1.Kor 3:5-15
Kaos kilisesi Korint - Allahın tarlası ve binası
4 Çünkü biriniz, "Ben Pavlus'çuyum!" diyor ve başkası "Ben de Apolos'çuyum!" diyor. Madem öyle, siz beden düşüncesi içinde değil misiniz?
5 Apolos da kimdir? Ve Pavlus da kimdir? Sade hizmetçidirler. Her ikisi Rabbin verdiği fırsatla aracı oldular, siz imana gelesiniz:
6 Ben ektim, Apolos suladı, ama Allah büyütürdü. 7 Öyle ki, ne eken bir şeydir, ne de sulayan, ama büyütüren Allah. 8 Eken ve sulayan birdir. Her biri, kendi çalışmasına göre, kendi karşılığını alacak.
9 Çünkü biz Allahın iş arkadaşlarıyız. Siz gene Allahın tarlası, Allahın binası oluyorsunuz.
Pavlus 3. defa bu konuya değiniyor: insan tutmayın, toplulukta ayrım yapmayın
1:4 Çünkü biriniz, "Ben Pavlus'çuyum!" diyor ve başkası "Ben de Apolos'çuyum!" diyor. Madem öyle, siz beden düşüncesi içinde değil misiniz?
1.Kor 1:13
Mesih paramparça mı oldu? Pavlus sizin için haça gerilmedi ki! Yoksa Pavlus'un adına mı vaftiz oldunuz?
5 Apolos da kimdir? Ve Pavlus da kimdir? Sade hizmetçidirler. Her ikisi Rabbin verdiği fırsatla aracı oldular, siz imana gelesiniz:
KK'ta bu benzetme sık sık kullanılıyor:
dört toprak benzetmesi (Matta 13)
ekinler ve deliceler /kısır ekinleri (Matta 13)
hardal tanesi benzetmesi (Matta 13)
incir ağacı - bir sene daha uğraş (Luka 13)
incir ağacının lanetlenmesi (Matta 21)
ben asmayım, siz çubuklarsınız, babam gene bahçivan
Mezmur 80:8-9
Mısır'dan bir asma çubuğu getirdin, Ulusları kovup onu diktin.
9 Onun için toprağı hazırladın, Kök saldı, bütün ülkeye yayıldı.
Ve Pavlus burada gene bir biz-siz meselei yapıyor: Biz apostollar, yada öüjdeşeyenşer ve siz müjdeyi bEn birinci: tarla sözü gösteriyor ki, tarlanon sdahini bolluk istiyor.izden işitenler. Ve bundan sonraki sözlerde Pavlus açıklamak istiyor, neden Pavlus ile Apolos arasında ayrım yapmasınlar, neden kilisede insan tutmak olması ve neden Korintteki imanlılar bu tarzda düşünüyorlar.
En birinci fikir: “tarla” sözü demek oluyor, tarlanın sahibi bolluk bekliyor, değil ancak kendime kadar. O zaman bir bahçe oluyor
Onun için Allah en başta dünyayı yarattı: faydalı tohumlar meydana getirsin )Yar
Yar 1:12
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar 2:15
RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu.
Her ne zaman bir tohum toprakta ölürse, Rab ölü materyallerden fırsat veriyor, canlo bir şey çıksın. Adem lazımdı işlesin, ama Rab her sefer meyvaları yarattı.
Ama şimdi Rab kiliseyi bir tarlaya benzetiriyor. Burada büyük bir rekolte bekliyor. Ve her kilise bunu anlamalı.
O görüşü çok kolay kaybedebiliriz: Te burada güzel, sıcacık bir sobamız var. Her hafta aynı kişilerle toplanıyoruz, Bir imanlı ölürse sayı azalacak, bir bebek doğarsa, sayı öoğalacak. İş bu kadar.
Birçok önder, pastor da nakıyorlar: “Birkaç kişi var mı ilahi söylesinler ve beni dinlesinler? ... OK bu kadar yeter bana”
Ama öyle düşünürsek o gösteriyor, hiç bir şey anlamadık: Rab büyük bir rekolte bekliyor tarlasından.
11 Koyulan temel İsa Mesihtir. Ondan başka bir temel hiç kimse koyamaz.
Matta 16 “Sen Kayasın ve o kayanın üzerine kilisemi kuracam” o Pentikost gününde gerçekleşti. Petrus kilise öağını aötı, anahtarını kullandı. Ama kaya o değildir
“Pavlus mu sizin için öldü? Pavlusu adına mı vaftiz oldunuz? - aynısı Petrus için geçerli
1.Yuhannanın son ayeti 5:21 “1Jn 5:21 Kızanlar, kendinizi putlardan kollayın.” - ama onlar Koseyde karar veriyorlar ikonalara tapsınlar
temel İsa değildir, eskilerin adetleridir
Sektalar nasıl yapıyorlar: bir adamın KK anlayışını ve gördüğü görümlerini en yüksek standart olarak tutuyorlar.
