İsa'nın yüceliği ve yeterliliği
Koloseliler 1:14-20
Kol mektubu aşağı yukarı 62 yılında yazıldı. Pavlus evinde Roma'da tutuklu idi, arest. Efes kasabasında 2 sene kaldığı zaman yazıyor ki, “ve bütün Asya sancağı Rabbin sözü duydu”. Bu demek, başka kasabalarda da kiliseler kuruldu.
Kolose kasabası bugünkü Pamukkale'ye yakındır. Oradaki kiliseyi Epafras adında bir kardeş kurmuştu.
Peki, o zaman soruyoruz: Pavlus neden ihtiyaç duyuyor oraya uzaktan mektup yazsın? - Cevap: bazı yanlış öğretişler Koloselilerin kafasını karıştırmaya başladı.
Sahte peygamber ve öğretmenlerin yaklaşımı: İsa'nın rolü ve kişiliğini küçük düşürmek. İsa özel değildir: BEN size Allah hakkında yeni bilgiler verecem. İsa artık yeterli değil, daha yeni, daha taze bir ruhsal aydınlanma sağlayacam.
Ve nasıl oluyor da, bugün yeniden tam aynı durumda bulunuyoruz. Kilise tarihinde her zaman sahte öğretişler, sahte peygamberler oldu. Ama bugünlerde internet sayesinde onların zehiri anında bütün kiliselere yayılıyor. Onları yasak edemiyorsun da.
Ve bugünkü sahteler gene aynı yaklaşımı kullanıyorlar: “İsa güzel de, günahtan kurtulmak iyi de... ama bu sadece acemiler için. Bana gelin, ben size el koyacam, daha taze ruhsal bir bereket alacanız. İsa OK'dir, ama Kutsal Ruh daha üstündür”.
Ve biz sağlam öğretişte kalanlar buna nasıl cevap verecez? Bir tarafta diyoruz: “Kutsal Ruh mu? Gerçek Kutsal Ruh bizde alçakgönüllülük yaratıyor - ama siz gurur dolusunuz, kendinizi üstün sanıyorsunuz.”
Ve diyoruz: “Kutsal Ruh mu? Gerçek Kutsal Ruh İsa'ya tabiidir. Kendini değil, ama İsa'yı yükseltecek” (Yuh 16:14).
Sahte öğretişler her zaman İsa'yı küçümseyecek, onu eksik ve yetersiz olarak tanıtacaklar. Onun için sahte öğretişleri yok etmek için, onların hatalarını göstermek yeterli değil. Ama İsa'nın üstünlüğünü, onun asıl kişiliğini göstermemiz lazım. Hem de gösterecez ki, İsa yeterlidir.
Bir sporcu Olimpiyatlarda altın madalyayı, yada futbolda Dünya Kupasını kazandıktan sonra, daha büyük bir ödül, daha şerefli bir durum kalmayacak. İşte, İsa'yı öyle tanıtmalıyız.
Ama tanıtmadan önce, biz en birinci kendimiz O'nu öyle tanımalıyız. Onun için Pavlus bölüm 1'de ayet 15'ten 20'ye kadar sadece İsa'nın kişiliği için konuşuyor. Bu sözler şiir gibidir ve sanılıyor ki, Pavlus burada kiliselerde yaygın olan bir ilahi tekrarlıyor.
Şimdi onu size orijinal Grekçe olarak çalacam. Bir tek söz anlamazsak bile, onun bir ilahi olduğu hemen anlaşılıyor. .....
Şimdi de türkçesini okuyalım:
Koloseliler 1
13 Çünkü O bizi karanlık devletinden sevgili Oğlunun krallığına geçirdi. 14 Onda kurtuluşumuz var, günahlarımıza af var.
15 Ve O, - görünmez Allahın görüntüsüdür.
- bütün yaradılışın ilk doğanıdır.
16 Çünkü Onun eliyle her şey meydana getirildi:
- hem göklerdeki, hem de yeryüzündeki şeyler; hem görünen, hem de görünmeyen şeyler;
- ruh krallıkları ve güdücülükleri, ruh hükümetleri ve güçleri.
Evet, her şey Onun eliyle yapıldı ve her şey Onun için yapıldı.
17 O, her şeyden öncedir.
Ve Onda herşey bir arada tutuluyor.
18 O, aynı zamanda bedenin, hani kilisenin başıdır.
O, başlattırandır.
O, ölülerden ilk doğandır.
Öyle ki, kendisi her meselede birinci yer alsın.
19 Çünkü Baba razı geldi, bütün doluluğu Onda bulunsun,
20 ve Onun eliyle her şeyi kendisi ile barıştırsın: hem yeryüzünde hem de gökte olan şeyleri. O, haçındaki kanı ile barış getirdi.
