İbraniler Mektubu - 27. vaaz / 12:1-13
Allahın terbiyesi

1 Evet gördük ki, etrafımızda o kadar büyük bir kalabalık şahitler var. Madem öyle, bütün yüklerden ve bizi çok çabuk saran günahtan soyunalım. Ve bizim için hazırlanmış olan yarışta sabırla koşalım. 2 Gözlerimizi İsa'ya dikelim, imanımızı başlattıran ve tamamlayan Odur. Kendisi için bir sevinç hazırlanmıştı, ve o sevincin uğruna haçın utancına hiç önem vermeden dayandı. Ve artık Allahın kral iskemlesinin sağında oturdu. 3 Evet, Ona bakın, günahkârlar Ona ne kadar karşı geldiler ve O gene de dayandı. Yoksa canlarınız yorulacak, soluğunuz bitecek.

4 Zaten günaha karşı dövüşürken, henüz öyle bir duruma gelmediniz, kanınız dökülsün. 5 Yoksa unuttunuz mu, Allah size nasıl kendi evlatlarına konuşurmuş gibi konuşuyor:

"Oğlum, Rabbin terbiyesini hor görme,

O seni azarladı mı, sakın umudunu kesme.

6 Çünkü Rab kimi severse, onu terbiyeye çekiyor,

Ve kimi evlat yerine kabul ederse, onu şamarlıyor."

7 Demek, ne vakıt terbiyeye çekiliyorsunuz, o vakıt Allah size evlatlara davranır gibi davranıyor. Çünkü var mı bir evlat, babası onu terbiyeye çekmesin? 8 Ama herkeste olduğu gibi, siz de terbiyeye çekilmediniz mi, o vakıt evlatlar değilsiniz, getirme kızansınız. 9 Üstelik, beden babalarımız vardı, bizi terbiyeye çektiler, biz onları gene sayardık. O vakıt, ruhların babasına çok daha fazla boyun eğip yaşama kavuşmayalım mı? 10 Öbürleri sade kısa bir zaman için ve kafaları nasıl buyurduysa sizi terbiyeye çektiler. Allah gene, bunu yapıyor bizim faydamız için, öyle ki, Onun kutsallığını paylaşalım. 11 Terbiyeye çekilmek elbette o anda kişinin hoşuna gitmez, ona ağır geliyor. Ama sonra, kim öyle alıştırılırsa, o kişilerde yemiş olarak barışı getiren bir doğruluk meydana getiriliyor.

12 Onun için, sarkık elleri kaldırın ve bükük dizleri doğrulturun. 13 Ayaklarınız için dümdüz patikalar yapın. Öyle ki, topal olan yoldan sapmasın, ama iyileşsin.

---------------------------------------------------

A. İmanlı yarışıyor (a.1-3)

1. yarışa katılmak: şahitler

  • Onlar bize şahitlik yapıyorlar, Rabbin sözüne iman etmek değer diye

  • Sanki bir firmaya dalmak istiyorsun, ama emin değilsin, iyi mi olacak, olmayacak. Ama sonra çok kişi ile tanışıyorsun, hepsi de aynısını söylerler: “Orası çok iyi” diye. O zaman senin de kurajın olacak o firmaya dalasın.

1.Kor. 10:11

Şimdi, bütün bu şeyler bize örnek olsun diye onların başlarına geldi; hem de bize akıl vermek için yazıldılar. Ki, biz artık bütün zamanların sonuna vardık.”

  • Ama burada mesel oluyor bir yarış için. Bu yarışta birinci olmak önemli değil. Tek önemli şey: yarışı BİTİRMEK.

  • Sen belki de kendine güvenemiyorsun. Ama şahitler sana kuraj veriyorlar: “Sen katıl. Bitirecen yarışı!”

2. yarış için soyunmak: yükler ve günahlar

  • Normal giysiler spor için uygun değil: ellerini ve bacaklarını sıkıyorlar. Daha yarışa başlamadan önce ondan kurtulmak lazım.

  • Aynı onun gibi, bir imanlı daha yeni imana gelince, o engellerden kurtulmaya bakıyor. Bu engeller nedir?

(1) günah –

Günah insanın ellerini, ayaklarını bağlıyor.

(2) yükler –

Bu artık günah olmayan ama bizi gene de ezen şeyler: kahır, sıkılmakş fesfese etmek



3. metod: ‘sabırla koşalım’



B. İmanlı terbiye ediliyor (a.4-11)

1. ayet 4

1.Kor. 10:13

Sizin başınıza henüz öyle bir hal gelmedi ki, öbür insanlara da aynısı gelmesin. Allah da sadikandır. O izin vermeyecek, siz öyle bir denemeye düşesiniz, hani taşıyabileceğinizden daha büyük olsun. Ama deneme ile birlikte aynı zamanda bir çıkış yolu da hazırlayacak. Öyle ki, onu taşıyabilesiniz.”

2. imanlının başına çeki geldi mi, o her zaman iman yüzünden değildir

  • Düşkün bir dünyada yaşıyoruz: kazalar, salgın hastalıklar, savaşlar, ekonomik krizalar v.s.

  • Başkalarının yüzünden biz de çekiyoruz: babamız içkici ise, bizim de hayatımızı etkiliyor

  • Kendi kafasızlığımızdan çekiyoruz: akılsız karar verirken, rezultatları çekmek lazım

3. ama Rab bütün bu şeyleri bir amaç için kullanabilir: terbiye etmek

  • SEBEP ve AMAÇ arasındaki fark

    • Başımıza kötü bir şey geldi mi sorabiliriz: “Bu neden oldu?” – o zaman geri bakarız; ona çoğu zaman cevap bulamayacaz

    • Ya da sorabiliriz: “Bu ne için oluyor?” – o zaman ileri bakarız; ve sonra Rab bize gösterecek, bize ne ders vermek istedi

  • Bir baba kızanını dövüyor, sen de kızana soruyorsun: “Baban seni niçin dövüyor” – diyebilir: “Çünkü onun pantalonundan para çaldım” – ya da diyebilir: “Baban istemiyor hırsız olarak büyüyeyim” – birincisi sebeptir, ikincisi amaçtır

  • Terbiye aslında nedir? Ne amaçla yapılıyor?

