2.Korintliler 3:1-3
Mesihin mektuplarıtyız
- Pavlus'un hayatında çok büyük sıkıntılar oldu: sövüldü, dövüldü, uğratıldı, kovuldu, yalan ve iftira söylediler onun hakkında - ama herşeyi sabırla taşıdı - mektuplarında hiç ağlaşmıyor - Kol 1:24 “seve seve acı çekecem”
- ama bir problem vardı onu yiyp bitirdi, onunla çok uğraştı: her nerede toplulukları kurduysa, arkasından başka kişiler geldi, onu kardeşlerinin önünde kötülemeye başladılar, kafalarına şüphe ekmeye başladılar- böylece onları kendileri için kazanmaya baktılar
- Pavlus uğraştı, kan ter döktü, imana gelenlerle arkadaş ve dost oldu, aralarında bir sevgi bağı başladı... sonra o sahte apostollar gelip onların arasını otalıyor... çok acı bir şey, bir kişi senin dostlarını alıp sana karşı puşutursun, onları sana düşman yapsın
- ve Korint kasabasına da geldiler - ve şöyle bir argument kullandılar: “Bu Pavlus da kimdir? O asıl apostol değildir: İsa onu seçmedi onikilerin arasında. O size geldiği zaman bari Petrus ya da Yakup'tan mektup getirdi mi? Hani belki de sahtekardır, belli olmaz.”
- Pavlus ne diyebilir buna karşı: diyebilir “Ben İsayı gördüm, o beni apostol olarak seçti” - diyebilridi: ben apostolların işlerini ve mucizelerini yapıyorum - diyebilirdi: “O Superapostollar gelsinler bakalım, karşı kariıya gelelim de görelim Rab kimi seçiyor”
- ama burada başka konuşuyor: “Mektup mu istiyorlar? Ben size bir mektup verecem: benim mektubun sizsiniz... siz Korintli imanlılar.
- söyle diyor: 2.Kor. 3:1-3 - OKU !!!
1 Biz yine kendi kendimizi beğendirmeye mi başlıyoruz? Yoksa bazıları gibi bizim de mi ihtiyacımız var, bizi size tanıştıran mektuplara, ya da sizden bizi başkalarına tanıştıran mektuplara? 2 Ama bizim mektubumuz sizsiniz: bizim yüreğimizde yazılı olan, bütün insanların bildiği ve okuduğu bir mektup. 3 Belli oldu ki, Mesihin mektubu sizsiniz: bizim uğraşmamızla meydana gelen bir mektup. Mürekeple değil ama yaşayan Allahın Ruhuyla yazılan bir mektup. Taş tablolara değil ama insan yüreklerine yazılan bir mektup.
- Pavlus için insanlara müjdeyi anlatmak kuru bir görev, bir iş değildi: o imana gelenleri yürekten severdi
- baba:
1.Kor 4:15
Çünkü Mesihte bin tane mualliminiz olsa da, çok babalarınız yok. Ne de olsa, Mesih İsa'da 'iyi haber'le ben size baba oldum.
- ana:
Galatyalılar 4:19
Ey evlatlarım! Mesih sizin içinizde belli bir biçim alana kadar, gene sizinle doğum ağrıları çekiyorum.
Onlar da çok misyonerlik yapardılar, ama başka duyguyla, başka metodlarla:
Matta 23:15
15 Vay halinize kanun muallimleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler sizi! Çünkü denizde ve toprakta uzun yolculuklar yapıyorsunuz, tek bir kişiyi kendi öğretişinize çeviresiniz diye. Adam da kabul ettikten sonra, onu kendinizden iki kat daha fazla cendem evladı yapıyorsunuz.
Galatyalılar 6:13
Hayır, istiyorlar, siz sünnet olasınız, onlar gene sizin bedenlerinizle övünsünler.
- var kişiler, müjdeyi yayıyor sade, broyka için, yani sayılar kabarsın, diyebilsin ki,: “Bizim topluluğumuz oldu 300 kişi. Bizim misyonumuzun 25 devlette şubeleri var.”