Wow, nasıl bir ilahi! Onun sözleri o kadar derin ki, altı ay onu araştırabiliriz. Ne kadar büyük bir kontrast bizim ilahilerimizle. Birçok ilahimiz bugün 3-4 söz alıp onu 268 kere tekrarlıyorlar. Ve bütün efekti melodiye brakıyoruz. Melodiler ve ritmler bizi coştursun.
Tane tane bakalım:
ayet 13-14, bir de 20 asıl ilahiden önce ve sonra Pavlus İsa'nın kişiliği değil, ama onun başardığı işini gösteriyor. Yani, İsa'nın görevi bize ne fayda getirdi. ne için minnettar olalım?
13 ”Çünkü O bizi karanlık devletinden sevgili Oğlunun krallığına geçirdi. 14 Onda kurtuluşumuz var, günahlarımıza af var.” ... “O, haçındaki kanı ile barış getirdi.”
1) Kurtuluş - o da nedir: günahlarımıza af.
Kurtulmak, yeryüzündeki problemlerimzin yok olması değil, ama gökteki, Allahın önündeki problemimizin çözülmesidir.
Ah, keşke onu anlasak! Keşke fark edebilsek ki, asıl problemimiz odur. Doğal insan, normal insan hatayı, problemi hep dışarıda arıyor: anam babam beni sevmediler, kimse beni anlamıyor, herkes beni aşağılıyor, kocam karım bana fenalık yapıyor, karım kafa kaldırıyor, bir türlü bu hastalıktan kurtulamadım, devletimizde kriza var ... v.s. sonu yok.
Ama gün geliyor ki, Allah senin yüreğindeki taşları kırıyor: “Hayır, BEN yaptım. BEN lazım değişeyim. Problem bende. Günah !
2) Barış getirdi
- ve bu günah değil sade aacık yanlışlık, aacık zayıflık... bu günah kişisel bir problem. Sen uzak ve duygusuz bir tanrıya karşı değil, ama bize yakın olmak isteyen Babaya karşı gittin, ona kafa kaldırdın.
Günah işlemekle sanki Onun yüzüne tükürdün. Benzetmedeki kaybolan oğul gibi “Seni istemiyorum, ama paramı ver!” dedin. O da haklı olarak sana karşı öfkelendi. Gökte kendine bir düşman kazandın. Onunla nasıl barışacan?
3) Karanlıkta idin - hem de bu geçici bir karanlıkta değil: “karanlık devleti”
Körlerin arasında yaşadın, herkes gibi, sen de kör idin. Ya da mağarada yaşayan bir halk gibi: ateş yakıp ona aydınlık derdin... ama güneşi hiç bir zaman görmemiştin.
Karaya ak, ve acıya tatlı derdin. Allahın hakikatları sana yabancı geldi, ama en cahil adetleri tutardın, en olmayacak saçmalıklara katılırdın.
Evet, senin halin böyle idi, umutsuz bir durumdaydın.
Ama sonra İsa geldi, herşeyi değiştirdi: günahlarını af etti. Hayır anlamadın: değil günahlarını görmemezlikten gelsin. “Haydi, gene iyisin. Bu sefer benden olsun” demedi. Senin günahlarının cezasını ödedi, hepsini, son kuruşa kadar. Af etmek böyle oluyor.
Öbür türlü, sadece öylesine, keyfine göre af etseydi... kim bilir, yarın öbür gün aklını değiştirecek ve bu sefer af etmeyecek, ezecek seni.
Ama çok şükür, bu günahın afı sağlamdır. Fişi var: ÖDENDİ. Ve Şeytan gelip senin kafanı karıştırdığı zaman, gene sana günahlarını gösterdiği zaman, o fişi gösterebilirsin... ÖDENDİ.
Ve ikinci olarak, Allahla barıştın. O artık sana bir dost gözüyle bakıyor. Ve bu barışma herşeyi etkiliyor: sen sadece Rable değil, ama insanlarla da barıştın. Sen artık bir Barış Adamı oldun. Derin bir huzur var.
Kişiler sana bakıp şaş baş kalıyorlar. Çünkü bu huzur senin dış durumuna bağlı değil: para varken de, para yokken de aynsıın, huzurlusun. Sağlıkta ve hastalıkta huzurun bozulmuyor. Kişiler seni överseler de, söverseler de gülümsüyorsun. Ne onların övgülerine kanıp havalanıyorsun; ne de onların sövgülerine üzülüp öfkeleniyorsun.
