Yedi yüzlü canavar: GURUR
- Grek mitolojisinde yedi kafalı, Hidra adında bir deniz canavarı vardı: ve kafalarının bir tanesini kestin mi, onun yerine iki yeni kafa büyüyerdi.
- Büyük Herkules önce kılıçla Hidranın kafalarını kesmeye kalktı, ama hemen anladı kıi, o metodla o canavarı yenemeyecek. Kesilen kafaların yaralarından zehirli irin ve kan akardı ve ondan çıkan kokular bile insanı öldürürdü.
- Herkules an sonunda bir yol buldu: ağzına bir ıslak mendil bağladı, yanına İyolaos adında bir hizmetçi aldı. Hidranın bir kafasını keser kesmez, İyolaos hemen onun yarasını kızgın bir demirle dağladı, onda bir daha bir şey çıkmasın, ve bu metodla Hidranın bütün kafalarını tek tek kesti, en sonunda canavarı bütün yok etti.
- Biz imanlı hayatmızda da öyle bir canavarla boğuşuyoruz: tam diyoruz 'Onun kafasını kestik, onu yok ettik, o zaman onun yerine iki kafa daha çıkıyor, sanki o canavar eskisinden iki kat daha güçlü oluyor.
- Benim konuştuğum canavarın adı: gurur! - Gurur en sinsi, kendini en çok saklayan, her yerde meydana çıkan ve yok edilmesi en zor olan günahtır.
- O yüzden de Şeytan onu en çok seviyor: başka günahları yok ettiğin zaman, onlar bitik sayılıyor. Ama tam o zaman bir günahı yendin diye gururlanmya başlıyorsun ve iş yeniden başlıyor.
- Ferisiler öyle idi: halk onlara bir lağap taktı: 'vuruklar' - çünkü sokakta yürürken bir kadına bakmamak için hep aşağı bakardılar ve hep bir taraflarını çarpardılar. Ama aynı zamanda, zinayı hatta zina düşünceleri yendik diye gururlanmaya başladılar. Normal insanlara 'cahil kalabalık' derdiler.
- Hindistandan gelen çok renkli bir kuş var: tavus kuşu (BG: paun), onların erkeklerinde tüyler çok aşırı renkli ve sanki üzerinde gözler çiziyor. Erkek onları bir açtı mı, 1,5-2 m kadar geniş bir çember oluyor ve onunla yavaş yavaş her tarafa dönüyor, sağa sola geziyor - maksat ne: kendini dişilere beğentirsin diye
- aynı biçimde bir çeşit gurur var, nerede kişi bakıyor harekektlerle başkasının dikkatine çeksin, kendini ona beğentirsin, maksat: herkes sevsin onu
- özellikle bak, bazı insanlara bir uniforma verdin mi, harekektleri değişiyor, hemen havalanıyorlar
- gençler bir araya geldi mi, bir köşede dur, seyret onların hareketlerini: bütün saç modelleri, makyajı, giysileri
- ama imanlı hayatımızda da öyle havalı hareketler var: kimisi Yahudi giysiler giyiyor, kimisi sakal brakıyor, kimisi ayağı kalkıp havalı bir ses tonuyla dua ediyor
- birçok kasabaya gittim, İsa Mesihin ekmek coğaltırmak mucizesindeki duayı kopya ediyorlar: “Ey topraktan ekmek çıkaran ulu tanrım...” - hepsi güzel, ama İsa bize başka öğretiriyor nasıl dua edelim “Babamız...” - 'ey' bile yok.
- başka imanlı muhabet yaparken, durmadakka bilgisini gösteriyor: hep Grekçe ve İbranice laflar katıyor, yazarların adlarını söylüyor ve onlardan tsitat yapıyor
- İsa bu tür gururun çaresi olarak diyor: “Dikkat et, senin imanın dışarıdan hiç belli olmasın, o senin içinde biten bir şey”
- aslında bu çeşit gurur en zayıf biçimidir, çünkü insan daha uğraşıyor, başkasının sevgisini kazansın. Ondan daha korkunç gurur türleri var, nerede insan başkalarını layık bile saymıyor, sana sevgi göstersin.
- “Ben daha iyiyim” düşüncesi. Bu gerçekten bir üstünlük olabilir, ya da sade senin hayal ettiğin bir üstünlük. Ama sende gerçekten bir üstünlük varsa bile, onu kendin mi yarattın?
