Kurtuluşunu bitir !
Filipililer 2:12-13
Php 2:12 İşte, sevgililer, siz her daim seslerdiniz.
Ama değil sade ben varken, ben şimdi yokken daha da fazla uğraşın,
kurtuluşunuzu korku ve titremekle bitiresiniz.
Php 2:13 Çünkü içinizde işleyen Allahtır.
Kendi istediği gibi olsun diye,
hem istek uyantıran, hem de işleyen Odur.
Pavlus bu mektupta ikinci defa bu konuda konuşuyr: Fil 1:27
Yalnız, Mesihin 'iyi haber'ine layık yaşayın. Öyle ki, gelip sizinle görüşsem de, sizden uzak kalsam da, sizden için şunu duyuyayım: bir ruhta sağlam devam edesiniz. Ve 'iyi haber'in imanı için tek bir anlayış içinde ve hep birlikte uğraşasınız.
Sanki 'ruhani' kişilerin yanında kendimizi daha fazla sıkıyoruz, biz de onların yanında daha duhovno oluyoruz.
Edirne'de Bulgar kilisesi – bir türk kardeşle gittim, zangoç Petır, ... önce bize kiliseyi gösterdi, sonra oturup muhabbet yaptık. Şikayet etmeye başladı, Türk devlet makamlarından – sonra bakınıyor “Dur, burada olmaz!” Dışarı çıktık.... başladı sövmeye
Bazen ben de kendimi öyle hissediyorum: benim yanımda kişiler kendilerini daha ruhani gösteriyorlar. Ama arkamdan başka işitiyorum...
= tamamlayın, sonunu getirin
Bu ne demek? Tercümesi zor: Grekçe 'katergiya' = içinde bulunan şeyi alıp çalıştıırmak
sanki yabancı bir evde yalnız kaldın, mutfakta bazı malzemeler var, dükkana gitme fırsatın yok... o zaman ne yapacan? Hangi malzemeler varsa, onunla bir yemek yapacan
Grekçede bu söz aynı zaman kullanılırdı bir maden işçisi için, bir minör: ona bir iş verdiler: Bu kayanın içinde ne kadar değerli materyal varsa, gerek demir, gerek kömür, gerek pırlanta diamant... onu hepsi çıkaracaksın, içerde bir şey kalmasın.
İmanlı da ona verilen kurtuluşun bir minörü olması lazım: bu kurtuluşun içinde ne kadar kıymetli şeyler varsa, onları kendi hayatında meydana çıkaracak.
Ya da bu söze şöyle bakabiliriz: Kat-ergiya... onun tersi çok yaygın bir söz: en-ergiya – ergos iş demektir, en gene içderide. Demek hangi materyalda energiya varsa, onun içinde iş yapmak için bir güç bulunuyor.
Ama en başta o güç içeride saklı duruyor. İşin yapılması için o güç dışarı çıkması lazım. O nasıl olacak: yanmakla. O zaman o saklı iş (en-ergiya) çıkıp gerçekten bir iş bitirecek (kat-ergiya)
Benzinin içinde çok enerji, çok energiya var. Benzin çok iş bitirebilir. Ama en birinci yanması lazım. Yanmakla içindeki salınıyor ve gerçekten iş yapılacak.
İşte, bizim ayetimiz de aynısını anlatırıyor: kurtuluşumuzun içinde en-ergiya var. Bir kişi yeniden doğduğu zaman, Allah ona kendi Ruhunu veriyor, ona güç veriyor ve o gücün yanında ruhsal vergiler de veriyor.
İyi, güzel, onu anladık... ama o tek başına yeterli değil. O sadece potensyalno oluyor... bir fırsattır, yaşanan bir gerçek değil. O gücü aldıktan sonra, imanlı lazım tutuşsun, Rab için alev alev yansın. O zaman en-ergiya olacak kat-ergiya. Ve Pavlus bu ayette zaten onu konuşuyor.
Ama onu nasıl yapacaz? Onun için yukarıdaki ayetlere bakalım: orada ne yazıyor?
Mesih Allahın katında olduğu halde, kendini alçaltırdı, aslında yazıyor: kendini döktü, insan oldu (Zaten Noelde kutladığımız olay odur)
Bu yetmedi: ölmeye razı geldi, o da yetmedi HAÇTA, yani en aşağılık biçimde ölmeye razı geldi.
