DİRİLİŞ: İMANIMIZIN TEMELİ



Muhammed 632 senesinde öldü. 4 sene önce Yahudi bir kadın ona zehirli et yedirdi ve Muh. kendisi dedi ki, ölümüne sebep olan o et oldu.

Daha öldüğü gibi Ebubekir, Ömer, Osman ve öne gelen bütün müslümanlar onun cesedini braktılar, aralarında kim halife olacak diye tartışmaya ve kavga etmeye başladılar. 3 gün Arabistan'ın sıcak güneşinde brakıldı ve cenaze törenine ancak bir avuç insan katıldı.

Onu nereye gömsünler diye tartıştılar, sonra Ebubekir demiş: "Bence Allah bir peygamberin ölmesine karar verdiyse, ancak öldüğü yerde gömülmesini isteyecek."

Onun için yaşadığı yerde, yani Ayşe'nin evinin içinde gömdüler. O anda Ayşe 18 yaşında idi ve Muhammedle 9 sene yaşamıştı. Yani evlenirken 9 yaşında idi.

Gömüldükten sonra Muhammed'in mezarı bir ziyaret yeri oldu. 600 sene sonra kocaman bir cami yaptılar o evin üstünde ve bugün o cami islamiyetin ikinci kutsal yeridir, Mekke'den sonra.

Her sene milyonlarca müslüman orasını geziyorlar (ümre denilir) ve ölü bir peygamberin mezarında Allaha dua ediyorlar, onu kabul etsin diye (Ruhuna Fatiha). Ve işin ters tarafı: aynı zaman umut ediyorlar ki, ahret gününde Muhammed onlar için şefaat etsinmiş.

Arkadaş: senin efendin, senin örneğin, sonsuz yaşamın için güvendiğin, hatta ruhunu teslim ettiğin kişinin kemikleri orada, senin önünde mezarın içinde yatıyorlar. Anlamıyor musun ki, o sana yardım edemez. O ölüdür, o zayıftır, ölüm onu yenmiştir.



Komunistlerin birinci 'peygamberi' Karl Marks idi. O önce Almanya'da doğdu ve büyüdü, ama sonra Londra'da yaşadı ve 1883 senesinde orada öldü. Onun cenazesine de ancak 10 kişi katıldı. Başarısızlık ve fakirlik içinde zatureden, yani pnevmoniadan, öldü.

İlk başarılı komunist, Vladimir İlyiç Ulanov oldu; o da takma adı olarak 'Lenin'' seçti. 1917 senesinden 7 sene boyunca Rusya'yı hükmetti ve bütün dünya tarihini değiştirdi. Ama 1924 senesinde bir udar sonucu öldü.

Onun cenazesine 1 milyon kişi katıldı. Komunist parti önderleri bunu görünce anladılar ki, ateistlerin bile ihtiyacı var bir şeye tapsınlar. Lenin'in cesedini mumyalaştırdılar, hiç çürümesin diye. Sanki sonsuz yaşamı o biçimde kazansın.

Ve bugüne kadar Moskova'nın Kızılmeydanında bir mozole içinde yatıyor. Ve aynı Muahmmed gibi orası bir ziyaret yeri oldu. 1924'ten 1972'ye kadar 10 milyon kişi onun mumyasını görmeye geldi.

Ama büyük problemler var: Lenin'in cesedinde lekeler çıkıyor, parça parça çürüyor bile. Her sene onu değişik kimyasal maddeler içinde banyo yaparlar, yama ediyorlar. Ama orada da aynısını görüyoruz: ölüm Lenin'i yendi. Ve her sene yüzbinlerce Rus vatandaşı eski komunist zamanlarına özlem duyarsa da... Lenin onlara yardım edemez... o ölüdür.



Ya biz? Bizim imanımızın temeli olan kişinin mezarını nerede bulabiliriz? Biz de istiyoruz ona saygı gösterelim. Biniyoruz uçağa, Yeruşalim'e gidiyoruz. Orada 'Kutsal Kabir Kilisesi' diye bir bina görecez. 130 m uzun, 60 m geniştir. Emperator Konstantin onu 335 senesinde tamamladı. İçinde hem Golgota tepesi, hem de İsa'nın mezarı bulunuyor....

Öyle diyorlar! Ama o binayı yaparken kimse bilmezdi, İsa'nın mezarı nerede diye. Ve birdenbire Makarios adında bir papaz, sözde, uş, onu rüyasında gördü.

