11 Bu meseleden için çok şeyler var size söyleyelim. Ama zor olacak, çünkü seslemekte tembel oldunuz. 12 Şimdiye kadar lazımdı, muallimler olasınız. Ama gene ihtiyacınız var, birisi gelip size Allah Sözünün en birinci meselelerini öğretirsin. Size daha süt lazım, kuvvetli yiyenti değil! 13 Ve her kim süt içerse, o henüz bebektir, daha doğruluk sözünde pişkin değildir. 14 Kuvvetli yiyenti gene, yetişkin kişiler içindir. Onlar, kendini alıştıra alıştıra, duygularını çalıştırmışlar, ve artık iyiyi ve kötüyü seçebilirler.
şimdiye kadar avtor imanlılara hep yavaş konuştu, hep onlara yumuşak davrandı, ama bu ayetlerde onları biraz azarlıyor
onlara gösteriyor ki, kendileri de lazım uğraşsınlar, durumlarını değiştirsinler
mesela: iş yerinde bütün gün radyo çalıyor, bütün gün reklamlar işitiyorsun - akşam olunca tek bir reklamda işittiğin şeyleri hatırlıyor musun? Tek bir telefon numarası aklında kaldı mı?
ama diyelim: toto oynadın, rezultatları bekliyorsun, aynı radyoda söylüyorlar - o zaman bütün 11 rezultatı hatırlayacan
ne fark var: reklamlara dikkat etmiyorsun, rezultatlara çok dikkat ediyorsun
Allahın sözüne nasıl davranıyoruz: arkada işittiğim reklamlar gibi mi, yoksa merakla beklediğimiz rezultatlar mı?
Talebeler mektepte diktovka yapıyorlar, gözleri muallimin dudaklarından ayrılmıyor, bir söz kaçırmasınlar diye, yoksa izpitten geçemezler
Mezmur 78:1-2
1 Dinle, ey halkım, benim öğrettiklerimi, kulak ver, ağzımın sözlerine.
2 Derin sözler söylemek için ağzımı açacam, eski zamanları, saklı meseleleri anlatacam.
İmanlı lazım Allahın sözüne karşı öyle dikkat etsin
Eski imanlılar için büyük korkunçluk var: 'Bunu zaten biliyoruz' demek
seslemek ne zaman faydalı: ne vakıt seslediğin şeylere göre yaşayasan, sade işitip bir şey yapmazsan, onun faydası yok
doğru biçimde seslemek demek: "İşittiğim sözler beni değiştiriyor"
Yakup 1:23-25
“Ama o sözü yerine getirenler olun, değil sade işitenler. Onlar kendi kendilerini aldatırıyorlar. 23 Çünkü kişi sade sözü işiten biriyse, ama onu yerine getiren biri değilse, o vakıt öyle bir adama benziyor ki, kendi yüzünü aynada görüyor. 24 Adam kendini görüp yoluna devam ediyor ve dakkada unutuyor, nasıl bir adam olduğunu. 25 Ama her kim gözlerini eksiksiz serbestlik kanununa dikerse ve onda devam ederse, ve çabuk unutan bir işitici olmazsa, ama işi bitiren biri ise, işte o adam her yaptığı işinde bereketlenmiş olacak.“
Rab burada bereket için konuşuyor, seni bereketleyecek - ne zaman: onun sözünü işitip yerine getirirsen
doğru biçimde seslemezsen, duyduğun şeyleri anlayamaz olacan
Yer 6:10
“İşitsinler diye kiminle konuşayım, Kimi uyarayım? Kulakları tıkalı, işitemiyorlar. RAB'bin sözünü aşağılıyor, Ondan hoşlanmıyorlar.”
burada aslında yazmıyor 'kulakları tıkalı', ama 'kulakları sünnetsiz'ö demek 'temiz değil', 'Allahsız halkların kulakları gibi'
demek, var imanlı onun kulakları imansızların kulakları gibi: Allahın sözünü işitiyor, ama anlamıyor, çünkü zaten niyeti yok onu yerine getirsin
İsa'nın dört toprak meselesi - Mat 13:4,19 "Var kişi, krallığın haberini işitiyor ama anlamıyor. O zaman kötü olan gelip o adamın yüreğine ekilmiş olanı çalıyor. Yol kenarına ekilen tane işte budur."
