4.nişanlı mucize:
Beş ekmek ve iki balık
Yuhanna 6:1-59
1 Bu şeylerden sonra, İsa Celile Gölü'nün öbür tarafına geçti (onun başka bir adı da Tiberiyas Gölü'dür). 2 Büyük bir kalabalık da Onun arkasından geldi. Çünkü gördüler, hastalarda nasıl mucizeler yapardı. 3 İsa da bir balkana binip orada öğrencileri ile birlikte oturdu. 4 'Fısıh' adında Yahudilerin bir bayramı da yakınlamıştı.
5 İsa gözlerini kaldırıp gördü ki, büyük bir kalabalık Ona doğru geliyor. O zaman Filipus'a dedi:
"Nereden ekmek alalım da, bunlar yesin?" 6 Ama bunu Filipus'u denemek için söyledi. Çünkü O, az sonra ne yapacağını bilirdi.
7 Filipus Ona cevap verdi: "Her biri bir lokmacık alsın diye, ikiyüz dinarlık ekmek alsak bile onlara yetmeyecek."
8 İsa'nın bir öğrencisi, Simun Petrus'un kardeşi olan Andreyas, Ona dedi:
9 "Burada var küçük bir çocuk. Onda beş tane arpa ekmeği, iki de küçük balık var. Ama bunlar nedir, o kadar çok kişiye karşı?"
10 İsa da dedi: "İnsanları yere oturturun."
O yerde çok otluk vardı. Onun için erkekler oturduktan sonra, onların sayısı aşağı yukarı beş bin idi. 11 İsa da ekmekleri aldı, ve şükür ettikten sonra onları öğrencilere dağıtırdı. Öğrenciler gene oturanlara dağıtırdılar. Aynı onun gibi, küçük balıkları da istedikleri kadar dağıtırdılar. 12 Onlar doyduktan sonra öğrencilerine dedi:
"Artan parçaları toplayın. Birşeycik atılmasın."
13 Böylelikle onları topladılar. Ve yemek yiyenlerden artan beş arpa ekmeğinin parçalarıyla oniki tane büyük sepet doldurdular.
14 Onun için insanlar görünce, İsa nasıl bir nişanlı mucize yaptı, dediler:
"Dünyaya gelecek olan o peygamber sahiden de budur."
15 İsa bilirdi ki, onlar istediler, gelip Onu zorla kral yapsınlar. Ve onun için tekrar yalnız başına balkana çekildi.
-------------------------
- biz bakıyoruz bu mucizeye ve diyoruz: Vay be! Ne kadar kuvvet var İsa'da: hiç olmadığı yerden kendi insanlarINa ekmek çıkarıyor, onları besliyor.
- doğru, bu mucize istiyor İsa'nın gücünü göstersin. Ama aynı zamanda Yuhanna ona bir nişan diyor. Yani, hemen aklımıza gelen anlamdan başka olarak, ikinci, saklı bir anlamı var. bir trafik işareti gibi bize İsa'yı gösteriyor. İsa hakkında büyük bir ruhsal ders vermek istiyor.
- bu mucize bütün 4 İncil kitaplarında yazılı olan tek mucize idi. Herkes biraz farklı şeyler anlatıyor:
- sadece Matta anlatıyor nasıl Petrus balığın ağzından para buldu (Mat 17:24-27),
- sadece Markos anlatıyor nasıl bir kör adamı, adım adım iyileştiriyor (Mar 8:22-26)
- sadece Luka anlatıyor nasıl Samiriye'de on lepralı adam iyileştiriliyor (Lu 17:11-19)
- ve sadece Yuhanna anlatıyor nasıl İsa Lazar'ı ölülerden diriltiriyor
- ama bu mucize, bütün kitaplarda geçiyor. Demek sanki onun önemi daha büyük. Sanki bütün zamanlar için geçerli bir hakikat var burada.
- bu mucize bütün mucizelerden en uzun açıklanıyor: Yuhanna'nın bütün 6. bölümünün gerisinde bu mucizeyi açıklıyor.
- en başta: burada materyalno bir şey çoğaldı - birçok modern komentatorlar diyorlar ki, “Aslında her aile yanına ekmek almıştı, ama korkardılar çıkarsınlar, paylaşmak zorunda kalmasınlar diye. İsaen birinci paylaştı, herkesi mahçup etti. Onlar da paylaşmak zorunda kaldılar”
- tabii ki, o saçmalıktır: özellikle diyor 12 sepet dolusu topladılar... o zaman kişiler mucizeyi anladılar. Eski zamanlarda belki arabalar, komputerler yoktu, ama bu demek değil ki, insanlar aptaldılar.