Yuhanna 16:33
“Bu dünyada sıkıntılarınız var, ama kurajlı olun: ben dünyayı yendim.”
Son olarak: İsa seni alıp o karanlık devletinden uzaklaştırdı, “sevgili Oğlunun krallığına” transfer etti. Bir vatandaşlıktan, başka vatandaşlığına, hem de bir krallığa. İsa kraldır, seçilmiş bir başbakan değildir. Sen onu seçmedin, O seni seçti, hatta satın aldı... öyle vatandaş oldun.
Yuh 15:16
Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Ve karar verdim, gidip yemiş veresiniz, yemişiniz de kalıcı olsun. Öyle ki, Babadan benim adımla ne dilerseniz, O size versin.
İşte, bütün bu faydaları, bereketleri Rab sana sağladı İsa'nın sayesinde. Bu nasıl olabilir? Hangi peygamber buna başarabilir? Elbette hiç bir peygamber bunu yapamaz. Ve O yüzden şimdi İsa'nın aslında kim olduğunu satır satır anlatıyor.
Rab İsrail halkından zor bir şey bekledi: her halkın tanrıları vardı ve o tanrılara dokunabilirdiler, onlara bakabilirdiler. Ama gerçek Tanrı bambaşka, o görünmez bir Tanrıdır. Hatta, O RUH'tur
Eyub onu görmek istedi:
Eyub 23:3
Keşke O'nu nerede bulacağımı bilseydim, Tahtına varabilseydim!
Yakup onu görmek istedi:
Yaratılış 32:29-30
Yakup, "Lütfen adını söyler misin?" diye sordu. Ama adam, "Neden adımı soruyorsun?" dedi. Sonra Yakup'u kutsadı. Yakup, "Tanrı'yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi.
Güreşten sonra o yere 'Peniel' adını verdi: Tanrıyı gördüm. Ama Allahın özünü görmedi.
Musa onu görmek istedi:
Çıkış 33
18 Musa, "Lütfen görkemini bana göster" dedi. 19 RAB, "Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim" diye karşılık verdi, "Adımı, RAB adını senin önünde duyuracağım. Merhamet ettiğime merhamet edeceğim, acıdığıma acıyacağım. 20 Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz."
Yuh 1:18
Hiç kimse, hiç bir zaman Allahı görmemiştir - ama Tek Doğan, kendisi Allah Olan, evet Babanın bağrında Olan, işte O Allahı açıkladı.
Yuh 14:8
Filipus Ona dedi: "Rab, bize Baba'yı göster. O kadar yeter bize. 9 İsa ona dedi: "Ey Filipus, bunca vakıt sizinle birlikteyim ve beni hâlâ tanımadın mı? Kim beni görmüşse, Baba'yı görmüş oluyor. Nasıl oluyor da diyorsun 'Bize Baba'yı göster'?
Görünmez Allahın görüntüsü: İsa, Allahın kalıbıdır. Kurabiye kalıpları, altın kalıpları, plastik kalıpları. Onlara bakarak asıl olayın ne olacağını bir parça anlıyorsun.
Bu söz birçok kişiyi şaşırttı. Sanki İLK doğan derken, arkadan başkaları da olacak gibi anlaşılıyor.
Sanki kendisi de doğan biri, yani yaratılmış biridir. Yehova Şahitleri bugüne kadar öyle öğretiyorlar.
Ama “ilk doğan” sözü, zaman meselesini değil, ama önderlik, üstünlük meselesini gösteriyor.
Mısır'da Rab firavuna diyor ki, İsrail benim İlk Doğanımdır. Sal onları yoksa MısırIn ilk doğanlarını vuracam. Bu demek değil ki, önce İsrail, sonra Mısır halkı doğdu... ama Rabbin gözünde İsrail üstündür. Değil zaman bakımından, ama yetki bakımınından birincidir.
Mezmur 89 - ayet 27'de Rab kral Davut için şöyle konuşuyor. Ama aynı zaman bu sözler Mesih için bir peygamberliktir:
“Ben de onu ilk oğlum, Dünyadaki kralların en yücesi kılacağım.”
İlk oğlu... Davut ailesinin en küçük oğlu idi. Ama Rab onu dünyanın en büyük kralı yapacakmış. İşte, “İlkdoğan” sözünü öyle anlamalıyız.
Sahte öğreticiler rahatsız oluyorlar, İsa'nın bu yüceliğini azaltmaya bakıyorlar: “İsa'yı kullanmak istiyoruz, ama o kadar yüce olamaz. Onu aacık indirmek lazım”.
