(Matta 10:16)
- Bugün İsa bize hayvancılık dersi verecek: 4 çeşit hayvan hakkında konuşacak. Üçüsüne benzeyelim, bir tanesine benzemeyelim, diyor.
- Her dilde insanın karakterini anlatmak için onu bir hayvanın davranışlarına benzetiriyoruz:
- çok kurnaz bir kişiye ne diyoruz: ... adam tilki
- çok kaba ve duygusuz adamlara nasıl denir: ... ayı gibi adam
- inatçı kişileri neye benzettiriyoruz: ... onda keçi inadı var
- ve görüyoruz, İsa da kendi öğrencilerinin karakterini anlatırken, hayvan benzetmelerini kullanıyor. O benim için önemli: İsa benim karakterim için konuştu mu, lazım kulaklarımı açayım, öyle bir kişi olayım.
- Onun için şimdi Matta 10:16 ayetini okuyalım:
“Bakın, ben sizi koyunlar gibi kurtların arasına yolluyorum. Onun için hem yılanlar gibi akıllı, hem de güvercinler gibi saf olun.”
- burada Matta 10'da İsa 12 talebe seçti ve onlara görev verdi. O zaman dedi ki; “Sade İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin”, demek başka halklara konuşmasınlar
- daha sonra İsa 70 kişi yolladı: Luka 10:1 - onlar da sade İsrael halkı içinde çalıştılar
- ama bu dünyadan ayrılmazdan hemen önce İsa bütün öğrencilerini topladı, onlara son bir buyruk braktı, ne yapsınlar:
Matta 28:18-19
Gökte ve yeryüzünde bütün kuvvet bana verildi. 19 Onun için gidin, bütün milletleri öğrenci olarak yetiştirin.
- bu artık sadece İsa'nın seçtiği kişilerini ilgilendirmiyor: Ona iman eden herkes bu buyruğu yerine getirmesi lazım.
- Yuhanna 20:21 “Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum.”
- bizim motivasyonumuz: acımak, kaybolan kişilere karşı sevgi duymak:
Matta 9:36-38
Kalabalıkları görünce onlara acıdı, çünkü sıkıntılı ve perişandılar, sanki çobansız bir sürü gibi. 37 O zaman öğrencilerine dedi: "Harman büyük, ama işçiler az. 38 Onun için, harmanın sahibine yalvarın ki, harmanına işçiler yollasın.
- fark ettiniz mi: Harmanın sahibi neden işçiler yollasın: harman ziyan olmasın diye. İsa'nın kişilere acıması bizim için örnektir. Biz o düşünceye inasnlara konuşuyoruz.
- değil gururdan: “Bakın benim inancım ne kadar güzel” düşüncesi.
- değil hırslan: 'dinimiz ilerlesin', çoğalalım diye.
- değil sevap kazanayım diye: sanki Rabbe getirdiğim her kişi için puan alacam.
- Hayır, nasıl İsa insanlara acıdı ve öyle onlara konuştu, mucize yaptı... aynı biçimde biz de insanlara acıyoruz. Dünyanın başına ne geleceğini bildiğimiz için kişileri uyarıyoruz.
- Peygamber Yunus öyle değildi: Ninive kasabasını uyardı, kişilere gösterdi ki, son gelecek... ama sonra, tepede bir ağacın altında oturdu, bekledi Rab onları yok etsin, gökten ateş yollasın.
- ve gerçekçi olmak lazımsa: asıl problemimiz odur zaten, değil mi? Biz o acıma duygusunu kaybettik. Artık insanlar bizi sadece sinir ediyor. Onlarla anlaşmak istemiyoruz.
- Toplantıda çok güzel anlatıyoruz: “dünyanın sonu gelecek, herşey yanacak, Allah insanları davalayacak” ... ama insanların durumuna alıştık. Avlumuzda yaşayanlar bir gün sonsuz ateşe yollanılacak... o bizi rahatsız etmiyor artık.
- Belki kendi akrabalarımız, karımız, kocamız, evlatlarımız bile kaybolacak... biz o düşünceye alıştık. Artık yüreğimizde hiç duygu kalmadı onlar için.
- özellikle topluluk olarak unuttuk İsa'nın haberini yaymaya. Biz bekleriyoruz, insanlar aramıza gelsinler. Toplantı yerimizi boş gördük mü, biraz üzülüyoruz, ama iş oraya kadar. Hiç düşünmüyoruz bizim sorumluluğumuz var kalkıp kişileri çağıralım.