Nasıl oluyor da 300 sene boyunca o kadar önemli bir yer unutuluyor? Nasıl oluyor da İsa'nın mezarı Muhammed'in, Lenin'in mezarı gibi daha hemen en baştan bir ziyaret yeri olmadı? Neden milyonlarca hristiyan sevdikleri kurtarıcının mezarından ruhsal kuvvet almaya çalışmıyorlar? ... Hmmm ?

Çünkü o mezar boştur... içinde kimse yok.... Melegin kadınlara dediği gibi: "Siz neden diri Olanı ölülerin arasında arıyorsunuz? O burada değil... O DİRİLMİŞTİR.... o dirilmiştir!!!

Ve bu önemsiz bir yan konusu değildir: bütün imanımızın, bütün umudumuzun, bütün tapınışımızın temelidir. O temel çürük ise, ya da sen kendin o konuda şüphe edersen, hiç uğraşmayalım.

O zaman İncilin dediği gibi: "Eğer ölüler dirilmezse, o zaman "yiyelim, içelim. Nasıl olsa yarın ölecez." (1.Kor 15:32) Ya da başka sözlerle: eğer İsa ölülerden dirilmediyse, insanın hiç bir umudu yok. Son durak kara toprak. Evet, İsa senin son umudundur. O senin son fırsatındır... onu kaçırma.

İlk imanlılar onu çok açık anladılar: her sey o 3 güne bağlıdır: cuma, cumartesi ve pazar. İsa'nın haçta öldüğü, eski tarihte en kesin hakikattır. Kimse, en fanatik ateistler, en düşman Yahudiler bile ondan şüphe etmediler.

Bugünlerde İsa'nın kim olduğu konusunda çok çarpıcı tartışmalar yapılıyor. Ama bir konuda tartışma yok: İsa kesin olarak haçta öldü.

Ama sonra ne oldu? İsa bir cuma günü, aşağı yukarı saat 3-4 öldü. Cesedini haçtan indirip yıkadılar, kefenlediler ve hemen bir mağaralı mezara yerleştirdiler.

İsa Yeruşalim'de yabancı idi, üstellik fakirdi. Öyle bir mezar gene çok pahalı idi. Ama zengin bir parlamenter, Arimateyalı Yusuf, bütün halk onu tanırdı, o mezarı yepyeni yaptırmıştı kendisi için. Ve onu İsa'ya terk etti, İsa oraya yerleştirilsin diye.

Ve sonra sanki o kadar engeller koydular, İsa o mezardan çıkmasın diye, kenarı yok:

1. kocaman 2-3 ton ağırlığında bir değirmentaşı mezarın ağzına koydular. Onu kaldırmak için en azında 30 kişi gerekiyordu.

2. o taşın üstüne Romalı bir devlet mührü koydular. Onu kırmak ölüm cezasını getirdi

3. Mezarın önüne en azında altı kişilik bir asker takımını görevlendirdiler. Onlar spetsnats gibi askerler idi, özel eğitim görmüş, bir kvadraten meterlik yeri yüzlerce düşmana karşı koruyabilen askerler. Tabii ki, nöbette uyumak düşünülmez.

4. Unutmayalım: İsa'nın kefeni ve onu saran bezler engel oldu hareket etsin.

Ama kadınlar ve sonra apostollar mezara gelince ne gördüler: askerler kaçmış, mezartaşı kaldırılmıştı, 30 m uzakta duruyordu,

ceset yok ve en şaşılacak şey: sargı bezler ve yüzünü örten medil titizlikle katlanmış bir kenarda duruyordu. Kİm böyle bir şey yapıyor? Hırsızların zamanı yok bunu yapsınlar.

Ama az önce sayarken beşinci bir engeli unuttuk, o da belki en büyüğüdür: Kimse, ama kimse beklemedi İsa ölülerden dirilsin.

Sahi, İsa daha hayattayken 3 defa dedi: Biz Yeruşalme digiyoruz: orada beni ele verecekler, Romalılara teslim edecekler ve öldürecekler. Fakat 3. gün dirilecem.

Ama öyle bir şeye kim inanacak? Hmm? Bir kişi sana öyle konuşsun, sen inacan mı? Hani diyorlar ya: "Oraya gidip de dönen var mı ki?"... Biz diyoruz EVET VAR! İsa ölüler devletine indi ve döndü.