(1) Kızanımızı yetişkin durumuna getirmek, yalnız yaşamasına hazır etmek

(2) Kızanımızı kendimize benzer durumuna getirmek (şoför, usta)

  • Allahın bizi terbiyeye çekmekle ne yapmak istiyor:

(1) Evlat olduğumuzu göstermek istiyor (“yoksa getirme evlatsınız”)

(2) Yaşama kavuşalım = tehlikelerden korumak (günah bize önce zevk veriyor – ama sonra zarar getiriyor)

Sül 3:1-2

Oğlum, unutma öğrettiklerimi, Aklında tut buyruklarımı. 2 Çünkü bunlar ömrünü uzatacak, Yaşam yıllarını, esenliğini artıracaktır.”

(3) Ona daha fazla boyun eğelim = daha büyük bir saygı gösterelim

(4) Onun kutsallığını paylaşalım = onun gibi olalım

2.Petrus 1:4

Bunlara dayanarak bize en büyük ve en kıymetli şeylere söz verdi. Öyle ki onlarla Allahın tabiyetine ortak olasınız. Çünkü zaten dünyadaki kötü isteklerden gelen bozgunluktan kaçıp kurtuldunuz.”

4. Paylaşalım: “Benim hayatımda Allah beni nasıl terbiyeye çekti?”

C. İmanlı kendini toparlıyor (a.12-13)

1. “sarkık elleri kaldırın”

- savaşmaktan yorulmuş bir askeri gösteriyor: artık gücü yok Allahın silahlarını kaldırsın

- “sade ellerini kaldır” = dua et! – bir örnek: Efes 6:14-18 bir imanlının silahlarını sayıyor: kemer, göğüslük, çizme, kalkan, kasket, kılıç ve en sonunda, sanki en önemlisi gibi: DUA

2. “bükük dizleri doğrulturun”

- yürümekten yorulmuş bir yolcu gösteriyor: artık yolda düşmüş, ayakları tutmuyor

Yeşaya 35:3-4

Gevşek elleri güçlendirin, Pekiştirin çözülen dizleri. Yüreği kaygılı olanlara, "Güçlü olun, korkmayın" deyin, "İşte Tanrınız geliyor! Öç almaya, karşılık vermeye geliyor. Sizi O kurtaracak."

- hele bir kalk, ilk adımı sen at – o zaman Rab sana gerekli gücü verecek

3. “ayaklarınız için dümdüz patikalar yapın”

- yolda zor yürüyüp, sık sık düşen bir topal kişi gösteriyor

- Bir anlamda hepimiz topalız, hepimizin hayatında bir zayıflık var, hiçbirimiz nasıl lazımsa yürümüyor

- o zaman ne yapmak lazım: “dümdüz patikalar yapın” - hayatını sıraya sok!

  • bir kardeşle anlaşamıyorsun: git, konuş, lazımsa özür dile

  • bedeninde problem var: sigarayı kes, sağlıklı beslen, doktora git

  • gizli günahın var: ondan vazgeç, tövbe et

Son:

Evet, kardeşler ve kızkardeşler. Bu bölümde apostol imanlılara kuraj vermek istiyor, devam etsinler, vazgeçmesinler

Ne kadar sık biz de “Yapamıyorum” diyoruz – ama bu aslında imansızlıktır

Birkaç örnek gösterecez, kişiler ne kadar zorluklara dayanaıp devam ettiler:

  • Johnny Fulton adında bir çocuk 3 yaşında iken bir araba onun üstünden geçti: kalçaları, kaburgaları, kafatası ve bacakları birçok yerden kırıldı. Herkes onun öleceğini beklerdi. Ama çocuk vazgeçmedi. Sonra büyük sporcu oldu ve 1000 metre yarışı koştu iki dakkada.

  • Walt Davis küçük yaşta çocuk felcine yakalandı (detska paraliza) ama vazgeçmedi. 1952 olimpiyatlarda yüksek atlamada altın madalyayı kazandı.



  • Şeli Men adında beş yaşında bir kız – o da çocuk felcine yakalandı, ama gene de vazgeçmedi. Büyük bir yüzücü oldu ve sekiz tane rekor kırdı. 1956 olimpiyatlarda altın madalyayı kazandı.



  • Karoli Takaş – Macar bir sporcu. Macaristan’ın nisancılık (tabanca ateş etme) takımında idi. Sonra askerlikte onun sağ elinde bir el bombası patladı, Karoli de sağ elini büsbütün kaybetti. Ama vazgeçmedi! Yavaş yavaş sol eliyle ateş etmeyi öğrendi ve en sonunda iki defa 1948 ve 1952 senelerinde olimpiyatlarda altın madalyayı kazandı.



  • Lu Gerig küçükken şişman ve beceriksiz bir kızan idi. O kadar paspal davranırdı ki, komşu kızanları onu brakmazdılar onlarla beysbol oynasın. Ama karar verdi, büyük beysbolcu olsun – ve hiç vazgeçmedi. En sonunda Amerikanın en büyük beysbolcu oldu.

  • Vudro Vilson – on yaşına kadar okumayı öğrenmedi. Ama vazgeçmedi – en sonunda, birinci dünya savaşının zamanında, Amerikanın prezidenti oldu.





Sen de vazgeçme – UĞRAŞ!