- bir internet sayfası: adam kendisi için reklam yapıyor: “Bir milyar insan benim ağzımdan müjdeyi duydular”
- Pavlus bambaşka idi: “Benim yüreğimde yazılı olan bir metupsunuz”
- Ben kimin için uğraşıyorum: insanları sevdiğim için mi uğraşıyorum, hani kurtulsunlar
- yoksa insanları sadece kullanıyor muyum, kendi amaçlarım için
- imanlının hayatı camdandır: herkes içeri bakıyor - Holandada gezerken fark ettim, birçok evlerde hiç perde yok. Şaştım, onlar fukara değil ki, almasınlar. Ama onlara hiç problem değildir insanlar sokaktan içeri baksınlar, herşeyi görsünler
- sonra öğrendim: meğerse, yüzlerce sene önce hükümet evlerin vergilerini (danıklarını) toplamak için şaşırdı nasıl yapsınlar: Dediler ki, herkes evine perde alıyor, biz de tek tek uğraşacağımıza, perdelerin her metresine o kadar vergi koyuyoruz, o zaman daha zenginler daha çok, daha fukaralar daa az ödeyecekler
- iyi güzel, ama halk zamanla alıştı: vergi ödememek için hiç perde almamaya başladılar - açık bir hayat sürmeye alıştılar
2.Kor. 4:2
Saklı olan ayıp şeylere sırt çevirdik. Ne kurnazlıkla yaşıyoruz, ne de Allahın sözünü değiştiriyoruz. Ama Allahın önünde hakikatı ortaya koyuyoruz. Ve bununla kendimizi bütün insanların duygusuna tanıştırıyoruz.
- Pavlus'un metodu: herşeyi açıkta yapardı:
- her kasabada en birinci sinagoga gider, Yahudilerin toplantı yerlerine
- Atina'da Areopag, yani en önemli çarşı yerinde konuştu
- Efes'te Tiranus adında bir adamın mektebini kiraladı, herkes gelip onu sesleyebilsin diye
- gitmedi kasabanın önemli adamlarına, onlara para teklif etsin
- saklıdan sihirbazlık yapmadı (Apo 8 Samiriyeli Simun gibi)
- bazı tapınaklarda birtakım aparatlar buldular, heykelleri konuşturmak ve hareket ettirmek için
- bütün öyle triklerden uzak durdu. Metodu neydi: (1) hakikatı ortaya koymak (2) kendimizi bütün insanların duygusuna tanıştırıyoruz.
- sanki diyor: “Te bakın, ben kimim: ne idim, ne oldum - ben size apostollardan mektup getirmiyorum, benim hayatımdaki değişklik zaten Allahtan size bir mektuptur. Ben yaşayan bir mektubum”
- ve onun sayesinde de birer mektuptur: herkes onu biliyor ve okuyor
Romalılar 6:4
Biz de Onunla birlikte vaftizle ölüme gömüldük. Öyle ki, aynı onun gibi yepyeni bir hayat sürelim.
Matta 5:14-16
Dünyanın aydınlığı sizsiniz. Tepe üzerine kurulan kasaba saklı kalamaz.
- bu bizim pozisyonumuz: Rab bizi oraya koydu
- bizim Filibe'de bildiğiniz 6 tepe var: ve bir tanesi Bunarcık, Alyoşa her yerden görünüyor - daha uzaktan gelirken, otobanda, onu görüyorsun - Pazarcıktan, ya da Hasköy'den gelirken o tepeyi gördüğün zaman diyorsun: “Aa yakınladık, artık uzak değildir”
- oradaki Rus asker (Alyoşa) saklanamaz, ne kadar da uğraşırsa... herkes onu her zaman görüyor
- sen de aynı durumdasın: sanma ki, senin yaptıkların saklı kalacak... er geç herşey meydana çıkıyor
Matta 5:15
Kimse de bir lamba yakıp onu bir teknenin altına koymaz. Hayır, onu bir mumluğun içine koyar, öyle ki, evdekilerin hepsine aydınlık versin. 16 Aynı onun gibi, sizin de aydınlığınız insanların önünde parlasın. Öyle ki, sizin iyi işlerinizi görüp gökteki Babanızı şanlasınlar.
