Hezekiel 47:2-5

Allahevinden çıkan ırmak

- Hezekiel İsa'dan 600 sene yaşadı ve Allahevinde bir görevli idi. O tapınakta işlemek onun hayatı idi.

- Ama Rab ona çok acı bir haber verdi yaymak için: Yeruşalim'deki Allahevi Babil kralı tarafından yıkılacak ve bütün halk Babil'e sürgün edilecek.

- Ama kitabın son bölümlerinde Hezekiel çok büyük bir görüm görüyor: yeni bir Tapınak, yeni bir Allahevi yapılacak. Ve o yeni Allahevini o bölümlerde en ince detaylarına kadar anlatıyor. Herşeyin uzunluğunu, genişliğini ve yüksekliğini yazıyor. Bütün odaları inceden inceye anlatıyor.

- O kadar büyük bir yer alıyor, çak son 8 bölüm o konuyu anlatırıyor. Hezekiel kitabı en başya çok ağır suçlamalar yapıyor ve en korkunç cezalar müjdeliyor, ama en sonunda çok umut ve teselli verici sözlerle kapanıyor.

- Evet, diyor Hezekiel, bu şimdiki tapınak, bu Allahevi yıkılacak ve çok korkunç zamanlar olacak. Ama daha sonra, çok daha büyük bir Allahevi yapılacak ve bütün dünyadan ona gelecekelr.

- Bunu okuduktan sonra komentatorlar kafalarını yordular bunu anlamak için: acaba Hezekiel hangi zaman için konuşuyor? Bu yeni Allahevi ne zaman ve nasıl yapılacak?

- Birçokları diyor: “İsa'nın ikinci gelişinden önce Yahudiler yeniden Yeruşalim'de taştan kocaman bir bina kaldıracaklar ve Hezekiel onun planını çizdi binlerce sene önce”

- Ama ölçülere dikkatla bakarsak, bu Allahevinin normal, taştan bir binanın olmadığını görecez. Mesela: avlusu Süleyman'ın tapınağının avlusundan 36 kat daha büyük olacak. Ve Yeruşalim'deki Sion Dağının üzerinde o kadar yer yok. Demek o tapınağın anlamı bambaşka.

- Zaten Yuh 4'te İsa o zamanı müjdeledi: “Ne Samiriye'de, ne de Yeruşalim'de, ama Ruhat ve Hakikatta”

- 'Bu Alahevini yıkın, ben onu 3 günde yeniden yapacam. Peki 3 gün içinde yapılan Allahevi nerede? İsanın kendisi, onun bedeni.

Heb 9:11 Ama Mesih gelecekteki iyi şeylerin başgörevlisi olarak geldi. Ve daha büyük ve eksiksiz olan Allahevine girdi. O Allahevi de elle yapılmamış, hani demek istiyorum bu dünyadan değildir.

Heb 9:24 Çünkü Mesih elle yapılmış bir Allahevine girmedi. (Öbür ev, asıl Allahevinin sade bir örneği idi). Hayır, Mesih gökün kendisine girdi, bizim için Allahın önüne çıksın diye.

- nasıl kızlar küçük kukla evleriyle oynuyorlar - ama büyüyünce asıl eve taşınıyorlar. Taşındıktan sonra gene mi dönsünler kukla evlerine?

- aynı onun gibi artık asıl, gerçek, gökte olan Allahevi için heyecanlanıyoruz.

Eze 47:1 Adam beni tapınağın girişine geri getirdi. Ve gördün, nasıl tapınağın kapı eşiğinin altından sular doğuya doğru aktı

- 'Su' KK'ta çoğu zaman KR'un bir sembolüdür. Ve bu ırmak da KR hakkında konuşuyor. İsa kendisi onu söyledi: Yuhanna 4:13-14; 7:37-39

A. Suların etkisi

1. Temiz kılıyor

47:8 Bana şöyle dedi: "Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor, oradan Arava Vadisi'ne, sonra Lut Gölü'ne dökülüyor. Göle dökülünce oradaki sular tatlı suya dönüşecek.

- Lut Gölü: Sular Yordan Irmağından oraya giriyor, ama ondan hiç bir dere birle çıkmıyor, hepsi buhulanıyor.

