Titus 2:1-6
Titus 2:1
Sen gene, sağlam öğretişe yakışan şeyleri söyle:
Burada 4 grup imanliya akil verýor nasil davransinlar/ Yani, imanlılara buyruk veriyor. Bu ancak doğru öğretişi anladıktan sonra mümkündür
Rom 2:4
Allah yavaşlık, dayanmak ve sabırdan yana çok zengindir. Ama sen galiba bu zenginliği hor görüyorsun. Sen galiba bilmiyorsun ki, Allahın yavaşlığı seni tövbeye getirmek istiyor.
Rom 6:14
"Günah sizin efendiniz olmayacak. Çünkü kanun altında değilsiniz, merhamet altındasınız."
Rom 12:1
"acıyan Allahın adına size yalvarıyorum" - önce Allahın merhametini anlamak gerek
1.Yuh 3'te imanlının 3 yaşına baktık: çocuklar - gençler - yaşlılar. Orada beden yaşına bakmazdık, ama imandaki staja.
Ama bu şimdiki ayette: beden yaşına bakıyoruz: Bir genç erkek - genç kadın - yaşlı erkek ve yaşlı kadından ne bekleniyor.
2 Yaşlı erkekler ağırbaşlı olsunlar. Kendini kontrol eden ve aklı başında olan kişiler olsunlar. İmanda, sevgide ve dayanmakta sağlam olsunlar.
“yaşlı erkek”: aksakal = dışarıdan belli oluyor ki, sen başkasın. Artık öyle bir dereceye gelmişin ki, delikanlı değilsin, kanın deli değil artık, kaynamıyor.
genç adam kızlara bakıyor, onlaarın peşinden gidiyor, paralar, arabalar, dalavera ... daha fazla, daha fazla
yaşlı adam artık bu hayatın şeylerinden doymuş, ona enteresan gelmiyor
hani diyoruz ya: "Şimdiki akıl 30 sene önce bende olsaydı" - Peki, şimdi gerçekten akıllandın mı? Yaşlandıkça gerçekten daha akıllı mı oldun?
Yaşlı bir kişinin hayatında bir tecrübe oldu - artık her olaya o kadar fazla telaşlanmıyor, sinirlenmiyor ... başkalarının hatalarına o kadar sinirli tepki göstermiyor
aramızdaki yaşlılar: bu sizi mi anlatıyor?
İmanda, sevgide ve dayanmakta
Pavlus aynı o 3 karakter özelliği Timoteyus'a söylüyor. Yani her önderde bunlar lazım olsun.
Çünkü YA'da önderlere 3 ad veriyor: yönetmen, çoban ve ihtiyar ... yani her yaşlı erkek topluluğun gütmesi için gereken özelliklere sahip olmalı = her an göreve geçmeye hazır olsunlar.
1.Tim 6:11
"Ama sen, ey Allah adamı, öyle şeylerden kaç ve doğruluğun, Allah korkusunun, imanın, sevginin, sabırın ve alçakgönüllülüğün peşinden koş!"
Bir görev için YA'da 3 ad geöiyor: episkopos (gözetmen) - poymen (çoban) - presviter (ihtiyar)
episkopos buyruk vermekle güdüyor - poymen yardım etmek ve acımakla güdüyor - ama presviter sadece örnek olmakla güdüyor... hiç konuşmadan.
daha gençler senin hayatına baktıkları zaman sana imreniyorlar mı? diyor lar mı ki, "Te ben de onun gibi olmak istiyorum"=
3 Yaşlı kadınlar da aynı onun gibi öyle davransınlar, nasıl kutsal kişilere yakışırsa: zem etmesinler, fazla şaraba esir olmasınlar ve iyiliği öğretiren muallimler olsunlar
- yaşlı kadın: bir kadın ne zaman yaşlı sayılıyor... ne zaman görevleri azalıyor, boş vaktı oluyor. O zaman soru nedir: bu boş vakıtla ne yapacan?