Filipililer 2:15
Böylelikle kusursuz ve karışıksız Allah evlatları olasınız. Bu eğri ve sapık halkın içinde kabahatsız olasınız. Onların ortasında siz gökteki yıldızlar gibi parlıyorsunuz.
- bir yıldız olabilir mi, bir gün karar versin, ışık vermeyecek diye, bir gece sonra éAa, bu gece ışık verecem” - hayır sürekli, her zaman aydınlık verecek
- Açıklama 2-3: İsa burada kendini tanıtırıyor: kendisi yedi tane mumluğun ortasında yürüyor ve elinde yedi tane yıldız var - yıldızlar, toplulukların melekleridir - mumluklar toplulukların kendileridir - imanlılar hem yeryüzünde, hem gökte aydınlık veriyor
- sen yoruldun mu örnek olasın? Sana bu artık yük mu oluyor? Sen onu bir yük sayma, onu bir şeref say
- evlere her türlü mektup geliyor, çoğu da kötü: ya birhangi faktura, seni sıkıntıya sokuyor - ya da birhangi reklam, güzel malları gösteriyor sana, ama gücün yok onları alasın - ya da birhangi parti için, seçim için broşür - politikacılar kendini beğentirmek için bir ton yalan atıyorlar - bütün bu mektupların arasında faydalı bir şey yok
- ve bir düşün: bir tane daa açıyorsun: bu mektup bambaşka - orada anlatıyor: Seni seven biri var, onun sevgisini kabul et
- sen imansızların arasında yaşarken öyle bir mektupsun: onlar için bütün gün kötü haber var, hayat karanlık - ama sen kendi hayatınla onlara iyi bir haber veriyorsun
- onun için kurajını kaybetme, aydınlık olmaya devam et
- Pavlus kimi kere kendini övdüyse de, her zaman dikkat ediyor, bütün şanı ve şerefi Mesihe versin. Her zaman diyor: Mesih yaptı
- Ben size geldim Kutsal Ruhun gücüyle (1.Selanikliler 1:5)
- Pavlus ekti, Apolos suladı - ama Mesih büyütürdü (1.Kor 3:6)
- burada büyük bir hakikat görüyoruz: Mesih işliyor, ama onun elinde alet, instrument lazım
- bir doktor ne kadar büyük usta olursa olsun, onun elinde makas, bıçak falan yok mu, bir şey yapamıyor
- aynı onun gibi: Mesih kimi kere insanlara rüya yoluyla, ya da direktno konuşabilir - ama çoğu zaman imanlıları kullanacak: imanlılar lazım oturup dua etsinler, düşünsünler, upraşsınlar, kitapları tercüme etsinler, broşürler bassınlar, imanlılar lazım gitsinler, imanlılar lazım ağızlarını açsınlar...
- Rom 12: biz Mesihin bedeniyiz, Mesihin yeryüzünde başka bedeni yok
- Rabbin sofrasında biz bunu kutluyoruz - ama gerçekten anladık mı?+- ne zaman bu görevi ciddi almaya başlayacan?
