14 Ferisiler gene, dışarı çıkıp İsa'ya karşı birbirlerine danıştılar, nasıl Onu yok etsinler.
15 Ama İsa bunun farkındaydı ve oralardan çekildi. Çok kişi Onun arkasından gittiler; İsa da hepsini iyileştirdi. 16 Ama onlara ısmarladı, Onun adını yaymasınlar. 17 Öyle ki, peygamber İşaya'nın ağzından söylenen şu söz yerine gelsin:
18 "Bakın, benim seçtiğim hizmetçim. Benim sevgilim, Onunla ferahlanıyorum.
19 O, kavga etmeyecek, bağırıp çığırmayacak. Sokakta kimse Onun sesini duymayacak. 20 Doğruluk yengiyi kazanacak. Ona yengiyi kazandıran da benim hizmetçimdir.
O zamana kadar ezilmiş bir kamışı kırmayacak, tüten bir fitili de söndürmeyecek. 21 Ve Allahsız milletler Onun adına umut edecekler."
- Ferisiler İsa'ya suçlama yaptılar: Sen kutsal Şabat gününü bozuyorsun ve öyle öğretiriyorsun
- İsa gene Şabat gününün asıl anlamını ortaya çıkarırdı: iman etmek
- buradaki konflikt sadece İsa ile Ferisilerin arasında değildi: bütün halk ona katıldı
- Halk bir parça Ferisilerden bıktıydı:
Matta 23:2-4
Musa'nın iskemlesinde artık kanun muallimleri ve Ferisiler oturuyor.
4 Ağır ve zor taşınan yükleri hazırlıyorlar, sonra da onları insanların omuzlarına bindiriyorlar. Kendileri gene, onları kaldırmak için bir parmak bile oynattırmıyorlar.
- sıradan bir Yahudi yetmedi Romalıların altından ezilirdi - bir de Musa'nın kanunu ona yük olurdu – Ferisilerin açıklamasına göre
- İsa gösterdi, nasıl Allahın kanunu tutuyoruz: sevgi ile – eğer senin yüreğinde sevgi varsa, o zaman kanunun buyruklarını zaten otomatik yerine getirecen
- ama sevgi yoksa o zaman senin en titiz< davranışın bile sana fayda getirmeyecek
Galatyalılar 5:14
Çünkü bütün Allah kanunu bir sözde tamamlanıyor: 'Komşunu kendin gibi sev'.
Yakup 2:8
Ama Kutsal Kitaba göre kralın kanunu şudur: "Komşunu kendin gibi seveceksin!". Onu yerine getirdiniz mi, iyi yapacanız.
Romalılar 13:10
Komşusunu kim severse, kötülük işlemez. Ve böylelikle sevgi, Allah kanunun tamamlanmasıdır.
- devam etmeden sana sorayım: sende o Allah sevgisi var mı, sende o komşu sevgisi var mı? Eğer yoksa, neden burada duruyorsun: alışkanlık mı?
- senin yüreğinde var mı sevgi, yoksa senin imanın Ferisilerinkine mi benziyor: sade bir kalıp ama içi boş?
- Ferisiler onu anlamadılar – sandılar ne kadar küçük ayrıntılarla insanın hayatını kontrol edersen, o kadar iyi yapacan: insanın her bir hareketi lazımdı bir kategoriye düşsün: helal mı, haram mı?
- Musanın kanununda: Şabat gününde iş yapmayacaksın – ekinleri dövmek iştir – onun için yasaktır
- ama Ferisiler daha da öteye gittiler: İsa, öğrencileriyle bir Şabat gününde tarladan geçerken birkaç ekinleri kopardılar, ellerinde ovdular ve çiğnediler
- bu hareket Ferisilere göre iş sayılırdı: öğürtürmek, sanki kocaman bir değirmen taşına çuvallarla ekin getirmişsin, taşları döndürmüşün ve kürekle ekinleri savuımuşun
- İsaya maana buldular insanlara şifa verdiği için – neden: bu doktorluk sayılırmış, doktorlar da lazım cumartesi günü iş yapmasınlar
- İsa gene, büyük bir otorite ile, Ferisileri azarlıyor – bu halkın hoşuna gitti ve İsa'nın tarafını tutmaya başladılar – zaten bıktılar o dinsel yüklerden
- Ferisiler anladılar kiş, eğer bir şey yapmasalar, halkın desteğini kaybedecekler ve güçlerini kaybedecekler
- onun için karar aldılar: İsa lazım ölsün, yok olsun – İsa'nın da o planlarından haberi oldu
- soru: sen o durumda olsaydın, ne yapacaydın? Ya da: İsa o durumda ne yapabilirdi?