- Ama İsa diyor: gidin... ben sizi gönderiyorum! Ama nereye? Bu ayet çok kullanılıyor, uzak devletlere misyoner göndermek için. Ve o doğrudur: kilise tarihinin başından beri görüyoruz, nasıl imanlılar Rab için başka devletlere gittiler. Müjdeyi getirenler hep yabancı idi.
- 12 apostol nereye gittiler:
Andreyas: Skitiya (Rusya, Kafkaslar) Filip: Frigiya (Antalya); Matta: İran; Tomas: Hindistan; Tadeyus: Ermenistan; Simun: Mısır, Kuzey Afrika
- Ama herkes o anlamda misyoner olamaz: senin misyon yerin mahallededir. En birinci: benim hanemdekiler: Ben kızanlarımı Rabbe getiriyor muyum. Daha doğrusu: İsa'nın haberini onlara getiriyor muyum... sonra torunlar. Torunlara pahalı I-Phonelar lazım değl, İsa'nın müjdesi lazım onlara.
- İsa diyor: gidin, uğraşın
Matta 10:7
Her nereye giderseniz şu haberi bildirin: 'Gökün krallığı yakınladı'.
- demek biz sanki bir kralın hellallarıyız: onun gelişini insanlara bildiriyoruz. “Kral gelecek, sen de ona göre hazırlık yap!” diyoruz.
- bu, insanlar için tövbe demektir. Önce Yahya, sonra İsa, sonra apostollar... bütün İncilde görüyoruz, nasıl Allahın kralığının yakınlaması, kişler için tövbe demektir. - Evet, çünkü biz gelecek krala uygun değiliz:
2.Kor 5:11-21
Ve madem biliyoruz, Rab'den korkmak ne imiş, insanları inandırmaya çalışıyoruz.... O, İsa Mesihte bizi kendisi ile barıştırdı. Bize de barışıtırma işini emanet etti. Hani şöyle: 19 Allah Mesihte idi ve Onunla dünyayı kendisiyle barıştırdı. İnsanların suçlarını onlara saymadı. Bize de barıştırma sözünü emanet etti. 20 Çünkü Mesihin diplomatlarıyız. Allah sanki bizim ağzımızla çağırıyor. Mesihin yerinde yalvarıyoruz: Allahla barışın! 21
- Evet, bizim haberimiz budur: Allahla barışın. Ama bu demek oluyor ki, dakkada barışık değilsin, dakkada Allahla aran iyi değil, dakkada düşmansınız.
- Demek, iyi haberi anlatabilmek için, en birinci insanlara kötü haberi açklamak gerek: sende bir problem var!
- İsa burada apostollara mucize yapma gücünü veriyor “Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltirin, lepralıları temiz kılın, kötü ruhları uğratırın. Bedava aldınız, bedava verin.” (Matta 10:7)
- Ama lazım bu iki meselenin arasındaki bağlantıyı doğru anlayalım: mucizeler ambalajdır, opakovka: içindeki mal başka: Allahın krallığı. Birçok kişi ambalajı istiyorlar, ama asıl malı aramıyorlar.
- İsa'nın kral olması, normal insana iyi gelmiyor: herkes serbest olmak istiyor. BEN yapacam, BEN gidecem, BEN alacam... kimse bana karışmasın, kimse bana akıl vermesin. Ben yapacam, ama bana yapamazlar. - işte, insan tabiyatı budur.
- Romalıların atasözü: “Homo hominem lupus est” - “İnsan insana kurttur” - insanın asıl, normal tabiyatı kurt tabiyatıdır. Yırtıcı ve acımasız.
- onun için İsa'nın haberi insanın tabiyatına ölüm demektir: onu kabul ettin mi, serbest değilsin artık, senin başında bir efendi var. İsa'ya RAB demek odur. Onun için kurt olan insanlar onu istemez, haberciye karşı dönerler, ona saldırırlar.
- burada bir problem var: nasıl kurtlara konuşabilirsin. Brak konuşmayı, nasıl hayatta kalabilirsin? Onlardan daha sert, daha yırtıcı, daha acımasız olmak lazım - öyle değil mi? Belki aslan olasın... o zaman oluyor. Ama bakalım İsa ne diyor; o kurtların arasında nasıl olmalıyız :
- “ben sizi koyunlar gibi kurtların arasına yolluyorum.”... koyunlar, hatta Luka diyor 'kuzular'. Ne? Olamaz: İsa istiyor kuzu olalım? Burada mantık yok, logika yok; kurtlar onu bir anda parçalar.