Açıklama 2 - Tiyatira kilisesi ve kadın peygamber Yezebel
Adventistler: Ellen G. White - yüzlerce kitap yazdıİ ve her konuda Kkı okuyuyorlar... ama en sonunda soruyorlar: Elena White bu konuda ne söyledi?
- çünkü “İsa temelimizdir” demek çok kolay - ama taö olarak bu e demektir?
Eph 2:20
Evin köşe taşı İsa Mesihin kendisidir. Temeli de apostollar ve peygamberlerdir. Siz gene, onların üzerinde kuruluyorsunuz.
apostollar tek geçerli aracı bizim ile Mesihin arasında. Temel onlardır. Temelin üstünde durmak lazım. 4-5 m temelin dışına çıktın mı ne olacak? Bütün bina düşecek.
insanın gönlünü yapmak. “Pshihater kiliseleri”
“Doktor kiliseleri - Allahın hastanesi”
“Eğlence kiliseleri - disko- düğün” - imansızlar düğüne gidiyorlar, biz gene kiliseye, fark yok
Bu fikiri iyice düşünelim: İsa temeldir. Ancak o sağlamdır. O temel olmadı mı, bina dışarıdan sağlam görünebilir. Ama aslında kilise değildir... ve er geç çökecek.
Söylemediğimiz bir ilahi var:
155
Mesih tek temelidir gerçek kilisenin.
İsa da güveyidir, o seçilmiş gelin.
Gökten yere inmiştir onu aramaya.
Satın almış kanıyla ölüp de uğruna.
Seçilir her milletten, fakat tek bir beden.
Aynı kanla yıkanır, iman ve Rabbi bir.
Bir Rabbe secde eder, bir kutsal yemek yer.
Birbirine bağlıdır, salt sevgi yaşanır
13 Herkesin işi belli olacak. O gün, o işi ilan edecek. Çünkü ateşle açığa çıkarılacak. Ve herkesin işi nasıl olduğunu, ateş onu ölçecek.
14 Eger kişinin kaldırdığı ev ayakta kalırsa, bir karşılık alacak.
15 Eger kişinin işi yanarsa, o zararını çekecek. Gene de kendisi kurtulacak. Yalnız, ateşin içinden geçmiş gibi kurtulacak.
Bu ayetler ne demek olabilir? Burada çok acayıp ve farklı fikirleri işittim, sanki imanlının işleri yanabilir, sanki dünyanın sonunda son mahkemede İsa onun işlerini deneyecek ve ona göre mükafat alacak ya da almayacak. Kendisi gene kurtulacak, ama nagrada ödül yok.
sanki İsa diyecek: “Sen de mi geldin buraya? - Baktım senin defterini, sen imana geldikten sonra bile neleeer karıştırmışın ... ama neyse, iyisin gene. gir cennete ama çok ağzını açma, Eee o kişede otur, çok bilme şükür et seni braktım.”
Hayır, bu saçmalık.... bu ayetler bambaşka bir şey anlatmak istiyor. Pavlus kendisi nize bir ipucu veriyor:
1.Kor 4:6
Kardeşler, bu şeyleri kendim ve Apolos'tan için bir benzetme gibi anlattım, sizin faydanız olsun diye. Öyle ki, bizden örnek alıp düşüncenizde yazılan şeylerden dışarıya çıkmamayı öğrenesiniz. Öyle ki, hiç kimse bir kişiyi tutup başkasını hor görmesin.
demek 3:5'ten 4:5'e kadar ... bütün bu ayetlerin tek konusu var: Pavlus ve Apolos. Biz de onlara bu gözlükle okuyalım ve anlayalım.
10 Allah bana merhamet verdi. Ben de ona göre, bilgili bir usta gibi, temeli koydum. Evi gene başkası kaldırıyor.
temel - duvarlar - Pavlus ve Apolos. Apo 18'de okuyoruz, nasıl Pavlus Atina'dan geldi Korint'e ve iki sene kaldı. Topluluğu o başlattı:
önce Yahudilerin duahanesinde (sinagogda) Sinagogun başı Krispus çok karşı çıktı... ama sonra kendisi imana geldi.
