AYDINLIKTA YÜRÜMEK
1.Yuh. 1:5-10
Ve Ondan işittiğimiz haber, size bildirdiğimiz haber şudur: Allah aydınlıktır, Onda hiç bir karanlık yok. 6 'Onunla beraberliğimiz var' dersek ama karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş oluyoruz ve hakikatı işlemiyoruz. 7 Ama O aydınlıktadır, ve biz de aynı onun gibi aydınlıkta yürüdük mü, o zaman birbirimizle beraberliğimiz oluyor. Ve Onun Oğlu İsa Mesihin kanı bizi her bir günahtan temizliyor.
8 'Bizim günahımız yok' dersek, kendi kendimizi aldatırmış oluyoruz ve içimizde hakikat bulunmuyor. 9 Günahlarımızı açık açık söyledik mi, O bizi her türlü haksızlıktan temizleyecek. Çünkü O, güvenilir ve doğrudur. 10 Ama 'günah işlemedik' dersek, Onu yalancı çıkarmış oluyoruz ve Onun Sözü içimizde bulunmuyor.
---------------------------------------
İncilde en çok kullanılan benzetmelrden biri: aydınlık ve karanlık meselesi
Bir film: Brubeyker – Brubeyker adında bir mapus müdürü yeni bir mapusa gönderiliyor – eski müdür mapusçulara çok kötülük yapmıştı – Brubaker eskiden kendisi mapusa düştüydü, onun için mapusçuların halinden anlıyor – en ağır ceza olarak, bazı mapusçuları haftalarca bir karanlık odanın içine kapatıyorlar – Brubeyker karar veriyor onları oradan çıkarsın – işçilerine diyor, git çarşıya on tane kara gözlük al – adam şaşıyor, “Neden?” – Brubeyker cevap veriyor “Çok sorma, git al” – sonra mapusçulara kara gözlükleri takıp sarfoş gibi dışarı çıkarıyorlar
bir kişi Rab İsaya geldi mi aynısı oluyor: “O sizi karanlıktan kendi şaşılacak aydınlığına çağırdı” (1.Petrus 2:9)
ama gözlerimiz buna alışık değil, o aydınlığa alışana kadar vakıt geçecek.
değil: günahsız olmak - ayet 8: “Günahımız yok dersek...”
değil: imanlı olmak – ayet 6 “Onunla beraberliğimiz var dersek...”
Efes 5:5-13
Çünkü şunu kesin bilin: ne zinacının, ne miskin düşünen kişinin, ne de hiç bir açgözlünün (ki, o aslında puta tapmaktır), evet, Mesihin ve Allahın krallığında öylesinin mirası olmayacak. 6 Hiç kimse sizi boş laflarla aldatırmasın. Çünkü tam öyle işlerden için Allahın öfkesi seslemeyen kişilerin üzerine gelecek. 7 Onun için onlara sokulmayın.
8 Çünkü bir zamanlar karanlık idiniz, ama şimdi Rab'de aydınlıksınız. Aydınlığın evlatları gibi de yaşayın. 9 Çünkü aydınlığın yemişi her türlü iyilik, doğruluk ve hakikattır. 10 Her şeyi deneyin, acaba Allahı memnun ediyor mu diye? 11 Karanlığın işleri faydasız şeylerdir. Siz onlara katılmayın; tam tersi - onları açığa çıkarın. 12 Onlar saklıda ne işler yapıyorlarsa, onu anlatırmak bile ayıptır. 13 Ama ne vakıt aydınlığa çıkarılırsa, her şey açık açık görülüyor.
işte standard (ayet 10): “Acaba, Allahı memnun ediyor mu?” her durumda onu sormak lazım
her durumda bunu sormak lazım: değil: “Bana fayda getiriyor mu?”
sende daha karanlık işler var mı?
Luka 16:8 “aydınlığın evlatları”
30 sene önce, Amerikada televangelist skandalları: Jımmy Swaggart - her gün TVda vaaz veriyor, aynı anda yolsuz kadınlarla anlaşıyor
Fransız yazar - Aleksandre Düma – Paris’in ileri gelen 12 kişiye aynı mektubu yazdı: “Her şey meydana çıktı. Vakıt varken kaç.” – ertesi gün 11 kişi kasabayı terk etti. – demek iki farklı yaşam sürerdiler: hem süslü, namuslu görünürdüler, hem de her türlü yasak şeyler yapardılar.
