(1) Halkın durumu iyidir – Rabbe tapıyorlar
(2) Şımarık olup Rabbi unutuyorlar başka tanrılara tapıyorlar
(3) Rab ceza olarak izin veriyor, yabancı halklar onlara ağır baskı yapsınlar
(4) Kötü durumda iken, halk tövbe edip yeniden Rabbe yalvarmaya başlıyor
(5) Rab onlar için bir kurtarıcı kaldırıyor – o da halkı yabancıların elinden kurtarıyor
- aslında Hakimler sözü iyi değil, “kurtarıcılar” sözü daha yerinde olacak
- bütün kitapta 12 Hakimin adı geçiyor, onların altısı önemlidir, uzun uzun anlatılıyor
Hakimler 3:7-11
7 RAB'bin gözünde kötü olanı yapan İsrailliler Tanrıları RAB'bi unutup Baallar'a ve Aşera putlarına taptılar.
8 Bunun üzerine RAB İsrail'e öfkelendi ve onları Aram-Naharayim Kralı Kuşan-Rişatayim'in eline teslim etti. İsrailliler sekiz yıl Kuşan-Rişatayim'in boyunduruğunda kaldılar.
9 Ama RAB'be yakarmaları üzerine RAB onlara Otniel adında bir kurtarıcı çıkardı. Kalev'in küçük kardeşi Kenaz'ın oğlu Otniel onları kurtardı.
10 RAB'bin Ruhu Otniel'in üzerine indi. Otniel İsrailliler'i yönetti, onlar için savaştı. RAB Aram-Naharayim Kralı Kuşan-Rişatayim'i onun eline teslim etti. Artık Otniel ondan daha güçlüydü.
11 Ülke Kenaz oğlu Otniel'in ölümüne dek kırk yıl barış içinde yaşadı.
Baal ve Aşera = erkek ve dişi tanrı = gök ve yeryüzü = bereket tanrıları
Gerçek Tanrı olan Yahve’yi aramadılar, sadece bereketi aradılar
Bereketi değil, bereketi vereni aramak lazım
Biz, bereket almadan da Rabbe hizmet etmeye hazır mıyız? -
Habakuk 3:17-18
17 Tomurcuklanmasa incir ağaçları, asmalar üzüm vermese, boşa gitse de zeytine verilen emek, tarlalar ürün vermese de, sürüden tek hayvan kalmasa da, ahırlarda öküz kalmasa da, 18 ben yine RAB sayesinde sevineceğim, kurtuluşumun Tanrısı sayesinde sevinçten coşacağım.
Rab onları daha önceden uyarmıştı - Yasa 8:12-14
“Yiyip doyduğunuzda, güzel evler yapıp yerleştiğinizde, 13 sığırlarınız, davarlarınız çoğaldığında, altınınız, gümüşünüz ve her şeyiniz arttığında, 14 böbürlenmemeye ve sizi Mısır'dan, köle olduğunuz ülkeden çıkaran Tanrınız RAB'bi unutmamaya dikkat edin.”
İmanlı çok kolay asıl muhtaçlığını unutuyor: 1.Kor.4:7-8
“Senin birhangi şeyin var mı ki, sen onu başkasından almış olmayasın? Ve madem başkasından aldın, nasıl oluyor da, başkasından almamış gibi övünüyorsun? 8 Ama siz zaten doydunuz ya! Zaten zengin oldunuz ya! Zaten biz olmadan krallar oldunuz ya! Keşke sahiden de krallar olsaydınız.”
Aram-Naharayim devletine esir düşüyorlar
Bunlar Aramiler, iki büyük ırmağın ortasında yaşayan halk, Efrat ve Tigris arasındaki yer, bugünkü İrak
İsrail halkının kuzey (sever) tarafında yaşayan düşman
Onların kralı: Kuşan-Rişatayim
Sekiz sene kölelik çektiler; sanki Mısırdan kurtuluşları bütün boşa gitti; artık Mısırlılara hizmet edeceklerine Aramilere hizmet ediyorlar
Sen hep birisine kölelik edecen, ya Rabbe, ya Şeytana
o, Kalev’in kardeşkızanı idi
Kalev de Yeşu ile beraber casusluk yapan ve halka kuraj veren idi
Sade Yeşu ve Kalev kendi kuşağından hayatta kaldılar, Filistin topraklarına
girdiler
Kalev’in imanı bütün cinsine ruhsal bereket getirdi, onlara örnek oldu
Bizim de imanımız akrabalarımıza kalıcı bir iz braksın.
“RAB'bin Ruhu Otniel'in üzerine indi”
Kutsal Ruh eskiden sadece zaman zaman imanlıların üzerine gelirdi, onlara güç verirdi – ama şimdi imanlının içinde kalıcıdır. Her zaman sana kuvvet verecek.