Apostollar korku içinde saklandılar, onların başına aynısı gelmesin. Onları da yakalamsınlar, öldürmesinler.

Ama 50 gün sonra, Pentikost Bayramında görüyoruz Petrus'u, hani o adam kim bir hizmeti kızın önünde titredi, İsayı inkar etti, aynı Petrus ayağa kalkıp halkı suçluyor:

"Siz Onu öldürdünüz. Allahsız adamları kullandınız. Onların elleriyle siz Onu haça gerdiniz. Ama Allah Onu tekrar diriltirdi. Onun ölüm acılarına son verdi. Ölümün fırsatı yoktu, İsa'yı daha fazla kendi kuvvetinde tutsun. Allah Onu tekrar diriltirdi. Biz hepimiz buna şahidiz."

Ve son olarak diyor ki: 2:36 Onun için, bütün İsrail halkı şunu kesin olarak bilsin: bu İsa, hani siz onu haça gerdiniz, Allah Onu hem Rab, hem Mesih yaptı!"

Bu lafı düşünelim: buradan belli oluyor, açan burada sahtekarlık, aldatma, uydurma yok: Evet, Yahudiler Mesihi sabırsızlıkla beklerdiler. Ama o Mesih Atatürk gibi güçlü bir kahraman olacaktı, düşman Romalıları denize dökecek bir kişi.

Ve Petrus diyor: "Sizin HAÇA gerdiğiniz İsa, RAB ve MESİH oldu." Ne?!! Petrus sen kaçırdın mı? Mesih öldürülmez, düşmanları öldürecek. Mesih aşağılanmaz, haçta ölmeyecek. Ve en büyük küfür: Mesih Rab tarafından gönderilecek, ama sen diyorsun o Rabbin kendisi olacak. Petrus, sen Allaha küfür ediyorsun, İsa gibi sen de mi ölüm cezasını çekmek istiyorsun?

Evet, birçok kişi diyor: Yok efendim, İsa dirilmedi. O inanç ancak çok sene sonra kilise tarafından uyduruldu. Arkadaş sana bir haberim var: ilk kişiler İsa'nın dirildiğine inanmazsalardı, hiç kilise olmazdı. Önce diriliş ... sonra kilise.

Hangi sahtekar, insan aklına o kadar ters düşen, Yahudileri o kadar fazla kızkdıran, o kadar risk getiren bir inanç uyduracak? Hesap yok.

Yetmiyor bu, birkaç sonra Petrus ve Yuhanna en büyük devlet adamlarının önüne dikilip diyorlar ki: "Allahı değil de, ama daha fazla size kulak vermek, bu Allahın gözünde doğru mudur, değil midir - eh, artık siz ona karar verin. 4:20 Çünkü neyi gördük, neyi duyduk, bu meseleleri konuşmadan duramayız.""

Fark ettin mi: Neyi gördük, neyi duyduk. Biz şahidiz

En baştan beri var idi, biz onu işittik, kendi gözlerimizle onu gördük, ona baktık ve ellerimizle onu elledik, hani yaşam sözünden için konuşuyorum. Evet, biz neyi gördük ve işittik, işte, onu size bildiriyoruz. (1.Yuh 1:1-3)

Evet, kilisenin inancı, bizim imanımız neye dayanıyor:

- değil: "Bence Allah böyle olmalı, şöyle olmalı... bu insan mantığına yatkındır" - yani birtakım filozof düşüncelere

- değil: "Bizden önceki hocalar bu teksti şöyle anladılar" - yani eski adetlere, traditsyalara

- değil: "Bir peygamber rüya görmüş, videnie görmüş, melek ona konuştu" - bunlar hemen hemen her zaman kötü ruhların yalanlarıdır

- ama: gördük, işittik, dokunduk, yaşadık

Bunun ne kadar kurajlı olduğunu bir düşünün: din kurucuları daha fazla ne konuşuyorlar: ESKİDEN, binlerce sene önce, falan fişman olmuş... yahu sen orada mıydın? Bu öğretişi kim kontrol edebilir? Karanlıkta kalıyor.

Ya da: AHRETTE, dünyanın sonunda şöyle olacak, böyle olacak. Gene: geleceğini kim kontrol edebilir? Kim doğrulayabilir onu? Gelecek için konuşmak kolay: gene karanlıkta kalıyor.