Onun yerine geçen Sostenis de Pavlus'u suçlamaya baktı, vali Galiyo o numarayı yutmadı. Halk da Sostenis'i dövmeye başladı... ama en sonunda Sostenis de imana geldi.
Böylelikle Pavlus kilisenin temelini koydu ve ilk sıralar tuğla dizmeye başladı.
Ama sonra ayrıldı Efes'e gitti... orada da kiliseyi kurmayı ve organize etmeye başladı.
Apolos adında yeni imanlı da Korinte gitti. Apolos süper akıllı ve okumuş idi, retorik konuşma gücü çok yüksek idi.
Ve Korint'e gelince o yeni, henüz süt içen, imanlıcıklar ona bayıldılar.
Ama kilisenin önderi olmak vaaz vermekle, güzel sözler söylemekle bitmiyor. Daha çok şeylerr lazım yapılsın.
Pavlus kendisi hakkında diyor:
1.Kor 3:10
Allah bana merhamet verdi. Ben de ona göre, bilgili bir usta gibi, temeli koydum.
Bilgili bir usta gibi ..... bu sözü Grekçede anlyıyoruz: arhiitekton - ya da İstanbulluca: mimar.
Ama bugün bir arhitekt başka işliyor. O sadece planları yapıyor;; asıl işi başkalarına brakıyor. Eskiden öyle değildi: 'arhi' baş demek, yani usta “tekton' gene “dülger” “inşaat ustası”
Ben mahalleye gelince hayret ettim, ev kaldıran ustalar nasıl işliyorlar: bakıyorlar toprağa, ölçüyorlar, kafada bir hayal kuruyorlar... ve başlıyorlar işe .... plan yok, skitsa yok... çünkü dülgerdir.
İsa da bir tekton idi:
Matta 13:55
Nasıra halkı İsaya maana buldular: “Bu tektonun Oğlu değil mi?
Markos 6:3
“Bu adam tekton değil mi?”
İsa'yı kafada birtakım dolap yapan doğramacı gibi düşüyoruz. Ama bu doğru değil: İsa babası Yusuf ile evlerde işleyip ağır iş yapardı.
İsa dedi: “BEN kilisemi kuracam” ben Tektonum, işimi biliyorum..
Buraya kadar iyi, temel meselesi kolay anlaşılıyor. Ama Pavlus devam ediyor: Temel önemlidir - ama sade temel tek başına bina değildir, duvarı ve çatıyı kaldırmak lazım. O da kilisede nasıl olacak ?
Bir dülger lazımdı her taşı ona uygun yere koysun. Ama bazı taşşlar yaramaz, onları kullanamazsın. Bütün duvar eğri gidecek”
ve bu konuda şimdi Pavlus, Apolosa laf atacak:
Ama herkes dikkat etsin, bu temelin üzerinde nasıl ev kaldırıyor.
12 Şimdi, bu temelin üzerinde kişi ev kaldırmaya kalkıyor: kimisi altın, gümüş ve kıymetli taşlarla, kimisi gene tahta, ot ve kamışla.
Aaaa... şimdi anladık: materyalın kalitesi çok önemli. Tuğlalar sağlam mı ? ... kendimize onu sormalıyız.
demek, dülger, inşaat ustası, materyala iyice bakacak, onun kalitesi nedir diye. Ve karar verecek, acaba yapılmaya uygun mu, değil mi.
iki kategori var: altın, gümüş, değerli taşlar ... bir de tahta, ot, kamış - birinci materyaller değerli, ikinci grup değersiz, dyanıklı - dayanmaz, çürümeyen - çürüyen
Ve özellikle evi kaldıranlar, dülgerler onu sorsunlar, ona dikkat etsinler. Hangi materyalla, yani hangi insanlarla ben kiliseyi yapmaya kalkıyorum.
Anladınız, değil mi: Rab burada kilisenin içindekileri iki kategoriye ayırıyor: sağlam tuğlalar ve kalitesiz tuğlalar.
İsa aynı fikiri söyledi tarla konusunda: asıl buğday ve deliceler, kısır ekinleri.
Bence burada Pavlus, Apolos'a laf atıyor: ben ektim, Apolos suladı.... ben temel koydum, Apolos sıra sıra tuğlalar dizdi.... ama bunu yaparken kişilerin durumuna dikkat etmedi.
Biliyoruz, - Apo 18 - Apolos İskenderiye, Aleksandriya kassabasından idi. Oraso okumuşluğun merkezi idi. Kendisi de çok büyük konuşmaco idi.