- O yüzden orasının kokusu çok fena, her taraf katran dolu çukurlar var. Yani çok bis bir yer. Sular da içilmez kadar tuzlu ve pis.

- Ama Allahevinden oraya akan sular onu tertemiz kılıyor; tuzlu iken artık tatlı oluyorlar. Bu bir mucize. Hiçbir insan gücü onu yapamaz.

- Ruhsal hayata baktık mı, orada da aynısnı görüyoruz: insan kendi bedenini zor bela temiz tutuyor. Aslında o bile mümkün değil. Çoğu kişiler sanıyorlar, bedenlerimz temiz mi, Allahın önünde de temiziz.

- Ama Rab senden temiz bir yürek istiyor. O nasıl olacak? Her geçen gün yüreğin yeni yeni günahlar işliyor. Onların her biri seni kirletiyor, pisleitriyor. Bir peri gelip böyle sihirli çubukla sana dokunup senin yüreğini bir kerekten temizlerse, öyle ki, bir daha günah işlemeyesin... ne olacak? Senin eski günahların duruyor. Onları temizleyemez.

İbraniler 9:13

Keçilerin ve öküzlerin kanı, ve bir erkek keçinin serpilmiş külleri mundar kişileri kutsal kılıyor, hani onların bedenlerini Allahın önünde temiz kılıyor. 14 Madem öyle, Mesihin kanı ne kadar daha fazla duygularınızı ölü işlerden temizleyecek; öyle ki, artık diri Allaha hizmet edesiniz”

- Mahallede herkesin korktuğu en büyük panikaya düştüğü bir şey: olmasın beni yıkamadan gömesiniz. İyi, anladık, Alahın önüne temiz çıkmak istiyorsun... Ama bu ayeti anladın mı: Allahın önünde senin duygunu temizleyebilecek tek bir güç var: İsanın kanı.

- Ve o aynı İsaya bir gün lepralı kişi geldi ve dedi:

"Efendimiz, sen istedin mi, beni temiz kılabilirsin!" 3 İsa da elini uzatıp adama dokundu ve dedi: "İstiyorum, temiz ol". (Matta 8)


- Aynı biçimde Allahın Ruhu, Kutsal Ruh bir kişinin hayatını ele aldı mı, en birinci işi, onu temiz kılmaktır. İsa

2. Hayat veriyor

9 Irmağın aktığı yerlerde her çeşit canlı yaratık kaynaşacak. Çok sayıda balık olacak. Çünkü bu sular oraya akıyor, oradaki tuzlu suyu tatlı suya dönüştürüyor. Irmak aktığı her yere yaşam getirecek.

- Lut Gölünün başka adı: Ölü Deniz, çünkü o kadar tuzlu ne balık, ne de kuş, ne de başka büyük hayvanlar oarada yaşayabilir. Tuzlar hayatı donduruyor, sanki öldürüyor.

- Aynı biçimde insanlar normal vaziyette ölüdürler: Nasıl ölü: Allahın gözünde ölü, ruhsal hayat yok onlarda, sonsuz hayat yok onlarda. Allah gökten bakarken, o kişilerin hayatlarının sonunu görüyor: ve orada ölüm gördüğü için daha şimdiden onları ölü sayıyor.

- Belki, geziyorsun, tozuyorsun, yiyip içiyorsun, hızlı araba aydıyorsun, büyük bir düğün yapıyorsun kalkıp nağara ile bağırıyorsun: “İşte hayat dediğin bu hayat!”

- Ama o anda Allah sana bakıp diyor. “Hayır, arkadaş, benim gözümde ölüsün. Sende bir kıvılcım ruhsal hayat göremüyorum”

- O yüzden okuyoruz: Adem ve Havvaya dedi; o ağaçtan yediğiniz günde öleceksin”. Bedence daha yüzlerce sene yaşadılar, ama asıl anlamda o günde öldüler. Onun için diyebiliriz ki, sonsuz ölüm, Allahtan ayrı olmak demektir.

- Ve nasıl bu ırmak Ölü Denize yaşam getirirse, aynı biçimde İsa ruhça ölü olan insanlara yaşam veriyor., onları diriltiriyor. Değil Ahrette, onların bedenlerini mezardan çağırsın. Ama şimdi bile, şu anda sana hayatın aslısını veriyor. Sonsuz yaşam şimdi başlıyor.