- Bir çobanın olayını okudum: bir gecede iki kurt 209 tane koyun öldürdüler, ya da yaraladılar. - Koyunun hiç şansı yok.
- Sanki 5 yaşında bir kızana boks eldivenleri giydiriyorsun, ringe atıyorsun ve dünyanın boks şamipyonuna karşı dövüşütürüyorsun (Kilçko)
- İsa mahsustan anlatıyor ki, Allahın krallığına yaymak işi insanca olmayacak, hayatta olmayacak. Eğer kendi gücümüze, ya da aklına kalsak, onun haberini yayamayacaz.
- Her hayvanın savunması var. Bir organ var, neyle kendini başka hayvanlarına karşı savunsun: boynuzlar, dişler, pançalar, zehir, ya da güçlü bacakları var kaçabilsin.
- Ama koyunların hiç bir şeysi yok: bütün savunmasızdır. Ama bu laf aslında doğru değil: onların savunması ÇOBANdır.
- Çoban bakıyor kendi koyunlarına, Davud Mezmur 23'te diyor: "senin çomağın ve değneğin bana güven verir".
- ve burada büyük kontrast var: dünya insanları kurt... onu anladık. Ama Rab diyor: sen kuzusun. Onu gerçekten diyebilir misin. Tek silahın Rab mı kaldı? Yoksa sende daha dişler, pançalar ve otalak kaldı mı?
- Daha kendini güveniyor musun? “BEN yapacam!” diyor musun? Kavgacı, kendi hakkını arayan, kendini kimseye ezdirmeyen bir kişi misin?
- Yoksa 'yavaş' bir kişi mi oldun? İsa en başta demişti: 'Ne mutle yavaş olanlara, çünkü yeryüzünü miras alacaklar” ... sende bir kuzu tabiyatı oldu mu?
- Ve burada çok ilginç bir durum var: İsa bizi koyunlar gibi kurtların arasına yolluyor... ama bir vakıt biz de kurt idik.
1.Kor 6:9-11
“Hiç aldanmayın! Ne zinacılar, ne puta tapanlar, ne gezginciler, ne homoseksüellik yapanlar, ne de onu yaptıranlar, 10 ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne içkiciler, ne küfürcüler, ne de dolandırıcılar Allahın krallığını miras almayacaklar. 11 Ve bazılarınız böyle idiniz. Ama Rab İsa'nın adıyla ve Allahımızın Ruhu ile yıkandınız, kutsal kılındınız ve suçsuz kılındınız.”
Titus 3:3-5
“Çünkü biz de bir vakıtlar anlayışsız idik: seslemezdik, aldatırılırdık, türlü çeşit isteklere ve zevklere hizmetkârlık ederdik, kötülük ve kıskançlık içinde yaşardık, kin dolu birbirimizden azlaşmayan kişiler idik. 4 Ama Allah kurtarıcımızdır. Onun iyiliği ve insanlara olan sevgisi açıklandı. 5 O, bize acıdığı için bizi kurtardı, değil bizim yaptığımız doğruluk işlerimizle. Yıkanıp yeniden doğduk, Kutsal Ruh bizi yeni kişi yaptı - öyle kurtulduk.”
- İşte, kurtlara karşı öyle davranmalıyız. Kurtları yola getiren bu olacak: imanlının yeni tabiyatı. Kurtlar, yani imansızlar, onu fark ettiler mi, o zaman sözlerimizde kuvvet olacak.
Efesliler 4:23-29
eski insanı soyasınız (eski insan da aldatırıcı isteklerle çürüyüp gidiyor). 23 Akıl ve düşüncede yeni olasınız. 24 Ve yeni insanı giyiyesiniz (yeni insan da öyle yaratıldı ki, asıl doğruluk ve kutsallıkla Allaha benziyor).
- bak, fark ettin mi: soymak ve giyinmek. Sen bir düğüne gittiğin zaman üstün başına dikkat ediyorsun. Bir seçim yapıyorsun: bunu giymiyecem, onu giyecem.