Ama herhalde Pavlus demek istiyor: "Apolos, sen çok fazla dikkat ettin güzel vaaz veresin, ama topluluktaki imanlıların hayatlarına dikkat etmedin. Herkesi kabul ettin, vaftiz ettin. Ve sonra öyle günahlar ve bedence düşünceler ortaya çıktı mı şaşma !
Pavlus burada çok zengin, kıymetli eşyalarla süslenmiş bir tapınağı canlandırıyor: hem Korintteki put taponakları, hem de Yeruşalimdeki tapınak. Ve kimsenin aklına gelmeyecek, bir tanrının şerefine yapılmış bir binada düşük materya kullansın.
Luka 21:5
Ve bazıları Allahevinden için konuşurdu, nasıl güzel taşlarla ve ehalenin adadığı bahşişlerle süslenmişti.
Kimsenin aklına gelmeyecek, öyle bir binayı tahtadan yapsın, ve otlardan, kamışlardan süsler yapsın.
Ve biliyoruz yeni ve asıl Allahevinin taşları biziz, diri taşlar. Ve Pavlus bu fikri devam ediyor: “Yeniden doğmamış insanlarla kalıcı bir kilise yapamazson”
İnsanları topantıya katılmaları tek başına bunu gösteremez: Korint'te kalabalık gelirdiler, ilahi söylerdiler, dillerde konuşurdular, peygamberlik bile ederdiler....
Ve aynı kişiler, insan seçiyor, fukaralaro hor görüyorlar, birbirlerine dava açardılar zina ve sarfoşluk ederdiler.
Ama her kilise o kadar aşırı değil, bazıları çok sakin, dışarodan baktın mı, çok namuslu hani diyoruz: herşey sırada. Bir kilisenin notu nasıl belli olacak? Nereden biliebiliriz acaba bizim kilisemiz altın, gümüş ve değerli taşlar... yoksa tahta, ot kamış mı?
Pavlus cevap veriyor: ATEŞ. Ateşten geçerken belli olacak. Ve o ateş 2 türlü: büyük ve küçük. gökte ve yeryüzünde.
Bir gün gelecek, Pavlus oan “o gün” diyor, yani Rabbin günü. Rabbin günü EA'da defalarca geçiyor. Ve Pavlus o günü pastorlaron aklına getiriyor
2.Petrus 3:10-12
Rabbin günü bir hırsız gibi gelecek. O günde gökler büyük gürültü ile yok olacak. Her şey, kıyımcıklarına kadar, kızgın ateşin içinde eriyecek. Dünya ve onun üzerinde yapılan işler de büsbütün yanacaklar. ... O günde gökler ateşin içinde yok olacak, her şey de kıyımcıklara kadar o sıcaklığın içinde eriyecek.
İşte, bir kilisenin kalitesi ancak o zaman tam olarak anlaşılacak. Bugün birçok kiliseler var: kalabalık kocaman aktif, Korintteki kilise de öyle görünürdü.
Ve Korint kilisesinin bir ikizi vardı: Efes. Ve Açıklama 2'de İsa diyor: çok çalışkansın, doğru öçretiş var v.s. ama ilk sevgini braktın.
Ama o büyük ateşin yanında bugünlerde bile küçük ateşler var: baskı zamanları, zoe günler
işlerimiz tıkırında giderken, canlı kilise olmak kolaydır. Ne zaman cepler socak, ne zaman sağlığın yerinde o zaman Haleluya demek çok kolay. Seviööle Rabbe hizmet edersin...
Ama ne vakıt problemler başloyor, ne vakıt toplantılar yasak ediliyor, ne vakıt sana seçme hakkını verirler: sen gene hristiyan ol, ama bizim gibi düşüneceksin ... o durumlarda bir kilisenin kalitesi belli oluyor
Çin'de bir vakıt 6000 misyoner işlerdi, ve birkaç Çinli imana geldi
1949 Mao Tse Dong komuist diktağr başa geldi, kiliseleri kapattı, önderleri mahpusa attı ,dam etti, bütün misyonerleri kovdu.... herkes dedi: kray, bu Çin kilisesinin sonudur.
Ne zaman 35 sene sonra yeniden turist geldi baktılar... kilise yok olacağına devam etti, hatta korkunö büyüdü. Onlarca milyon kişi imana geldi, hepsi saklı olarak.
11 İşte, madem bütün bu şeyler bu biçimde yok olacak, siz ne gibi kişiler lazım olasınız? Nasıl da lazım, kutsallık ve Allah korkusu içinde bir yaşam süresiniz!
12 Nasıl da lazım, Allahın günü gelsin diye, dört gözle bekleyesiniz ve ona doğru hızla ilerleyesiniz.