İZMİR kilisesine mektup
- İzmir'in eski adi Smirna. O da bize bu mesaj hakkında bir ipucu veriyor: Smirma, mür demektir. Mür aromatik bir ağaçtan akan bir sakız, reçine.
- Hatılarsanız, İsa bebekken o 3 yıldıznameciler geldi ya. Ne bahşişler verdiler? Altın, tütsü ve mür - altın kralların metalıdır ve İsa'nın Mesih ve kral olduğunu gösterdi. Tütsü Allahevinde yakılırdı, başgörevlinin dualarıyla birlikte ve İsa'nın yeni, sonsuz başkahin olduğunu gösteriyor.
- Ama üçüncü olarak bu mür nedir? Neye verdiler ona? Mür özellikle cenazelerde kullanılırdı, leş kokusunu örtmek için. Ama bu nasıl bir şey ya? İki yaşında bebeğe cenaze için materyal verir misin.
* Bu ayıp değil mi, duygusuz değil mi? Ama belki hiç anlamadan o yıldızbilimciler İsa'nın hakkında büyük bir haber verdiler: “Bu çocuk ölmek için dünyaya geldi”.
- Ve İzmir'e yazılan haberi okurken de İzmir topluluğun mesajının özetini anlayacaz: haç taşımak. Mesihçi kendi hayatında İsa'nın yolunu tekrarlıyor. Acılardan geçerek şanlılığa kavuşuyor.
- Koloseliler 1:24 “Mesihin çekilerinden geri kalanı tamamlıyorum”
Açık 2:7 İzmir kasabasındaki topluluğun meleğine yaz: birinci ve sonuncu Olan, ölmüş ve dirilmiş Olan şöyle diyor:”
- İsa daha hemen binci sözlerle, dah kendini tanıtırırken, İzmir topluluğuna büyük teselli veriyor
a) “birinci ve sonuncu Olan”:
Birinci bölümde Allah Baba kendini öyle tanıttırdı. İsa da bu sözü kendisi için sık sık kullanıyor (1:17, 21:6, 22:18)
Aynı zamanda Rab bu adı EA'da kullanıyor: Yeşaya 43:10, 44:6; 48:12
“Sen sanıyorsun bu sıkıntıda yalnızsınç Ama öyle değil: sen yokken ben var ıdımi ve sen gittikten sonra da var olacam. Herşey benim elinde
b) “ölmüş ve dirilmiş Olan”:
- “madem ben öldüm ve dirildim - sen de dirileceksin. Benim dirilişim sen dirileceğin için garantidir”
Açık 2:8 "Ben senin işlerini biliyorum. Senin çekilerini ve fukaralığını da biliyorum (ki, aslında zenginsin). Var kişiler, kendilerine Yahudi diyorlar ama Yahudi değildirler, Şeytanın duahanesindendirler. Ben biliyorum, onlar ne biçim iftiralar atıyorlar.
a) "çekilerini ve fukaralığını biliyorum"
bunlar birbirlerine bağlı idi: imanlı oldukları için çok baskı yaptılar onlara, ve baskının bir tarafı ekonomik: bir usta olarak İsa'ya iman ettin mi, kimse seni tutmazdı. Bir firman varsa, kimse seninle iş yapmazdı... onun için fukara kaldın
değil herkese ekonomik kriza var, ya da sen yanlış karar verdin, tembellik yaptın. İsa'dan vazgeç hemen işin olacaki paran da olacak.
b) “ama aslında zenginsin”
nasıl?
2.Kor 8:9 “Çünkü Rabbimiz İsa Mesihin merhametini biliyorsunuz: O zengin idi, ama bizim için fukara oldu. Öyle ki, Onun fukaralığı ile insanlar zenginleştirilsinler.
Efes 3:8 Ben bütün kutsalların en önemsizinden de aşağıyım. Gene de bana bu merhamet verildi, milletlere Mesihin zenginliklerini bildireyim - ki onlara aklımız ermiyor.
- Pavlus ne haber yaydı: “Bakın bana! Ben Mesihçi oldum çok zengin oldum!” ???
MERHAMET
Efes 1:7 “Onda, hani Onun kanıyla kurtuluş buluyoruz, günahlarımıza af buluyoruz. Evet, onun merhameti o kadar zengin ki...!
Efes 2:6 Bizi Onunla beraber diriltirdi, ve Onunla beraber Mesih İsa'da göklerde oturturdu. 7 İstedi, Mesih İsa'da bize tatlılığını göstersin, ve onunla gelecek zamanlarda belli etsin, merhametten yana ne kadar da zengindir.