Onu fayda getiren işlerle mi dolduracan, yoksa boş şeylerle mi?... iki tane kötü örnek veriyor: kötü laflar ve içki
zem yapmak: kişinin arkasından kötü sözler konuşmak, eleştirmek, maana bulmak
bu tabii ki, en kötü toplantıda oluyor. Yaşlı kadınlar kendilerini çekilip kilisede artık faydalı, başkalarına bereket getiren bir hayat sürmeli, çünkü artık boş vakıtları çok.
ama birçokları yıkıcı laflar yapıyor
İlk kiliselerde önderler ve diyakonların yanısıra "dul Kadınlar" diye bİr görev vardı, topluluk onlara bakardı, onlar da bütün hayatını topluluğun hizmetine vermişlerdi
1.Timoteyus 5:9-14
"Bir dul kadın, yardım sırasına yazılmak için lazım şöyle olsun: - en azında altmış yaşında, - sade bir erkekle evlenmiş, 10 - hep iyilik yapıyor diye biliniyor, - kızan büyütürmüş, - misafirleri kabul etmiş, - kutsalların ayaklarını yıkamış, - sıkıntıda olanlara yardım etmiş, - bütün iyi işlerde devam etmiş."
11 "Ama daha genç olan dul kadınları yazma. Yoksa koca arayacaklar, gezginciliğe meraklanacaklar ve böylelikle Mesihe karşı gidecekler. 12 Baştaki imanını bir kenara atıp davalanacaklar.
13 Aynı zamanda evden eve gezip aylak durmaya alışacaklar. Yetmiyor o kadar, bir de layık olmayan şeyleri konuşup, laf gezdirmeye ve her işe burnunu sokmaya da alışacaklar.
14 Onun için istiyorum, daha genç dul kadınlar evlensinler, kızan doğursunlar, evlerine baksınlar ve hiç bir meselede düşmana fırsat vermesinler, bizi kötülesin.
Her yaşlı kadın dul değildir, ama aynı karaktere sahip olabilir, burada yazıldığı gibi yaşayabilir.
GENÇ KADINLARa ders vermek. - sen bekliyorsun, bir kişi gelip sana görev mi versin? Gerek yok: burada sana görev veriliyor!
İbr 5:12 - şimdiye kadar lazımdı muallim olasınız - var bir oftsyalno görev muallim, hani yetkiyle toplulukta herkesin önünde ders vermek, bir de neofitsyalno, gayri resmi bir muallim olmak - ve bütün kadınlar buna çağrılıyor.
Bizde burada bir soğukluk var: herkes bekliyor, 'pastor' gelip daha gençlerle anlaşsın.. ama bu görev aslında bütün kadınlara düşüyor!
Peki ne öğretsinler... ?
a.4 Öyle ki, genç kadınlara şunları öğretirsinler:
- kocalarını + çocuklarını sevmeyi
- kadının hayatında en büyük görev, en şerefli durum budur: hanesindekileri etkilemek, sevgi dolu bir yuva yaratmak
- ben buna diyorum: 'karakter fabrikası'
koclarını sevmek: Efes 5'te Pavlus yazıyor: ERKEKLER lazım kadınlarını sevsinler, kadınlar gene boyun eğsinler. Bazı kadınlar burada yanlış bir vurgulama yapıyor... ama bu ayette açıkça yazıyor: karı koca arasında sevgi lazım iki taraflı olsun.
çocuklarını sevmek: hangi kadın kızanlarını sevmez ki? Ama madem Pavlus bunu yazıyor, demek otomatik olmuyor.
Sen bir ana olarak kızanların kafalarına ne ekiyorsun? Hangi değerleri koyuyorsun oraya? Kızan büyüyünce senden ne öğreniyor?
Önemli olan nedir: sevgi, saygı, imanla yaşamak, Allahı birinci yere koymak, hizmet etmek, paylaşmak, insanları hor görmemek ve en büyük: acımak, merhamet etmek?
Yoksa: kurnaz ol, kimse seni ezdirmesin, bedenin ruhundan daha önemli, altınlar, mobilyalar (merdivenlerde oynayan kızanlar), komşular ne desin?, mal sevgisi, gurur ... öyle şeyler mi?
a.5 - akıllı olmayı, - namuslu olmayı, - evciman olmayı,
Kadının doğal çevresi, onun krallığı evidir
- iyi yürekli olmayı, - kocalarını seslemeyi.
Öyle ki, Allahın sözüne karşı konuşulmasın.
11 Kocası ona yürekten güvenir Ve kazancı eksilmez. 12 Kadın ona kötülükle değil, Yaşamı boyunca iyilikle karşılık verir.
13 Yün, keten bulur, Zevkle elleriyle işler. 14 Ticaret gemileri gibidir, Yiyeceğini uzaktan getirir. 15 Gün ağarmadan kalkar, Ev halkına yiyecek, hizmetçilerine paylarını verir.