Yuhanna 10:10

Hırsız sade geliyor çalsın, öldürsün ve yok etsin. Ama ben geldim onlara yaşam olsun, hem de bola gani yaşam olsun diye.”

- Büyük bir kontrast yapıyor: din, religiya, sahte Mesihlerin işi: çalmak, öldürmek, yok etmek. Hangi din bunu yapıyor en faza? Hangi dinin programında insanları öldürmek, onların malını ele geçirmek ve yok etmek var? Cevabı biliyorsunuz!

- Ama İsa bize yaşamın aslısını veriyor, hem de bola gani. Ancak onu tanıdığımız zaman, ancak ona teslim olduğumuz zaman, ancak onun yolunda yütüdüğümüz zaman anlıyoruz, yaşamak nedir

3. İnsanı tazeliyor

47:10 Irmak kıyısı boyunca balıkçılar duracak; Eyn-Gedi'den Eyn- Eglayim'e dek ağ gerecek yerler olacak. Akdeniz'deki gibi çok sayıda balık çeşidi olacak.

- Bu irmakta akan sular hiç durmuyor, hep arkası var. Aynı biçimde Rab imanlıyı da her durumda destekliyor:

- İsa 40 gün, 40 gece oruç tuttuktan sonra Şeytan onu denedi. Büyük bir sıkıntı oldu. Ama İsanın içindeki Kutsal Ruh onu ayakta tuttu... ve sonra ona melekler hizmet etti.

- Ve ölmezden önce Getsemani bahçesinde sıkıntıya düştüğü zaman, gene babası onu destekledi. Ve gene yazıyor, bir melek onu destekledi.

- Rab bize her zaman bir melek göndermeyecek, ama Kutsal Ruh bize her zaman yardımcı olacak, her zaman imanımızı tazeleyecek.

- Mezmur 23 - 2 Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin suların kıyısına götürür. 3 İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.

4. Güzellik veriyor

47:12 Irmağın her iki yanında her çeşit meyve ağacı yetişecek.

- Nerede su var, orada yeşillik var, orada güzellik var. Susuz yerlerde herşey çirkin. Ve Allahevinden çıkan bu ırmak her yerde yeşil ağaçlar yetiştiriyor. Nerede eskiden kupkuru çirkin bir çöl vardı, orada Rab şimdi güzellik meydana getiryor.

- EA'da Ezgiler Ezgisi adında çok farklı bir kitap var: orada kral ile bir genç kızın arasındaki aşkı anlatılıyor. Ve eski zamandan beri o sözler sanki Rab ile halkının ve de İsa ile kilisesinin arasındaki ilişkiyi anlatmak için kullanılıyor.

- Ve orada kızın güzelliği inceden inceye anlatılıyor. Kral diyor ona:

Ezgiler Ezgisi 4:1

Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel! Peçenin ardındaki gözlerin güvercinler gibi.”

- Rab bugünlerde de kendi evlatlarına bakarken onları güzel sayıyor. İnsanın içindeki çirkinliği alıp onun yerine güzellik veriyor.

- Bugünlerde kadınlar da, erkekler de çok para harcıyorlar güzel olmak için: 2014 senesinde sadece BG'da 867 milyon leva harcandı. Bu içeceklerden, bezalkoholnilerden daha fazla.

- Kadınlar aç kalacak, ama parfümsüz kalmayacak. Genç erkekler son moda traş olabilmek için saatlerce berberde bekleyecekler. Ama asıl güzelli öyle olmuyor.

- Görüyorsun bir kadın, güzelliğini fark ediyorsun, ama ağzını bir açtı mı anlıyorsun ne kadar çirkindir. En pahalı parfüm kötü bir karakterin kokusunu örtemez.

- Ancak İsa Mesih biz içerden güzel yapıyor. 1.Timoteyus 2:9-10

Değil örülmüş saçlar, altınlar, inciler ya da pahalı rubalarla. 10 Ama "Ben Allahtan korkuyorum" diyen kadınlara nasıl layıksa, öyle süslensinler, demek iyi işlerle.