Ona dayanarak, Allah onu yükseltirdi, kendi yanına aldı. İşte, biz de aynısını istemiyor muyuz? Biz de Allahın yanına varmak istemiyor muyuz?
O zaman Filipililer 2:12 gerçekleştirelim – bize potansyal olarak verilen kurtuluşu dışarı çıkaralım
sanki Pavlus diyor: “Bıktım artık duyuyayım hep aynı lafları – 'Haleleya kurtuldum!” öyle kişilerden, hani sadece toplantıda imanlı oluyorlar, kendi ruhsal hayatlarında hiç bir büyümek yok.
Sanki Pavlus kulaklarımıza bağırıyor: “Madem biliyorsun Mesih nereden nereye indi, nelere katlandı, nasıl olabilir ki, sen daha da gururuna sarılıyorsun, Mesih için bir şey yapmıyorsun?”
“Nasıl oluyor da, sen öyle yaşıyorsun, sanki senin için bir şey yapmamış”
Evet, sen de içindeki iman potansyalı dışarı çıkarıp Mesih için yanmaya başla. Kurtuldun mu? Sahi mi? O zaman onu işlerinle göster.
Birçok kişi bu ayete gelince panikaya düşüyorlar: “Ama biz ancak imanla ve Allahın merhametiyle kurtuluyoruz !” diye bağırıyorlar.
Jas 2:18 Belki birisi diyecek: "Senin imanın var, benim gene işlerim var". Sen bana imanını göster işleri olmadan, ben de imanımı kendi işlerimle sana gösterecem.
Hatta Pavlus daha da ileri gidiyor...
Demek bu konu, hani Rab için yanmak, kurtuluşumuzun sonunu getirmek, senin keyfine kalmış bir mesele değildir. Sank, “Olursa daha iyi” - Hayır !!! Bu bir ölüm kalım meselesi
Rab, talantını gömen, hiç çoğaltırmayan hizmetçisini en karanlık yere atacak. Orada dişleri gıcırdatırmak olacak. Hiç meyve vermeyen asmayı kesip atacak. Hiç meyve vermeyen incir ağacını lanetleyecek.
Korku = içimizde bir duygu, bir his, onu göremezsin – titremek = o histen gelen bir tepki, o gözüküyor, dışarıdan belli oluyor
1982 film 'Ateş Arabaları' – Eric Lidell, Uçan İskoçyalı, o zamanki anlayış: Pazar günü Şabattır, iş yapılmaz – belki doğru değil, ama adam kendi anlayışına göre hareket etti
Rabden korktuğu için öyle yaptı. Yüreğindeki duygu, emotsyaları yeterli değildi. Korktuğun lazım senin hareketlerinden de anlaşılsın.
Ama aynı Pavlus Rom 8de yazıyor “Biz korku Ruhunu almadık, evlatlık Ruhunu aldık” - elbette, bizim Allah korkumuz bir babadan duyduğumuz bir tür korkukdur. Değil bir diktatörden, ya da bir katilden hissettiğimiz bir korku.
Bir evlat babadan nasıl korkarsa... ama bugünlerde toplumun duygusu bu konuda değişti, babadan korkmak kötü bir şey gibi gösteriliyor.
Biz de Rabden korkuyoruz
Psa 2:10 Ey krallar, akıllı olun! Ey dünya önderleri, ders alın! 11 RAB'be korkuyla hizmet edin, Titreyerek sevinin.
Rab sen'n hayatinda iki korkunç şey yapabilir:
5 Yoksa unuttunuz mu, Allah size nasıl kendi evlatlarına konuşurmuş gibi konuşuyor: "Oğlum, Rabbin terbiyesini hor görme, O seni azarladı mı, sakın umudunu kesme.
6 Çünkü Rab kimi severse, onu terbiyeye çekiyor, Ve kimi evlat yerine kabul ederse, onu şamarlıyor."
7 Demek, ne vakıt terbiyeye çekiliyorsunuz, o vakıt Allah size evlatlara davranır gibi davranıyor. Çünkü var mı bir evlat, babası onu terbiyeye çekmesin?