Yüreğimiz sert ise (yol kenarı), Rabbin sözünü anlamayacaz. Anlamdıktan sonra Rab kendi sözünü bizden alıyor.
Demek, Allahın sçzünü anlamak için okumuşluk lazım değil, ama yumuşak ve temiz bir yürek lazım.
"Şimdiye kadar lazımdı, muallimler olasınız. Ama gene ihtiyacınız var, birisi gelip size Allah Sözünün en birinci meselelerini öğretirsin."
2. Tim 2:2
"Birçok şahitlerin önünde benden çok şeyler işittin. Bunları sadikan kişilere emanet et. Ve onlar da bunları başkalarına öğretirmeye hazır olsunlar."
Burada bir zincirleme var:
(1) Pavlus ---> (2) Timoteyus ---> (3) sadikan kişiler ---> (4) başkaları
Herkes önce öğrencidir, mualliminden İsa'nın bütün öğretişini alıyor. Ama zaman geçtikçe aynı şeyleri başkasına teslim ediyor, yani muallim oluyor
Düşünün bakalım: bir devlette mekanikler hiç bir çırak yetiştirmiyor, artık kimse o zanaatı öğrenmiyor - be olacak: hiç bir araba tamir edilemeyecek
Toplantılarda aynısı oluyor: pastor kişileri yetiştirmiyor, o yaşlandı mı, ya da öldü mü, İsa inancı o yerde duruyor, ilerlemiyor
Ama bu sadece pastorların işi değildir: her imanlı lazım başkaları yetiştirsin, zamanla muallim durumuna gelsin
Kol 1:10 - "her iyi işte yemiş getiresiniz ve Allah bilgisinde büyüyesiniz."
Kol 2:7 - "Size nasıl öğretirmişlerse, Onda sağlam kök salıp büyüyün ve imanınızda kuvvetlenin."
1.Pet 2:2 - "Allahın sözü temiz süte benziyor. Siz de, yeni doğmuş bebekler gibi, o sütü özleyin. Öyle ki, onunla kurtuluşta büyüyesiniz."
2.Pet 1:5 - "imanınıza iyi tabiyetler katasınız, iyi tabiyetlere bilgi katasınız,"
Biz de kendi kendimizi aldatırmayalım, mülüslük için maanaları bulmayalım: "Ama okumuşluğum yok", "Rab sevgi istiyor, değil bilgi", "Bilgi insanı gururlu yapıyor" va daa neler...
Şoför kağıdını almak için en cahil adam kendini sıkıyor, okuyup çiziyor, gece gündüz listovkaları ezberliyor - neden İncili öğrenmek için aynı onun kadar uğraşamıyoruz
Eminim, bir kişi gelip bize para teklif etsin: "İncil dersleri öğreneseniz, size ayda 200 Leva" - o zaman demeyecez, "Ama bende okumuşluk yok..."
Ama biz sade Mesihi sevdiğimiz için aynı o kadar ciddilik gösterebilir miyiz? Neden cıat etmeyelim?
Ama onu sevmeyi öğrendik mi, bize daa kolaz gelecek:
Mezmur 119
97 Ne kadar severim senin kanununu!
Bütün gün onu düşünürüm.
98 Düşmanlarımdan daha akıllı oldum, senin buyrukların sayesinde;
çünkü onlar her daim aklımdadır.
99 Bütün ustalarımdan daha çok biliyorum,
çünkü senin öğrettiklerin üzerinde düşündüm.
100 Yaşlılardan daha akıllıyım,
çünkü uyarım senin emirlerine.
........
103 Sözlerin ne kadar tatlı geliyor damağıma,
ağzımda baldan daha tatlı!