1.Petrus 3:4 “Yavaş ve sakin bir ruhla süslenin”

- Evet İsa bize vermek istiyor öyle sakin bir ruh, yavaş bir karakter. Sen öyle olmak istiyor musun?

5. Bereketli kılıyor

47:12 - “Yaprakları solmayacak, meyveleri tükenmeyecek. Her ay meyve verecekler, çünkü tapınaktan çıkan sular oraya akıyor. Meyveleri yiyecek olarak, yaprakları şifa için kullanılacak."

- ama iş sadece güzel görünmekte kalmayacak: Allahevinden çıkan bu ırmak aynı zamanda bütün yerleri bereketli kılıyor. Nerede önce insana faydalı hiç bir şey yoktu, orada şimdi meyvalar yetişiyor, yapraklardan da ilaç çıkıyor.

- anladın mı: o ağaçlardan biri sensin. Rab seni o ırmağın yanına dikti, kişilere besveresin, insanlara şifa getiresin.

- bir meyva ağacının hayatı hizmet etmek demektir. Sanki bütün sene uğraşıyor bir elma, armut ya da portakal yetiştirsin ve sonra ona insana sunuyor: “Buyur, ben uğraştım sen yiyesin diye”

- aynı biçimde, kim izin verirse, KR onda işlesin, onun hayatı da bir hizmet hayatı olacak. O kendini düşünmeyecek. Bencillikten, egoizmadan uzak kalacak.

B. Suların derinliği

Eze 47:3 Adam elinde bir ölçü ipiyle doğuya doğru gitti. Bin arşın ölçtükten sonra beni ayak bileğine kadar çıkan sulara getirdi.

4 Bin arşın daha ölçtü ve beni dize kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, beni bele kadar çıkan sulara getirdi.

5 Bin arşın daha ölçtü, içinden geçemediğim bir ırmak oluştu. Sular yükselmişti, içinden yürüyerek karşıya geçilemezdi, yüzülecek kadar derin bir ırmak oluşmuştu.

- Bu akan sular çok kısa bir yolda ufacık bir akıntıdan başlayıp kocaman, deniz kadar geniş bir ırmak oluyor.

- Melek 4 kere biner arşın ölçüyor - 1 arşin = yarım metre, demek 1000 ariın 500 m - yani ırmağın kaynağından ağzına kadar sadece 2 km geçiyor.

- Gerçek ırmaklar öyle değil: mesela Tuna (Dunav) - o Almanya'da Kara Ormanın içinde doğuyor, küçük bir çeşme olarak. Nasıl yol kenarında hep çeşmeler var, aynen öyle.

- Ufacık bir dere olana kadar 50 km geçiyor, Donaueschingen adında bir kasabadan sonra ancak Dunav sayılıyor ve ancak Romanyada, Kara Denize akarken bir deniz kadar geniş oluyor: bütün uzunluk 2860 km

- Ama Hezekiel'İn gördüğü ırmak sadece 2 km içinde o kadar geniş ve derin oluyor. Suların akıntısı o kadar güçlüdür. Göstermek istiyor ki, burada Rab apaçık bir mucize yapıyor. Bu sıradan bir ırmak değil.

- Allahevinden çıkan bu ırmak, dedik ki, Kutsal Ruhun işini gösteriyor Küçücük bir akıntı olarak başladı: ahırda doğan ve yemlikte yatan bir bebekle... ve en sonunda bütün dünyayı kaplayacak bir krallık oluyor.

Ve biz onu görüyoruz kendi gözlerimizle. Buna sevinelim

- Ama melek bu ırmağı ölçmekle kalmıyor: her ölçtüğünde Hezekiel'i çağırıyor, derinliği denesin. Yani, kendisi suya dalıp baksın ne kadar derindir.

- Ve bu bize de bir çağrı. Sanki Rab burada bize de konuşuyor: “Sen ırmağa bakmakla kalma. Sadece kenarda kalıp 'Ay ne kadar geniş' deyip durma. Kendin suya dal, kendin onun derinliğini dene. Ancak o zaman bu ırmağı anlayacan. Yani, ancak o zaman Kutsal Ruhun senin için ne kadar büyük ve şaşılacak bir hayat hazırladığını anlayacan”

- Ve burada 5 nokta görüyoruz. Sanki beş türlü insan, ya da bir imanlının hayatında beş derece, beş büyüme adınları

- Ve Rab istiyor, bu adımların hepsini atasın. Bu ırmak seni bir yere götürmek istiyor. Onun başında durma. O yolculuğu sonuna kadar devam et.