- bu mucize İsa'dan önceki en eski tarihi ve İsadan sonraki zamanı bağlıyor. Sanki EA ile YA arasında bir köprü oluşturuyor. Gösteriyor, nasıl İsa bütün Allahın planının ortasıdır, merkezidir.
- Yahya mapusa atıldıktan sonra, İsa öğrencilerini ikişer ikişer bütün köylere, kasabalara yolladı.
- şimdi belli bir zaman daha geçti ve Yahya artık öldürülmüştü. Şimdi halkın bütün umudu İsa Mesih'te kaldı. O artık onların son şansı idi: 430 sene beklediler, Allah yeniden onlara konuşsun, umut versin. Şimdi herkesin gözü İsa'da idi. Acaba, ne yapacaktı: kendini kral mı ilan edecekti?
Matta 9:36
İsa Kalabalıkları görünce onlara acıdı, çünkü sıkıntılı ve perişandılar, sanki çobansız bir sürü gibi.
- ve bütün halk İsa Mesih'in peşinden gitti. Okuyoruz, nasıl kadınlar ve kızanlar da vardı: onların ne işi var ıssız yerlerde?
- zaman: Fısıh bayramı yakındı (Yuh 6:4)
- İsa bir kayıkla Celile Gölünü geçti. Halk gene İsa'yı karşılamak için çak 20 km gölün etrafına yürüdü. Bunu yaparken Yordan ırmağını geçtiler. Tıpkı İsrail halkı nasıl Kızıldeniz'den geçti.
- Musa önde, İsrail halkı arkada - ve şimdi İsa önden gidiyor, ikinci defa İsrail halkı önderinin arkasından geliyor.
- burada sanki yeni bir halkın başlangıcını görüyoruz. Yahya gönderildi İsa için yeni bir halk hazırlasın diye (Luka 1:17). Onun hizmeti İsrail halkının Mısır'da 400 sene kalmasına benziyor.
- ve şimdi halkın kurtuluş zamanı geldi, artık Yahya'nın ölümünden sonra, çıksınlar. Ve halk İsa'nın mucizelerini görünce coştu - aynı nasıl İsrail halkı coştu Kızıldeniz'den geçtikten sonra
Çıkış 16:1-3
Mısır'dan çıktıktan sonra ikinci ayın on beşinci günü Elim ile Sina arasındaki Sin Çölü'ne vardılar.” - problemler başlıyor, Musa ve Harun'a ağlaşmaya başlıyorlar: “Siz bütün topluluğu açlıktan öldürmek için bizi bu çöle getirdiniz.
- daha önce yemek çoğaltırma mucizeleri olmuştu:
(1) İlyas - Sarefatlı dul kadın: 1.Krallar 17
9 "Şimdi kalk git, Sayda yakınlarındaki Sarefat Kenti'ne yerleş" dedi, "Orada sana yiyecek sağlaması için dul bir kadına buyruk verdim."... 13 İlyas kadına, "Korkma, git yiyeceğini hazırla" dedi, "Yalnız önce bana küçük bir pide yapıp getir. Sonra oğlunla kendin için yaparsın.... 16 RAB'bin İlyas aracılığıyla söylediği söz uyarınca, küpten un, çömlekten yağ eksilmedi.
(2) Elişa ve öğrencileri - 2.Krallar 4:42-44
Baal-Şalişa'dan bir adam geldi. Tanrı adamına o yıl ilk biçilen arpadan yapılmış yirmi ekmekle taze buğday başağı getirdi. Elişa uşağına, "Bunları halka dağıt, yesinler" dedi. 43 Uşak, "Nasıl olur, bu yüz kişinin önüne konur mu?" diye sordu. Elişa, "Halka dağıt, yesinler" diye karşılık verdi, "Çünkü RAB diyor ki, 'Yiyecekler, birazı da artacak." 44 Bunun üzerine uşak yiyecek-leri halkın önüne koydu. RAB'bin sözü uyarınca halk yedi, birazı da arttı.
- Allah 430 sene susmuştu: ne bşr peygamber, ne de bir mucize oldu. Şimdi kişiler İsa'nın mucizesini görüp dediler: “Hamdolsun! Yeniden eski peygamberlerden biri gibi kalktı aramızda.”
