1 RAB Musa'ya, dedi: "Sen, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi bana gelin. Bana uzaktan tapın.
2 Yalnız sen bana yaklaşacaksın. Ötekiler yaklaşmasınlar. Halk seninle balkana çıkmasın."
3 Musa gidip RAB'bin bütün buyruklarını ve sıralarını halka anlattı. Herkes bir ağızdan, "RAB'bin her söylediğini yapacağız" diye karşılık verdi.
4 Musa RAB'bin bütün buyruklarını yazdı. Sabah erkenden kalkıp dağın eteğinde bir kurbanyeri yaptı, İsrail'in on iki cinsini gösteren taştan on iki direk dikti.
5 Sonra İsrailli gençleri gönderdi. Onlar da RAB'be yakmalık kurbanları sundular, barışma kurbanları olarak öküzler kestiler.
6 Musa kanın yarısını leğenlere doldurdu, öbür yarısını kurbanyerinin üzerine döktü.
7 Sonra antlaşma kitabını alıp halka okudu. Halk, "RAB'bin her söylediğini yapacağız, O'nu dinleyeceğiz" dedi.
8 Musa leğenlerdeki kanı halkın üzerine serpti ve, "Bütün bu sözlere göre, RAB'bin sizinle yaptığı antlaşmanın kanı budur" dedi.
ANTlaşma, değil ANlaşma
değil bugünkü dogovorlar gibi; onları yerin getirmesen, en çok mahpusa gidersin
demek: karşılıklı ant, yemin vermek
öyle antlaşmalar kral ile halkın arasında yapılırdı
söz verdikten sonra, artık serbest değildir = insanları sevdiği için serbestliğinden vazgeçiyor
Rab kendini tek bir halka bağlıyor
büyük risk, sanki adam bütün parasığı tek bir beygire bahıs kuruyor
nasıl Eyubla yaptı: Şeytana diyor: “Kuluma Eyuvba baktın mı?”
amaç: Rab istedi, kendi adını bütün dünyaya duyursun, öbür tanrıları İsraili kullanarak yensin
Allahın halkına ne büyük bir görev veriliyor = bugün kiliseyi öyle kullanmak istiyor
Efes 3:10-11
10 Öyle ki, Allahın çok türlü bilgiliği şimdiki zamanlarda belli olsun. Onu göklerdeki ruh hükümetlere ve kuvvetli ruhlara bildirmek için, Allah kiliseyi kullandı. 11 Bu da Allahın sonsuz planına uygundu, ve Rabbimiz İsa Mesihte o planı yerine getirmiş oldu.
sanki Rab öbür tanrıları yenmek için, en zayıf ve olmayacak halkı kullanıyor, kendini o halka bağlıyor
bugüne kadar aynı – Rab Yeni Antlaşmayı yaparken de aynı sırayı tutuyor
bu en birinci iş: mesela, senin önüne bir kağıt atıyorlar, üst tarafını kapatıp, ‘Haydi buraya imza at!’ diyorlar – sen imza atacan mı?
değil Rab azar azar onları kandırsın, buyruklarını birden veriyor, herkes karar verebilsin – Rab onu yapabilirdi
aynı bunun gibi, Rab bize de önce “otur,hesap et “diyor
insanın verdiği sözü kıymetlidir, değil sakız gibi her bir tarafa çekilsin
nasıl Rab kendini bağlıyor insan da lazım kendini bağlasın
mahallede zor anlaşılıyor, yalan ve ikiyüzlülük normaldır
evlenirken verilmiyor
- biz ‘kurban’ denildiği zaman hemen günah ve İsa Mesih hakkında düşünüyoruz,
- ama en başta başka anlam vardı: “Bu hayvan nasıl ölürse, ben de ölecem, eger bu antlaşmayı bozarsam”
Yara 15:9-12,17-18 – Rab İbrahimle antlaşma yapıyor
9 RAB, "Bana bir düve, bir keçi, bir de koç getir" dedi, "Hepsi üçer yaşında olsun. Bir de kumruyla güvercin yavrusu getir."
