BERGAMA kilisesine mektup
İzmir'den 100 km uzak. 110.000 kişi. Bergama'nın eski adı: Pergamon.
Onun anlamı: Kale, Hisar - onun da önemli bir ruhsal anlaamı var... o kasabada ruhsal bir kale var
Pergament sözü oradan geliyor. Eskşden Papirüs diye bir materyal vardı, kağıt gibi. O da hemen hemen hepsi Mısırdan gelirdi. İsadan önce 3. yüzyılda Mısırdan papirusun satışını durdurdular. Yeni materyal olarak kuzu derilerini orada sefte olarak kağıt yerine kullanmaya başladılar.
Açık 2:11 Bergama kasabasındaki topluluğun meleğine yaz: O iki ağızlı, keskin kılıcın sahibi şöyle diyor:
a) İsa'nın kılıcı var: iki tarafta keskin. Bu bizi biraz düşündürsün.
İbr. 4:13 - “Allahın sözü canlı ve kuvvetlidir, her iki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Ruhu ve canı, oynak yerleri ve iliği yarıp ayırıyor. Yüreğin düşüncelerini ve maksatlarını anlayabilir.”
Kafamızda öyle bir görüntü var, sanki İsa hep yumuşak sözlerle bize konuşuyor. Ama buradaki ayet bize bir kasap andırıyor. Hayvanın egişik parçalarını ayırıyor: et güzel, pahalı, onu satacaz... kemikler az bir şey faydalı... ama barsakları ... onlar bokluk.
Allahın sözü imanlıları da öyle paramparça yapıyor. İsanın sözleri senin saklı hayatını ve düşüncelerini ortaya çıkarıyor.
İsa Bergama'daki topluluğa da öyle konuşacak. Onların bazı taraflarını saklayacak, baaşka taraflarını bokluğa atacak.
Açık 2:12 "Ben senin işlerini biliyorum. Ve biliyorum nerede yaşıyorsun, hani Şeytanın kral iskemlesi oradadır. Biliyorum, sen benim adımı sımsıkı tutuyorsun. Benim sadikan şahidim Antipas var ya, - o aranızda, hani Şeytanın oturduğu yerde öldürülmüştü. Ve işte, o günlerde bile bana iman ettiğini inkâr etmedin.
- bu konuda çok tartışma var: sanki bütün yeryüzünde en kötü kasaba, Şeytanın merkezi, kötü ruhların en güçlü olduğu yer.
Zevs, Greklerin tanrılarının, Olimpik tanrıların şefi ve babası idi. Romalılar ona Jupiter adını taktılar. O yüzden hemen hemen her kasabada ona putevleri yapıldı. Bu özel b0 r şey değildi.
Ama Pergamon'daki tapınakta dünyanın en büyük kurbanyeri vardı: 33 m x 35 m. Hirodesşn tapınağındaki kurbanyeri: 10 m x 10 m - demek Pergamondaakisi 10 kat daha büyüktü.
1871 kadar Pergamon yıkıntıları Osmanlı Emperatorluğunda boş dururdular. O zaman Karl Humann adında Alman bir mühendis Padişahtan izin aldı orasını kazmaya. 1886 bütün kalıntıları Berline götürdüler ve restore ettiler. 1930 kocaman bir müze yaptılar. O zamandan beri orada duruyor.
Şeytanın tahtı çünkü putperestliğin merkezi.
Ayrıca: Babil Emperatorluğu büyücülerin merkezi idi. Astroloji en fazla orada gelişti. Şeytanın zanatları en fazla orada öğretilirdi. Babilin yıkılışından sonra, oradaki büyücüler, bilim adamları batıya göç ettiler ve Bergama kasabasına yerleştiler. 500 yıl boyunca o kasabadan onların putperest öğretişi yayıldı.
Asklepius, ya da Romalı ad Eskulap, şifa verme zanaatının tanrısı idi. Sanki ilk doktorların koruyucusu. O her zaman bastonla gösteriliyor ve bastonun etrafına bir yılan dolanıyor. Çoğu halklarda şifa sembolü yılan idi. Bugün herhani eczaneye gidin ve onun semdolü, Eskulap çubuğu görebilirsiniz.
Dünyanın en büyük doktoru Bergama'dan idi: Galen.
Asklepius adinda yapılan tapınaklar vardı, onların en önemlisi Bergama'da idi. Bunlar hem tapınak, hem hastane idi. Sağlıklarına kavuşmak için hastalar orada yatıp gece uyurdular. Kimin rüyasına Asklepeios'un yılanı gelirse o şifa bulurdu.
Burada ilginç bir bağlantı vardı: tıp (meditsina) ve putlara iman etmek. Bu bizi aazıcık düşündürsün.