Ama İncil öyle değil: herşeyi ortaya koyuyor: göz şahitlerine dayanıyor.

1.Kor 15:3 Ben de size en başta olarak kendim de aldığım şu haberi teslim ettim: Kutsal Kitabın önceden bildirdiği gibi, Mesih bizim günahlarımız için öldü. 4 Mezara koyuldu ve Kutsal Kitabın önceden bildirdiği gibi, üçüncü gün dirildi.

5 Ve Petrus'a, sonra onikilere de göründü. 6 Daha sonra beşyüz kardeşe bir kerekte göründü. Bunların çoğu bugüne kadar sağdır. Kimileri gene uykuya daldılar.

Fark ettiniz mi, Pavlus ne konuşuyor: te bunlar şahitler, şahitler. Bazıları öldü, ama çoğu daha yaşıyor...

yani: inanmazsanız gidin kendiniz onlara sorun. Te buna kuraj diyorum, tam bir erkek gibi: bizim inancımız saklanmıyor insan logikası arkasında ya da rüyalar, videnielerin arkasında.

Şimdi soruyoz: ama neden? Bütün bunlar bizim için ne demek oluyor?

Olabilirdi, size İncilden birçok cevap vereyim. Ama daha ilginç ve imanımızı sağlamlaştıran ayetler var... onlar da Eski Antlaşma. Diyeceksin: bu nasıl olacak? Değil mi Stariya Zavet isa'dan önce yazıldı?

Çok doğru, ve onu açık gözlerle okuduk mu, anlıyoruz, Burada Allahın parmağı var. Yüzlerce sene önce bildiren ve sonra gerçekleştirmeye gücü olan kimdir? Allahtan başka ? Kimse !

İki örnek verecem: Mezmur 22 ve Yeşaya bölüm 53

Mezmur 22 Davudun bir Mezmurudur. O kral olarak meshildi ama uzun seneler Saul'dan kaçtı. Mağaralarda saklandı, düşman Filistilere sığındı, kaç defa kıl payıyla ölümden kurtuldu. Ve seneler sonra o olayları düşünürken bir ilahi biçimde Rabbe dua ediyor.

Ama sonra ne oluyor tam o sözleri dizerken, ya da yazarken, Allahın Ruhu Davud'un düşüncelerini kontrol etmeye başlıyor ve İsa Mesihin haçlanma sahnesini tarif ediyor. sanki kamera ile onu video çekiyor ve daha bin sene önce onu kayıt ediyor.

Mezmur 22

1 Allahım, Allahın, beni neden terk ettin?

Aramice dilinde: Eloy, Eloy lema şavahtani? - İsa haçta iken onu bağırarak söyledi. Ve o zaman ne oldu. Etrafta duran bütün Yahudller, ve özellikle Ferisiler, o Mezmuru çok iyi bilirdiler. Ve bugün bizim yaptığımız gibi, bir ilahinin birinci satırını işittik mi, hemen arkasını otomatik olarak söylemeye başlıyoruz, Öyle değil mi?

"İsa Mesih... Tanının Oğlu" ... "İstiyorum..."

Ve İsa bunu derken Eloy Eloy lema Şevaktani ... herkes başladı kafasında Mezmur 22 okusun. Ve okurken panikaya düştüler. Çünkü anladılar ki, Davud tam bu sahneyi gördü:

6 Ama ben insan değil, toprak kurduyum,

İnsanlar beni küçümsüyor, halk hor görüyor.

7 Beni gören herkes alay ediyor,

Sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki,

8 "Sırtını RAB'be dayadı, kurtarsın bakalım onu,

Madem onu seviyor, yardım etsin!"


12 Boğalar kuşatıyor beni,

Azgın Başan boğaları sarıyor çevremi.

13 Kükreyerek avını parçalayan aslanlar gibi

Ağızlarını açıyorlar bana.

Bir saat kadar İsa ile öyle eğlendiler, onu aşağıladılar

14 Su gibi dökülüyorum,

Bütün kemiklerim oynaklarından çıkıyor;

- haçta asılı dururken kemikler sık sık oymak yerlerinden çıkardı

Yüreğim balmumu gibi içimde eriyor.

15 Gücüm çömlek parçası gibi kurudu,

Dilim damağıma yapışıyor;

- o susuzluk korkunçtu

Beni ölüm toprağına yatırdın.