“Tamam, İsa ilktir... ama tek değildir! İsa yücedir, ama özel değildir, Tanrı başkalarla da uğraştı. İsa peygamberdir, İsa kurtarıcıdır, İsa Rab'dir... ama başka Rabler, efendiler de var”.
Ama Pavlus diyor: nono - Hayır: İsa özeldir. Pavlus burada yeni bir öğretiş başlatmadı. Hani hep duyuyoruz ya: “Siz İsa'yı Allah yaptınız”. Hayır, öyle olmadı. Bakın İsa'nın kendisi ne dedi:
Yuhanna 8:58-59
İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım" dedi. O zaman İsa'yı taşlamak için yerden taş aldılar, ama O gizlenip tapınaktan çıktı.
Yahudiler İsa'nın sözlerini hemen doğru anladılar ve Allaha küfür etti diye, onu taşlamakaya kalktılar.
Bu fikir, bu öğretiş o kadar önemlidir ki, bizim kurtuluşumuz ona bağlıdır:
Yuhanna 8:24
İşte, onun için dedim, günahlarınız içinde öleceniz. Çünkü eger inanmazsanız, ben Var Olan'ım diye, günahlarınız içinde öleceniz.
Rom 10:9-10
Hani, eger ağzınla açık açık söylersen, İsa Rab'dir diye, ve yüreğinle iman edersen, Allah onu ölülerden diriltirdi diye, o zaman kurtulacan.”
Ve bunu göstermek için Pavlus gösterecek ki, İsa herşeyi yarattı.
16 Çünkü Onun eliyle her şey meydana getirildi:
- hem göklerdeki, hem de yeryüzündeki şeyler; hem görünen, hem de görünmeyen şeyler;
- ruh krallıkları ve güdücülükleri, ruh hükümetleri ve güçleri.
Evet, her şey Onun eliyle yapıldı ve her şey Onun için yapıldı.
Bu nasıl olabilir: İsa 2000 sene önce doğdu, ama herşeyi o yaratmış? Bir kutuya, bir konservaya bakıyorsun... orada yazıyor: üretim tarihi: Mayıs 2023. Peki, daha önce o burkan, o kutu nerede idi?
İşte, yaratılmak ile doğmak arasındaki fark odur. İsa 2000 sene önce doğdu. Ama onun doğuşu neydi? Melek Meryemanaya ne dedi?
Luka 1:35
“Kutsal Ruh senin üzerine gelecek. 'En yüksek Olan'ın kuvveti, senin üzerine gölge salacak. İşte, tam onun için doğacak evladına 'Kutsal' diyecekler, 'Allahın Oğlu' diyecekler.”
Allahın kendisi insan oldu; daha doğrusu Tanrı tabiyatına insan tabiyatı ekledi.
Ama Allahın Sözü olarak her zaman var idi, her zaman işledi, aktif idi.
Yaratılış 1:3
Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu. Bu buyruk sözü, sonra sadece konuşulan sesler değildi, ama Allahın kendisi.
Her malda bir etiket, yada bir plak var, nerede yapıldığını gösteriyor: “Made in Germany”, “Made in China”, “Türk Malı”. Ama bütün materyalno, maddesel şeylere bakarsak şöyle bir etiket görüyoruz: “Made by Jesus” - “İsa malı”.
İşte onun için sadece Ona hamd getirilmeli, sadece onu önmeliyiz.
Ama yetmiyor bu, hayır, ruh dünyasını da, hani görünmeyen varlıkları da yarattı: - ruh krallıkları ve güdücülükleri, ruh hükümetleri ve güçleri.
İşte, herkes bu konulara merak ediyor. Çünkü burada değişik melekler için, ruhlar için söz konusu oluyor. Ve kaşınıyoruz bu konuda daha fazla öğrenelim:
“Keruvlar kimdir, Seraflar kimdir?” başmelek diye sadece iki ad geçiyor: Mihail ve Cebrail ... yetmedi, haydi 2 tane daha uyduralım: Rafael ve Uriel. Etyopya kilisesi daha hzlı: 7 tane olsun diye Reuel, Sariel ve Yerahmeel de ekledi.
“Melekler hangi materyaldan yaratıldı: toprak mı, ateş mi, rüzgar mı?”
STOP - neden buna merak duyuyorsun... ama bütün bu ruh varlıkları yaratan - ona heyecanlanmıyorsun, İsa sana banal geliyor.
Demek İsa hem dokunabildiğimiz şeylerin, hem de dokunamadığımız şeylerin yaratıcısıdır. Hatta şimdilik ona itaat etmeyen ruhlar, cinler, kötü melekleri bile yaratan İsa'dir. O yüzden Onun adı anıldığında her düşman kaçıyor.