Türkiye’den Mevlana adında bir filozof: “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!”
a) imanlı camdan olmalı – her tarafı görünsün
zaten İsa dedi: normal olarak öyleyiz: “Tepe üzerinde kurulan kasaba saklı kalamaz” (Matta 5:14)
var kişiler ikiyüzlü değil, ama kimse onların içini, ya da evdeki durumu bilemez, ona izin verilmiyor, öğrenilsin
camın üzerinde (= hayatımızda) kara lekeler varsa, ne Allahın aydınlığı içeri girecek, ne de onun aydınlığı dışarı çıkacak
Rabbin sözü bizi değiştiremeyecek (diyecez: “Aman Rab, hayatımın her tarafına konuşabilirsin, ama bu konuya karışma”
öbür tarafta bizim aydınlığımız dışarı çıkmayacak, başkalarına yol gösterelim
b) Pentikost gününden sonra:
Apo 2:44-46
Bütün iman edenler bir arada idiler, herşeyi paylaştılar. 45 Ve başladılar, kendi malını mülkünü satmaya. Onları herkesle, herkesin ihtiyacına göre, paylaştılar. 46 Ve günden güne tek bir fikirle Allahevinde devam ederdiler. Evden eve gezip Rabbin ekmeğini paylaşırdılar. Hep birlikte mutlulukla ve saf yürekle yemek yerdiler.
biz kendimizi onlarla karşılaştırmaya kalksak.... - ‘mutluluk ve saf yürekle yemek yemek’ ‘herşeyi paylaştılar’
birbirimize karışmasak, nasıl sevgi olsun?
topluluk olarak yeni bir dereceye gelelim, yüreklerimiz çok kapalı - nasıl aydınlıkta yürüyecez?
c) en çok cins köke açık oluyoruz, çünkü biliyoruz, onlar lazım bizi korusunlar, bizi tutsunlar
ama imanlıların arasında güven yok: bugün can ciğer arkadaş, en ufak meselede birbirlerine kan kusuyor – sen ona yüreğini açtın, o a seni yayacak dört mahalleye
700 sene önce, Şveytsaryada 15 oblasttan kmetler bir araya geldiler ve yemin ettiler, sonsuzlara kadar bir olacaz, ne olursa olsun – çok farklı Almanca, Fransızca ve İtalyanca konuşanlar – ama yürekten birlik vardı
evlilik hayat boyunca süren birliktir: ama mahallede: “Sakın nikah yapmasınlar, ayrılmak daha kolay olsun!” – erkekte de kadında da hep düşünce: zor ıolunca ayrılacam - imanlılarda da aynı: azıcık zorluk gördük mü, başka toplantıya kaçıyoruz
d) 1.Petrus 2:1-2
Onun için, her türlü kötülük ve her türlü kurnazlık, ikiyüzlülük, kıskançlık ve her türlü zem yapmak - bunları bir tarafa atın. 2 Allahın sözü temiz süte benziyor. Siz de, yeni doğmuş bebekler gibi, o sütü özleyin. Öyle ki, onunla kurtuluşta büyüyesiniz.
bunlar vaftizden sonra yeni imanlılara söylenen sözler, yeni imanlının problemlerine konuşuyor: kötülük, kurnazlık, kıskançlık, zem yapmak
bunlar hem kendine zarar veriyor, hem topluluğa
refleks nedir: göz pupili, ışık vursun, hemen ufalıyor – ya da dizin nervlerinde
hiç düşünmeden yapılan hareket, kendiliğinden olan hareket, normal reaktsiya
herkeste egoist refleksler var: “Aman, bana ne olacak? Bu benim için ne demek oluyor?
ve bu refleks bizi öyle hareketlere itiyor: kıskançlık, zem yapmak, kurnazlık
aydınlıkta yürüyen kişi bencillikten kurtuluyor, onda o refleksler yavaş yavaş yok oluyor
e) 1.Kor 12:6-27
Bir parça acı çekerse, bütün parçalar acı çekiyorlar. Bir parça şerefli olursa, bütün parçalar onunla seviniyor. - Mesihin bedeni sizsiniz, ve birbirinizin parçalarısınız.
“bütün parçalar onunla seviniyor” – işte bu ancak aydınlıkta yürümekle mümkün oluyor, yeni refleksler:
mesela bir kardeş kendine araba almış: eski refleksler – “Niye bende yok?” “Nereden o para?” – kötülük, kıskançlık, zem yapmak
f) yeni refleksler:
Yuh 3:26-30
Ve Yahya'ya gelip ona dediler ki,
"Muallim, Yordan ırmağının öte tarafında bir adam senin yanındaydı ya. Hani sen Ondan için şahitlik yaptıydın. İşte, O vaftiz ediyor, herkes de Ona gidiyor."
Yahya cevap verip dedi ki,
... Gelin kimin ise, işte, güveyi odur. Ama güveyinin dostu, onun yanında durup onu sesliyor. Ve onun sesini işitti mi, gayet fazla seviniyor. Evet, böylelikle benim sevincim tamam oldu. 30 O lazım büyüsün, ben gene lazım küçüleyim."