"Size doğru bir şey söyleyeyim: siz beni aramıyorsunuz, nişanlı mucizeleri gördüğünüz için, ama ekmeklerden yiyip doyduğunuz için. 27 İşlemeyin yok olan ekmek için, ama işleyin sonsuz yaşama kadar kalacak olan ekmek için. Onu da size 'İnsanoğlu' verecek. Baba, hani Allah, Ona mühür basmakla garant oldu."
- sanki inanamıyoruz: İsa kendisine takip etmek isteyenlere maana buluyor. Yetmiyor, İsacı olalım, onun peşinden gidelim, hayır, lazım onu doğru motivatsya, doğru bir amaçla yapalım.
- İsa neden onlara maana buluyor: o ekmekleri yaptı, ondan sonra insan yemesin mi? Allah bir mucize yaptı mı, biz ondan faydalanmayacaz mı?
- hayır: mucize her zaman yapılmayan, çok seyrek olan bir iştir: Allah çok kısa bir an için doğanın, prirodanın kanunlarını kaldırıyor, mümkün olmayan bir şey gerçekleştiriyor
- insan öyle mucize gördü mü, lazım anlasın ki, Allah gerçekten vardır, o yaşıyor - mucize görmek Allahın kendisiyle karşılaşmak demektir.
- kimi arıyoruz: bereketi mi, yoksa bereketi vereni mi?
- TR'de tercüman olarak bir Kanadalı için işlerdim. Adam zengin bir aileden idi. Ağlaştı: küçükken çok arkadaşı varmış, ama kimse onu sevmedi kendisi için. Herkes hesap yaptı, ona yakın olsunlar, para yüzünden.
- Allah da aynı durumda: çok kişi var toplantıya geliyorlar, dua ediyorlar, her türlü iş yapıyorlar, çünkü Allah çok zengindir ve onun zenginliğinden faydalanmak istiyorlar.
- O kişilere sormak istiyorum: Allahı ne sandınız? O sanki sizin yüreğinizi görmüyor mu, sanki sizin amacınızı anlamayacak mı? Durmadakka 'ver, ver' diyorsunuz, ama hiç 'gel' demiyorsunuz.
- İsa mucizeler için bir söz kullanıyor: nişan - nişan yolda bir tabela gibidir: bize önemli bir yere giden yolu gösteriyor.
28 Onun için Ona dediler ki, "Biz ne yapalım da, Allahın işlerini yerine getirelim?"
29 İsa onlara cevap verip dedi: "Allahın işi şudur: Onun göndermiş olduğu Kişiye iman edesiniz."
- aslında kötü bir şey değil: Allahın istediğini yapmak, ekmek gibi sayardılar
Yuh 4:1-33
Bu arada Onun öğrencileri Ona dediler: "Muallim, yesene!"
O gene onlara dedi: "Benim öyle bir yiyentim var, siz onu bilmiyorsunuz."
Onun için öğrencileri birbirlerine dediler ki, "Ona birisi yiyecek mi getirdi?"
- şaştılar, çünkü önce İsa onları kasabaya yolladı ekmek alsınlar ve ona ekmek getirince o diyor: “Sağol, lazım değil, ben zaten yedim!”
30 Onun üzerine Ona dediler: "O zaman sen nişan olarak nasıl bir mucize yapacan, biz de onu görüp sana iman edelim? Evet, ne yapacan? 31 Dedelerimiz ıssız yerlerde iken, 'man' ekmeğini yediler. Aynı yazıldığı gibi: 'Onlara gökten ekmek verdi, yesinler.'"
- İsanın yaptığı bu kocaman mucizeye sanki yeterince önem vermediler: yok efendim aşağıdan imiş.
- İsa'nın yaptığı mucize nasıl daha büyüktür Musa'nınkinden?
- “İsa ne yaptı ya? Sadece var olan ekmeği çoğaltırdı. Musa gene ortada olmayan ekmeği verdi, sanki yoktan var etti. İsa sadece bir günde ekmekleri çoğaltırdı - Musa gene kırk sene boyunca man ekmeği yağdırdı.”
- “İsa'nın ekmeği aşağıdandır - ama Musa onlara gşkten ekmek verdi” - istediler yukarıdan bir mucizeyi görsünler, o zaman iman edecekler.
- Musa hiç bir şey yapmadı. İnitiativa Allahtan geldi. O dedi 'ekemek yağdıracam'. Ama İsa başka, sanki o mucizeyi kendi gücüyle, istediği zamanda yapıyor.
