Bugün: 22. 02. 2025
Kutsal Kitap okuma planı: SABAH


Çıkış 5:1-23

1 - Sonra Musa'yla Harun firavuna gidip şöyle dediler: "İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki: 'Halkımı bırak gitsin, çölde bana bayram yapsın.'"

2 - Firavun, "RAB kim oluyor ki, O'nun sözünü dinleyip İsrail halkını salıvereyim?" dedi. "RAB'bi tanımıyorum. İsrailliler'in gitmesine izin vermeyeceğim."

3 - Musa'yla Harun, "İbraniler'in Tanrısı bizimle görüştü" diye yanıt verdiler, "İzin ver, Tanrımız RAB'be kurban kesmek için çölde üç gün yol alalım. Yoksa bizi salgın hastalık ya da kılıçla cezalandırabilir."

4 - Mısır Firavunu, "Ey Musa ve Harun, niçin halkı işinden alıkoyuyorsunuz? Siz de işinizin başına dönün" dedi,

5 - Bakın, halkınız Mısırlılar'dan daha kalabalık, oysa siz onların işini engellemeye çalışıyorsunuz.

6 - Firavun o gün angaryacılara ve halkın başındaki görevlilere buyruk verdi:

7 - Kerpiç yapmak için artık halka saman vermeyeceksiniz. Gitsinler, kendi samanlarını kendileri toplasınlar

8 - Önceki gibi aynı sayıda kerpiç yapmalarını isteyin, kerpiç sayısını azaltmayın. Çünkü tembel insanlardır; bu yüzden, 'Gidelim, Tanrımız'a kurban keselim' diye bağrışıyorlar.

9 - İşlerini ağırlaştırın ki, meşgul olsunlar, yalan sözlere kulak asmasınlar.

10 - Angaryacılarla görevliler gidip İsrailliler'e şöyle dediler: "Firavun diyor ki, 'Artık size saman vermeyeceğim.

11 - Gidin, nerede bulursanız oradan kendinize saman alın. Ancak işiniz hiç hafifletilmeyecek.'"

12 - Böylece halk saman yerine anız toplamak üzere bütün Mısır'a dağıldı.

13 - Angaryacılar, "Saman verildiği günlerdeki gibi gündelik görevlerinizi eksiksiz yerine getirin" diyerek onlara baskı yapıyordu.

14 - Firavunun angaryacılarının atadığı İsrailli görevliler, "Niçin dün ve bugün daha önceki gibi gereken sayıda kerpiç yaptırmadınız?" diyerek dövüldüler.

15 - Bunun üzerine İsrailli görevliler firavunun yanına varıp yakındılar: "Neden kullarına böyle davranıyorsun?

16 - Neden bize saman verilmediği halde, 'Kerpiç yapın!' deniyor? İşte kulların dövülüyor, oysa suçlu senin kendi halkındır."

17 - Firavun, "Tembelsiniz siz, tembel!" diye karşılık verdi, "Bu yüzden 'Gidip RAB'be kurban keselim' diyorsunuz.

18 - Haydi, işinizin başına dönün. Size saman verilmeyecek; yine de aynı sayıda kerpiç üreteceksiniz."

19 - Kendilerine, "Her gün üretmeniz gereken kerpiç sayısını azaltmayacaksınız" dendiğinde İsrailli görevliler zor durumda olduklarını anladılar.

20 - Firavunun yanından ayrılınca, kendilerini bekleyen Musa'yla Harun'a çıkıştılar.

21 - RAB yaptığınızı görsün, cezanızı versin! dediler, "Bizi firavunla görevlilerinin gözünde rezil ettiniz. Bizi öldürmeleri için ellerine bir kılıç verdiniz."

22 - Musa RAB'be döndü ve, "Ya Rab, niçin bu halka kötü davrandın?" dedi, "Beni bunun için mi gönderdin?

23 - Senin adına firavunla konuşmaya gittim gideli firavun bu halka kötü davranıyor. Sen de kendi halkını kurtarmak için hiçbir şey yapmadın."


Luka 8:1-56

1 - Sonra İsa köyden köye, kasabadan kasabaya gezmeye başladı. Halka konuşup Allahın krallığından için iyi haberi bildirdi. Onikiler de onunla birlikte idiler.

2 - Hem de bazı kadınlar vardı. İsa onları kötü ruhlar ve hastalıklardan kurtarmıştı: - Meryem (ona 'Mejdelli' derdiler, ondan yedi tane kötü ruh çıkmıştı),

3 - - Yoana (Hirodes'in veziri olan Suza'nın karısı), - Suzanna, - ve daha birçok kadınlar. Kendi keselerinden onların geçimi için yardım ederdiler.