2.Kor 4:6-7
“hiç kimse bir kişiyi tutup başkasını hor görmesin. 7 Seni kim 'daha başka' yaptı? Ya da senin birhangi şeyin var mı ki, sen onu başkasından almış olmayasın? Ve madem başkasından aldın, nasıl oluyor da, başkasından almamış gibi övünüyorsun?
- sen başkalarından daha akıllı mısın? O zaman Allaha şükür et, sana daha büyük bir beyin verdi diye. - başka kızlardan daha mı güzelsin? Havalanma, Allah şükür et ki, sana güzellik verdi diye - sen daha zengin misin komşundan? O zaman gösterişli şeyler alma, bu paranla iyilik yapmaya bak, gökte bir kesen olsun. Vakıt varken iyi şeyler yap, bir gün paran yok olabilir.
- Avşalom'un örneği: Davud'un oğlu - saçlarıyla övünürdü - o zamanlarda bir erkeğin gür saçlı olması, sanki onun gururu, şerefi, sanki çok güçlü olduğunu gösterirdi.
- Avşalom her sene herkesin önünde saçlarını kestirirdi, ve sonra kantara vururdu:
2.Sam 14:25-26
Bütün İsrail'de Avşalom kadar yakışıklılığı için övülen kimse yoktu; tepeden tırnağa kusursuz biriydi. 26 Avşalom saçını kestirdiği zaman tartardı. Saçı ona ağırlık verdiği için her yıl kestirirdi. Saçının ağırlığı krallık ölçüsüne göre iki yüz şekel çekerdi.
- yakın 4 kile
- ama en sonunda saçları onun ölümüne sebep oldu:
2.Samuel 18:9
Avşalom ansızın Davut'un adamlarıyla karşılaştı. Avşalom katıra binmişti. Katır büyük bir yabanıl fıstık ağacının sık dalları altından geçerken, Avşalom'un başı dallara takıldı. Katır yoluna devam edince, Avşalom havada asılı kaldı.”
- bu tür gurururn ilacı: “Her şeyin sonu var” onun üzerinde düşün
- zenginlik dersen: kaç milyonerler vardı bir günde herşeyi kaybettiler. 1923 senesinde büyük borsa krizin sonunda binlerce zengin kişiler kendi hayatını aldılar.
- güzellik dersen: küçücük bir kaza yeter, en güzel kızın suratında bir yaranın izi kaldı mı, kimse ona bir daha bakmak istemeyecek
- akıl dersen: bir film çıktı, Krasiv Um, Nobel ödülünü kazanan bir matematik profesoru hakkında Arthur Nash. Super bilgili ve akıllı olan bu adam yavaş yavaş deli olmaya başladı ve en sonunda dünyayı sade bir hayal görmeye başladı.
- varken sevin, ama başkalarını hor görme
Yakup 4:15-16
şöyle diyeceksiniz: "Rab isterse yaşayacaz, onu bunu yapacaz." 16 Ama şimdi büyük laflarla övünüyorsunuz. Böyle övünmeler hepsi kötüdür.
- hepimiz biliyoruz Matta 18'de anlatılan 'Af etmeyen hizmetçi' benzetmesi. Bir vezirin borcu vardı: 10 bin talant, yani bu grekçede en yüksek numara, demesi: düşünebildiğin en büyük borç. 340 milyon leva - kral, iyi yürekli olduğu için onu bağışladı
- sonra o gidip başkasına 200 leva için asılıyor, çak onu mapusa attırtırıyor.
- Bunun arkasında gurur var: o adam o 200 levaya muhtaç değildi, ama o mesele onun gururuna dokundu. Demesi: o adam kim ki, benim borcumu ödemiyor, o beni saymıyor. Tabii ki, kim öyle düşünürse, kendi yerini anlamıyor, kendini Allahın yerine koyuyor. Kendi şerefini Allahın şerefinden daha büyük sayıyor.
- var imanlılar, kendi günahını, ya da eksikliklerini anlayınca kalkıyorlar kendi kendine ceza vermeye.