Bir tarafta Rab bize çok sayıda ilaç verdi: birçok ot ve kökler insana şifa getiriyor. Ve Rab kendisi bize bu konuda akıl veriyor: onları kullanın.
1Tim 5:23 “Artık hep sade su içme. Madem karnın ağrıyor ve sık sık hastalanıyorsun, azıcık şarap da iç.” - buradaki mesele değil alkohol ama ilaç. Pavlus demiyor: dua et, el koydur kendine, meshedil - hayır: hastalıklara çare varken kullan onu.
Ama birçok kişi şifa bulmayı en yüksek yere koyuyorlar. Sanki imanın özü budur, sanki Allahın en büyük isteği, biz şifa bulalım. Sanki İsa bu amaçla yeryüzüne gelmiş.
Kimin anlayişi bu ise, o artık KK'ın tanrısına tapmıyor, o yılan tanrısına, Asklepios'a tapıyor.
Birincisi: sen hiçbir zaman 100% sağlıklı olmayacan. Ben Husain Bolt gibi 100 m 9,5 saniyede koşamam. Onun için sakat mıyım? Kimin gözleri, dişleri, kulakları, ayaklarıi sırtı, tansiyonu, böbrekleri 100% işliyor?
Hep bir eksikliğimiz olacak? O zamana kadar ne yapacan: sağlığına mı bakacan, yoksa bu bedenle ne işler yapacaksın?
Bedenlerimiz bizim arabalarımız gibi. Allahın bize verdiği harika makinalar... ama makinalarla işler bitiriyorsun.
2.Tim 4:20 "Trofimus'u gene Miletus kasabasında braktım, hasta idi." - arkadaşının sağliği Pavus'un en büyük konusu değildi... ama Rabbin işini bitirmek.
Bergama kasabasının başka önemli bir adamı: Apolodorus. O İsadan 100 önce doğdu ve filozof ve büyük adamların muallimi idi. Gençken onun çok ünlü bir talebesi vardı: Oktavian ... o da sonra emperator oldu ve Avgustus adını aldı.
-29 yılında emperator tapınışı Bergama'a başladı. Avugustus henüz 2 sene önce emperator oldu. O zaman ona Bergama'da bir tapınak yaptılar. Sanki daha hayatta iken onu tanrılaştırdılar.
Bu emperator tapınışı Yuhanna'nın zamanında imanlılar için en büyük tema oldu: Domitian adında bir emperator çıktı, sefte olarak kendine tapılsın diye mebur etti. Herkes lazımdı publiçno, herkesin önünde bir heykele dua etsin, şarap kurbanı ve tütsü yaksın
İmanlılara büyük deneme. Yuhanna kiliselere putperestlik hakkında yazarken konu buydu.
Bergama o emperator tapınışını 115 sene önce başlattırdı. İşte, Seytanın tahtı budydu.
b) Antipas
Bergama kilisesinin önderi: 64 senesinde öldürüldü
sembolik Antipas = “herkese karşı” Yeremya: “Ben senin alnını çakıl taşı gibi sert yapacam”
c) adımı inkar etmedin, adıma sımsıkı tuttun
Açık 2:13-14 “Gene de sana karşı birkaç şeyim var. Aranızda var kişiler, Balam'ın öğretişini tutuyorlar. O bir vakıt Balak'a öğretirdiydi, İsrail oğullarının yoluna köstek koysun, hani, putlara adanmış yiyentiler yesinler ve zina etsinler. 14 Aynı onun gibi sende de var kişiler, Nikolaycıların öğretişini tutuyorlar.”
Tekst: Sayılar 21:1 – 24:25
22:2 Sippor oğlu Balak İsrailliler'in Amorlular'a neler yaptığını duydu.
22:3 İsrail halkı kalabalık olduğundan, Moavlılar onlardan korkarak yılgıya düştü.
22:5 Balak, Beor oğlu Balam'ı çağırmak için ulaklar gönderdi.
22:6 Lütfen gel de benden daha güçlü olan bu halka benim için lanet oku... Çünkü senin kutsadığın kişinin kutsanacağını, lanetlediğin kişinin lanetleneceğini biliyorum."
22:7 Moav ve Midyan ileri gelenleri falcılık ücretini alıp gittiler. Balam'a varınca Balak'ın bildirisini ona ilettiler.
22:8 Balam onlara, "Geceyi burada geçirin" dedi, "RAB'bin bana söyleyecekleri uyarınca size cevap vereceğim." Bunun üzerine Moav önderleri geceyi Balam'ın yanında geçirdiler.
22:12 Ama Tanrı Balam'a, "Onlarla gitme! Bu halka lanet okuma, onlar kutsanmış halktır" dedi.
22:13 Sabah Balam kalktı, Balak'ın önderlerine, "Ülkenize dönün. Çünkü RAB sizinle gelmeme izin vermiyor" dedi.
