Şimşon bütün hakimlerden en zor anlaşılan ve en şaşrtıcı olanıdır:
Sade onun doğuşu melek tarafından bildirildi – demek sıradan bir insan olmayacak.
Sade o daha doğuştan Rabbin hizmetine verildi
En çok ayrıntılar onun hayatından anlatılıyor
Ama gene de...
Asıl işini başaramadı – çok zayıf bir karaktere sahip idi - Rabbe yakın yaşamadı
Rab halkının tarihinde ne zaman yeni bir iş başlatmak isterse hep ikişer kişi gönderiyor:
İbrahim – İshak = putperestlerden ayrılmak
Yakup – Yusuf = çoğalmak ve Mısıra yerleşmek
Musa – Yeşu = söz verilen toprağa götürmek
Şimşon – Samuel = krallığa başlanmak
Davut – Süleyman = söz verilen bütün toprakları ele geçirmek
İlyas – Elişa = sadikan bir azınlık hazırlamak
Yahya – İsa = Allahın krallığı başladı
Petrus – Pavlus = Allahın krallığı bütün dünya için
Şimşon ve Yiftah:
Yiftah en hor görülmüş bir kişi ve yolsuz bir kadının oğlu idi. – Şimşon saygın ve Allaha yakın bir haneden idi. Hem de doğuşu melek tarafından bildirildi.
Yiftah çok uğraştı, kendini sıktı ve hayatını iyileştirdi. Şimşon gene en iyi durumda iken kaprizli idi, kendini kontrol edemedi ve hayatı iyiden kötüye gitti.
Yiftah hayatının sonunda her şeyi Rabbin hizmetine verdi (kendi kızını bile) ve kendi, halkından büyük saygınlık gördü ve kendi kasabasında gömüldü. – Şimşon daha doğuştan Rabbin hizmetine verildi, ama ona göre sadikan yaşamadı. Hayatının sonunda düşmanların eline düştü, onu kör edip köle olarak çalıştırdılar ve gurbette cenazesiz öldü.
Hakimler 13:1
İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB de onları kırk yıl süreyle Filistliler'in boyunduruğuna terk etti.
- yazmıyor: “İsrailliler Rabbe yalvardılar” – Rab kendisi halkını kurtarmaya başladı
- Rab yeni bir iş hazırlıyor: tezlerde bütün düşmanlarını yok edecek krallar çıkarak (Saul – Davut – Süleyman)
- daha önceki düşmanlar:
Otniel – Aramileri yendi
Ehud – Moavlıları yendi
Debora – Kenanlıları yendi
Gidyon – Midyanlıları yendi
Yiftah - Amonluları yendi
Bunların hepsi dışarıdan gelip İsrail halkına sade bir zaman için baskı yaptılar
Filistliler başka: bugün haberlerde sık sık Filistinler adını işiteceksiniz - ama o başka halk: onlar İsrail devletinde yaşayan Araplar.
Ama o zamanki Filistliler aslında Gırtsiya’dan gelen bir halk idi: onlar 100 sene önce Debora’nın zamanında oraya yerleşmeye başladılar ve yabancı oldukları için çok sert bir rejim kurdular
Beş büyük kasabada yaşardılar, her bir kasaba küçücük bir krallık gibi, ama hepsi birbirlerini kollardılar: Aşdod, Aşkalon, Ekron, Gat, Gaza
Ne kadar büyük kontrast: Allahın dğşmanları büyük anlaşma ve birlik içinde yaiıyorlar – ama Allahın halkı durmadan birbirleri ile çekişiyorlar – geçen hafta: Efraimliler iç savaşı başlattılar.
O zamanlarda demir yeni yeni kullanılmaya başlandı – daha önce bütün silahlar daha yumuşak olan bakırdan idi - ve sade Filistliler onu öğrenmişlerdi – onun için savaşta büyük avantajları vardı – onun için İsrail onları yenemezdi.
1Samuel 13:19-20
“Bütün İsrail ülkesinde bir tek demirci yoktu. Filistliler, "İbraniler kılıç, mızrak yapmasın" demişlerdi. Bu nedenle bütün İsrailliler saban demirlerini, kazma, balta ve oraklarını biletirmek için Filistliler'e gitmek zorundaydılar.”