Otniel ve Kuşan-Rişatayim gerçekten yaşamış olan, tarihte yer alan iki kişi
ama aynı zamanda onların adlarına bakarsak, bizim için burada büyük ders çıkıyor
o zamanki insanarın adları her zaman anlamlı idi ve kişinin karakterini gösterirdi
(1) Allah halkına ilk olarak saldıran düşman: Aram’dan Kuşan-Rişatayim
‘Aram’ sözü, türkçe ‘Yüceltilmiş’ demektir; yüksek gönüllü, gururlu bir tabiyet gösteriyor
‘Kuşan- Rişatayim’ gene: ‘İki kat kara olan kötülük’
(2) yeni kurtulmuş bir kişinin başına da aynısı gelebilir: kısa zaman içinde Rabbe muhtaç olduğunu unutuyor, kendini yükseltiriyor – o da sebep oluyor, Rabbi unutsunlar
acaba biz de kendimizi yükseltirdik mi, Rabbe muhtaç olduğumuzu unuttuk mu?
zaman Rab izin verecek, zayıf durumlara düşelim, yeter ki, akıllanalım, onsuz yaşayamayacağımızı unutmayalım
(3) kurtarıcı: Otniel = Rabbin gücü
‘Otniel’ sözü, ‘Rabbin gücü’ demektir.
Efes 6:10-11
“En sonunda, Rab'de kuvvetli olun, Onun güçlü kudretini alın. 11 Allahın bütün silahlarını kuşanın ki, Şeytanın oyunlarına karşı sağlam durasınız.”
Şeytanın oyunları: imanlıya gurur sokuyor, “Ben artık... falanca kişi gibi değilim”
Hakimler 3:12-30
12 Sonra İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB gözünde kötü olanı yaptıkları için Moav Kralı Eglon'u onlara karşı güçlendirdi.
13 Kral Eglon Ammonlular'la Amalekliler'i kendi tarafına çekerek İsrail'e saldırdı. Onları bozguna uğratarak Hurma Kenti'ni ele geçirdi. 14 İsrailliler on sekiz yıl Moav Kralı Eglon'un boyunduruğu altında kaldılar.
15 Ama RAB'be yakarmaları üzerine RAB onlar için Ehut adında bir kurtarıcı çıkardı. Benyaminli Gera'nın oğlu Ehut solaktı. İsrailliler Ehut'un eliyle Moav Kralı Eglon'a haraç gönderdiler.
16 Ehut kendine bir arşın uzunluğunda iki ağızlı bir kama yaptı ve bunu sağ kalçası üzerine, giysisinin altına sakladı.
17 Varıp haracı Moav Kralı Eglon'a sundu. Eglon çok şişman bir adamdı.
18 Ehut haracı sunduktan sonra, haracı taşımış olan adamlarını salıverdi.
19 Ama kendisi Gilgal yakınındaki taş putlardan geri döndü. "Ey kral, sana gizli bir haberim var" dedi. Kral ona, "Sus" diyerek yanındaki adamların hepsini dışarı çıkardı.
20 Ehut, üst kattaki serin odasında yalnız kalan krala yaklaşarak, "Tanrı'dan sana bir haber getirdim" deyince kral tahtından kalktı.
21 Ehut sol eliyle sağ kalçası üzerindeki kamayı çekti ve kralın karnına sapladı.
22 Kamanın ucu kralın sırtından çıktı. Bıçağın ardından kabza da ete saplanmıştı. Ehut kamayı çekmeyince kama kralın yağlı karnına gömüldü.
23 Ehut sofaya çıktı, üst kattaki odanın kapısını ardından çekip kilitledi.
24 O çıktıktan sonra, geri gelen kralın hizmetkârları üst kattaki odanın kapılarını kilitli buldular. Birbirlerine, "Su döküyor olmalı" dediler. 25 Uzun süre bekledilerse de kral odanın kapılarını açmadı. Bunun üzerine bir anahtar bulup kapıyı açtılar. Efendilerinin ölüsü yerde yatıyordu.
26 Onlar beklerken Ehut kaçmış, taş putları geçerek Seira'ya yönelmişti. 27 Oraya varınca Efrayim'in dağlık bölgesine çıkıp boru çaldı. İsrailliler onunla birlikte dağlardan indiler. Ehut önden gidiyordu.
28 Onlara, "Beni izleyin" dedi, "RAB düşmanlarınızı, Moavlılar'ı elinize teslim etti." Ehut'u izleyen İsrailliler, Moav'a giden Şeria geçitlerini tuttular, kimseyi geçirmediler.