- en akla yatkın şey: sen halkı ayaklandır, Ferisileri kovsunlar – halk zaten azdan beklerdi
“Çok kişi Onun arkasından gittiler; İsa da hepsini iyileştirdi. 16 Ama onlara ısmarladı, Onun adını yaymasınlar.”
- İsanın amacı değildi, halk içinde bi devrim (revolutsya) başlatsın – ama herkese sevgi gösterdi
- onun adı yayılmnasın diye buyurdu: onun için insanlara yakın olmak ünlü ve güçlü olmaktan daha önemli idi
- Bu, Yeşaya 42:1-4'ten bir aktarma, citat – Yeşaya kitabında dört uzun parça var. nerede gelecek Rabbin Kulu, Rabbin hızmetçisi için konuşuyor
- birçok kişi buna bakıp şaşıyorlar: “Değil mi, İsa Allahtır?”
- evet... en büyük sır zaten budur: Allah kendi kendi alçaltırdı... kral iken bir hizmetçi oldu... krallık rubalarından soyunup işçi bagajını gıydı
- sonra: Türkçede öyle bir anlayış var, sanki her insan Allahın kulu (“Bir Allahın kulu yoktu”)... ama KK'ta anlayış başka: insanlar Allaha hizmet etmiyorlar, kendi bencilliklerini ve başka bir lafça Şeytana hizmet ediyorlar
- ancak seçili birkaç kişi Allahın kuludurlar, ona hizmet ediyorlar
- işte İsa'nın özelliği, işte onun karakteri: kılıçla değil – sözleriyle düşmanlarını yenecek
- bir hizmetçiye yakışmıyor, naara yapsın, kişilerin dikkatini kendisine çeksin
- İsa'da öyle bir güç, öyle bir kuvvet vardı, gelmiş geçmiş peygamberlerin ve bütün Allah adamların gücünden daha fazla: herkese bir bakışla, bir sözle şifa verebildi
- bir sözle ölüyü diriltirdi, bir söz söyledi ve bütün düşmanları korku ile onun önünde yere düştüler
- ama gene de onu kullanmadı: kendini alçaltırdı... kavgadan uzak durdu
- Rab aynı tabiyatı kendi öğrencilerinden de bekliyor
Luka 9:54-55
Öğrencilerinden olan Yakup ve Yuhanna bunu görünce dediler: "Efendimiz, ister misin, biz buyuralım, gökten ateş yağsın, onları bitirsin?"
55 Ama İsa dönüp onları azarladı: "Siz bilmiyorsunuz ki, hangi ruhtansınız. 56 Çünkü İnsanoğlu gelmedi, insanların hayatlarını maf etsin, ama geldi onları kurtarsın."
2.Timoteyus 2:24-25
Ve Rabbin hizmetçisi lazım kavga etmesin, ama lazım herkese yumuşak davransın, öğretirmeye hazır olsun ve kendisine yapılan haksızlıklara karşı sabretsin. 25 Lazım, kendisine karşı gelenleri alçakgönüllükle terbiyeye çeksin. Belki de Allah onlara tövbeyi verecek, hakikatı tanısınlar.
- sana bir haksızlık yapışdı mı, ya da sen acık sinirlendin mi, hemen bağırıp çığırıyor musun?
- o zaman anla ki, o Mesihin tabiyatı değildir... o kendisi öyle değildir, ve senden de bekliyor başka olasın... onun tabiyatını giy
Mezmur 1:
1 Ne mutlu o adama ki, kötülerin aklına uymaz,
günahkârların yolunda yürümez ve alaycıların ortasında oturmaz;
2 ama zevkini RAB'bin kanunundan alır,
ve gece gündüz bu kanun üzerinde düşünür.
3 O, akar sular kenarına dikilmiş ağaç gibidir,
yemişini zamanında verir, ve yaprakları hiç solmaz,
her yaptığını başarır.
Yeremya 17:7-8
Ne mutlu RAB'be güvenen insana, Güveni yalnız RAB olana! 8 Böylesi su kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, Köklerini akarsulara salar. Sıcak gelince korkmaz, Yaprakları hep yeşildir. Kuraklık yılında kaygılanmaz, Meyve vermekten geri durmaz.