- bir rok grubu var: Rammstein. Onun bir video klipinde gidiyor Romanyaya bir balkan köyüne ve film için keşişler, monakinler gibi giyiniyorlar. Sonra geceleyin, soğuk havada ateşin etrafında oturup çıplak sırtına kendi kendilerini kamçılarla vuruyorlar
- sonra o gruptan biri anlatırdı, nasıl bu sahne ne kadar da anlamlı imiş kendi hayatı için. Kendini nasıl iyi hissetmiş, sanki ruhu temizlenmiş.
- Başka yerlerde hristiyanlar diye geçenler bile öyle hareketler yapıyorlar: kimisi yanan korların üstünde yürüyor, başkası dikenlerden taç örüp kendi kafasına taktırıyor, Filipinlerde gene her sene kendi kendilerini haça gerdiriyorlar.
- biz o kadar aşırı değiliz. Biz kendi kendimize af etmemezlik nasıl yapıyoruz: Rabbin sofrasına katılmamakla. “Aa, bu hafta karıyla çektişik. Allahın bedenine ve kanına yaklaşamam”
- sanki insan öyle hareketlerle kendi günahlarını ödemeye bakıyor. Ve insana iyi geliyor. Ama bizim duygularımza, fikirlerimize güvenmeyelim, bakalım Allahın sözü ne diyor:
Koloseliler 2:23
Evde yapılma Allah yolu, kendi kendini aşağılamak ve kendi bedenine eziyet etmek - tabii ki, bu şeyler büyük bilgilik imiş gibi görünüyorlar. Ama beden tabiyetini bastırmak için hiç bir işe yaramıyorlar.
- evet bunlar hepsi sahte alçakgönüllülük: Rab sana af ettiyse, sen kimsin kendi kendine af etmiyorsun? Sen Allahtan daha kutsal olmayasın!
- bu çok ruhsal bir düşünce gibi görünüyor, ama aslında temiz gururdur: kendi kendini cezalantırmakla İsa'ya diyorsun: “Senin kurbanın geçerli değil. Senin çektiğin acıların nulla; aslında benim acılarım geçerli” - ve o da korkunç bir gururdur.
- Af etmemeniz 3. varyantı odur: senin hayatında çok kötü bir olay oldu ve sen Allahı suçluyorsun, sanki sen onu affedemiyorsun.
- ve gerçekten zordur, bir imanlı zor zamanlara düştü mü, Allahı suçlamasın: sen beni sakat braktın, sen eşimi aldın, sen beni mahpusa attrıdın!
- ama kişi anlamıyor ki, Rab ne yaparsa, hakkı var yapsın. Sanıyorum hiç birimiz Eyub kadar çekmedik: belalar üstüstü: mallarını kaybetti, kızanlarını kaybetti, sağlığını kaybetti, saygınlığını kaybetti ve umudunu da kaybetti. Ve Allahı suçlamaya başlıyor
- ama en sonunda kendi halini anlıyor ve kitabın sonunda diyor ki:
Eyub 2:3,6
Kuşkusuz anlamadığım şeyleri konuştum, Beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri. Bu yüzden kendimi hor görüyorum, toz ve kül içinde tövbe ediyorum.
- bu ne demek: sen hiç kişiyi araştırmadan, onu tanımadan diyorsun. “Aa, o öyledir”. Başkasını hor görüyorsun, o belli bir gruptandır diye.
- bu kimi kere komik olabilir (nasıl Gabrovolular hakkında maytap yapıyorlar, çok sıkı imişler diye), ama çoğu zaman bu korkunç bir olay: “tsiganin”!
- çok defa şaşıyorum, nasıl bulgar gençler azınlıkları hor görüyorlar. Korkunç bir gurur görüyorum onlarda: kendileri cahil, bir şeyi beceremiyorlar, ama havalı havalı ve nefret dolu konuşmalar yapıyor.
- bu artık gururun hepten saçma ve zararlı: bir talantın var diye gururlanıyorsun, balim bir şeyler yapmışın, ama bu önyargılarda hiç bir şey yapmadan havalanıyorsun, sade biri grubun parçası olduğun için.
- ve yok bir grup insan kim bunu yapmasın: ne kadar kendin de aşağı isen, hep bulacan başka bir grup, kimi hor görecen.