10 Avram hepsini getirdi, ortadan kesip parçaları birbirine karşı dizdi. Yalnız kuşları kesmedi.
11 Leşlerin üzerine konan yırtıcı kuşları kovdu.
12 Güneş batarken Avram derin bir uykuya daldı. Üzerine dehşet verici zifiri bir karanlık çöktü.
17 Güneş batıp karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevli bir meşale göründü ve kesilen hayvan parçalarının arasından geçti.
18 O gün RAB Avram'la antlaşma yaparak ona şöyle dedi: "Mısır Irmağı'ndan büyük Fırat Irmağı'na kadar uzanan bu toprakları -Ken, Keniz, Kadmon, Hitit*, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını- senin soyuna vereceğim."
bu, antlaşmanın ne kadar ciddi olduğunu gösterirdi
burada mesele olmuyor, bir tarla, hayvan ya da araba almışın – buradaki tema ölüm ve kalım meselesi
bir halk kalla antlaşma yaparsa ve seslerse, bütün devlet iyi durumda olacak
ama halk ya da kral antlaşanın şarlarını yerine getirmese, devlet batacak
Rab sana bir antaşma teklif ederse, tema değildir biraz bereketlenmek – ama senin ölümün ve yaşamın için mesele oluyor
Yasa 30:19
"Bugün önünüze yaşamla ölümü, kutsamayla laneti koydum, yeri ve göğü size karşı şahit olsun. Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız.
sen bunu anladın mı? Sen ne için toplantıya geliyorsun?
kurbanın kesilmesi yeterli değildi
bu ciddiliği daha derin olaraka göstermek için, kurbanın kanı lazımdı belli bir yere uygulansın
kan sanki antlaşmanın imzası ya da peçatı idi, onunla geçerli kılınırdı
burada Allahın kutsallığı için söz oluyor, bu kutsallık kurban gerektiriyor
- bu kurban yeri neyin nesiydi?
kes kurbanı, kanlar yere aksın – dağıtır etleri – Allah sana sevapları yazacak
- kurban senin iyiliğini gösteren bir hareket
Kurban senin iyiliğini göstermiyor, Allahın kutsallığını gösteriyor
değil sevap, fularalara beslemek – ama kendi hakkından vazgeçip Rabbe vermek
onunla kişi gösteriyor, Rab herşeyin sahibi, kutsaldır
Nuh – Yar 8:20 (tufandan sonra, temiz havanlardan sundu = az idiler)
İbrahim – Yar 12:7; 13:18; 22:9 (Rab onu ilk çağırdığı zaman, İshakı kurban edeceği zaman)
İshak – Yar 26:25 (Rab nerede ona göründü = anmak için)
Yakup – Yar 33:20; 35:7; (Beytel’de = nerede Rab ona göründe)
Musa – Çıkış 17:15 (ad koydu: Yahve Nissi = Rab bayrağımızdır)
18 Ve diyorsunuz: 'Kişi kurbanyerinin üzerine yemin etti mi, o sayılmıyor. Ama kim kurbanyerinin üstündeki kurbanın üzerine yemin ederse o artık mecburdur.' 19 Kör adamlar sizi! Hangisi daha önemli: kurban mı, yoksa kurbanı kutsal kılan kurbanyeri mi?
büyük ders: kurban her yerde makbul değil – ancak benim seçtiğim yerde
= demek: insan verecek, ama Rab her zaman kabul etmeyecek
“Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.” = ben neresini seçersem, halkım benim adımı orada ansın, ancak o yerde kurbanları kutsayacam = makbul kılacam
Süleymanın zamanına kadar birçok yerde olurdu – ama tapınak kurulduktan sonra, artık sade Yeruşalimde
kurbanyeri bir antlaşma içinde Allahın tarafını gösterirdi
Allahın öfkesini didirirdi
sanki kan Allaha konuşuyor: “Onlar aslında murdar, sana uygun değil. Aslında ölümü hak ettiler. Ama zaten bir varlık onların yerine öldü”
sanki kan halka konuşuyor: “Sen aslında ölümü hak ettin, sen layık değilsin. Ama bu kurban senin çin öldü. Sen ona layık olarak yaşa”
bunu yapmak için Musa 12 cinsinin önderlerini çağırdı – düşünebilir misin, kanlar içinde eve geliyorsun? – ama o kutsal kan, Allahın öfkesni gösteriyor
halkın güdücüleri sorumlu – onlar lazım Allahın kutsallığını daha iyi anlasınlar
direk burada bir çeşit heykel, anıt, pametnik
“pametnik” – güzel söz, ona bakarken aklına eskiden olmuş bir olay aklına getiriliyor.