11 Terbiyeye çekilmek elbette o anda kişinin hoşuna gitmez, ona ağır geliyor. Ama sonra, kim öyle alıştırılırsa, o kişilerde yemiş olarak barışı getiren bir doğruluk meydana getiriliyor.
bu daha da korkunç: en başta Rabbe yakın idin, ruhsal hayatında büyüme vardı... sonra gittikçe daha fazla uykuya daldın
İbraniler 6:7-8
Bir toprak onun üzerine sık sık düşen yağmuru içti mi, ve kendisine bakan kişilere fayda getiren otlar çıkardı mı, o Allahtan bereketleniyor.
8 Ama bir toprak tikenli otlar ve çalılar çıkardı mı, o yaramazdır ve lanetlenmenin üzerindedir. Onun sonu yanmaktır.
Demek, Rab bir dereceye kadar seninle uğraşıyor, ruhsal yağmurunu gönderiyor, yağdırıyor... ama gördü mü, hiç meyva yok, hiç karşılık yok ... o zaman artık yağmurunu kesiyor.
Sen şükret, açan hayatında daha da zorluklar var, Rab seni terbiye ediyor, seninle uğraiıyor. Her şey sütle balla gitti mi, o zaman kork !
Fil 2:13 Çünkü içinizde işleyen Allahtır.
Kendi istediği gibi olsun diye, hem istek uyantıran, hem de işleyen Odur.
Gene kimse sanmasın ki, insan kendi kendini yaptığı iyi işlerle kurtarabilir diye, Pavlus çok ilginç bir fikir ekliyor:
Sen ne kadar kendini sıkasan bile, ne kadar kendini Rabbe versen bile, hiç bir şey senin elinden gelmiyor: herşeyi yapan Rabdir. 1. önce istek uyandırıyor – 2. sonra o isteiği yerine getirmek için kuvvet veriyor.
- o zaman insana ne kalıyor? O zaman robot muyuz* Hiç seçme hakkımız yok mu? - Ya da diyebilir miyiz: “Eh, madem yüreğimde ateş yok, demek Rab onu yüreğime koymadı”
- “Ben bekleyecem Rab onu yüreğime koysun, ondan sonra işleyecem!” - acaba, sence Pavlusun anlamı bu muydu?
- Hayır – insanın seçme hakkı var... ama sadece olumsuz olarak, yani biz ruhsal işler için istek uyandıramayız, Kutsa Ruhun işi olmadan. Ama onun işine karşı gelmek... onu artık kendimiz becerebiliriz.
Joh 15:5 Asma ben'im, çubuklar gene sizsiniz. Kim bende kalırsa, ve ben kimde kalırsam, o kişi çok yemiş verecek. Çünkü benden ayrı olarak bir şey yapamazsınız.
Demek aslında yapmak fırsatı yok bizde, ancak bzmak fırsatı var...
1Th 5:19 Kutsal Ruhu söndürmeyin!
Eph 4:30 Allahın Kutsal Ruh'unu da üzmeyin.
Act 7:51 Siz dik kafalılar, yürekleriniz ve kulaklarınızda sünnetsiz olan adamlar! Siz her daim Kutsal Ruh'a karşı gidiyorsunuz. Dedeleriniz nasıl yaptı, siz de aynısını yapıyorsunuz.
Ben eminim, Rab kendi Ruhuyla senin yüreğine konuşıyor, aslında bir istek uyandırmak istiyor, ya sen? Sen ona fırsat veriyor musun?
- eski bir Western filmi: The Hanging Tree = İdam ağacı – Gary Cooper bir doktor oynuypr. Genç bir adamın hayatını kurtarıyor. Adamın göğsünde kurşun var, Gary Cooper de onu kesip kurşunu çıkarıyor.
Sonra genç adam ona teşekkür ediyor: “Doktor bey, söyleyin, size minnettar olduğumu göstermek için ne yapabilirim?” - “Bak şimdi, çoktan bana bir hizmetçi arıyorum. İstersen, gel, hizmetçim ol!” - “İyi, ama ne zamana kadar'” - “Elbette hayat boyunca!” - “O kadar uzun mu'” - “Evet, çünkü ben seni kurtarmasaydım, o kadar uzun ölü kalırdın”