22:14 Moav önderleri dönüp Balak'a, "Balam bizimle gelmedi" dediler.
22:15 Bunun üzerine Balak ilk gidenlerden daha çok ve daha saygın başka önderler gönderdi.
22:16 Balam'a gidip şöyle dediler: "Sippor oğlu Balak diyor ki, 'Lütfen yanıma gelmene engel olan hiçbir şeye izin verme.
22:17 Çünkü seni fazlasıyla ödüllendireceğim, ne istersen yapacağım. Ne olur, gel, benim için bu halka lanet oku."
22:18 Balam Balak'ın ulaklarına şu yanıtı verdi: "Balak sarayını altınla, gümüşle doldurup bana verse bile, Tanrım RAB'bin buyruğundan öte küçük büyük hiçbir şey yapamam.
22:19 Lütfen siz de bu gece burada kalın, RAB'bin bana başka bir diyeceği var mı öğreneyim."
22:20 O gece Tanrı Balam'a gelip, "Madem bu adamlar seni çağırmaya gelmiş, onlarla git; ancak sana ne söylersem onu yap" dedi.
- gerçek Yahve'ye de, yalancı putlara da
1. Bütün dünyadan kişiler ona gelirdi
- Balak'ın habercileri 700-800 km yolculuk yaptılar
- her gelen kişi, kendi tanrısının adını söylerdi, Balam da o tanrının adına büyü yapardı
- biraz Baba Vanga gibi, bütün BG'den gelirdiler
2. ama aynı zamanda gerçek tanrıyı da tanırdı - Yahve adında konuşuyor
- ilk gelen kişiler ona para teklif edince, hemen kabul etmiyor, önce Rabbe danışıyor
- Rab açıkça diyor ki, "İsrail halkına karşı lanet okuma"
- ikinci gelişte onu tekrarlıyor, ama diyor ki, "Durun, belki bu gece başka konuşacak"
- bu saçmalık, Rab zaten konuştu - ama Balam gene de deniyor - "Dur bakalım, belki de bir şeyler koparabilirim!"
- sebep, bu sefer daha çok para teklif ettiler
a. bir atasöz: "Herkesin bir fiyatı var"
- demek: uygun durumlarda herkes imanından vazgeçebilir
b. kaç imanlı da bu sebeble Rabden döndü
- kimisi kendini açıkça para için satıyor: Yahuda gibi
- çok az kişi kendi imanını hemen satıyorlar, ama dilim dilim oluyor
- salam taktikası: "Sucuğundan bir dilim kesebilir miyim?" "olur ya!" - hiç anlamadn bütün sucuk gitmiş
- dikkat etmesek, Şeytan bize de aynı oyunu yapacak
Num 25:1-9
“İsrailliler Şittim'de yaşarken, erkekleri Moavlı kadınlarla zina etmeye başladı. :2 Bu kadınlar kendi ilahlarına kurban sunarken İsrailliler'i de çağırdılar. İsrail halkı yiyeceklerden yedi ve onların ilahlarına taptı. 3 Böylece Baal-Peor'a bağlandılar. RAB bu yüzden onlara öfkelendi. 9 Hastalıktan ölenlerin sayısı 24 000 kişiydi.”
zina + kurban = dünya ile kompromis
- Rabbin cezası: 24.000 kişi öldürüldü
Bergama'daki durum neydi? “Kurban eti yemek ve zina etmek” - bunlar ayrı hareket değil, tek bir meseledir: baskı ve korku yüzünden imanlılar put kurbanlarına katılırdılar, imanlı oldukları meydana çıkmasın diye - ruhsal zina buydu.
50 sene önce Pavlus başka yazmıştı: ama şimdi durum değişti
“Tek başına yaşayan, uluslardan kendini soyutlayan (= uzak tutan) bir halk görüyorum”
- Rab dedi ki, siz ayrı bir halk olacaksınız, farklı olacaksınız
- ama İsrail hep öbür halklar gibi olmak istedi (bize bir kral seç!)
- sana zor mu geliyor farklı olasın? değil sade kurban eti, ama her konuda?
4 Sizi gezginci kişiler! Siz bilmiyor musunuz ki, dünyaya dost olmak, Allaha düşman olmak demektir. Onun için, dünyaya dost olmak isteyen herkes, Allahın düşmanıdır. 5 Sizce Kutsal Kitap boşuna mı diyor: O, bize vermiş olduğu ruhunu kıskançlıkla özlüyor.
- Allah kıskanştır, .çünkü hakkı var, her şeyin sahibi odur
- onun için: dünya seni çağırdı mı, diyecen "Sağol, efendim var, ona karşı bir şey yapamam!"
Bu bir öğretiş idi: Ve N'kolas adinda bir kişinin adını takmışlar kendilerine. Apo 6'da ilk seçilen Diakonların arasında bir Nikolas vardı ... ama o 60 sene önce idi.