16 Bir tarlayı gözüne kestirip satın alır, El emeğiyle kazandığı parayla bağ diker. 17 Giyinip kollarını sıvar, Canla başla çalışır. 18 Ticaretinin kârlı olduğunu bilir, Çırası gece boyunca yanar.
20 Mazluma kollarını açar, Yoksula elini uzatır. 21 Kar yağınca ev halkı için kaygılanmaz, Çünkü hepsinin iki kat giysisi vardır.
25 Güç ve onurla kuşanmıştır, Geleceğe güvenle bakar. 26 Ağzından bilgelik akar, Dili iyilik öğütler. 27 Ev halkının işlerini yönetir, Tembellik nedir bilmez.
28 Çocukları önünde ayağa kalkıp onu kutlar, Kocası onu över.
KK'a göre kadın hiç bir zaman sadece 'ev kadını' değildi, ama çok aktif ve serbest bir hayat yaşıyor. Erkek kadar saygınlığı ve özgürlüğü vardır.
Ama 50-60 sene önce ne oldu? - Evde kalmak baskı sayılmaya başladı, mahpusçuluktur... erkekler sizin özgürlüğünüzü çaldı... lazım haklarınızı isteyesiniz!
Kadınları kızanlarından ayırdılar, fabrikalara tıktılar, köle ettiler ve devlet propagandasıyla herkesin beyinini yıkadılar. Kadınlar artık kölelğini serbestlik olarak kutluyorlar.
Sonra aylıklarını öyle ayarladılar ki, sen istesen de olmuyor, artık mecbur kadın-erkek çalışsın
Sül.Özd. 31'de kadın ticaret yapıyor... yani kendi zamanının efensidir, Smyana... praznik... poçivka ... bu temalarda kendisi karar veriyor.
Hangi yaşam tarzı daha çekici?
Ve yaşlı kadınlar, özellikle bugünlerde hayatını buna versinler: genç kadınlara yol göstersinler, nasıl evde kalabilsinler, ailelerinden uzak kalmasınlar.
6 Aynı onun gibi, genç erkeklere de buyur, akıllı olsunlar.
Btün bu 4 grupa aynısını söyledi: Akıllı olun ! - sanki en büyük ihtiyaç budur. HİKMET
- hikmetin iki parçası var: en başta bilgi - sonra, o bilgiyi doğru yerde kullanma gücü
- yani: hayatında doğru kararlar alalım:
Süleyman'ın Özdeyilerinde HİKMETİN önemi
1:20 Bilgelik dışarıda yüksek sesle haykırıyor, Meydanlarda sesleniyor.
1:21 Kalabalık sokak başlarında bağırıyor, Kentin giriş kapılarında sözlerini duyuruyor:
1:22 "Ey budalalar, budalalığı ne zamana dek seveceksiniz? Alaycılar ne zamana dek alay etmekten zevk alacak? Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek?
8:1 Bilgelik çağırıyor, Akıl sesini yükseltiyor.
8:2 Yol kenarındaki tepelerin başında, Yolların birleştiği yerde duruyor o.
8:3 Kentin girişinde, kapıların yanında, Sesini yükseltiyor:
8:4 "Ey insanlar, size sesleniyorum, Çağrım insan soyunadır!
8:5 Ey bön kişiler, ihtiyatlı olmayı öğrenin; Sağduyulu olmayı öğrenin, ey akılsızlar!
8:6 Söylediğim yetkin sözleri dinleyin, Ağzımı doğruları söylemek için açarım.
9:1 Bilgelik kendi evini yaptı, Yedi direğini yonttu.
9:2 Hayvanlarını kesti, Şarabını hazırlayıp sofrasını kurdu.
9:3 Kentin en yüksek noktalarına gönderdiği Hizmetçileri aracılığıyla herkesi çağırıyor:
9:4 "Kim safsa buraya gelsin" diyor. Sağduyudan yoksun olanlara da, "Gelin, yiyeceklerimi yiyin, Hazırladığım şaraptan için" diyor.
9:6 "Saflığı bırakın da yaşayın, Aklın yolunu izleyin.
Neden aramızda bilgiye önem verilmiyor? Neden mallar daha önemli? Neden biz imanlılar olarak Süleyman gibi dua etmiyoruz. o Rabden ne zenginlik, ne de güç, ne de uzun ömür diledi... ama HİKMET
Bu hem yeryüzündeki hayatımızda yardım edecek, hem topluluktaki ilişkileriizde yardım edecek.