4 - Kocaman bir kalabalık toplandı, değişik kasabalardan Ona geldiler. O zaman onlara benzetmelerle konuştu:

5 - "Köylünün biri gitmiş, ekin eksin. Ekerken kimi taneler yol kenarına düşmüş. Ayaklarının altında çiğnenmiş ve gökteki kuşlar onları yemiş.

6 - Başka taneler kayalı toprağın üstüne düşmüş. Biraz büyüyünce de kuruyup gitmiş, çünkü suyu az idi.

7 - Gene başka taneler tikenlerin arasına düşmüş. Tikenler de onlarla beraber büyümüş, onları boğmuş.

8 - Ve gene başka taneler bereketli toprağa düşmüş. Büyüyüp yüz kat daha fazla yemiş vermiş." İsa bu şeyleri söyleyince şöyle dedi: "Kimin kulağı varsa seslemek için, seslesin!"

9 - Öğrencileri gelip İsa'ya sordular, bu benzetme ne demekmiş.

10 - O da onlara dedi: "Sizlere verildi, Allahın krallığının saklı meselelerini anlayasınız. Ama ehaleye lazım benzetmelerle konuşayım. Öyle ki, görüp de görmesinler, sesleyip de anlamasınlar.

11 - Şimdi, benzetme şöyle gidiyor: 'Tane, Allahın haberidir.

12 - Yol kenarına ekilenler de şunlardır: en baştan sesliyorlar, ama sonra Şeytan gelip Allahın sözünü onların yüreklerinden çalıyor. Öyle ki, iman edip kurtulmasınlar.

13 - Kayalık toprağa düşenler gene şunlardır: Allahın haberini işitince, onu sevinçle kabul ediyorlar. Ama sağlam kökleri yok. Sade bir zaman için iman edip sıkıntı zamanında düşüyorlar.

14 - Tikenlerin arasına düşen taneler gene şunlardır: Allahın haberini işittiler. Sonra yollarında devam ederken, bu hayatın kahırları, zenginliği ve keyfi onları boğuyorlar. Hiç de olgun yemiş vermezler.

15 - Bereketli toprağa düşen taneler de şunlardır: Allahın haberini dürüst ve iyi bir yürekle sesliyorlar. Ona sarılıp sabırla iyi yemiş veriyorlar."

16 - "Ve hiç kimse ışığı yakıp onu bir kapla örtmez, ya da yatağın altına koymaz. Hayır, onu bir mumluğun içine koyuyor, öyle ki, kim içeri girerse ışığı görsün.

17 - Çünkü yok bir şey, şimdi saklı olup açığa çıkmasın. Ya da şimdi saklı olup sonra bilinmesin ve aydınlığa çıkarılmasın.

18 - Onun için dikkat edin, nasıl sesliyorsunuz. Çünkü kimde varsa, ona daha da çok verilecek. Ama kimde yoksa, ondan o bile alınacak, hani 'bende var' diye düşünüyor."

19 - Ve anası ile kardeşleri Ona geldiler. Kalabalık olduğu için kendisine yaklaşamadılar.

20 - İsa'ya dediler, "Anan ve kardeşlerin dışarıda duruyor. Seninle görüşmek istiyorlar."

21 - Ama İsa cevap verip dedi: "Kim Allahın sözünü seslerse ve yerine getirirse, işte, anam ve kardeşlerim onlardır."

22 - O günlerde şöyle bir şey oldu: İsa öğrencileri ile birlikte bir kayığa bindi. Onlara dedi ki, "Gölün öbür tarafına geçelim." Onlar da suyun başından uzaklaştılar.

23 - Kayıkta giderlerken, İsa uykuya daldı. O zaman göle çok hızlı bir rüzgâr indi. Su altında kalmaya başladılar ve büyük korkunçluk oldu.

24 - Öğrenciler İsa'ya gelip dediler: "Efendimiz, efendimiz, yok oluyoruz." İsa uyanınca rüzgârı ve kabaran dalgaları azarladı. Durdular, her yanı çok sakin oldu.

25 - İsa onlara dedi: "Hani imanınız nerede?" Onlar da korkup şaştılar. Birbirlerine dediler, "Bu adam kim ki, rüzgâra ve suya buyuruyor, onlar da Onu sesliyor."

26 - Ve kayıkla Gerasilerin memleketine vardılar (o da Celile'nin karşısındadır).

27 - Suyun kenarına vardıktan sonra, İsa o kasabadan olan bir adamla karşılaştı. Adam uzun zamandan beri kötü ruhlarla dolu idi. Hiç rubalar giyimezdi. Bir evde değil, ama mezarlıkta yaşardı.

28 - İsa'yı görünce, adam bir bağırdı, Onun önünde yere düşüp yüksek sesle şöyle dedi: "Niye bana karışıyorsun, ey İsa, en yüksek olan Allahın Oğlu? Yalvarırım, bana fenalık yapma!"

