - İsa gene sözü alıp onlara benzetmelerle konuştu:

2 - "Gökün krallığı oğluna düğün yapan bir krala benzetirilebilir.

3 - Kral hizmetçilerini gönderip düğüne davetli olanları çağırtırdı. Ama istemediler gelsinler.

4 - Bir daha başka hizmetçiler gönderip dedi: 'Davetli olanlara şöyle konuşun: 'Bakın, banketimi hazırladım: öküzleri ve besli danalarımı kestirdim. Artık her şey hazır, düğüne gelin.'

5 - Ama kişiler hiç kulak asmamışlar. Herkes kendi yoluna gitmiş: birisi çiftliğine, öbürü işine dönmüş.

6 - Geri kalanlar da kralın hizmetçilerini tutup onlara fenalık yapmışlar, onları öldürmüşler bile.

7 - Kral öfkelenmiş. Ordularını gönderip o katilleri yok etmiş, onların kasabasını da yaktırmış.

8 - Sonra hizmetçilerine demiş: 'Düğün hazır, ama davetli olanlar layık değildirler.

9 - Onun için siz kasabadan dışarı çıkın, yollara gidin. Artık orada ne kadar kişi bulursanız, onları düğüne çağırın.'

10 - Hizmetçiler yollara düşmüşler ve kimi bulmuşlarsa, onların hepsini toplamışlar, hem kötüleri hem iyilerini. Böylelikle düğün salonu misafirlerle dolmaya başladı.

11 - Ama kral ne zaman misafirlere bakmak için içeri girdi, orada düğün rubalarını giyimemiş olan birini görmüş.

12 - Ona demiş: 'Arkadaş, nasıl oluyor da, sen düğün rubaları olmadan buraya girdin?' Adamın dili tutulmuş.

13 - O zaman kral, hizmetçilere demiş: 'Onu ellerinden ve ayaklarından bağlayın ve dışarı atın, karanlığın en kenarına atın. Orada ağlamak ve dişleri gıcırdatırmak olacak.

14 - Çünkü davetliler çok, ama seçilenler az."

15 - Sonra Ferisiler çıkıp birbirilerine danıştılar, nasıl İsa'yı kendi sözlerinden yakalasınlar.

16 - Kendi öğrencilerini Hirodesçilerle birlikte İsa'ya yollayıp dediler: "Muallim! Biliyoruz, sen hakikatçısın ve Allahın yolunu hakikatla öğretiyorsun. İnsanların ağzına da bakmıyorsun; hiç insan ayırmıyorsun.

17 - Onun için bize söyle, sen ne düşünüyorsun: emperatora vergi ödemek helal mıdır, değil midir?"

18 - Ama İsa onların kötü niyetini fark edip dedi: "Ne için beni deniyorsunuz, ikiyüzlüler sizi?

19 - Gösterin bana bakalım o parayı, hani onu vergiyi ödemek için kullanıyorlar." Ona bir dinar getirdiler.

20 - Ve İsa onlara sordu: "Burada kimin kafası var, kimin adı yazıyor?"

21 - Ona, "Emperatorun" dediler. O vakıt İsa onlara dedi: "Madem öyle, emparatora emperatorun şeylerini verin, Allaha da Allahın şeylerini verin."

22 - Bunu duyunca şaş baş kaldılar ve Onu brakıp çıktılar.

23 - O gün bazı Sadukiler İsa'ya geldi (onlara göre diriliş yokmuş). Ona şöyle bir soru verdiler:

24 - "Muallim, Musa bize şöyle buyurdu 'Bir adamın kardeşi ölürse ve karısını hiç kızanı olmadan geride brakırsa, o vakıt o adamın kardeşi o karıyı alsın ve kardeşine soy yetiştirsin.'

25 - Şimdi, aramızda yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve öldü. Kızanları olmadığı için, karısı adamın kardeşine kaldı.

26 - İkincisi de öyle, üçüncüsü de öyle çak yedincisine kadar öyle oldular.

27 - En sonunda kadın da öldü.

28 - Madem öyle, dirilişte kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Ne de olsa, hepsi onu aldı."

29 - Ama İsa onlara cevap verip dedi: "Yanlışlığınız var. Ne Kutsal Kitabı biliyorsunuz, ne de Allahın kuvvetini.

30 - Çünkü dirilişte ne karı alırlar, ne de kocaya giderler. Gökte olan melekler gibidirler.

31 - Ama ölülerden dirilmek temasına gelince: siz hiç okumadınız mı, Allah size ne konuştu:

32 - Ben İbrahim'in Allahı, İshak'ın Allahı ve Yakub'un Allahıyım.' Allah ölülerin Allahı değildir, yaşayanların Allahıdır."

33 - Halk bunu işitince, Onun öğretişine şaş baş kaldılar.

34 - Ferisiler ne vakıt işittiler, İsa Sadukileri susturmuş, bir araya toplandılar.

35 - Onların arasında bir Allah kanunu muallimi vardı. O, İsa'yı denemek için Ona bir soru sordu:

36 - "Muallim Musa'nın kanununda en büyük buyruk hangisidir?"

37 - Ve İsa ona şöyle konuştu: "'Allahın olan Rabbi seveceksin bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla.'

38 - En büyük ve en birinci buyruk budur.

39 - Ama ona benzeyen ikinci bir tane daha var: 'Komşunu kendin gibi seveceksin.'

40 - Musa'nın bütün kanunu ve peygamberlerin yazdıkları bu iki buyruğa dayanıyorlar."

41 - Ferisiler toplanmışken, İsa onlara bir soru sordu:

42 - "Mesihten için ne düşünüyorsunuz? Sizce o kimin oğlu?" Ona, "Davud'un oğlu" dediler.

43 - İsa onlara dedi: "Peki, madem öyle, Davut Allahın Ruhuyla ona nasıl 'Rab' diyebilir? Çünkü diyor: 'Rab Rabbime dedi:

44 - Senin düşmanlarını ayaklarına bir basamak yapacam. O zamana kadar sen benim sağımda otur.'

45 - Madem Davut ona 'Rab' diyor, nasıl onun oğlu olacak?

46 - Artık hiç kimse İsa'ya tek bir laf bile söyleyemedi. Ve o günden sonra kimse kurajlanamadı, Ona bir şey daha sorsun.