1. küçük bir akıntı - ancak ayaklarını ıslatacak kadar

- üzerinden atlayabilirsin, yani, bu ırmak henüz sana önemsiz görünüyor

- bütün gördüğün şey: toplantı. İsayı daha göremiyorsun - sadece kişilere bakıp fark ediyorsun, İsa onlara nasıl bir efekt braktı, ama kendin daha karar vermedin o kişilerden biri olacan.

- Henüz suya dalmadın, kenarda duruyorsun. Belki toplantılara katılıyorsun, beğeniyorsun, ama vaftiz olmadın. Kesin karar vermedin.

- O ırmak sana çok çekici geliyor, ama henüz seyircisin, yolcu değilsin.

- Mahallemizde maalesef o durumda bulunan yüzlerce kişi var. Irmağa bakıp 'Çok güzel' diyorlar, ama bakıyorlar ayakları ıslanmasın. 'Bend e imanlıyım, ben de hristiyanım, ben de protestanım' demekle yetiniyorlar.

- arkadaş: eğer sen de o durumda bulunursan, anla ki, ıslanmadan o yolculuğu bitiremesin, Allahın istediği yere varamazsın.

2. ayak bileğine kadar

- artık ırmak daha geniş oldu, onu atlayamazsın. Yani anladın ki, lazım içeri dalayım, lazım onlardan bir parça olayım. Demek vaftiz oldun ve artık suyun içindesin.

- Ama bir kişi seni görürse büyük bir değişiklik fark etmeyecek. Belki paçavralarını sıvamışın. Ama öbür türlü gayet rahat yürüyorsun, sanki su yok gibi. Su sana engel değil.

- Ve onun gibi birçok imanlı var, kesin bir karar vermişler İsa için, ama onun öğretişi onlara henüz pek engel değil. Bazı şeylerden, bazı hareketlerden vazgeçmiişler: belki gezgincilik yok artık, belki kurban etinden uzak dururlar, belki sigaradan vazgeçmişler.

- Ama öbür türlü başka insanlar gibi yaşıyorlar: aynı laflar, aynı düşünceler, aynı karakter.

- KR'un öğretişi onlar için henüz çok sıva bir şey: “Aa, ben biliyorum” deyip her konuyu kapatıyorlar

3. dizlere kadar

- imanda büyüdükçe engeller çoğalıyor: o derinlikte artık yürümekte zorluk oluyor. Rahat rahat adınları atamıyorsun. Suyun engel olduğunu fark ediyorsun.

- Bu kişiler artık doğru yaşamak için gerçekten uğraşıyorlar. Kendi hayatlarına dikkat ediyorlar.

- Dizler konuşuyor teslim olmak hakkında: Yenildikten sonra insan onu yenen kişinin önünde diz çöküp yalvarıyor, merhamet etsin diye.

- O imanlılar artık bu dereceye gelmişler: anlıyorlar Pavlus'un o büyük sözünü Rom 7:18:

Çünkü biliyorum, bende, hani benim tabiyetimde, hiç iyi bir şey bulunmuyor. İyi olanı istemek var bende, ama onu yerine getirmek yok.”

- ve onu anladıktan sonra Rabbe iyice teslim olmuşlar. Anlıyorlar ki, ben yapamıyorum. Yok artık kendine güvenmek, yok artık boş boş övünmekler, yok artık kendini süslü bir imanlı gibi göstermek. Onlar dize gelmiş kişiler.

4. bele kadar

- Bel konuşuyor işlemek için. Bir mal taşırken, bütün yük belde.

- Bu tür imanlılar artık daha derin bir anlayışa varmışlar: anladılar ki, Mesihin yükü, benim yükümdür. Onun bondruğunu takmışlar ve artık ikisi yanyana Rabbin tarlasında işliyorlar.