29 - Çünkü İsa mundar ruha, adamdan çıksın diye buyurmuştu. Kötü ruh çok defa adama çarptıydı. Kişiler adamı zincirlerle, prangalarla bağlardılar, onun üzerine nöbet tutardılar. Ama adam bağlarını hep koparırdı. Kötü ruhlar da onu hep ıssız yerlere kovalardı.

30 - İsa ona, "Adın ne senin?" diye sordu. O da "Ordu" dedi, çünkü adama gayet fazlasına kötü ruhlar girmişti.

31 - İsa'ya yalvarıp Ondan istediler, onları cendeme yollamak için buyurmasın.

32 - Hemen o dikliklerde büyük bir domuz sürüsü otlamakta idi. Kötü ruhlar İsa'ya yalvardılar, domuzlara girsinler diye izin versin. O da izin verdi.

33 - Kötü ruhlar o adamdan çıkıp, domuzların içine girdiler. Bütün o sürü de uçurumdan aşağı göle atlayıp boğuldular.

34 - Çobanlar, olan şeyleri görünce kaçtılar. Haberi o kasabada ve bütün köylerde yaydılar.

35 - İnsanlar 'Acaba ne oldu' diye görmek için gelmeye başladılar. Ne zaman İsa'ya geldiler, içinden kötü ruhlar çıkmış olan adamı gördüler: rubalar giyimişti, aklı yerinde olarak İsa'nın ayaklarının dibinde otururdu. O zaman çok korktular.

36 - Hem de göz şahitler ortaya çıktı. Onlara anlattılar, kötü ruh dolu o adam nasıl kurtuldu.

37 - O bütün memleketin Gerasiler halkı İsa'ya yalvardılar, onlardan ayrılsın. Çünkü çok fazla korkmaya başladılar. Böylelikle İsa, tekrar kayığa binip döndü.

38 - İçinden kötü ruhlar çıkmış olan adam, İsa'ya çok yalvardı onun yanında kalabilsin diye. Ama İsa onu geri yolladı. Dedi ki, "Evine dön ve anlat, Allah senin için ne işler yaptı."

39 - Adam da ayrılıp bütün kasabada ilan etti, İsa onun için neler yapmıştı.

40 - İsa dönünce, kalabalıklar Onu karşılamaya geldiler, çünkü zaten Onu beklerdiler.

41 - Yayrus adında bir adam geldi. Duahanede güdücülük yapardı. İsa'nın ayaklarının dibine düşüp yalvardı, İsa onun evine gelsin.

42 - Çünkü onun tek bir kızanı vardı: oniki yaşında bir kız. O da ölmek üzere idi. İsa yoluna devam ederken, kalabalıklar Onu az kalsın ezeceydiler.

43 - Bir kadın geldi, oniki seneden beri onun kanı akardı. Malını mülkünü hepsini doktorlara harcamış, gene de şifa bulamamıştı.

44 - Arkadan yaklaşıp İsa'nın rubasının kenarına bir dokundu, dakkada onun kanaması kesildi.

45 - İsa, "Bana dokunan kim?" diye sordu. Herkes inkâra gelince Petrus dedi: "Efendimiz, bak, kalabalıklar senin her tarafını sarmış, seni sıkıştırıyorlar. Sen de 'Bana dokunan kim' diye soruyorsun."

46 - Ama İsa dedi: "Hayır, birisi bana dokundu. Hisettim ki, benden bir kuvvet çıktı."

47 - Kadın baktı, yok nereye kaçsın, titreye titreye ortaya çıkıp İsa'nın önünde yere kapandı. Bütün halkın karşısında İsa'ya anlattı, neden Ona dokundu ve nasıl dakkada şifa buldu.

48 - İsa ona dedi: "Kızım, imanın seni kurtardı. Rahatlıkla git."

49 - İsa henüz konuşurken, duahane güdücüsünün evinden biri gelip o adama dedi: "Kızın öldü. Artık muallimi daha fazla rahatsız etme."

50 - İsa bunu duyunca dedi: "Hiç korkma, sade iman et. O vakıt o kurtulacak."

51 - İsa o eve gelince Petrus, Yuhanna ve Yakup, hem de kızın babası ve anasından başka kimseye izin vermedi, içeri girsin.

52 - Herkes kızın arkasından ağladı, göğsünü vurdu. İsa da dedi: "Ağlamayı kesin! O ölmedi, sade uyuyor."

53 - İsa ile eğlendiler, çünkü bilirdiler ki, kız ölmüştü.

54 - İsa kızın elini tutup, "Kalk evladım" diye bağırdı.

55 - Kızın ruhu döndü ve kız dakkada ayağa kalktı. İsa buyurdu, ona yemek versinler.

56 - Kızın anası babası şaşıp kaldılar. Ama İsa onlara ısmarladı, kimseye anlatmasınlar ne oldu diye.