Şipka’da: “Burada 200.000 Rus asker öldü seğin serbestliğin için”
Ploştad Siğedineniğe: “1885 Bulgaristan’ın iki tarafı birleşti, bir daha ayrılmasınlar”
EA’te:
Yakup (Beytel’de) – göke giden merdiven gördkten sonra taş kaldırıyr ve meshediyor
Yeşu – Yordan ırmağını geçtikten sonra taş yığını yaptı, torunları bu mucizeyi ansınlar
neden: insan Allahın işlerini anlamak için bavnodur, ama unutmak için çok çabukluyor
Mezmur 103:2
Yücelt RAB’bi, ey ruhum, ve unutma iyiliklerinden hiç birini!
değil mi: Çok kolay unutuyoruz, ve başlıyoruz ağlaşalım – Rab şimdiye kadar senin için neler yaptı? Rab seni nelerden korudu? Senin başına neler gelebilirdi?
Çok kolay unutuyoruz, ve başlıyoruz gururlanalım: nereden çıktığını hatırla, o bokluktan, çukurdan, sıkıntıdan nasıl çıktın. Rab seni bulmaydı, bugün nerelerde olacaktın?
onun için bize bir nişan lazım, bu antlaşmayı unutmayalım
o da onlara İbrahime söz verdiği topraklarda bereketleyecekti
ama o antlaşmayı birkaç günde bozdular, altın danayı yaptılar
onun için 40 sene gezdikten sonra bir daha yapıyorlar - ama onu da bozuyorlar
Davudla bir daha antlaşma yapıyor – onu da bozuyorlar
31 "İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla Yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor" diyor RAB,
32 "Atalarını Mısır'dan çıkarmak için Ellerinden tuttuğum gün Onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek. Onların kocası olmama karşın, Bozdular o antlaşmamı" diyor RAB.
33 "Ama o günlerden sonra İsrail halkıyla Yapacağım antlaşma şudur" diyor RAB, "Yasamı içlerine yerleştirecem, yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak.
34 Bundan böyle kimse komşusunu ya da kardeşini, 'RAB'bi tanıyın diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi tanıyacak beni" diyor RAB. "Çünkü suçlarını bağışlayacağım, Günahlarını artık anmayacağım."
b. yepyeni bir antlaşma olacak: insan artık dışarıdan güdülmeyecek, ama içeriden güdülecek
- Rabbin sofrasını dağıttığımız zaman Matta 26’daki sözleri tekrarlıyoruz, ama onun ciddiliğini hiç anlamıyoruz
- Musa’nın getirdiği antlaşmaya bakıp İsa’nın yeni antlaşmasını daha iyi anlayacaz
26 "Bir kişi bana geldi mi, ama kendi anası ve babasından, karısı ve kızanlarından, kardeşleri ve kızkardeşlerinden, hem de, evet, kendi hayatından bile vazgeçmedi mi, o kişi benim öğrencim olamaz. 27 Her kim haçını taşıyıp arkamdan gelmezse, benim öğrencim olamaz.
28 Çünkü aranızda bir kişi var mı ki, bir kule yapmak isterken, en peşin oturup hesap yapmasın: acaba bitirmek için elinde yetecek kadar para var mı, yok mu?
belki buraya da öyle geldik
ama Rab diyor: “Önce benim dogovorumu oku, sonra podpis at”
bütün halklardan farklı – tek tanrı – gözle görülen tapınma yok
9 Eger ağzınla açık açık söylersen, İsa Rab'dir diye, ve yüreğinle iman edersen, Allah onu ölülerden diriltirdi diye, o zaman kurtulacan. 10 Çünkü suçsuz sayılmak için yürekle iman etmek lazım, ve kurtulmak için ağızla açık açık söylemek lazım.