Soylu Filistliler başka birçok kasaba da kontrol ederdiler, ama yerli halk onlardan azlaşmazdı – her an tetikte dururdular, en ufak itaatsızlığı cezalandırmak için – İsrail halkı her zaman sıkı kontrol altına idi.
Öyle bir düşmana karşı açık savaş açmak mümkün değildi – ama Rab tek kişilik bir ordu kaldırdı: Şimşon.
Böylelikle Şimşon, Samuel’in işini hazırlayan kişi oldu – tıpkı nasıl Yahya, İsa Mesih’in işini hazırladı.
Şimdi de Filistilerin bei kasabasına bir göz atalım: her biri Şeytanın bir taktikasını gösteriyor – kasabaların adları bize ipucu veriyor:
Şeytanın birinci ve an baştaki taktikası: Korku
Golyat’ın kasabası – nasıl Golyat çıktı İsrail ordusunun karşısına onlarla eğlendi:
1Sam. 17:44
“Golyat Davud’a şöyle bağırdı: "Bana gelsene! Bedenini gökteki kuşlara ve kırdaki hayvanlara yem edeceğim!"”
Aynı onun gibi bugünlerde birçok yerde Şeytan bir aslan gibi kilisenin karşısına çıkıp meydan okuyor, doğrudan kiliseyi yutmak, yok etmek istiyor
Bize gelseler avtomatlarla senin yüreğine korku girmeyecek mi? Gene İsa’nın adına sadikan kalacan mı?
Ama Şeytanın silahında başka tür korku okları da var:
(1) ölüm korkusu
(2) aç kalmak korkusu, yarın için kahırlanmak
(3) insan korkusu, farklı olmak istemiyoruz
Keçiler eskiden beri zina için bir sembol – zinanın gücünü gösteriyor
Şimşon orada bir yolsuz kadının yanına gidiyor, sonra onu orada tutukluyorlar, köle gibi çalıştırıyorlar
Değil sadece zina, ama içimizden gelen bütün beden istekler: yemek, uyku,
Rom 8:12-13
“İşte kardeşler, biz borçluyuz - ama bedene borçlu değiliz ki, beden düşüncesine göre yaşayalım. Çünkü bedene göre yaşarsanız, öleceniz. Ama eger Ruhla bedenin işlerini yok ederseniz, yaşayacanız.”
1.Petrus 4:2
“Öyle ki, ne kadar vakıt kalmışsa bu bedende yaşamaya, onu artık insanca istekler için kullanmasın, ama onu Allahın isteğine uygun olarak kullansın.”
bir imanlı lazım bütün güçlerini bir yere toplasın (“bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınlaö bütün gücünle”)
“Nereye gideceğini bilmezsen, oraya çok çabuk varacan!”
Tepeye aşağı inmek için ne lazım: dikkatsızlık: spiraçkayı açık brakıyorsun, araba kendiliğinden aşağı iniyor.
Ama tepeye binmek için ne lazım: dikkat ve uğraşmak – kendiliğinden hiç bir araba yukarıya binmez.
Ama gideceğimiz yer yukarıdadır: yeni Yeruşalim
“tepenin üzerine kurulan kasaba saklanamaz”
İsa kendisi bir balkana bindi, öğrencilerini de oraya çağırdı
Şeytan en büyük zaman hırsızı
Skruteyp mektupları – eski, opitli bir starşina cin onun kardeşkızanına akıl veriyor:
“Bir adamın yüreğini çalmak için her zaman güzel, genç, az giyinmiş bir kızı göndermek lazım değil. Ben patsientimi öyle bir dereceye getirdim ki, saatlerce bir kömür ateşin korlarını bakar, zamanı büsbütün unutur ve bunca zaman hiç bir iş yapmıyor. Bu yol daha sağlam, daha kolay ve bizim için daha da eğlenceli. Ona hiç bir zevk vermiyoruz ve karşılık olarak gene onun canını alıyoruz.”
Eger imanlı hayatımızda hep sorarsak: “Ey canım, içinden geliyor mu, bunu yapasın?” bir yere varamayacaz
İbr. 12:12
“Onun için, sarkık elleri kaldırın ve bükük dizleri doğrulturun. 13 Ayaklarınız için dümdüz patikalar yapın. Öyle ki, topal olan yoldan sapmasın, ama iyileşsin.”