- evet: Rab istiyor, her bir Mesih imanlısı öyle olsun: 100 senelik kocaman bir ağaç gibi:
hem gölge, hem yemiş veriyor
- demek, bereketli bir hayat: başkalarına teselli, umut veren bir hayat – Allahın kurtuluşunu tanıtan bir hayat
- sağlam bir ağaç: Hiçbir şey onu sarsmayacak: en hızlı fırtınada başka ağaçlar kırılsa da, havaya uçarsa da, o ağaç dimdik duracak
- sen öyle bir imanlı mısın? Yoksa İsa'nın anlattığına mı benziyorsun: kırılmış bir kamış – bütün bitkilerden hrastenielerden en zayıfı
- ancaaak, edvaaam, son gücüyle ayakta duruyor... tam kırılmak, tam yok olmak üzere
- kamışlar da su kenarında büyüyorlar – demek aynı besi alıyorlar, ama nasıl olursa, aynı rezultat vermezler.... zayıf kalıyorlar
- kimi kamışlar o kadar zayıf ki, iki parmakla onları kırabilirsin
– birçok imanlı da öyle: küçücük bir laf işitsinler toplulukta: “Aaa... madem öyle, ben bir daha gelmeyecem buraya”
- aacık bir zorluk olsun hayatlarında: “Aaaa.... naş Allah idi bu Allah? Değil mi, İsa geldi bizim hastalıklarımızı ve zorluklarımızı taşımaya?”
- imanlı aydınlık vermek için seöildi, kurtuldu
Matta 5:14-16
1Dünyanın aydınlığı sizsiniz. Tepe üzerine kurulan kasaba saklı kalamaz. 15 Kimse de bir lamba yakıp onu bir teknenin altına koymaz. Hayır, onu bir mumluğun içine koyar, öyle ki, evdekilerin hepsine aydınlık versin. 16 Aynı onun gibi, sizin de aydınlığınız insanların önünde parlasın. Öyle ki, sizin iyi işlerinizi görüp gökteki Babanızı şanlasınlar.,
- tema: iyi işler = iyilik yapmak – sen son defa ne zaman herhangi bir iyilik yaptın?
- “Ama ben kötülük de yapmıyorum” - senin hayatın tepe üzerinde kurulmuş bir kasababaya benziyor mu? Başkalarına aydınlık veriyor musun? Sen onları özendiriyor musun, iyi işler yapsınlar?
Daniel 12:3
Bilgeler (= anlayışlı imanlılar) gökkubbe gibi, birçoklarını doğruluğa döndürenler yıldızlar gibi sonsuza dek parlayacaklar.
Sül.Özd. 4:18-19
Kötülerin yolu zifiri karanlık gibidir, Neden tökezlediklerini bilmezler.
Oysa doğruların yolu şafak ışığı gibidir, Giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir.
- 'giderek' – demek: gittikçe daha fazla aydınlık olacak – Rab bekliyor, imanlı hayatımızda büyüyelim – bekliyor senin hayatın hep daha fazla başkalarına bir tat versin, yol gösteresin
- ne yazık ki, bizim aramızda bile birçok kişilerin hayatı öyle değil: bunca senen imanlı olduktan sonra gene bir şey yok... kuru kuru toplantıya gidiyoruz, yüreğimiz boş olarak
- belki senin imanlı hayatın bu tüten fitile benziyor... bir bebek üfleyip onu söndürebilir
Kurajlı ol: Rab seni söndürmeyecek, seni kırmayacak
- iyi ki Rab bizim gibi düşünmüyor: “Aaa... o mu? Brak onun hayatı sırada değil, lazım onu topluluktan atalım”
- Kaç defa kişiler bana gelip bazı kardeşler için ağlaştılar: “Bak, bu ayette ne yazıyor? Nasıl onu da aranızdan atmadınız?”
- Ben de diyorum: “Aslında haklısın. Ama İncilin standardını 100% uygularsak, kimse toplantıda kalmayacak”
- İsa'nın işi değil, imanlıları kırmak, söndürmek...
- o bir ortopedist gibi kırık kemikleri, kırık imanlıları sarıyor, gipsa koyuyor düzelsinler ... nerede biz hemen hazırız o bacağı keselim
- o ateşi körüklemek istiyor... korların içinde en ufak bir kıvılcım kaldıysa, o senin önünde diz çöküp üfleyecek, yeniden hızlı bir ateş yanana kadar