104 Senin emirlerin sayesinde anlayışlı oldum,
onun için nefret ederim bütün yalancı yollardan.
"Size daha süt lazım, kuvvetli yiyenti değil!"
yukarıda şu ayeti gördük: 1.Pet 2:2 - "Allahın sözü temiz süte benziyor. Siz de, yeni doğmuş bebekler gibi, o sütü özleyin." - ama bu ayet yeni vaftiz olanlara söylenirdi
talebe hep pırvoklasnik kaldı mı, rezillik olur - ama insan hep bebek kaldı mı, onu bir hastalık olarak kabul ediyoruz; demek, daa da korkunç
Her insan süt içmekle başlıyor, ama orada kalmıyor: usul usul daa ağır yiyentileri deniyor: kaşa, yumurta, püre, kompil, tavuk eti...
imanlı da yavaş yavaş daa zor kabul edilen şeyleri deniyor: önce İsa hakkında hep kendisine iyi gelen şeyler işitiyor, sonra daa zor öğretişler
diyor ki, "Size doğru bir şey söyleyeyim: Siz dönüp kızanlar gibi olmadınız mı, zaten gökün krallığına girmeyeceniz." (Matta 18:3)
Burada iki ayrı mesele var: imanlının yüreği ve imanlının kafası. Yürekte kazım kızanlar gibi saf olalım, ama kafada lazım yetişkin insanlar olalım
1.Kor 14:20 "Kardeşler, anlayışta artık kızanlar olmayın, ama kötülükte bebekler olun. Anlayışta büyük insanlar olun. "
Yeni imanlı kişide çok sevgi var, ama daa bilmiyor, nasıl hayatını değiştirsin, nasıl yeni kişi olsun
Kor 3:1-3
"Kardeşler, ben de size konuşurken, ruhça yaşayanlara gibi konuşamadım. Ama beden düşüncesi ile yaşayanlara gibi konuştum. Sanki Mesihte bebek olanlara konuşurmuş gibi konuştum. 2 Size süt içirdim, sizi etle besleyemedim. Çünkü daha onu yemeye hazır değildiniz. Şimdi bile hazır değilsiniz ki! 3 Çünkü hâlâ beden düşüncesi içindesiniz. Madem aranızda kıskanmak ve çekişmek ve ayrışmak var,"
Ana sütü içinde çok şeker var, ağzına tatlı geliyor. Aynı onun gibi, yeni imanlılar hep şeker isterler: "Allah iyidir", "İsa seni seviyor", "Bütün günahların af ediliyor", "Allah seni evlat yerine kabul etti"..
"Bir kişi benim arkamdan gelmek isterse, kendi canından kopsun, her gün haçını yüklensin" (Luka 9:23)
"Tilkilerin barınacak yerleri var. Gökteki kuşların da yuvaları var. Ama İnsanoğlu yok nereye başını koysun". (Matta 8:20)
"Başka bir öğrenci İsa'ya dedi: "Efendimiz, izin ver de, en peşin gidip babamı gömeyim". Ama İsa ona dedi: "Sen benim arkamdan gel. Ölüleri brak, kendi ölülerini gömsünler"." (Matta 8:22)
" Onlar, kendini alıştıra alıştıra, duygularını çalıştırmışlar, ve artık iyiyi ve kötüyü seçebilirler"
Yeni imanlı daa kendini düşünüyor, kendi keyfini, kendi faydasını kendi CANINI. Ama yetişkin imanlı tek bir şey düşünüyor: "Bu meselede RAB ne istiyor?"
Bebek imanlı soruyor: "Ne kadar LAZIM yapayım da gene kurtulayım'" - Yetişkin imanlı souyor: "Rab için ne kadar fazla YAPABİLİRİM?"
Bebek imanlı topluluk için bir YÜKTÜR - başkaları lazım onu taşısın. Ama yetişkin imanlı toplantı içinde İŞÇİDİR - kendisi başkalarını taşıyor