Baal gök tanrısı idi ve bulutları yağdırıp toprağı ıslatırırdı; böylelikle sözde bolluk getirirdi.
Ama ‘Ekron’ kısırlık demek – ve Şeytanın getirdiği bütün şeyler kısırlıktır = geride bir şey brakmıyor.
Pavlus, Timoteyus’a ‘evladım’ diyor – kimi imanlı bunu anlamayıp sanıyor ki, Pavlus evli idi – ama tabii ki, Timoteyus’un evlat olması demek, o Pavlus’tan imana geldi.
Senin imanda evlatların var mı? Senin hayatın kısır mı, meyvasız mı? – bugün senin canın senden alınırsa, geride ne brakıyorsun, Rabbe ne gösterecen?
“Çocuğuma ev yaptım, kızıma altın aldım, kızanlarımı okuturdum...” – kalıcı olan nedir? Rab sana aferin diyecek mi? Kalıcı bir yemiş verdin mi?
Yuhanna 15:16
“Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Ve karar verdim, gidip yemiş veresiniz, yemişiniz de kalıcı olsun. Öyle ki, Babadan benim adımla ne dilerseniz, O size versin.”
her şey satılık, ve insanlar artık para için herşeyi satmaya hazırdır
adam 14 yaşındaki kızını gurbete satıyor
“Büyük Babil” – Allah halkının mahpus yeri
Açıklama 18:7-17
“O kendini ne kadar yükseltirdiyse ve ne kadar lüks yaşadıysa,
Siz ona o kadar çeki ve ağlamak verin.
Çünkü o, yüreğinde şöyle diyor:
'Ben kraliçe gibi oturuyorum, dul kadın değilim, ve asla ağlamak görmeyecem.'
8 İşte, onun için senin belan bir saat içinde senin üzerine geldi;
Evet, ölüm ve ağlamak ve açlık. Ateşle yakılacak,
Çünkü Rab Allah onu davalamıştır, ve O kuvvetlidir."
9 Dünyanın kralları da onun yangınından çıkan dumanı görünce onun için ağlayacaklar, ağlayıp çitmelenecekler. Onunla zina ederdiler, lüks yaşam yaşardılar. 10 Onun gördüğü çekisinden için uzakta durup diyecekler:
"Vay, vay, o büyük kasabaya, Kuvvetli Babil kasabası,
Çünkü tek bir saatte senin davalaman geldi."
11 Ve dünyanın tücarları onun üzerine ağlayıp yas tutuyorlar. Çünkü artık kimse onların mallarını almıyor:
12 altınlar, gümüşler, kıymetli taşlar ve sedef boncukları,
ince keten, ergivan, ipek ve kırmızı kumaşlar,
türlü çeşit kokulu ağaçlar, türlü türlü fildişi eşyalar, türlü türlü
pahalı ağaçtan yapılma eşyalar,
bakırdan, demirden ve mermer taşından yapılma eşyalar,
13 kokulu odunlar, tütüz, parfüm ve tütsü,
şarap, zeytinyağı, ince un ve buğday,
inekler, koyunlar, beygirler ve arabalar,
ve köleler - evet, insanların canları bile.
14 Diyecekler:
"Senin canının çektiği yemişler, artık hepsi senden uzak oldu,
bütün yağlı ve şıllak şeyler, artık senden ırak oldu.
Onları asla bir daha bulamayacan."
15 Bu şeylerle uğraşan tücarlar o kasabanın sırtından zengin oldular, ve onun çektiği çekisinden korkacaklar. Uzakta durup onun üzerine ağlayıp yas tutacaklar. 16 Şöyle diyecekler:
"Vay, vay o büyük kasabaya.
İnce keten, mor ve kırmızı rubalar giyiyerdin.
Altınlarla, kıymetli taşlarla ve sedef boncuklarıyla süslenirdin.
17 Bunca zenginlik nasıl da bir saat içinde yok oldu."
Açık 18:5
"Ey benim halkım, siz o kasabadan dışarı çıkın! Öyle ki, onun günahlarına ortak olmayasınız, ve onun belalarından almayasınız.
işte bugünlerde Allah halkına baskı yapan Filistliler bunlardır
Hakimler 13:2-3
Dan cinsinden bir adam vardı. Adı Manoah'tı. Karısı kısırdı ve hiç çocuğu olmamıştı. 3 RAB'bin meleği kadına görünerek, "Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde gebe kalıp bir oğul doğuracaksın" dedi,
Hakimler 13:4-20
"Bundan böyle şarap ya da içki içmemeye dikkat et, murdar bir şey yeme. 5 Çünkü gebe kalıp bir oğul doğuracaksın. Onun başına ustura değmeyecek. Çünkü o daha rahmindeyken Tanrı'ya adanmış olacak. İsrail'i Filistliler'in elinden kurtarmaya başlayacak olan odur."