ANLAYIS ve BİLGİ
1.Kor 1:5 “Öyle ki, her meselede Onda zengin oldunuz: hani sözlerde ve anlayıştan yana zengin oldunuz.
Kol 2:2 “Öyle ki, yüreklerinde kuvvetlensinler, hani, sevgide birleşsinler. Anlayışta tam emin olmak, büyük bir zenginliktir ve o zenginliği kazansınlar. İşte, Allahın saklı bilgisini, hani Mesihin kendisini, asıl o vakıt anlayacaklar.
Kol 1:27 “Ve Allah razı geldi, onlara milletlerin ortasında açıklasın, bu saklı bilgi şanlılıktan yana ne kadar zengindir. Bu saklı bilgi de şudur: Mesih içinizdedir, ve şanlı olacağınıza umut veriyor.
İMAN ve RUHSAL KUVVET
Yakup 2:5 “Sesleyin, benim sevgili kardeşlerim: Allah bu dünyanın fukaralarını seçmedi mi, imanda zengin olsunlar ve krallığın mirasçıları olsunlar? Ve Allah o krallığı kendisini seven kişilere söz verdi.
Efes 3:16 “Onun şanı o kadar zengin ki O size versin, - Onun Ruhuyla içten kudretle kuvvetlenesiniz.
- güçlü ve denenmiş bir iman Rabin gözünde en kıymetli bir şeydir.
İYİ ÇOBAN
Php 4:19 “Benim Allahım da her ihtiyacınızı Mesih İsa'daki zengin şanlılığına göre karşılayacak.” - Bize bakan biri var... onun için biz kendimiz paranın oeşinde koşmak zorunda değiliz
İYİ İŞLER
1.Tim 6:18 “İyilik yapsınlar, iyi işlerden yana zengin olsunlar, açık elle versinler, paylaşmaya hazır olsunlar.
- kontrast: Laodikya - kendilerini çok zengin sanıp, aslında fukura ve çıplak idiler
Rev_3:17 madem öyle, ben sana yol göstereyim: Benden altın satın al, hani ateşten geçmiş bir altın, öyle ki, asıl zengin olasın.
c) Şeytanın duahanesi
- çekilerin kaynağı: Mesihçilere karşı giden Yahudiler
- hiç yok
Açık 2:9 “Tezlerde çekilerin olacak, ama sen onlardan hiç korkma.”
- Mesihçiler lazım gelecek baskılara hazır olsunlar. Bir fırtına gelince, radyoda hava durumu haber veriyorlar. Sen fırtınayı durduramazsın, ama sana yapılacak efekti azaltırabilirsin. Haber alınca insanlar, lazımsa başka yere gidiyorlar. Yemek ve su depolarlar.
- Kilise de lazım hazır olsum: Sergey kardeş, Rusyanın Çelyabinsk kasabasından. Onunla konuşurken andırdım, nasıl Putin şimdi çok sıkı kanunlar ve kısıtlamalar koymak istiyor kiliselere. Onun fikrini sordum: “Yok bir şey, gelsin, yapsın, yasaklasın bizi. Rusyadaki kiliselerimiz bunca sene kaçak olarak yaşadı. Biz alışıkız, hazırız!”
- Bu baskı küçük olabilir, büyük olabilir... ama mutlaka gelecek. Yok yeryüzünde bir ciddi imanlı baskı görmesin
“Bak, Şeytan sizden kimi kişileri tezlerde mapusa attıracak, öyle ki denenesiniz. Senin çekin on gün sürecek.”
- 10 gün: eğer bu bukvalno, yani harfiyen 10 gün ise, bu çok büyük bir deneme değil. Beni 10 gün mahpusa atsınar, bu daha fazla tatildir.
Ama bu on gğn sözü bir deyim olark kaldı EA'dan, Daniel kitabından:
Dan 1:11 Daniel, saray görevlileri yöneticisinin Hananya, Mişael, Azarya ve kendisinin başına koyduğu gözeticiye gidip, "Lütfen kullarınıza on gün olanak tanıyın" dedi, "Bu on gün içinde bize yemek için sebze, içmek için de su verilsin.
Dan 1:13 Sonra yüzlerimizi kralın yemeklerini yiyen öbür gençlerin yüzleriyle kıyaslayın ve kullarınıza gördüğünüze göre davranın."