- 6:32 Bunun üzerine İsa onlara dedi:
"Size çok doğru bir şey söyleyeyim: size gökten ekmek veren Musa değildi. Ama size asıl gökten gelen ekmeği veren benim Babamdır. 33 Çünkü Allahın ekmeği gökten inmiş olan ve dünyaya yaşam veren Kişidir."
34 Onun için Ona dediler ki, "Ey efendimiz, bize bu ekmeği her daim ver!"
35 İsa da onlara dedi:
"Yaşam ekmeği benim. Kim bana gelirse, asla acıkmayacak, ve kim bana iman ederse, asla susamayacak. 36 Ama ben size diyorum, siz beni hem gördünüz, hem de iman etmiyorsunuz. 37 Baba bana ne kadar kişi verirse, hepsi bana gelecekler. Ve bana kim gelirse, onu dışarı atmayacam. 38 Çünkü ben gökten inmedim, kendi istediğimi yapmaya, ama indim, beni Gönderenin istediğini yapmaya. 39 Beni Gönderenin istediği de şudur: bana vermiş olduğu kişilerden bir tanesini bile kaybetmeyeyim, ama onları son günde diriltireyim. 40 Babamın istediği de şudur: her kim Oğul'u görüp Ona iman ederse, onun sonsuz yaşamı olsun. Ben de onu son günde diriltirecem."
47 Size çok doğru bir şey söyleyeyim: kim bana iman ederse, onun sonsuz yaşamı olacak.
48 Yaşam ekmeği benim. 49 Sizin dedeleriniz ıssız yerlerde iken, 'man' ekmeğini yediler ve öldüler. 50 Gökten inen ekmek budur ki, bir kişi ondan yesin ve ölmesin. 51 Gökten inmiş olan yaşayan ekmek benim. Bir kişi bundan yedi mi, sonsuza kadar yaşayacak. Benim vereceğim ekmek de, kendi bedenimdir. Ben onu dünyanın yaşamı için verecem."
- büyük kontrast: Musa'nın zamanında 40 sene süren bir mucize oldu - ama o ekmekten yiyenler hepsi öldü
- İsa sadece birkaç dakka süren bir mucize işledi - ama İsa'nın ekmeğinden yiyen sonsuza kadar yaşayacak
Yeşaya 55:1-3
1 "Ey susamış olanlar, sulara gelin, Parası olmayanlar, gelin, satın alın, yiyin. Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın. 2 Paranızı neden ekmek olmayana, Emeğinizi doyurmayana harcıyorsunuz? Beni iyi dinleyin ki, iyi olanı yiyesiniz, Bolluğun tadını çıkarasınız! 3 "Kulak verin, bana gelin. Dinleyin ki yaşayasınız. Ben de sizinle sonsuz bir antlaşma, Davut'a söz verdiğim kalıcı iyilikleri içeren bir antlaşma yapayım.
Açıklama 2:17
Kimin kulağı varsa, seslesin, Ruh topluluklara ne diyor. Kim yenerse, ona o saklı man ekmeğinden verecem. - saklı man ekmeği
- Musa halkına apaçık bir biçimde man ekmeği verdi, ama sonra o durdu, arkası kesildi.
- Sadece bir küp dolusu Antlaşma Sandığının içinde saklanırdı. Kapalı bir yerde, karanlık içinde.
- Kimsenin hakkı ve fırsatı yoktu, saklı man ekmeğinden yesin. Ve İsadan önce bile Yahudi hocalar spekulasyon yapmaya başladılar: “Ah, keşke o Mesihin günlerinde yaşarsak. O geldi mi, bize yeniden gökten ekmek verecek. Yeniden bize o saklı mandan verecek”
52 Bunun üzerine Yahudiler birbirleriyle çekiştiler: "Bu bize kendi bedenini nasıl verebilir ki, yiyelim?" 53 İsa onun için onlara dedi:
“Size çok doğru bir şey söyleyeyim: siz 'İnsanoğlu'nun etini yemediniz mi, ve Onun kanını içmediniz mi, sizde yaşam olmayacak. 54 Kim benim etimi yerse ve kanımı içerse, onun sonsuz yaşamı oluyor. Ben de onu son günde diriltirecem. 55 Çünkü asıl yemek benim bedenimdir, ve asıl içecek benim kanımdır. 56 Kim benim etimi yerse ve kanımı içerse, bende kalıyor, ben de onda kalıyorum. 57 Yaşayan Baba beni gönderdi, ve ben Baba'dan yaşam alıyorum. Tıpkı onun gibi, kim beni yerse, o da benden yaşam alacak. 58 Evet, gökten inmiş olan ekmek budur. Değil nasıl sizin dedeleriniz 'man' ekmeğini yiyip öldüler. Hayır, kim bu ekmeği yerse, sonsuza kadar yaşayacak."