6 Kadın kocasına gidip, "Yanıma bir Tanrı adamı geldi" dedi, "Tanrı'nın meleğine benzer görkemli bir görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım. Bana adını da söylemedi. 7 Ama, 'Gebe kalıp bir oğul doğuracaksın dedi, 'Bundan böyle şarap ve içki içme, murdar bir şey yeme. Çünkü çocuk ana rahmine düştüğü andan öleceği güne dek Tanrı'nın adanmışı olacak."
8 Manoah RAB'be şöyle yakardı: "Ya Rab, gönderdiğin Tanrı adamının yine gelmesini, doğacak çocuk için ne yapmamız gerektiğini bize öğret."
9 Tanrı Manoah'ın yakarışını duydu. Kadın tarladayken Tanrı'nın meleği yine ona göründü. Adamın yanına varınca, "Karımla konuşan adam sen misin?" diye sordu. Adam, "Evet, benim" dedi.
14 "Asmanın ürününden üretilen hiçbir şey yemesin, şarap ve içki içmesin. Murdar bir şey yemesin. Buyurduklarımın hepsini yerine getirsin."
15 Manoah, "Seni alıkoymak, onuruna bir oğlak kesmek istiyoruz" dedi.
16 RAB'bin meleği, "Beni alıkoysan da hazırlayacağın yemeği yemem" dedi, "Yakmalık bir sunu sunacaksan, RAB'be sunmalısın." Manoah onun RAB'bin meleği olduğunu anlamamıştı.
19 Manoah bir oğlakla tahıl sunusunu aldı, bir kayanın üzerinde RAB'be sundu. O anda Manoah'la karısının gözü önünde şaşılacak şeyler oldu:
20 RAB'bin meleği sunaktan yükselen alevle birlikte göğe yükseldi. Bunu gören Manoah'la karısı yüzüstü yere kapandılar.
Sayılar 6:1-8
Dünya sevinci değil, ama Kutsal Ruh’un sevinci
Rab, ölülerin değil, dirilerin tanrısıdır
ölüleri, brak, kendi ölülerini gömsünler = İsa o kişiyi çağırdı, onun öğrencisi olsun
bu en önemlisi idi, çünkü kırdan hemen anlaşılırdı
insanların standartlarına uymamak, onların söylediklerine bakmamak
Aslında Levi cinsinden ve Harunun soyundan olmayan kişiler de Allah görevlisi gibi yaşayabilsinler – Allaha daha yakın olabilsinler
Ama bugünlerde Yeni Antlaşma zamanında her imanlı bir Allah görevlisi
Demek bu şartlar bizim için de geçerlidir
Bu yeminler geçici idi, sade bir zaman için – ama Şimşon’un anası onu bütün hayatı için yeminli yaptı
Hakimler 13:24
“Ve kadın bir erkek çocuk doğurdu. Adını Şimşon koydu. Çocuk büyüyüp gelişti. RAB de onu kutsadı. RAB'bin Ruhu Sora ile Eştaol arasında, Mahane-Dan'da bulunan Şimşon'u yönlendirmeye başladı.”
‘Şimşon’ sözü, ‘Güneş’ demektir (Arapça: şems)
İsrail halkı büyük korku ve karanlık içinde yaşardı, ama Şimşonun doğumu sanki güneşin doğması gibi idi. Onunla Allah halkının kurtuluşu başladı, Samuel’le tamamlandı.
Şimşon’un hayatına bakarken, iki şey düşünebilriz:
(1) yazık, çok yazık – o kadar güzel şartlar altında doğdu ve büyüdü, büyük Allah adamı olarak yetiştirildi - ve gene de sonunu getiremedi.
(2) bütün zayıflıklara karşı, Rab onu gene de kullanabildi – onun düşünceleri başka idi, ama Rabbin planı gene de işlerdi.