16 Köpekler kuşatıyor beni,

Kötüler sürüsü çevremi sarıyor,

Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar.

- gene: Davut onu yaşamadı


17 Bütün kemiklerimi sayar oldum,

Gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar.

18 Giysilerimi aralarında paylaşıyor,

Elbisem için kura çekiyorlar.

- Yuhanna 19:24


Ve ayet 22'ye gelince bütün mezmur değişiyor. Umut verici sözler geliyor.


22 Adını kardeşlerime duyurayım,

Topluluğun ortasında sana övgüler sunayım:

24 Çünkü O mazlumun çektiği sıkıntıyı hafife almadı,

Ondan tiksinmedi, yüz çevirmedi;

Kendisini yardıma çağırdığında ona kulak verdi.

- ve bu ayete gelince herkes anladı: Allah o İsayı öyle brakmayacak. Durum değişecek. O tekrar dirilecek


27 Yeryüzünün dört bucağı anımsayıp RAB'be dönecek,

Ulusların bütün soyları O'nun önünde yere kapanacak.

28 Çünkü egemenlik RAB'bindir, Ulusları O yönetir.

29 Yeryüzündeki bütün zenginler doyacak

Ve O'nun önünde yere kapanacak,

Toprağa gidenler, Ölümlerine engel olamayanlar,

Eğilecekler O'nun önünde.


30 Gelecek kuşaklar O'na kulluk edecek, Rab yeni kuşaklara anlatılacak.

31 O'nun kurtarışını, "Rab yaptı bunları" diyerek,

Henüz doğmamış bir halka duyuracaklar.

- ve en sonunda kişiler anlayacak: bu adam, aöan şimdi acılar içinde önümüde ölüyor, aslında bizim kralımızdır... Pilatus zaten öyle bir tahta yazdırmıştı: NASIRALI İSA - YAHUDİLERİN KRALI

- ve yetmiyor bu, aynı zaman o bütün dünyanın kralı olacak.

- ne kadar harika bir peygamberlik !


Yeşaya 53

Yeşaya, İsa'dan 730 sene önce yaşayan, kral Uziya'nın sarayında yaşayan bir peygamber idi. Ona 'peygamberlerin kralı' deniliyor, çünkü onun yazıları en çarpıcıdır; en fazla Mesih için konuşuyor.

- ve 5 defa 'Rabbin kulu' denilen, gelecekte bir kurtarıcının halk için acı çekmesini yazıyor. Ve bunun bir parçası Yeşaya 53 oluyor

- ve bunu okurken en basit kişi anlıyor, nasıl o ancak İsa Mesih için yüzlerce sene önce yapılan bir peygamberliktir. Düşün bir kere 730 sene! Ve İsadan başka kimse o sözlerini yerine getirmedi.

- O yüzden Yahudiler de o bölümü okumuyorlar, saklamaya çalışıyorlar.Onların sinagoglarda okunacak parçalar listesi var, ve oraya gelince Yeşaya 52'den direkt 54'e atlıyorlar. Kimse İsaya iman etmesin diye.



Isa 53:3 İnsanlarca hor görüldü, Yapayalnız bırakıldı.

Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı.

İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, Ona değer vermedik.

- İsa nerede doğdu? Ahırda! Nerede öldü? Haçta! Evi yoktu, parası yoktu, saygınlığı yoktu... ama Rab toçno onun için onu seçti

Isa 53:4 Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, Acılarımızı o yüklendi.

Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, Vurulup ezildiğini sandık.

Isa 53:5 Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi,

Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti.

Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi.

Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.

"Bizim cezamız ona verildi" - evet tiyatroda onu gördük. Orhan, kardeşi Hilminin gömleğini giydi. Çünkü o fıstanda bir leke vardı. Ve o leke sadece çirkinlik değildi...hayır, ona ölüm getiren bir leke idi.

Sende de öyle bir leke var mı? Senin hayatında da öyle şeyler var mı ki, onlar için utanıyorsun? Keşke yapmaydım diyorsun? Aman, kimse duymasın ne yaptım, diyorsun?

O lekeli gömlekle ne yapacan? Hiç aldanma: o sana bir gün ölüm getirecek. Ne sanıyorsun: Allah adildir, doğrudur, spravedlivtir... KUTSALDIR. O söyledi yapmayın ama sen tam yasak olan şeyi yaptıktan sonra sanıyorsun onun efekti olmayacak mı?... Ama iyi bir haber var...