Dan 1:15 On gün sonra dört genç kralın yemeklerini yiyen öbür gençlerin hepsinden daha sağlıklı, daha iyi beslenmiş görünüyordu.
2:10 Kimin kulağı varsa, seslesin, Ruh topluluklara ne diyor. Kim yenerse, ikinci ölüm ona asla dokunmayacak."
ikinci ölüm -
“Sen ölüm derecesine kadar sadikan ol. O zaman sana yaşam tacını verecem.”
“Yaşam tacı” - bu ayrı bir ödül değildir, ama sonsuz yaşam o tacın kendisidir
Polıkarp - 69-155 - Yuhannanın öğrencisi ve İzmir topl. önderi
Polikarp artık 86 yaşına gelir. Hıristiyanlar, çok geçmeden asi ve ateist diye yargılanır ve ölüme mahkûm olur. Polikarp da, 23 Şubat 155 tarihinde İzmir Akropolü üzerinde, Roma Stadyumu’nda şehit edilir. Ayrıntılı bilgi, İzmirli Hıristiyanlar tarafından Frigya’daki Filomelio Kilisesi’ne gönderilen sarsıcı bir anı-mektupta bize ulaşır:
Askerler Polikarp’u arıyorlar.
Onu yakalamak istediklerini duyunca hiç etkilenmedi, hatta aynı şehirde kalmak bile istedi. Ama çoğunluk onu uzaklaşmaya ikna etti. Bunun için şehirden uzakta olmayan küçük bir eve arkadaşları ile birlikte çekildi.
Adeti olduğu gibi gece ve gündüz bütün insanlar ve dünyadaki bütün kiliseler için dua ediyordu.
Yakalanmasından üç gün önce dua ederken bir rüya görü. Odasını alevler içinde gördü. Arkadaşlarına dönüp, kehanette bulundu: – Canlı olarak yakılacağım!
Onu yakalamak üzereyken başka bir yere taşındı. O gider gitmez askerler onu yakalamak için varmıştı. Onu bulamayınca iki genci esir olarak ele geçirdiler. Aralarından biri işkencelere dayanamayıp konuştu. o andan itibaren Polikarp artık saklanamıyordu, çünkü kendi evinden olan kişiler onu ele vermişlerdi. Herodes isimli yüzbaşı, onu stadyuma getirmek için acele ediyordu: Polikarp’un kaderi, orada Mesih’in acılarını paylaşmaktı. Onu ele verenler de Yahuda’nın cezasını çekeceklerdi.
Yakalanması
Bir Cuma, akşam yemeği saatinde, genç köleyi götürdüler. Askerler, her zamanki gibi silahlı olarak, bir haydut’u kovalıyorlarmış gibi yola koyuldular. Vardıklarında karanlık çökmüştü ve Polikarp’u yukarıdaki katta yatarken buldular.
Oradan da kaçıp başka bir yere saklanabilirdi. Ama istemedi. Şöyle dedi:
Tanrı’nın istediği olsun!
Polikarp vardıklarını duymuştu. Aşağıya inip onlarla konuşmaya başladı. Yaşı ve sakinliği ile herkesin hayranlığını uyandırdı. O yaşta birini tutuklamak için o kadar çok uğraşıldığına, emek sarf edildiğine şaşıyorlardı.
Polikarp hemen onlara diledikleri kadar yiyecek ve içecek ikram etti. Onlardan sadece rahatça dua edebilmesi için bir saat istedi. Kabul ettiler. Ayakta dua etti. Allah’ın lütuf’u ile dolu idi. Böylece iki saat dua etti. Onu duyanlar şaşkınlık içinde idiler. Çoğu böyle hürmete layık bir ihtiyarı yakalamaktan üzgündü.
Polikarp onunla beraber yaşamış olan büyükler ve küçükler, meşhur veya halktan olan insanlar ve bütün dünyaya yayılmış Kilise için dua ettikten sonra yola çıkma zamanı geldi. Onu bir eşek üstüne oturttular ve şehre götürdüler. O gün cumartesi günü idi.
Askerlerin başı ve onun babası Nicetus onu karşılamaya geldiler. Onu arabalarına aldılar ve aralarına oturttular. Onu ikna etmeye çalışıyorlardı:
– Sezar Rabdır deyip ona günlük ikram etmekte ne kötülük var? Böyle yaparsan senin hayatını kurtarabilirim.
O ilk önce hiç sesini çıkarmadı. Sonra ısrar ettikleri için şöyle cevap verdi:
– Hayır, bana tavsiye ettiklerinizi yapmayacağım!