- “benim sevincim tamam oldu” kişiler Yahyadan kaçıp İsa’ya gidiyor, o gene seviniyor
1. Kor. 13:7
Sevgi herşeyi örter, her şeye inanır, her şeye umut eder, her şeye dayanır.
mesela bir kardeş bir yanlışlık yaptı, günah işledi – nasıl bir reaktsia gösterecen?
a) sevgi her şeyi örter
eski refleksler: o kişi hakkında zem yapacan, onun yaptığını yayacan, başkaları ne kadar kötü hörünürse, ben de o kadar iyi görünürüm” düşüncesi
yeni refleksler: “Bu kardeşe nasıl yardım edebilirim?”
örtmek: iki türlü olabilir
hasır altı etmek – evde süpürüyorsun, ansızın misafir geliyor, tozları ne yapacan? çabuk kilimin altına!
değil günahı görmemezlikten gelmek
TRde lagerde 5 yeni kardeş uzaktan geldi 1500 km, dönüşte hepimiz ilahi söyledik “Selamet sizinle olsun..” bakıyorum, sade 4 kişi, yanımdaki kardeşe sordum, nerede beşincisi, “Hşşşt boşver, havayı bozma şimdi” – meğerse adam köyde sarfoş yatardı.
öyle değil - ama: yangın oldu – insan tutuştu – o zaman odeala alıp onu örtüyorsun, hem kendisi maf olmasın, hem de yangın yayılmasın
b) sevgi her şeye inanır:
kulağına geliyor haber: “Falanca kardeş böyle böyle yapmış”
Eski refleksler: “Te, ben zaten bilirdim, bu adam hep öyle”
Yeni refleksler: Belki de yapmadı – Yaptıysa, belki de bilmeyerek yaptı – Bilerek yaptıysa, belki de başkalarına aldanıp da yaptı – Belki yaptı ama bu biçimde değil – Belki.....
sen kardeşin için nesin: advokat mı, savcı mı (prokoror mu) – advokat suçsuz çıkarmaya bakıyor, prokoror suçluyor
c) sevgi her şeye umut eder:
sen biliyorsun, kardeşin suçlu, yaptı – o zaman nasıl devam edecen?
eski refleksler: “O artık imanlı değil” “O seçilmişlerden değil” “Toplantıyı kirletti, onu lazım atalım” “Kutsal Ruh artık ondan ayrıldı”
yeni refleksler: “Taman yaptı, ama bakalım devam edecek mi? Belki de değişir”
d) sevgi her şeye dayanır:
15. yüzyılda Mongollu kral Timur Lenk papaya haberci gönderdi, ona misyonerler gönderilsin, ona İsa Mesih’in inancını paylaşsınlar
- iki monakin yolladı, Moğolistana gitsinler, daha Ukraynaya gelince zorluk gördüler, döndüler
sen Rab için ne kadar dayanıyorsun? azıcık uğraşmak, azıcık soğuk açlık uykusuzluk, “Ben yokum, lazım eve gideyim”
- sen kardeşini seversen, 3000 km yol yapacan, 3 gün uykusuz kalacan, bir hafta aç kalacan.
ama en zor: sana karşı günah işlendi mi, dayanacan mı
- eski refleksler: ya patlayacan, ya da içine kapanacan
- patlamak: “Ne? O da kimdir, bana öyle yapsın? Bak şimdi ona gösterecem...”
- içine kapanmak: soğuk davranmak, uzak durmak
- var bir çiçek Mimoza – onun yapraklarına dokundun mu, hemen kapanıyor - birçok imanlı da öyle
- hem patlamak, hem de içine kapanmak aynı anda olabilir:
2.Samuel 13:22-23
Avşalom ise Amnon'a iyi kötü hiçbir şey söylemedi. Kızkardeşi Tamar'a tecavüz ettiği için Amnon'dan nefret ediyordu.
Avşalom kardeşi Amnon ile iki sene bir söz bile konuşmadı, sonra onu öldürdü
- sadece fırsat beklerdi onu bitirsin
- ama gerçek sevgi herşeye dayanıyor
bir doktor gibi, kendi reflekslerini ölç: ben başkalarının hakkında nasıl düşünüyorum, ilk önce aklıma gelen nedir – iyi mi, kötü mü şeyler
Rom 13:12 aydınlığın silahları
Gece ilerledi, gün yakınladı. Onun için lazım karanlık işlerden soyunalım ve ışık silahlarını kuşanalım.
eski refleks: aydınlıktan korkuyoruz – bize zarar getirecek – ama aydınlık bir silahtır – ne kadar aydınlık varsa, o kadar korunmuş oluyoruz