sen Rabbe söz verdiğin zaman o çok ciddi bir şeydir
doğru sayılmak – kurtulmak: yüreğindeki iman yeterli değil – ağızından da çıkmalı
açık açık söyleyen kurtuluyor:
(1) çok gizli imanlı saklıdan iman etmeye çalışıyorlar – ama kendini açıkladın mı, önce baskı var, ama sonra serbest kalırsın
(2) çok kişi var, İsa’nın doğru olduğunu söylerler, ama kendileri hiç karar vermediler
“O yol güzeldir” demek başka, “Ben de onlardan biriyim” demek başka
(3) çok kişi var, anaları babaları imanlı – ve sanıyorlar, ben de otomatik imanlıyım; ama öyle değil, onlar da kendi ağızıyla İsa’yı açıklamalı
- Rab sana bir antlaşmayı teklif ediyor, sen onu kaul ediyor musun – ‘Evet’ ya da ‘hayır’ söyle
EA’te kurbanlar için hayvanlar kullanılırdı, ama şimdi İsa diyor “Beni kanımla gerçekleşen yeni antlaşma”
hangisi daha büyük, hangisi daha ciddi
28 Eskiden her kim Musa'nın kanununu hor gördüyse, iki ya da üç şahidin sözleri üzere hiç acımadan öldürüldü. 29 Peki, kim Allahın Oğlu'nu ayaklarının altında çiğnerse ve kendisini kutsal kılan anlaşmanın kanını sıradan bir şey sayarsa ve merhamet ruhuna karşı dikilirse, ne sanıyorsunuz, o kişi ne kadar daha ağır bir cezaya layık sayılacak.
“anlaşma kanını sıradan bir şey saymak + merhamet ruhuna karşı dikilmek” = ben yapacağımı yapacam ve gene de imanlı olacam – aramızda öyle kişiler var mı?
- hatırlıyoruz: kan iki tarafa uygulandı: kurbanyeri ve insanlara
- İsa Mesih de aynısını yaptı:
Mesih kendini bizim için verdi. Allaha bir adak ve kurban oldu, Ona hoş bir koku oldu. İşte, siz de öylelikle sevgi yolunda yürüyün.
mahallede korkunç adet: kurban kanını küçük bebeklere sürmek
ama gerçek imanlı İsa’nın kanını sürüyor – ama nasıl?
“Mesihle beraber haça gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Ve şimdi bedende yaşadığım hayatı, Allahın Oğluna iman etmekle yaşıyorum. O beni sevip kendini benim için teslim etti.”
demek: “İsa’nın ölümü = benim ölümüm” diye kabul ediyorsun
sen kendini sormuyorsun, kendi canına bakmıyorsun = İsa sni aydıyor
çok derin ve aynı zamanda çok pratik:
biz unutuyoruz: ama her Rabbin sofrasında Rab bize andırıyor bu yeni antlaşmayı
“Sen günahlısın, kendi halinde bir hiçsin – ama benimkanımla kutsal oluyorsun”
kimisi Rabbin sofrasına ‘layık’ olmak istiyor – sen hiç layık olamayacan = Rabbin sofrası bizi alçaltırıyor
altı tane nulla ve bir tane bir, bir araya gelmiş
nullalar hepsi kavga etmişler kim brinci yerde olsun – bir gene en arkada kalmış
ve fark etmez önde kim varsa bu sayı hiç değişmiyor, hiç büyümüyor, nullalar da gene nulla kalıyor
en sonunda biri akıl yetiştirdi: “Biri en öne kakalım”
ve böylelikle bir milyon meydana geldi
bir önde oldu mu, arkada yeni nullalar gelince sayı büyüyor
ama bir arkada kaldı mı, yüz tane nulla gelsin, hepsi gene nulladır
bu nulla sensin, sana anlam ve önem veren birdir, yani İsa’dır
O, toplulukta en birinci yeri aldı mı, her yeni gelen kişiyle sayı büyüyor,
ama insan o birinci yeri aldı mı, hem kendisi bir nulla kalıyor, hem de bütün sayı büyümüyor, hep aynı kalıyor
ANTLAŞMA:
Şvetsarya’da (İsviçre’de) 600 sene önce birkaç kasabanın kmetleri (muhtarları) bir araya gelip yemin ettiler: biz birbirimizden hiç ayrılmayacaz, hep arkalayacaz
bugüne kadar o sözününde duruyorlar = atlaşma o kadar ciddi bir şey
biz de Rable bir antlaşma yaptık – onu bozmayalım