Onu ikna edemeyeceklerini anlayınca bu sefer ona küfür etmeye başladılar.
Onu arabadan şiddetle dışarı attılar. O kadar ki ayağı bile yaralandı. Polikarp başına hiçbir şey gelmemişçesine arkasına bakmadan stadyuma doğru yürümeye başladı.
Orada o kadar çok gürültü vardı ki hiç kimse sesini duyurtamıyordu. Sonunda Polikarp’ı içeri aldılar. Onun yakalandığı duyulduktan sonra gürültü sağır edecek kadar çok fazlalaştı.
Polikarp’ı Konsül Vekiline götürdüler. Konsül Vekili onun Polikarp olup olmadığını sordu. O, evet diye cevap verdi. Konsül Vekili ona, hayır demesini tavsiye etti.
– Büyük yaşına saygı duy!
Dedi ve adeti olduğu gibi buna benzer şeyler ekledi:
– Sezar’ın adına yemin et! Geriye dön! Ateistleri (yani Hristiyanları) yuhla!
O zaman Polikarp ciddi bir ifade ile stadyumu dolduran putperestlere baktı, onları eliyle işaret etti, gözlerini gökyüzüne çevirdi ve içini çekerek şöyle dedi:
– Ateistlere yuh!
Konsül Vekili ısrar ediyordu:
– Yemin et ve seni serbest bırakacağım! Mesih’i inkar et!
Polikarp şöyle cevap verdi:
– 86 senedir Mesih’e hizmet ediyorum ve bana hiçbir kötülüğü dokunmadı. Kralıma nasıl küfrederim?
Konsül Vekili yeniden ısrar etti:
– Sezar’ın adına yemin et!
Polikarp şöyle cevap verdi:
– Dilediğin gibi yemin edeceğimi zannediyorsan, yanılıyorsun. Ve benim kim olduğumu bilmezlikten geliyorsun. İşte, dinle, ben sana açıkça söylüyorum: Ben Hıristiyanım!
Konsül Vekili yeniden başladı:
– Hayvanlarım var. Eğer fikir değiştirmezsen onlara yem olursun.
Polikarp cevap verdi:
– Haydi çağır onları! Çünkü bizler iyiden kötüye gitmek için fikir değiştirmeyiz. Ama kötüden iyiye geçmek, işte bu güzeldir!
Konsül Vekili kızarak:
– Madem ki hayvanları küçümsüyorsun, fikir değiştirmezsen seni ateşle yakarım.
Polikarp cevap verdi:
– Sen beni bir an yakan sonra sönen ateşle korkutuyorsun. Ama kötüleri bekleyen sonsuz acıları ve yargılamanın ateşini bilmiyor musun? O halde geç kalma istediğine karar ver.
Bunlar Polikarp’un verdiği cevaplardan birkaç tanesiydi.
Polikarp’un yüzü güzellikten parlıyordu ve kuvvet, mutluluk doluydu. Soruşturma onu ne sıkmış ne de üzmüştü.
Tersine Konsül Vekili sinirliydi. Sözcüsünü stadyumun ortasına yollayıp üç kere şunu bildirdi:
– Polikarp Hıristiyan olduğunu söyledi.
Kahramanca söylediği bu sözlerden sonra putperestler ve İzmir’e yerleşmiş Yahudiler kızgınlıkla bağırmaya başladılar:
– İşte, Asya’nın öğreticisi, Hıristiyanların Babası, tanrılarımızı yıkan o dur! O kadar kişiye tanrılarımıza kurban kesmemeyi ve tapmamayı öğreten odur!
Hep beraber karar verip şöyle bağırdılar:
– Polikarp canlı olarak yakılsın!
O zaman gerektiğinden kısa sürede oldu. Anında millet, tahtalar ve odunlar toplamaya ve üst üste yığmaya başladı. Yahudiler, adetleri olduğu gibi hevesle çalışıyorlardı. Odunlar hazır olunca Polikarp soyundu; kemerini çözdü ve ayakkabılarını da çıkarmaya çalıştı.
Onu yakmak için gerekenleri derhal hazırladılar. Onu çivilemek üzerelerken Polikarp şöyle dedi:
– Beni böyle bırakın! Bana alevlere dayanma gücü veren, çivisiz de kımıldamadan durmam için bana güç verecektir.
O zaman onu çivilemediler, sadece bağladılar. Elleri sırtında zincirli, kurban edilmek üzere sürüden alınmış kaliteli, Tanrı için hazırlanmış güzel bir kurbana benziyordu!