- İncilde bile geçerdi: Natanel adında bir öğrenci sefte İsadan için duyunca dedi: “46 Nataniyel de ona dedi:
"Olabilir mi hiç, Nasıra kasabasından iyi bir şey çıksın?” (Yuhanna 1:46)
- bu aslında çok gururlu bir laf “Eh, o kasabadan zaten adam çıkmaz” - İsa'yı aşağılamak için dediler ki: “Sen Samiriyelisin” (Yuhanna 8:48)
- ve ne zaman İsa Matta 15'de bir yabancı kadının kızını iyileştiriyor önceden dedi: Layık değildir, evlatların ekmeğini alıp köpeklere veresin” - bu lafı hiç beğenmemiştim, ama İsa bunu söylerken herhalde öğrencilerine baktı. Çünkü onlar da bütün Yahudiler gibi, başka halktan olanlara 'köpek' derdiler. Ve İsa kadına dikkat çevirmekle sanki aynı zamanda o önyargıları da bozmak istiyor.
- ve nasıl insanlar başka halktan olanları hor görürse, başka dinden olan kişilere de öyle bakıyor. Ve buna göre özel adlar bile var: Katolikler, hristiyan olmayanlara 'pagan' diyorlar, Yahudiler Yahudi olmayanlara 'goyim' diyorlar ve müslümanlar nasıl konuşuyorlar: 'Kafir ve gyavur'
- bütün bunların arkasında korkunç bir gurur var: bizim takımımız ne yaparsalar da haklı,
Rom 11:20
Sen sade imanla bu yerde duruyorsun. Sen yüksek gönüllü olma, ama kork!
- Mesihçi hiç bir zaman imanlı olduğuna gururlanmaz, çünkü sen kendi kendini kurtarmadın senin kurtarıcın var. Denizde boğulan kişi havalnabilir mi, açan birisi onu kurtardı diye? Tam tersi: senin kurtulmuşluğun senin zayıflığını gösteriyor.
2.Samuel 11:1
İlkbaharda, kralların savaşa gittiği dönemde, Davut kendi subaylarıyla birlikte Yoav'ı ve bütün İsrail ordusunu savaşa gönderdi. Onlar Ammonlular'ı yenilgiye uğratıp Rabba Kenti'ni kuşatırken, Davut Yeruşalim'de kalıyordu.
- Davut uzun ve zor bir zaman geçirmişti, kral olana kadar. Bütün hayatı sanki bir savaş idi. Ama şimdi artık rahata kavuşunca aynı zaman biraz havalandı.
- en büyük generalı Yoav'ı savaşa yolladı. Eskiden kendisi onunla rbirlikte giderdi. Ama şimdi kendi yükünü taşımak istemiyor, “başkası savaşsın” diyor
- her toplantının ruhsal bir işi var, ve her imanlı bu iş yükünün payını lazım taşısın. Ama birçok defa diyoruz: “Boşver, başkaları var ya! Onlar düşünsün, onlar uğraşsın”
Galatyalılar 6:2
Birbirinizin yüklerini taşıyın. O zaman Mesihin kanununu yerine getirmiş olursunuz.
- burada mesele olmuyor sade normal tembellik için, ama ruhsal tembellik
- herkes lazım bilsin altın kural, altın buyruk nedir:
Matta 7:12
Her ne isterseniz, insanlar size yapsınlar, siz de onlara aynı onu yapın.
- neden ona altın diyorlar: çünkü herkes o sözü kabul edebilir: ateisti de, satanisti de, herkes
- iyi, güzel, ama içimizde başka bir ses var: “Ben yaparım, ama sakın bana yapmasınlar”. Ben ikiyüzlülük, yalan ve hırsızlık yaptım mı, “O başka” !
- Bunun arkasında da korkunç bir gurur meselesi var: kendini bambaşka görüyorsun; o yüzden başkalarını bir ölçekle ölöüyorsun, ama kendi kendine bambaşka ölçekle ölçüyon
- KK'tan bir örnek: Davut daha Saul'dan kaçarken bir ara Filistin krallarına hizmet ederdi.