Hatırlıyorum, aramızda iki zayıf kızkardeş, gece 12 bize telefon açtılar: “Çabuk yetişin, burada gelinimiz cinlere tutuldu”. Ben de eşimle hemen yola çıktık. Ama 15 dakka sonra oraya varınca, kızkardeşlerimiz kendileri o cinleri kovmuşlardı bile. Hocaların yapamadığını nasıl yaptılar: sadece İsa'nın adını andılar - ve cinler kaçtı. Bu nasıl olabilir? Çünkü İsa onları yaratandır. Ona yücelik olsun!
Sonra Pavlus devam ediyor
“Her şey Onun için yapıldı. 17 O, her şeyden öncedir. Ve Onda herşey bir arada tutuluyor.”
İki büyük hakikat daha: Değil sadece İsa bütün herşeyi yarattı, ama sorsak, herşey neden yaratıldı? Cevap veriyor: amaç İsa'dır. Sanki krala bir hediye gibi, bir bahşiş gibi.
Kraliçe Elizabet'e 2010 yılında bir devlet ziyareti için Dubay'a gitti. O zaman Dubay'ın emiri olan Sheikh Khalifa bin Zayed Al Nahyan ona tarihte en pahalı bahşişi verdi: pırlanta dolu bir kolye - onlarca milyon dolar değerinde.
İşte, Allahın kendi oğluna verdiği bahşiş daha büyüktür: bütün görünen ve görünmeyen dünyalar.
Ve üçüncü hakikat: İsa herşeyi ayakta tutuyor. Bu dünya, bu evren hep sürmeyecek, yaratıldığı gibi bir gün çözülecek:
2.Petrus 3:10
Rabbin günü bir hırsız gibi gelecek. O günde gökler büyük gürültü ile yok olacak. Her şey, kıyımcıklarına kadar, kızgın ateşin içinde eriyecek. Dünya ve onun üzerinde yapılan işler de büsbütün yanacaklar.
İşte, her hücre, her molekül, her atom titriyor: “Benim sonum ne zaman gelecek acaba?” diye soruyor. Bir gün İsa diyecek “Buraya kadar”. İşte, o kadar güçlüdür.
Zamanımız yetmiyor her konuya yeterince bakalım:
18 O, aynı zamanda bedenin, hani kilisenin başıdır.
Aaa... bugün kiliselerde çok kişi birinci olmak istiyorlar: pahalı, gösterişli rubalar uyduryorlar: “Ben senden daha üstünüm” diye anlaşılsın diye.
Fantazi adlar uyduruyoprlar: Pastor, Peder, Otçe, Episkop, Patriarh, Kardinal, Arhimadrit, Bölge Sorumlusu, peygamber ve en büyük küfür: Apostol. ... sonu yok.
Hepsi yok olsunlar: bir tek ad kaldı - İSA kilisenin başıdır. Hangi yüzle kendinizi bir şey sanıyorsunuz.
Kendinize takabileceğiniz en yüksek ad: yardımcı çoban. Çünkü Başçoban tezlerde geldi mi, ONA HESAP vereceniz. Haydi bakalım: hesap vermeye hazır mısınız?
“O, başlattırandır. O, ölülerden ilk doğandır.”
Son olarak gözlerimizi geleceğe çeviriyor: Ölülerden ilk doğan - ölümün ve ölüler devletinin anahtarı İsa'nın elinde. Ölüm kapımızı çalınca Ona güvenelim.
Son sözünde Pavlus bütün konuyu topluyor:
Öyle ki, kendisi her meselede birinci yer alsın. 19 Çünkü Baba razı geldi, bütün doluluğu Onda bulunsun,
“Birinci yer alsın”. Bugün Olimpiyatlarda altın, gümüş ve bronz madalyaları var. Ama eskiden sadece birinci yerde kalan zaferi aldı. Evet - İsa birinci yerde kaldı. Ama başka kimse yok: sadece ona şan getirelim.
En sonunda bir söz kullanıyor: “doluluk”. Bir şey güzel koktu mu, “aroma” diyoruz. Bu da ona benzeyen bir söz: “Pleroma”. İsa herşeyi dolduruyor. Şişe ağzına kadar dolu... başka şey için yer kalmadı.
Ve sahte öğreticiler de onu anlasınlar: İsa'nın kendisi, onun kişiliği ve doğru öğretişi o kadar dolu, o kadar zengin bir konu ki, size yer kalmadı. Sahte öğretişlere yer kalmadı. Bizim zayıf kardeşlerimizi kandırmaya bakan, yepyeni ruhsal bereketler vaad eden sahte öğreticilere yer kalmadı... çünkü Pleroma İsa'dadır.