Polikarp gözlerini göğe kaldırarak dua etti
Polikarp “amin” deyip duasını bitirdikten sonra ateşi yaktılar. O zaman parlak bir alev yükseldi.
Biz Mesih’i ne terk edebiliriz ne de başkasına değiştirebiliriz. Çünkü biz ona Tanrı’nın Ruhsal Oğlu, Tanrı’nın Söz’ü olduğu için tapıyoruz.
Biz deİsa keşke şehitlerin arkadaşları ve öğrencileri olabilsek!
Yüzbaşı, Yahudiler tarafından çıkarılan kavgayı görünce cesedi herkesin görebilmesi için sergileri ve sonra adetleri gereğince onu yaktılar. İşte böylece biz de kıymetli taşlardan ve paha biçilmez altından daha değerli olan kemiklerini böylece toplayabildik ve doğru dürüst bir yere koyabildik.
İşte orada, Allah’ın yardımı ile mümkün olduğu zamanlar sevinçler ve mutlulukla, Polikarp’un ölüm yıldönümlerinde toplanıyoruz. Ve diğer din şehitlerini de hatırlıyoruz.
Böylece kendimizi de ileride olabilecek zorluklara hazırlıyoruz.
'kim yenerse' - yenmek ne demek: imanını korumak. Ve bu bazen çok zor bir seçim durumunda getiriyor seni: Neyi kurtaracan: imanını mı, yoksa bedenini mi?
İsa burada İzmirdeki kardeşlerize bu seçenekte yardım ediyor ve sanki Polikarp'ın sözlerini aklımıza getiriyor: “Sen beni bir an yakan sonra sönen ateşle korkutuyorsun. Ama kötüleri bekleyen sonsuz acıları ve yargılamanın ateşini bilmiyor musun?”
“7 Kimin kulağı varsa, seslesin, Ruh topluluklara ne diyor.”
- Mesih bunu her topluluğa söylüyor, Rab konuştuktan sonra, ve özellikle biz direktno konuştuktan sonra, bize ne düşüyor: kulağı
“Kim yenerse, ikinci ölüm ona asla dokunmayacak.”
- bu nedir, nasıl olabilir? Bir kişi ölüyse artık br daha nasıl ölecek?
- Kosmosta hiç bir şey yok olmuyor, sadece biçim değişiyor. İnsan da ölünce yok olmuyor, sadece biçim değişiyor.Ölüm 'yok olma' değildir, ama 'ayrımdır'. Ruhun bedenden ayrılmasına 'birinci ölüm' diyoruz.
- 'ikinci ölüm' dediğimiz nedir: Ruhun Allahtan ayrılması, uzaklaşmasıdır
- Bu düşünce bugünkü insana saçmalık ve çok yabancı geliyor. Neden? Biz sanıyoruz, insan aslında bedendir ve ayrıca bir ruhu var. KK'taki anlayış farklı: insan aslında bir ruhtur, candır ve ayrıca bir bedeni var. Demek o ruhumuz bedeni çok kolay değiştirebilir, bir ruba gibi.
Açık 20:14 “Ölüm ve ölüler devleti ateş gölüne atıldılar. İşte, ikinci ölüm budur, bu ateş gölüdür.”
Açık 21:8 “Ama korkak olanlar, imansız olanlar, iğrenç olanlar, katillik yapanlar, zina edenler, büyücülükle uğraşanlar, putlara tapanlar ve bütün yalancılar, evet, onların yeri ateş ve kükürtle yanan gölde olacak. İşte, ikinci ölüm odur."
Bugün okuduğumuz parçadan ne ders alıyoruz? Açıklama 2-3 bölümde geçen 7 kiliseye bakarken şaş baş kalıyorum: hepsi aşağı yukarı benzer bir ortamda yaşıyorlardı, ama her kilisenin durumu çok farklı.
Nasıl olabilir, İzmir'deki kardeşler çok fukara iken Laodikya'daki kardeşler şaşırırdılar paralarıyla ne yapsınlar, nasıl daha güzel rubaları giyisinler, daha fazla modada olan saç modellerini yapsınlar, evlerini daha güzel süslesinler. Onların hiç mi vicdanları yoktu?
Henüz vakıt varken, biz eziyet içinde yaşayan imanlılara acıyalım, onlar için dua edelim ... gün gelir ki, aynısı bizim başımıza gelebilir.