1.Sam 27:8-11
Bu süre içinde Davut'la adamları gidip Geşurlular'a, Girizliler'e ve Amalekliler'e baskınlar yaptılar. Davut bir bölgeye saldırdığında kadın erkek demez, kimseyi sağ bırakmazdı; yalnız davarları, sığırları, eşekleri, develeri ve giysileri alıp Filistin kralı Akiş'e dönerdi. Akiş, "Bugün nerelere baskın düzenlediniz?" diye sorardı. Davut da, "Yahuda'nın güneyine, Yerahmeelliler'in ve Kenliler'in güney bölgesine saldırdık" derdi. Davut, kendisiyle Gat'a kimseyi götürmemek için kadın erkek kimseyi sağ bırakmazdı.
- bakın, ne kadar acımasız ve gaddar davranış, numarası meydana çıkmasın diye yüzlerce kızan ve kadın öldürdü, ama sonra ne oluyor...
1.Sam 30:2
Bu arada Amalekliler Negev bölgesiyle Ziklak'a baskın yapmış, Ziklak Kenti'ni yakıp yıkmışlardı. Kimseyi öldürmemişlerdi, ama kadınlarla orada yaşayan genç, yaşlı herkesi tutsak etmişlerdi... Güçleri tükeninceye dek hıçkıra hıçkıra ağladılar.
- Davud'un başına gelen, kendi yaptığının bir çeyreği bile değildi: o kadınları, kızanları öldürmüştü, ama sonra onun karısın kızanlarını sadece kaçırdılar.
- hepimiz öyle değil miyiz, başkasının gözündeki çöpü görüyoz da, kendi gözümüzdeki direği göremiyoruz. Neden göremiyoruz: çünkü içimizde gurur var, o bize yasak ediyor kendimizi görelim, nasıl isek.
- ama İsada bir ilaç var:
Açıklama 3:18
Benden göz meylemi satın al, gözlerine süresin, öyle ki, gözlerin görsün.
- sanki kendi bakışını bize verecek: o zaman altın kuralı ciddi alacaz.
- Ferisinin duası: “Ben... ben... ben...”
- Yahudi bir internet sayfasında okudum, nasıl kişilere kuraj vermeye bakıyorlar, Musa'nın kanununu tutsunlar:
“Eğer şimdiye kadar tutmadıysan, başla. Önemli değil hangi buyruğu; seç bir tanesini ve onu tutmaya başla. Ve belli bir zaman sonra fark edecen, buyrukların çoğunu tutmuş olacan.”
- Bu metodla kişilere daha fazla gurur veriliyor, “Allah için bir şeyler yaptım diye”. Bu metodla tutuuğun buyurkları koleksyon yapıyorsun, posta pulları gibi.
- Kanunun asıl amacı, bizi Mesihe getirmek, kişi lazım öyle bir anlayışa gelsin ki, değil “Ben zaten tuttum” - ama: “Allah o kadar kutsal, ben o kanunu nasıl lazımsa tutamıyorum.”
- Apo 15:10 - “Ne için öğrencilerin boynuna öyle bir bondruk koyuyorsunuz ki, ne dedelerimiz ne de kendimiz onu taşıyabildik?”
- Şeytan çok kurnaz: sende bir günah var, Şeytan onunla seviniyor, ama o günahı kurban ediyor, yani sana fırsat veriyor, sen o günahı yenesin, ondan vazgeçiyorsun. Ama ondan sonra sana gurur veriyor, sen onu yendin diye. Ve o gurur seni daha güçlü iplerle günaha bağlıyor ne kadar en birinci günahın.
- Sonra bu oyunun farkına varıyon, o gururu da yenmeye kalkıyon, belki başarırsın, sonra onu yendin diye gene gururlanıyon... yanı bu kısır döngünün sonu yok.
- Allah kanununun asıl amacı: sen kutsal Allahın önünde pes edesin, “Ben yapamıyorum” diyesin.
- ama sade kanun tutmak meselesi değil, başka çok yaygın bir gurur meselesi nedir: “Ben gördüm”: ben cenneti gördüm, Rab bana cendemdeki çekileri gösterdi, İsa bana görünüp dedi, yavrum ben çoook tezde gelecem - bunları gittikçe daha sık duyuyoruz, internet sayesinde daha hızlı yayılmaya başladı
- ne vakıt incil diyor: bilgi gururlantırıyor, ama sevgi ilerletiriyor, o tür bilgi için konuşuyor. Değil kitap, öğrenmek bilgisi, ama görmek, videnie, rüya bilgisi - işte, aslında imanlıya gurura sokan bunlardır.