- mürekep çok eski bir şeydir: çak 5000 sene önce onu Mısır'da kullanmaya başladılar - ama mürekepin bazı zayıf tarafları var: silinebilir ve soluyabilir
- elimde gördüğünüz fişlere bakın; bunlar elektrik fakturaları: bir tanesi yeni (geçen haftadan), bir tanesi .... bir tanesi dur bakayım... ve en eskisi o kadar silindi ki, tarihi okunamıyor bile
- demek zamanla soluyor, onun gücü azalıyor ve kendi halinde brakıldı mı, bütün yok oluyor
- burada eski bir defterim var: onda 22 sene önce yazdım - mürekep iyi dayandı, solmadı, ama buraya bakın: bir sayfaya su geldi, bütün yazılar silindi, onlar da yok oldu
- mürekep ne kadar güzel olsa da zayıftır: zamanla yok oluyor - bu gösteriyor Musanın kanunu: Rab Musaya buyurdu ki, bütün bu kanunları bir kitaba yaz (Yasa 31:9)
- Kanun öyledir: hep lazım taze taze yazılsın, hatırlatırılsın - insanlara öyle konuştuk mu, hep unutacaklar
- hem de dozajı artmak lazım: hep daha büyük şeylerle korkutmak lazım: mesela Muhammed - hayatında hep insanları ahretteki yargı ile korkutturdu, ama onun ölümünden sonra gördüler ki, pek efekt yok... o zaman kabir azabını da uydurdular
- bir imanlının hayatını sadece yasaklarla aydamaya çalışırsan, bu zayıfıtr: mürekep gibi - zamanla soluyor ve başka efektler onu silebilir
- ama Rab bizim yüreklerimize yazıyor başka metodla: yaşayan Allahın Ruhuyla
- aynı nasıl İsa Mesih yeryüzüne geldi: Allah kitap göndermedi yeryüzüne - bu eski metod idi: zayıf, güçsüz ve değişken
- ama kendi sözünü diri bir insan biçiminde gönderdi - İbr. 1:1 “Eskiden... peygamberlerle konuştu - ama şimdi, son zamanlarda... kendi oğlu ile konuştu”
- “Mesih kendi kendini sonsuz Ruh ile lekesiz olarak Allaha kurban getirdi.” (İbraniler 8:14)
- ve aynısı imanlının hayatında tekrarlanıyor: o mektup olmuyor mürekeple, hani bir kitaba bakıyor ve kendi gücüyle uğraşıyor, orada yazılan şeyleri yerine getirsin
- nasıl Allahın Ruhu, İsa Mesih'te bir beden olarak yaşadı... aynı biçimde Allahın Ruhu imanlının hayatında da onu diri bir mektup yapıyor
- gerçek imanlıya gereke yok tekrar ve tekrar korkuturasın... tekrar ve tekrar kandırasın: onun içinde sanki bir pil var, baterya var, bir güç kaynağı... kimse ona konuşmadan doğru olanı yapıyor... o da insanlara diri bir mektuptur.
- Mesih imanlısı nasıl öyle bir mektup oluyor? Burada cevap var: Allahın yazısı değil taşların üzerinde, ama insanların yüreklerinde
- acaba Musa neden kanunları taşlara yazdı: halk 430 sene Mısır'da iken, Allah bilgisini unuttu, onlar için İbrahimin tanrısı çok uzak bir masal gib kaldı - onun için yürekleri taş gibi oldu
- beklemediler, Allah onların hayatlarında bir şey yapsın - bu yolda insanın yüreği taşlaşıyor
- İbrahim'in zamanında yürkeler taze idi, yumuşak idi - zamanla Allahın diri işleri unutuluyor, ya da masala dönüyor, efsane legenda oluyor
- Rab Mısırdaki halk için için o kadar büyük işler yaptı, ama aacık zor görünce ne dediler: “Mısır da çok iyidik: orada soğan, sarımsak ve pırasa vardı” - düşünebilir misin?
- Allahın şanını bulut biçiminde diri diri olarak gece gündüz görürdüler - ve gene de kadafalrında ne vardı: soğan, sarımsak ve pırasa
- arkadaşlar: biz de Allahın şanlılığını diri diri olarak görüyoruz: ve bizim kafamızda sade bu yeryüzündeki çoş şeylere yer varsa... o zaman korkuyorum... bizim de yüreklerimiz taştan olmasın.
- İsrail halkı öyle idi: Stefanus, kendisi İsrailli, onları şöyle suöluyor: Apo 7:51
“Siz dik kafalılar, yürekleriniz ve kulaklarınızda sünnetsiz olan adamlar! Siz her daim Kutsal Ruh'a karşı gidiyorsunuz. Dedeleriniz nasıl yaptı, siz de aynısını yapıyorsunuz.”
- Ama Rab bu durumu değiştireceğine söz verdi:
Ezekiel 36:25-27
Üzerinize temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan arındıracağım.
Size yeni bir yürek verecem, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım.
- arkadaşlar bu biziz: Rab bize taştan yürek yerine, etten yürek, yani yumuşak yürek verdi