- aynı onun gibi bir seçim yapıyorsun: bu karakteri kullanmayacam, öyle bir kişi olacam ve ayeti okumaya devam ettik mi, bize daha detaylı anlatacak, kuzu olmak ne demekmiş. 4 konuya bakıyor, ve hepsi mahalle için çok geçerli:
(1) 25 Onun için bütün yalancılığı bir tarafa atın. 'Herkes komşusuna hakikatı konuşsun', çünkü biz birbirimizin parçalarıyız.
(2) 26 Kızdığın vakıt günah işleme. Güneş senin kızgınlığının üzerine batmasın. 27 Şeytana fırsat vermeyin.
(3) 28 Kim eskiden çalmışsa artık çalmasın. Onu yapacağına işlesin, kendi elleri ile iyi olanı yapsın. Öyle ki, elinde avucunda olsun, neyi muhtaç olanlarla paylaşsın.
(4) 29 Ağzınızdan hiç edepsiz bir laf çıkmasın. Sesleyenlere ne lazımsa, onlara kuvvet veren ne ise, onlara fayda getiren ne ise, sade öyle şeyleri konuşun.
- te, mahallede evangelizatsya, mahallede misyonerlik bu demek: bütün yalanlardan uzak durmak - sinirlerimize hakim olmak - para konusunda dürüst olmak ve sözlerimizi kontrol etmek.
- İsa iki hayvanı daha örnek veriyor, onlara benzer olalım
“yılanlar gibi akıllı olun”
- dikkat edin: sözler bütün KK'ta aynı anlam taşımıyorlar. Ayetlere dikkatle bakmak lazım. İsa demiyor yılanlar olun, ama yılanlar gibi akıllı olun. Biz yılanın sahtekarlığını, sinsiliğini kopya etmiyoruz, ama onun akıllılığını kopya ediyoruz.
- yılanlar kendini korumak için herşeyi yaparlar. Tehlikelerden uzak dururlar. Boşu boşuna riske girmiyorlar.
- aynı onun gibi İsa da bize akıl veriyor: senin çobanın var, o demek değil ki, her istediğini yaparsın, o da seni kurtaracak.
- Matta 4'te İsa'nın 2. denenmesinde onu görüyoruz: “At kendini aşağa. Rab meleklerine buyruk verecek, seni ellerinde taşısınlar”... öyle olmuyor.
Matta 23:23
Size bir kasabada fenalık yaptılar mı, öbür kasabaya kaçın.
- İsa kendisi öyle yaptı: Luka 9 - İsa öğrencileriyle Samiriyelilerin bir kasabasına geldi, orada kalmak istiyorlar. Ama köydekiler onu istemiyor.
"Efendimiz, ister misin, biz buyuralım, gökten ateş yağsın, onları bitirsin?"
55 Ama İsa dönüp onları azarladı: "Siz bilmiyorsunuz ki, hangi ruhtansınız. 56 Çünkü İnsanoğlu gelmedi, insanların hayatlarını maf etsin, ama geldi onları kurtarsın."
Sonra başka bir köye gittiler.
- öğrenciler konflikti istediler, ama İsa yılan gibi akıllı idi ve uzaklaştı.
- gereksiz problemlerden kaçıyoruz. Yeterince problemler kalacak. Kimi durumlardan kaçamayız. Artık son çare olarak Rab için şahitlik yapmak lazım. Ve gerekirse acı çekecez, hatta ölecez.
- o zamana kadar provokasyonlardan uzak duracaz.
- İsa istemiyor o 'yılanlar gibi olun' lafını yalış anlayalım. Onun için hemen arkasından başka bir benzetme yapıyor: “güvercinler gibi saf olun”
- güvercinin beyaz tüyleri her zaman saflık, temizlık için sembol olmuştur
- Demek, kişilere Allahın krallığını anlatırırken, içimizde ne sahtekarlık, ne de ikiyüzlülük olsun:
2.Kor 4:2
Saklı olan ayıp şeylere sırt çevirdik. Ne kurnazlıkla yaşıyoruz, ne de Allahın sözünü değiştiriyoruz. Ama Allahın önünde hakikatı ortaya koyuyoruz. Ve bununla kendimizi bütün insanların duygusuna tanıştırıyoruz.
- demek yok kişileri kandırmak: mesela önce insanlara anlatırıyorsun ne kadar güzeldir İsanın yolu. Sonra, onları bşr kere kazandın mı, ama şimdi mecbursun... Yehovistler onu yaparlar.
- Apo 20:27 Pavlus konuşuyor Efes topluluğunun önderlerine:
“Çünkü hiç çekinmedim, Allahın bütün planını size bildireyim.”