Isa 53:6 Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık,

Her birimiz kendi yoluna döndü.

Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.

Isa 53:7 O baskı görüp eziyet çektiyse de Ağzını açmadı.

Kesime götürülen kuzu gibi,

Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi Açmadı ağzını.


Isa 53:8 Acımasızca yargılanıp ölüme götürüldü.

Halkımın isyanı ve hak ettiği ceza yüzünden

Yaşayanlar diyarından atıldı.

Onun kuşağından bunu düşünen oldu mu?


Isa 53:9 Şiddete başvurmadığı, Ağzından hileli söz çıkmadığı halde,

Ona kötülerin yanında bir mezar verildi,

Ama öldüğünde zenginin yanındaydı.


- Bak gene görüyoruz, en küçük detaylar Allah sözü onu önceden bildirdi ... Arimateyalı Yusufun mezarı


Isa 53:10 Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü,

Acı çekmesini istedi. Canını suç sunusu* olarak sunarsa

- Evet: suç sunusu ... günahlara karşılık verilen kurban. Hiç bir hayvan senin suçunu kaldıramaz. 100 deve kesersen bile, senin en ufak günahın ödenmez

- Ama İsa'nın kurbanı: o farklı, o bambaşka. Onu kabul et.


- Ve aynı Mezmur 22 gibi burada bütün hava değişyor, umut verici sözler geçiyor:


Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak.

RAB'bin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek.

- Evet, Yeşaya da diyor: Mesih ölülerden dirilecek


Isa 53:11 RAB'bin doğru kulu, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak.

Çünkü onların suçlarını o üstlendi.

Isa 53:12 Bundan dolayı ona ünlüler arasında bir pay fvereceğim,

Ganimeti güçlülerle paylaşacak.


- Evet: 'aklayacak'... aklamak. Bu demek, bir mahkemeden, bir davadan serbest çıkmak, suçsuz çıkmak. Bu merhamettir, hak etmediğin bir sevgi demektir.

Tiyatroda Orhan nasıl okudu: Allah dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, Ona iman eden mahvolmasın, ama sonsuz yaşamı alsın."

- Şimdi anlıyorsun o nasıl oldu. Bugün Paskalya, bugün diriliş Bayramı. Bugün İsa'nın dirilişi bize daha yakın.

İsa'nın dirilişi gösteriyor ki, Babası onun kurbanını kabu etti, Ondan memnun kaldı. Artık sadece Onun kurbanı geçerlidir, başka kurbanların anlamı kalmadı.

Eğer sen onu sefte duyarsan, yada tam bir cevap vermediysen, şimdi fırsattır. At bir adımı, hayatını değiştir, fırsatı kullan. Avtopilotla devam etme, izin verme başkaları senin kafanı karıştırsınlar, seni aydasınlar. Teslim ol: İsa seninhayatını aydasın.

Ve aramızda zaten uzun yıllar İsa'yı takip eden kişiler için şunu demek istiyorum: diriliş senin için nedir: Senede bir kere yemek ve yumurtalarla kutlanacak bir praznik mi, yoksa her gün seni değiştiren bir hakikat mı?

Filipililer 3:10 Onu tanıyayım ve Onun dirilişinin kuvvetini de anlayayım, ve Onun acılarına ortak olmak neymiş öğreneyim, Onun ölümünde ona benzer olayım. 11 Ve böylelikle ölülerin dirilişine varayım.

Evet, İsa'nın yolu, Mesihçinin yoludur: önce haç... sonra diriliş. Ölmeden dirilmek yok.

Ama maalesef imanlılarda bir şımarıklık görüyorum. Daha doğrusu o şımarıklığı besleyen vaizlerden çıkıyr zaten: "Madem sen Allahın evladı oldun, artık hayatında problemler, zorluklar, hastalıklar olmayacak"

Arkadaşlar, bu Şeytanın sesi. Bakın Pavlusun sözleri nasıl: "Onun acılarına ortak olmak neymiş öğreneyim, Onun ölümünde ona benzer olayım." ancak ondan sonra "Onun dirilişinin kuvvetini de anlayayım"

Ama İsa'nın yolu sevinçli bir yoldur. Onu yürürken, Rab sana öyle bir sevinç verecek, insanlar onu anlamayacak.

İsa dirildi - evet, gerçekten dirildi !!!