29 Moav'ın güçlü yiğitlerinden on bin kadarını vurup öldürdüler; hiç kurtulan olmadı.
30 Moav o gün İsrailliler'in boyunduruğuna girdi. Ülke seksen yıl barış içinde yaşadı.
40 sene geçti, gene yeni bir kuşak doğdu, gene Allahın eskiden yaptığı işlerini unuttular
gene aynı günaha düşüyorlar, gene aynı putlara tapmaya başladılar
gene sözde tövbe ediyorlar
bunlar İsrail halkının doğusunda (iztok) tarafında yaşardılar
Moav halkı, Lut’tan gelmedir, onun kendi kızından, Ammonlular da onun öbür kızından
Amalekliler, göçebe hayat süren bir Arap cinsi
18 sene onlara hizmet ettiler
Her sene İsrail lazımdı haraç ödesin = vergi, ‘danık’; o senede bir defa kralın sarayına getirilirdi
Bir sene Ehut bir grup hizmetçi ile haracı getiriyor ve dönmeye başlıyor; ama yarı yolda adamlarını brakıp yalnız başına kral Eglon’un sarayına dönüyor
Krala dedi: “Sana gizli bir haberim var”. Kral bunun üzerine herkesi çıkarıyor, Ehut’la yalnız kalıyor.
Ehut dedi: “Sana Allahtan bir haberim var”, arkasından Eglon da saygı göstermek için ayağa kalktı.
Ehut solak idi ve uzun bir bıçak sağ yanında taşırdı; solaklar çok seyrek olduğu için, sarayın bekçileri herhalde sade misafirlerin sol yanlarını araştırırdı. Ehut gene, bıçağını sağ tarafta saklardı.
Onu hızla çekip kral Eglon’un tumbağına soktu. Kral çok şişman olduğu için, bıçağın sapı kapandı, görünmez oldu.
Ehut hemen oradan kaçtı. Sarayın hizmetçileri kral Eglon’un tuvalette olduğunu sandılar ve uzun uzun beklerdiler. Onu ölü olarak bulunca, Ehut çoktan kaçmıştı.
Ehut sonra boru çalıp İsraillileri topladı savaşmak için. Birlikte Moav halkını yendiler, çünkü artık kralsız kaldılar ve haos içinde idiler.
(1) Ehut’un babası: Gera - onun adının anlamı: uzun uzun çiğnemek
Bu söz, Kutsal Kitapta her zaman Allahın sözünü derinden düşünmek için kullanılıyor
Mezmur 1:1-2
“1 Ne mutlu o adama ki, kötülerin aklına uymaz,
günahkârların yolunda yürümez ve alaycıların ortasında oturmaz;
2 ama zevkini RAB'bin kanunundan alır, ve gece gündüz bu kanun üzerinde düşünür.”
Mezmur 119:147-148
“Güneş doğumadan kalkıp yalvarıyorum, umut bağlıyorum senin sözüne.
Gözlerim gecenin nöbetlerini karşılıyor senin sözünü düşüneyim diye."“
(2) Gera’dan doğan: EHUT
‘Ehut’ sözü, Türkçe ‘hamd, övgü’ demektir
Burada derin bir anlam var: Allahın sözünüğ derin derin düşündükçe hayatımız Allahı övmekle dolu olacak
(3) Ehut’un kullandığı silah: iki ağızlı bir bıçak
O da Allahın sözünü gösteriyor: İbraniler 5:12
“Allahın sözü canlı ve kuvvetlidir, her iki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Ruhu ve canı, oynak yerleri ve iliği yarıp ayırıyor. Yüreğin düşüncelerini ve maksatlarını anlayabilir.”
Bu ayet gözteriyor, en birinci yerde Allahın sözünü nerede kullanıyoruz: kendimizde: o bıçak kendi “yüreğimizin düşüncelerini ve maksatlarını” ayırıyor
Ben yaptıklatımı neden yapıyorum? Söylediklerimi neden söylüyorum?
Hakimler 3:31
“Ehut'tan sonra Anat oğlu Şamgar başa geçti. Şamgar Filistliler'den altı yüz kişiyi üvendireyle öldürerek İsrailliler'i kurtardı.“
- artık halkın dedeleri ancak Ehut’u ve onun kurtuluşunu hatırlıyor
- gene putlara tamak, gene düşmanın eli,ne düşmek
- bu sefer düşman: FİLİSTİLER = İsrailin batısında (zapad tarafında) yaşayan halk
- onun hakkında çok az biliniyor: sadece nasıl savaştı:
- bir üvendire ile 600 kişi vuruyor - üvendire = bir sırığın ucuna bağlanmış bir şiş
- sıradan bir instrument alıyor ve Rabbin hizmetinde kuvvetli bir silah oluyor