Ama Nikolaos adının sembolik bir anlamı var: Nike = zafer; Laos = halk - demek: “halkı yenen” “halkı bozan”... nasıl Balam Musa'nın zamanında öğretişi ile halkı yok etmeye başladı, şimdi Yuhannın zamanında bu muallimler de kiliseyi bozuyorlar
“hem İsa'ya iman edebilirsin, hem de dünyanın yaptıklarına katılabilirsin”
Gnostisim: bedenin yaptığı önemsizdir... ruhun kurtuluduğuna göre, beden ne isterse yapsın
Açık 2:15 Tövbe et!
Açık 2:15 Yoksa ben sana tezlerde gelecem ve ağzımdaki kılıçla onlarla muharebe edecem.
Değil bütün kiliseye karşı, ama sadece Nikolaycılara karşı, bu günahı öğreten kişilere karşı.
Num 31:7 RAB'bin Musa'ya verdiği buyruk uyarınca, Midyanlılar'a savaş açti “Öldürdükleri arasında beş Midyan kralı da vardı. Beor oğlu Balam'ı da kılıçla öldürdüler.”
“16 Kimin kulağı varsa, seslesin, Ruh topluluklara ne diyor.”
- Mesih bunu her topluluğa söylüyor, Rab konuştuktan sonra, ve özellikle biz direktno konuştuktan sonra, bize ne düşüyor: kulağı
2:16 “Kim yenerse, ona o saklı man ekmeğinden verecem. Ve ona beyaz bir taş verecem. O taşın üzerinde bir ad yazılacak. Kimse o adı bilemeyecek, sade o taşı alan kişi onu bilecek."
Man ekmeği meselesini herkes biliyor: Rab kendi halkını senelerce gökten besledi.
Baskı altında yaşayan imanlılar için en büyük prblemlerden biri neydi: Peki, ben Rab için çeki çekmeye, hatta ölmeye hazırım. Ama ailem var, kızanlarım var... onarı nasıl besleyecem?
İşte bu konuda Rab herkese kuraj veriyor: ben sizi besleyecem.
Ama burada sadece man ekmeği demiyor: 'saklı man ekmeği' - bu ne demek istiyor? Neen saklı? Çıkış 16:34 “RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi Harun manı saklanmak üzere Antlaşma Levhaları'nın önüne koydu.”
Tapınakta yüzlerce sene saklı kaldı. Kimse onu ne gördü, ne de ondan yedi. Ama İsa'ya sadık kalanlara o sözü veriliyor: Başkahinin bile yeme hakkı olmadığını sana verecem.
Yahud'lerde öyle bir inanç vardı: ancak Mesih gelince o Antlaşma Sandığındaki man ekmeği yeniden meydana çıkacak, Mesih de yeniden gökten man yağdıracak.
Yuhanna 6:31 Dedelerimiz ıssız yerlerde iken, 'man' ekmeğini yediler. Aynı yazıldığı gibi: 'Onlara gökten ekmek verdi, yesinler.'"
33 Çünkü Allahın ekmeği gökten inmiş olan ve dünyaya yaşam veren Kişidir... 35 "Yaşam ekmeği benim. Kim bana gelirse, asla acıkmayacak, ve kim bana iman ederse, asla susamayacak.”
Sanki İsa onlara demek istiyor: “Neden putlara tapıyorsunuz? Neden onların sofralarına katılıyorsunuz? Onlar sizi doyuramaz. ASIL ekmek, asıl doyurucu yiyentiler bende bulunuyor.
Aynısı bugün: bugünkü putperestlik, açgözlülüktür - o materyalno şeylerin peşinde koşmak seni doyuramacak - asıl hayat bende, bana sadık kalmakta
Bu davalarda ya da oylamada kullanılırdı: beyaz taş suçsuzluğun sembolü
İsa diyor: “Bütün baskılara dayanırsan, ben seni suçsuz sayacam” - sen korkuyorsun insanlar seni suçlu bulmasınlar, ama benim mahkemem daha büyük...
Yeşaya 56:5 "Evimde, evimin dört duvarı arasında Oğullardan da kızlardan da daha iyi bir anıt ve ad vereceğim; Yok edilemez, ebedi bir ad olacak bu."
evlatlığa lınırken yeni bir ad verilirdi - Rab bizi sonsuzlukta evlatlık olarak kabul edecek
kişinin karakteri değişince yeni adlar verilirdi: Avram - Avraham (İbrahim); Yakup - İsrael ... Rab yenenlere bambaşka bir karakter verecek
'kimsenin bilmediği' - bir kişinin adını bilmek onu bir parça kontrol edebilmek demektir. Büyücülükte o çok önemlidir.