- bir kişi kıyıdan onlara baktı mı, daha fazla su görüyor ne kadar insan. Demek komşular öyle bir imanlıya baktılar, gerçekten daha fazla İsayı görüyorlar ne kadar o kişiyi.

- Tuz ve ışık imanlılar o dereceye gelmişler.

- Artık yürümek hepten zorlaştı, ancak çok güç ilerliyorsun: ve imanlı o dereceye geldi mi, fark edecek, nasıl hayat daha zor oluyor. Öyle zorluklarla karşılıyorlar ki, sıva bir imanlı olsun, hemen Rabden vazgeçecek.

- Artık dua ediyorsun ve Rab sana hemen cevap vermeyecek, ya da daha fazla hayır diyecek. Eskiden Rabden kolaylık ararken, şimdi ondan olgunluk istiyorsun.

- Bu tür imanlılar devam ediyor: daha fazla suyun içine dalmak istiyorlar, daha fazla anlamak, daha derin konulara girmek istiyorlar.

- Bele kadar girmiş olanlar aynı zaman hizmet etmeyi öğrenmişler. Gerçekten hizmet etmek için yaşıyorlar.

- Ve kaldı bir adım daha atsınlar...

5. insan boyunu aşan derinlik

- ilerledikçe daha derin sulara giriyon. Ve öyle bir noktaya geliyon, artık ayağın topraktan kopuyor, artık hiç yürüyemezsin, artık yüzmek zorundasın.

- Bu noktaya geldin mi, işler korkunç oluyor: insan istemiyor kontrolunu kaybetsin. İstemiyor kendini suya teslim etsin. Hep içimizde bir ses kalıyor: “Ama ben yapacam”

- Çok iyi hatırlıyorum, ne zaman kızan iken yüzmeyi öğrendim, birinci ders neydi: su çok derin oldu mu, panikaya düşme... su senin arkadaşındır, o seni taşımak istiyor.

- Ve gerçekten panika içinde sağa sola çırpındın mı, batacan. Ama sakin durup sadece yukarıya baktın mı, batamazsın, boğulamazsın... anlayacan ki, su seni gerçekten taşıyor.

- İmanlı da en sonunda öyle bir dereceye geliyor, nerede büsbütün kendini Rabbe brakıyor. Kendi hayatını artık hiç kontrol etmeye çalışmıyor. Arabanın direksyonunu Rabbe veriyor: “'Sen ayda beni. Her nereye götürüyorsun razıyım”.

- Önce hep bir korku var bizde: o da normaldır: “Ya Rab benden isterse oğlumu kurban edeyim? Gitsin uzağa bir daha görmeyeyim onu? Ya Rab isterse uzak bir yere gideyim nerede ölecem. O zaman mezarım gurbette mi olacak? Ya Rab derse, bunca remont yaptın evine ve şimdi onu ver bana, ben kullanacam onu” ... korkuyoruz, değil mi

- Ama o dereceye geldin mi, artık 'dünyada' değilsin... Kıyıdan bakan bir kişi seni çok zor görecek, artık her tarafın suyun içinde... yani Hemen hemen bütün İsa görünüyor senin hayatında.

- O dereceye geldin mi, anlıyorsun çok daha derin temalar var: “Ah, Allahın anlayışı ve bilgisi ne kadar derin, ne kadar da zengin! Onun kararlarına hiç bir akıl ermez, Onun yollarını kimse araştıramaz.” (Rom 11:33)

- Artık bütün boş veriyorsun, konu komşuyor senden için ne düşünüyor. Birçok imanlılar bile sana deli diyecekler, ama onlara bakmıyorsun.

- Çünkü biliyorsun, o ırmak seni denize götürecek, Rabbin yanına. Ondaki derinliğe ermek için lazım kendimizi brakalım.

- Yuh 3:8 - “Rüzgâr nerede isterse, orada esiyor. Sen belki onun sesini işitiyorsun, ama nereden geliyor, nereye gidiyor, onu bilemezsin. İşte, Ruh'tan doğmuş olan her kişi de öyledir.”

SON:

Evet, sana da kuraj vermek istiyorum: Hezekielin yapıtğı gibi sen de yap: kendini o ırmağa teslim et. Sular ne kadar da derin ise, o seni Rabbe götürecek.