(1) yemek hayatta bir kere olmuyor, sürekli lazım yapılsın
- aynı biçimde İsa'yı yemek sürekli olsun
Yuh 6:63
Yaşamı veren ruhtur, bedenin bunda faydası yok. Size söylediğim sözler - onlar ruhtur, onlar yaşamdır.
İsa'nın sözleri bizim hayatımızda bir rol oynadı mı, onlarla yaşadık mı, adımbaşı onları düşünüp hareketlerimizi değiştirdik mi - işte o zaman onu yemiş oluruz.
(2) Rabbin sofrasında
- İsa onu başlatırırken dedi: “Bu benim bedenim, alın yiyin” - bu bize gösteriyor ki, imanlı hayat tek başında geçmiyor. Beraberlik içinde, topluluk olarak İsa'dan besleniyoruz.
- üç kişi İsa'ya gelip bir cevap sunuyorlar:
- pesimistler herşeyi karamsar görüyorlar
Eyub 30:26
Ama ben iyilik beklerken kötülük geldi, Işık umarken karanlık geldi.
- “Nasıl ekmek bulacaz? Bir senelik maaş bile yetmeyecek bu kalabalığa, aacık yesinler. Nerede kaldı doysunlar?”
- sen de hayatını öyle gemirebilirsin. Hep olumsuz tarafını, neler mümkün olamdığını düşünebilirsin... ama en sonunda aç kalacan.
- realistler hep kötü tarafını düşünmüyorlar, ama bu dünyanın şartlarından başka bir şey anlamazlar
- “Tamam, durum değil hepten fena: aaacık ekmek, aacık balık var.... Ama bunlar hayatta yetmeyecekler”
- bu dünyayı en çok anlayan realistlerdir - ama fark etmiyorlar ki, başka bir dünya daha var: görünmeyen bir ruh dünyası - onu hesaba katmıyorlar
- realistler çok güzel hesap yapmayı öğrenmişler. Ama yeterinci veriler, danniler yok onlarda.
1.Korintliler 3:19
19 Çünkü bu dünyanın bilgiliği Allahın önünde akılsızlıktır. Aynı yazıldığı gibi: "O, bilgili kişileri bilgilikleri içinde yakalıyor."
- elinde ne varsaydı İsa'ya verdi ve gerisini düşünmedi. Artık sorumluluk o çocuğun değil, İsa'nın olacaktı. Ve o harika ve kocaman bir mucize yaptı.
- İsa hiç bir zaman bir hiçten mucize yaratmadı, hep bir materyayı maya gibi kullandı: Kana düğünde suyu kullandı şarap yapmak için. Bir kere Petrus'u yolladı bir balığın ağzından para çıkarsın. İsa bir fokusnik değil, ama insanların imanını bir materyal gibi, Itong tuğlaları gibi kullanıyor.
- gerçek iman ne pesimisttir, ne de realisttir. Ama “umut ettiğin şeylere güvenmektir, görmediğin şeylerden emin olmaktır.”
- iman kör değildir: bir realist gibi gerçekleri görüyor... ama gördükten sonra Allahın sözünü daha kuvvetli sayıyor.
İbraniler 11:11
Mİmanla Sara da kuvvet aldı kızan doğursun. Aslında onun doğurma seneleri çoktan bitmişti. Ama sözü veren Allahı sadikan sayıp gene de doğurdu.” - Sara kör değildi, kendi bedeneini fark etti.
Rom 4:19
“İbrahim, İmanda hiç zayıflamadı: yüz yaşında iken ölmüş gibi olan kendi bedenine baktı, Sara'nın ölmüş olan ana rahmine baktı, 20 ve gene de imansızlık yapıp Allahın sözünden şüpelenmedi.”
- işte bu ufak çocuk bize iman konusunda büyük bir ders verdi: sen hiç imanla herhangi bir hareket yaptın mı? Yani, insanca mümkün olmayan bir şeyi denedin mi?
- Ben konuşmuyorum toplantıya gitmek hakkında... ama gerçekten Rab için bir iman hareketi yaptın mı?
- belki okumayı yazmayı bilmiyorsun. Oturup “Rabbin yardımıyla onu öğrenecem” dedin mi
- ya da Angliyski öğrenmek, ya da bir çalgı öğrenmek, ya da bir köye gidip, İsanın müjdesini vermek...