- Rab gördü mü, evlatları bu biçimde gurura dalıyorlar, onlara bir ilaç veriyor:
2.Kor 12:7
O açıklamalar, o videnieler o kadar büyük idiler ki, bana bedenimde bir tiken, hani bir Şeytan meleği verildi. Fazla gururlanmayayım diye, o beni yumrukluyor.
- sen kendini çok mu büyük imanlı sayıyon? Dur bakalım sana küçük bir diken verecem. Nasıl pabucuna bir diken daldıysa, en büyük babayığıt topal topal yürümeye başlıyor, aynı biçimde, Pavlusun gururunu kontrol etmek için Rab ona küçük bir hastalık verdi.
- herkes biliyor 1.Kor 13 bölümü, sevgi bölümü. Pavşus orada uzun uzun sevgiyi anlatırıyor. Ve kimi kere o bölümü imanlı düğünlerde okuyorlar, sanki Pavlus burada konuşuyor kadın--erkek sevgisinden için.
- asıl mesele neydi: gurur, Korinttekiler dillerde konuşmak, peygamberlik yapmak ve başka ruhsal vergiler konusunda yarış yapardılar, gittikçe daha fazla gururlanırdılar
- bugüne kadar aynısını görüyoruz: adam az buçuk bir çalgı çalmayı öğrenmiş, aacık bir melodi söylemeyi öğrenmeiş ve hemen havalanıyor, gurura kapılıyor.
- o yüzden özellikle topluluktaki tapınma görevlileri sık sık zinaya ve başka günahlara giriyorlar, çünkü onlarda belki bir talant, bir vergi var, ama onu kullanmasını bilmiyorlar, sanıyorlar ki, madem şimdi Allah için birşeyler yapıyorum, ben daha kutsal oldum
- ama Şeytan onlarla oynamayı çok seviyor, Şeytan razıdır, onun mikrofonundan bütün gün İsa, İsa diye türküler çıksın, ama karşılık olarak çok güzel bir günah kazandı: gurur
- kimde gerçekten Kutsal Ruhun vergileri varsa, ve kim aynı zamanda kendini alçaltırısa, o bambaşka hizmet ediyor
- klasik müzikte en üyük bestekarlar, kompozitorlar, Mesela Johann Sebastian Bach ve Friedrich Haendel notalarını yazarken kenarda üç harf yazardılar: SDG. Bu latince bir laf: Soli Deo Gloria - bütün şan Allaha demek. Yani, işlerken bu metodla kendi kendilerini hatırlardılar kimin için uğraşıyorlar
- 30 sene önce Amerikada çok büyük bir imanlı muzikacı yaşardı: Keith Green adında. Bütün bir kuşak etkiledi. Ve konserinde sık sık öyle oldu ki, gözyaşlarla ağlamaya başladı. Ama değil bugünlerde gördüğümüz arabesk ağlamalar, kıvrık hareketler, makamlı sözler
- hayır: gerçekten yaşlar aktı onun gözlerinden, çünkü ilahi söylerken KR onun kendi günahlarını gösterirdi.
- Onun konserlerinde KR işlemeye başladı: insanlar iskemlelerinden çıkıp yüksek sesle dua etmeye, tövbe etmeye başladılar. Değil Keith Green onların emotsyalarıyla oynasın, ama KR gerçekten işlerdi.
- ve öyle anlarda Keith Green ne yapardı: kişileri daha fazla coşturmadı, el kaksınlar ya da birtakım sloganlar bağırsınlar - ama kalktı iskemlesinden ve pianonun altında saklandı, kimse onu görmesin, herkesin KR'un işine dikkat çevirsin.
- Evet, sen de o yedi kafalı canavarın bir tanesini kestin mi, ne yapacan: hemen o yeri kızgın demirle dağlayacan, iki tane kafa ortaya çıkmasın
- onu nasl yapabilirisin: yok yeryüzünde öyle ilaç. Hoca ile konuştum “Aaa, gurur yasak” - “Sen onu sabaha kadar yasak et, hep çıkacak”
- tek çare:
Gal 6:14
Ben sade Rabbimiz İsa Mesihin haçı ile övünecem; başka hiç bir şeyle övünmem. Onunla dünya benim için haça gerildi, ben de dünya için haça gerildim.